๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hadis Edebiyatı => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 08 Haziran 2011, 11:08:14



Konu Başlığı: 1. el-Buhârî ve Sahih'i
Gönderen: Hadice üzerinde 08 Haziran 2011, 11:08:14
1. el-Buhârî ve Sahih'i

Muhammed b. İsmail b. İbrahim el-Buhârî h,194(810)'de Buhâra'da doğ­muştur. Künyesi Ebu Addillah 'tır. On yaşlarında iken hadise karşı derin bir ilgi duymuş, hadis ezberlemeye başlamıştır.

Memleketindeki hocalardan ders aldıktan sonra, o günün belli başlı ilim merkezleri olan Şam, Basra, Hicaz, Küfe, Bağdat ve Mısır'ı gezmiş ve oralarda­ki üstadlardan hadis tahsil etmiştir. Ders aldığı hoca sayısı bini bulmuştur. Ez­berlediği hadis sayısı ise, kendi ifadesiyle, yüz bini sahih toplam üçyüzbin-dir.

40 yıl kadar süren ilim yolculukları sonunda Nişabur'da yerleşmek istemiş ise de Muhammed b. Yahya ez-Zühlî'nin rekabeti yüzünden Nişabur'a ve sara­yında hadis hocalığı yapmayı kabul etmediği için de Halid b. Ahmed ez-Zühlî tarafından Buhâra'yı terketmcye mecbur bırakılmıştır.[169] O da Buhârâ yakın­larındaki Hartenk'de yerleşmiş ve 256/870 yılında Ramazan Bayramı gecesi 62 yaşında vefat etmiştir.

el-Buhârî yegâne alâka konusu olan Iladis'e hizmet hususunda hiç bir fedâkârlıktan çekinmemiş ve h?men herşeyini bu uğurda harcamıştır, kendisi az yer, talebeye iyilik ederdi. G'oce-gündüz Kur'ân okurdu. Onun sevdiği yegâ­ne eğlence ok atıcılığıydı. Uzun müddet yanında kalan kâtibi birlikte oldukları süre içnde Buhârî'nin sadece iki kez hedefe isabet ettiremediğini belirtmiş­tir. [170]

Buhârî'nin hadis bilgisi, devrin bilginlerince insaf hudutlarını aşacak tarzda yoklanmıştır. Bir keresinde 100 kadar hadisin sened ve metinleri karış­tırıldıktan sonra Buhârîye okunmuş ve bu hadisler hakkında ne diyeceği sorul­muştur. Buhârî hepsini ezberden düzeltmiş ve soranların hayranlıklarını ka­zanmıştır. Bir çok kereler muhtelif kişilerce, değişik kapsamda tekrar edilen bu imtihanlar ona, âlimler arasında haklı bir ün ve mevki kazandırmıştır. Ken­disinden yüzyıllar sonra Ibn Hacer (852/1448) şöyle demektedir. «Gök kubbe­nin altında, Rasûlullah (s.a.)'ın hadislerini el-Buhârî'den daha iyi bilen birini görmedim.»

Buhârî telif hayatına daha öğrencilik yıllarında başlamıştır. Küçük, Orta ve büyük Târih, el-Edebu'1-müfred, ed-Duafâ... gibi eserleri[171] yanında Sahi-hu'1-Buhârî diye meşhur olan «el-Câmiu's-sahih» i pek müstesna bir mevkie sa­hiptir. [172]

Sahih

Tam adı el-Câmiu'l-müsnedus'sahihu'l-muhtasar min umûri rasûlillah (s.a.) ve sünenihi ve eyyâmih » olan eserini Buhârî, hocası İshâk b. Râhûye (238/S52)'nin, Rasûlullah'm sahih hadisleri muhtasar bir kitabta toplasanız» [173]diye temennide bulunması üzerine tasnif etmiştir.

Buhârî, Sahih'ini 600.000 hadis arasından seçmiştir. Mescid-i Haram'da telif etmiştir. Concordance'a göre 97 kitab ve 3730 babtan oluşmaktadır. Mü­kerrerler dahil 7275 hadis ihtiva etmektedir. Ibn Hacer bu sayıyı 9082 olarak vermektedir. Mükerrerler dışında dörtbine yakın hadis vardır. İbn Hacer bu sayıyı da 2791 olarak vermektedir.

Telif sebebi de göstermektedir ki Buhârî'nin Sahih'inde zayıf hadis yoktur. O, sahih hadisleri toplamak üzere telif edilmiştir. Ancak Buhârî, bazan istidlal kabilinden ve bâb başlığı'nda («terceme»)) olmak kaydıyla zayıf hadis zikre­der. Yalnız bunları, öteki hadisleri zikrettiği gibi tahdis siğasiyle vermez. Se-nedsiz olarak verir. Aslında bu hadislerdeki za'fîyet de hafif bir zayıflıktır.

Buhârî, bâb başlıklarını çoğu zaman âyet-kerîmelerden, bazan hadisler­den iktibaslarla ve bazan da serbest şekilde ve fakat fıkhi bir anlam taşıyacak tarzda seçtiği ibarelerle tanzim etmiştir. Bu yüzden pek haklı olarak

Buhârînin fikhîgörüşleribabbaşlıklanndaiır»

sözü meşhur olmuştur. [174]Bâblar ve bâblar içindeki hadislerin sıralanışında da fıkhı bir sonuca ulaşma genel eğilim halindedir. Meselâ ezan hakkındaki riva­yetler bu hususu çok açık şekilde ortaya koymaktadır. [175] (Müslim ve Tirmizî'de böyle bir özellik gözükmez. Çünkü onlar hadisçiliği esas tutmuşlardır.)

Buhârî, bazan da bir hadisi ilgisi dolayısıyla ve ondan ahkâm istinbât et­mek düşüncesiyle muhtelif kitablarıh çeşitli bâblannda hadisi bölerek («tak­ti») tekrarlar. Ancak çoğu kere böyle hadisi değişik yerlerde verirken ayrı ayrı senedle zikretmeye dikkat eder. Bununla da hadisin değişik senedlerle rivayet edilmiş olduğunu isbatlanuş olur.

Bu vesile ile hadis kitaplarında görülen tekrarların sebepleri üzerinde bir-iki noktayı belirtmek yerinde olacaktır. «Müellifler hadisleri boş yere tekrar edip durmamışlardır. Bunun bir çok büyük hikmetleri vardır : Söz gelimi, sene­din teaddüdü, metne ait lâfızların muhtelif oluşu v.s. Bazan bir hadisin tek bir sahâbîden, değişik senedlerle ve farklı lafızlarla rivayet edildiği olur. Müellif­lerin bütün rivayetleri toplama arzu ve hırsları dolayısıyla kitaplarında tek­rarlar görülür. [176]

Buhârî'nin bir hadisi, Sahih'in 13 yerinde tekrarladığı olmuştur[177] Her de­fasında da başka başka hocalarından rivayet ettiği farklı sened ve metinleri ve­rir. Böylece hem hadisi kuvvetlendirir, hem de lafiz farklılıkları dolayısıyla başka başka hükümlerin elde edilmesini temin eder.

Ayrıca Buhârî, hadislerde geçen ğarib kelimeleri de yer yer açıklar. Aynı şekilde onun müşkilül-hadîs konusunda da açıklama yaptığı görülür. [178] Bunla­rı o, hiç kuşkusuz fıkıhçılığı sebebiyle yapmaktadır.

Buhârînin «Sahih»inde 22 aded «sülâsî» (üç râvî ile Rasulullah (s.a.)'a ula­şılan) hadis bulunmaktadır [Mubârekfûrî, Mukaddimetu Tuhfeti'l-ahvezi, I, 249; İtr, el-îmam et-Tirmizî, s. 16 dn. Abdülhammid Şânûha, Tahrîcu sülâ-siyyât, s. 16-38- Beyrut, 1985.}. Buhârînin en nazil isnadı 9'ludur. [Tec. Ter. I, 191]

Buhârî, hadis kitaplarının birinci tabakasına dahildir.

Sahihin Nüshaları ve.Râvileri

Buhârî, Sahih'ini bizzat kendisi onbinlerce talebeye okutmuştur[179] Bu ka­dar talebe içinden bin kadarı Sahih'in râvîsi olmuştur. [180] Bunların içinden de ancak 5 tanesinin ismi bilinmektedir. Bunlar, sırasıyla şu zevattır: el-Firebrî (320/932), en-Nesefî (295/907), en-Nesevî (290/902) el-Bezdevî (329/940) ve el-Mehâmilî (330/941).

Bunlardan ilk iki râvînin nüshaları, ötekileri şu veya bu şekilde unuttur­muşlardır. Bunlardan da birincisi, yanî el-Firebrî rivayeti, Sahih-i Buhârî'nin sonraki nesilere intikâlini sağlayan yegâne nüsha olmuştur. Firebrî rivayeti, VI. asırdan itibaren Buhârînin Sahih'i ile ilgili bütün araştırmaların istinad et­tiği yegâne metin olarak[181] günümüze kadar gelmiştir. Meselâ îstanbuî kütüp­hanelerinde mevcut 500 kadar Buhârî nüshası arasında en-Nesefî rivayeti bu­lunmamaktadır. [182]

Nesefı rivayetinin bariz bir üstünlük arzetmesine rağmen, [183] başlangıçta rağbet bulmamasının ve daha sonra da kaybolup gitmesinin sebebi, Nesefînin; Sahih'in son kısmında yer alan küçük bir bölümü bizzat Buhârî'den dinle-me(«sema») imkânı bulamamış olması şeklinde gösterilmektedir. [184]Bu du­rum, konuya o günün ilim dünyasında atfedilen fevkalâde önemin bir sonucu­dur ki, Sahih'i semâ' yoluyla değil de imlâ meclislerinde alan el-Mehâmilî'nin rivayeti hiç rağbet bulmamıştır. Bu yüzden sema veya kısmen kıraat yoluyla Sahih'i iki kez Buhârîden alan el-Firebrî'nin rivayeti, bu noktadaki üstünlüğü sebebiyle öteki rivayetleri unutturmuştur.

Firebrî nüshasının rivayetleri zaman içinde bir takım munzam çalışmala­ra mevzu teşkil etmiştir. Meselâ ebu Muhammed el-Asîlî (392/1002), Ebu Mu-hammed el-Cürcânî (373/983)'nin rivayetini esas tutup Ebû Zeyd el-Mervezî (371/981)'den aldığı rivayetin farklarını belirtmek suretiyle kendi el yazısıyla müstakil bir Buhârî nüshası meydana getirmiştir.[185]

Yine Ebû Zerr el-Herevî (434/1043) de Firebrî'nin aslından gelen üç riva­yeti cemetmiştir. Bu nüshalar, Abdullah b. Ahmed b. Hamuyet es-Serahsî vası­tasıyla elde ettiği el-Hamevî'ye; İbrahim b. Ahmed b. İbrahim el-Müstemlî ye ve Ebu'l-Heysem Muhammed b. el-Mekkî el-Kuşmeyhenî'ye ait nüshalardır. «Meşâyihu Ebî Zerr es-selâse» diye bilinen bu üç zâttır. Ebû Zerr'in, bu rivayet­lerin birleşiminden oluşan nüshası, daha sonraki çalışmalarda başlı başına müstakil bir nüsha olarak muamele görmüştür. [186]

es-Sâğânî (650/1252), Firebrî'nin el yazısını taşıyan en-Nüshatu'l-bağd-âdiyye» ile Hamevî, Kuşmeyhenî ve Müstemlî rivayetlerini karşılaştırarak bir­leştirmiştir. [187]

Ebu'l-Hasen Ali b. Muhammed b. Abdillah el-Yûnînî (701/1302) kendinden önceki faaliyetlerden geniş ölçüde yararlanmak suretiyle Firebrî'den gelen Buhârî nüshaları arasındaki farkların giderilmesine çalışmıştır. Yunînî, daha önce birleştirilmiş olan nüshaları birer nüsha kabul ederek işe başlamıştır. Me­selâ Cürcânî ile Mervezî kollarını birleştiren el-Asîlî nüshası için remzini; Hamevî, Kuşmeyhenî ve Müstemlî kollarını birleştiren Ebû Zerr nüshası için remzini; Kuşmeyhenî ile Hamevî rivayetlerini ve Ebu'l-Vakt'in Ha-mevî'den gelen rivayetleri için remzini ve îbn Asâkir'in bu iki rivayeti bir­leştiren nüshası için de remzini kullanmak suretiyle onları dört müstakil rivayet kabul etmiştir.

Kastallânî, şerhine Yûnînî'nin nüshasını esas almıştır. Îbn Hacer ise, Yûnînî nüshasını gördüğü halde şerhine esas olarak Ebû Zerr rivayetini kabul etmiştir. Bugün elde bulunan Buhârî nüshalarının yarısından fazlasını Yûnînî nüshasından yapılan istinsahlar ve baskılar teşkil etmektedir. Yûnînî'nin el yazısı ile olan nüshanın Sultan Abdülhamid Han tarafından, Buhârî'nin 1313 baskısının hazırlanmasında kullanılmak üzere Mısır'a gönderildiği, anılan baskının baş tarafında kaydedilmektedir. Bu orijinal nüshanın şimdi nerede olduğu bilinmemektedir.[188]

 

[169] Olayın değerlendirmesi için bk. î. Çakan, İmam Buhârî'nin Bullara Emiri île Münâ­sebetleri, 18-20 Haziran 1987 talihlerinde Kayscride yapılan Buharı Sempozyumun­da sunulan tebliğ; M. Uğur, Bulıârî, s. 34-39. Ankara 1987 (Kültür Bakanlğı Yayınları: 1043).

[170] bk. îbn Hacer, Fethu'1-bârî (mukaddime), 56Ö.

[171] Buhâri'nin, 14 eseri hakkında bilgi için bk. Sezgin, Târihu't-turâs, I, 175 ve 204-206.

[172] Buhârî'nin biyografisine ait yegâne muştaki] eser, Cemâleddin el-Kâsımi (1332/1914)'nin 1330'da Kahire'de basılmış olan «Hayâtul-Buhârî» sidir. bk. Sezgin. Tarihu't-turâs, I. 175).

[173] bk. ibn Hacer, HedyuVsârî, s. 6-7. Ibn Hacer burada diğer sebeplerden de söz eder.

[174] Bu konuda Ebu'l-Abbas Ahmed b. Muhammed b. Mansur tbnü'l-Münîr el-Iskenderi (633/1284)'nin bir nüshası Bayezid ktb. 1115 no'da bulunan «KitâbüT-mütevârî alâ terâcimi'l-Buharî» adında yazma bir eseri mevcuttur. (Sezgin, Tarİhu't-tiirâs, I, 198). Ayrıca konuya ait dört eser için bk ttr. el-tmamu't-Tîrmizî, s. 330.

[175] bk. Buhârî, ezan 1;19; Aynî, Umdetül-kaarî II, 668.

Bu konuda bk. el-Ğuneymân, Delilul-kâri ilâ mevâzi'ul-hadis fl sahihi'l-Buhârt, Medine, ts.

[176] es-Sa'âtî, Fethu'r-rabbânî, 1,15.

[177] bk. îtr. el-îmamu't-Tirmiz! vel-muvâzene, s. 93-98.

[178] bk. îtr, a.g.e., s. 225-226.

[179] tbn Hacer, Hedyü's-sârî, s. 492.

[180] bk. Kadı îyad, Meşârıku'l-envâr, I, 6.

[181] Sezgin, Buhârî'nin Kaynakları, s. 168.

[182] Sezgin a.g.e., s. 169.

[183] Sezgin a.g.e., s. 175.

[184] Sezgin. a.g.e., s. 174.

[185] Sezgin. a.g.e., s. 179 (Kadı lyad, d-Üma' 54a-55a dan naklen).

[186] Ebû Zerr,Haroeviiçin Müstemliiçin Kuşmeyheni için Hameviüe Müstemlİ'nin müşterek bulunduğu kısımlar için işaretlerini kullanmıştır.

[187] bk. Sezgin. a.g.e., a. 183-184.

[188] Doç. Dr. İsmail Lütfi Çakar, Hadis Edebiyâtı, İfav Yayınları: 52-57.