๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Haberiniz Olsun => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 29 Eylül 2011, 14:35:55



Konu Başlığı: Haberiniz olsun
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 29 Eylül 2011, 14:35:55
HABERİNİZ OLSUN

Ekim 2009 49.SAYI

AŞK ADINA DEVRİLEN ÇAMLAR (HERKES SUSTUĞU İÇİN!)

Bazen herkes susuyor, umutsuzluğa düşüveriyoruz; güvendiğimiz kalemler var, onlar konuşmalılar, susmamalılar. Gözle görülen bir sorun var, bir hata, pembiş baskısıyla ve vurucu ismiyle satış rekorları kıran ve fakat bir yerlerde içimize sinmeyen. O Mübarek öyle dememiştir, yazar bunları nerden bilmiştir, ha tamam bu yalnızca bir romandır e peki isimler neden gerçektir ve yazara ait kelimeler neden onların ağzından söylenmektedir? Sonra Yeni Şafak’tan Dücane Cündioğlu tam üç gününü veriyor sessiz kalınan bu önemli mevzu, pek bir önemli(!) kitap için ve buna neden olarak da herkesin susmasını gösteriyor. Allah razı olsun diyoruz şöyle yürek dolusu bir muhabbetle. Kitabı okuyanlara özellikle tavsiye ediyoruz bu satırları (buraya alamadığımız kısımlarla birlikte ve muhakkak) okumalarını, yanlışlarla doğruları değiştirebilsinler diye.

“Hataların ortak özelliği özensizlik; bir kısmı da yetersizlik! Türkçe Hz. Mevlana’nın mürşidi Seyyid Burhaneddin’e layık görülen şu ifadeye bir bakalım: “... ve Kur’an-ı Kerim’de yazan bir hükmü hatırlattım: Mümin müminin aynasıdır.” (s. 98) Oysa Kur’an’da böyle bir ayet-i kerime yok! Aksine bu bir hadis-i şerif. Öyle hadis literatürüne filan vakıf olmaya da gerek yok, çünkü Şems-i Tebrizi Makalat’ında, Hz. Mevlana ise Fihimafih’inde bu hadisi şerh ediyorlar. Aşk yazarının devirdiği çamların haddi hesabı yok...

Tavsiyem, Issız Adam’ın gözü yaşlı seyircilerinin etkileneceği türden hikmetler serdetmeden önce, meşgul olduğu sahanın kendisinden beklediği asgari özeni göstermesidir.”

FİKİR Mİ ÖNEMLİ SÖYLEYEN Mİ?

Vatan Gazetesi yazarı, sanatçı Zülfü Livaneli’nin kaleme aldığı bu satırlar, kalbinin yerini hala bilenler ve eğri oturalım ama da doğru konuşalım diyebilenler için kaleme alınmıştır, bellidir, ama birilerinin o gözlüklerle bunları fark edebilmesi nerdeyse imkansızdır. Yine de hoş bir çabadır, umut vericidir.
“Fikir mi önemli, söyleyen mi? Gerçek solun bu ülkede yıllardır savunduğu, uğruna bedel ödediği kavramlara sırf bugünün iktidarı dile getiriyor diye karşı mı çıkmalı, yoksa destek mi olmalı? Esas soru bu...”

DAYAĞIMI DA YERİM, OKULUMU DA SEVERİM

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatının (OECD) “Çocuklar İçin Daha İyisini Yapmak” başlığıyla yayımladığı rapora göre Türkiye, teşkilata üye ülkeler arasında, eğitim, sağlık, -dayak dahil- çocuklara ilgi, özen ve bakımın değerlendirildiği araştırmada, Meksika ile birlikte “tüm ölçütleri yetersiz” iki ülkeden biri olmuş. Burası tamam, aldık kabul ettik; ne de olsa bu tür anketlerde son sıralarda yer almaya alışmışlık vardır her T. C vatandaşının bünyesinde. Fakat aynı ankette, “çocuklarının çoğunluğunun okullarından hoşlandıklarını belirttikleri tek ülke”nin de biz olmamıza ne dersiniz acaba? Biz bu durum karşısında bir coşku fırtınasına kapılıp, içimizden gelen bir sloganı dışımıza vuruverdik: “Dayağımı da yerim, okulumu da severim!”

PEKİ AMA SİZİN ADINIZ NE?


Vaziyet gösteriyor ki Türk Dil Kurumu teknolojinin ve küreselleşmenin de etkisiyle dilimize hızla hücum eden yabancı kelimeleri Türkçeleştirme çalışmaları sırasında zaman zaman harap ve bitap düşmekte. CD yerine “yoğun tekerlek”, T.V yerine “izlengeç” kelimelerini öneren TDK, hayatımızın tam da ortasında yer alan internetin kendine özgü sembolü “@” (halk arasında et) için hala uygun bir isim bulamamış. Şimdilik görsel medyada, kuyruklu a, güzel a, özel a gibi ifadeler kullanılmaya çalışılıyor ve kurum tarafından kanca, çengel, ters a, kulak, kulakçık gibi kelimeler öneriliyormuş. Türkiye’de tematik a’nın (bu da bizim tavsiyemiz) eposta yoluyla hayatımıza girişi doksanların başlarına rastlıyor. Bu da şunu gösteriyor ki; bunca yıl uygun bir isim bulunamayan bu şematik a için (ikinci tavsiyemiz) herkes başının çaresine bakmalı, seçtiği ismi acilinden hayatına geçirmeli.

Şule AKYOL