๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Haberiniz Olsun => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 28 Eylül 2011, 01:14:11



Konu Başlığı: Anahtar nerede
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 28 Eylül 2011, 01:14:11
ANAHTAR NEREDE?

Kasım 2009 50.SAYI

Son günlerde yaz aylarına oranla daha tedirginseniz ve konu komşunuza güveninizin azaldığını hissediyorsanız sebebini yeni yayın dönemiyle beraber cinayet masası havasında yayın yapmaya başlayan kadın programlarında arayabilirsiniz. Eskiden de cinayet, kaçırma ve taciz olayları vardı. Ama bunları sadece gazetelerin üçüncü sayfalarında görür; okur ya da okumaz, geçerdik. Şimdiyse aynı olayı günlerce kanal kanal seyredip tüm ülke topluca canileşiyor, vampirleşiyor gibi hissediyoruz. Bu programların yarar-zarar durumu ayrı bir yazı konusu. Ama insanlara kötü örnekler sunduğu ve hiç olmadık yöntemleri suça meyilli kişilerin aklına getirdiği de bir gerçek.

Hele geçen gün, bu kadın programlardan birinde Alman toplumu ideal bir toplum gibi gösterilince “pes artık” dedik. Bahsettiğimiz programın sunucusuna göre, Almanlar çok mesafeliymiş, çocuklarını (ha, çocuk var mıydı Almanya’da?) hiç sokağa çıkarmıyorlarmış, komşularıyla halleşmiyorlarmış, bu yüzden de sokaklar daha sorunsuzmuş ve suç oranı da daha azmış.
Michael Haneke adlı bir yönetmen var. Bize onu hatırlattı sunucunun bu cüretkarlığı. Onun filmlerinde genelde Batı ama özelde Alman toplumunun soğukluğu resmedilir. Bu ürpertici, tedirgin edici bir soğukluktur. Birbirine dokunamayan aile bireyleri, kucaklaşamayan kardeşler, konuşulamayan dertler… Böyle mi olmamız öğütleniyor? Doğrusu bizim biraz kafamız karıştı.

Nasreddin Hoca bir gün anahtarını kaybetmiş, komşu evlerin önünde, köy yolunda anahtarını arıyor ama bir türlü bulamıyormuş. Zamanla tüm komşuları da katılmış bu arama işine. Ama nafile. Sanki yer yarılmış da içine girmiş anahtar. Neyse ki bir komşusu akletmiş de, “yahu hocam sen anahtarı evde düşürmüş olmayasın?” deyince Hoca, “aslında evde düşürdüm anahtarı, ama dışarısı daha aydınlık ya, ondan evde aramıyorum” deyivermiş. Biz de artık toplumsal sorunlarımızın çözümünün Batıda değil de çeşitli nedenlerle bir türlü yönelemediğimiz yüzyılları gönendiren kendi değerlerimizde olduğunu anlamalıyız. İçimizi kurcalasak anahtarın oralarda bir yerlerde olduğunu göreceğiz.

EV ÖDEVLERİNİN HEDEF KİTLESİ

Bazen düşünüyoruz da, şu Milli Eğitim Bakanlığı işini biliyor. Bir taşla, iki hatta daha çok kuş vuruyor. Nasıl mı? Malum, okullarda sürekli müfredatlar, kitaplar hatta eğitim dili değişiyor. Kırk yıllık kenar’ın adı “ayrıt” oluyor, cümle’ye “tümce” deniyor, bitişik el yazısına geçiliyor vs. Bu yenilikleri sadece öğrenciler öğrense ve uygulasa mesele yok. Ama yetişkinler de ebeveyn kadrosundan bu değişiklikleri öğrenmeye koyuluyor. Çocuk öyle ödevlerle karşılaşıyor ki yardım için anne babanın, hatta dedenin, ninenin yanında soluğu alıyor. Böylece iki-üç kuşak birden okullu oluveriyor.

Hele bir de mukavvadan bir ev yapmak gibi bir performans ödeviyle karşı karşıya kalınıyorsa o zaman da artık bir marangoz mu bulursunuz, kursa gider marangoz mu olursunuz, orası size kalmış.

DOĞAL BULAŞIK MAKİNESİ DETERJANI


Deterjanlar gündelik hayatımızın vazgeçilmezleri. Ama artık daha iyi biliniyor ki, biz farkında olmasak da deterjanlar yavaş yavaş bünyemizi zehirliyor. Bir çoğunun reklamında canavar kılıklı mikropları öldürdükleri filan gösteriliyor ya, o ölenlerden bazıları aslında yararlı mikroorganizmalar. Ondan sonra gelsin cilt hastalıkları, gelsin ağız, boğaz, mide iltihapları, hatta türlü kanserler. Peki bu maddelere gerçekten mahkum muyuz, yoksa sağlıklı bir deterjan hatta oda spreyi imal etmek mümkün mü?

Bu işlerle ilgilenen kadın sayısı giderek artıyor ve biz de öğreniyoruz ki, mümkün, hem de pekala mümkün. İlerleyen sayılarda başka tarifler de paylaşabiliriz ama numune kabilinden bir bulaşık makinesi deterjanını burada paylaşalım: 1 bardak boraks (aktarlarda ve eczanelerde bulabilirsiniz), 1 bardak yemek sodası, bardağın ¼’ü kadar tuz ve ¼’ü kadar limon tuzu (rondodan çekilerek toz haline getirilmiş olmalı) ve bulaşıklarınızın güzel kokması için de portakal, limon ya da mandalina gibi yağlardan 30 damla.

Gelelim yapılışına: Plastik bir kapta önce tuz ve 30 damla yağ iyice karıştırılır. Ardından yemek sodası, boraks, limon tuzu eklenir, harmanlanır. Bütün bunlar kapalı bir kutuda muhafaza edilir. Her yıkamada 1-1,5 çorba kaşığı kullanılır. Parlatıcı gözüne de elma sirkesi koyabilirsiniz. Cam ürünlerde su lekesi kalmaması için, yıkama işlemi biter bitmez makinenin kapağını açmak gerekiyor.

3 YAŞINDA BİR CİMCİME NE İSTER?

• Annesi hem namaz kılsın hem rükuya gittikçe kendisini öpsün ister. (Ayşe)
• Annesine tırmanma pahasına asansör düğmesine basmak ister. (Serra)
• İlk kez tattığı acı biberin ağzındaki etkisini “ ne oluya bana, ne oluyo bana?” diye can havliyle sorarak anlamak ister. (Esma)

ORGANİKÇİNİN GÜNLÜĞÜ

• Balkondaki saksılara ektiğim ıspanak, marul, roka ve tere filizlendi.
• Denedim: Yumurta haşladığım su, çiçekleri coşturdu.

NEYE ÜZÜLÜRÜZ?

Erzurumlu Rasim Efendi’nin (vefatı 1950) evine hırsız girer ve hanımının, gelininin kendisine emanet ettiği elbiseleri çalar. Döndüklerinde kadınlar bakar ki elbiselerin hiç biri yerinde değil. Rasim Efendi, bu duruma üzülen ev halkına şöyle seslenir: “Çalan adamlar o kadar günaha girmişler, onlara acımazsınız… iki tane çaputa üzülürsünüz.” (Erzurum’un Manevi Mimarları, Sıtkı Aras)

Zeynep EKŞİ ÖZEL


Konu Başlığı: Ynt: Anahtar nerede
Gönderen: Burcu 8D üzerinde 20 Ocak 2014, 23:26:05
Herkez kendi derdinde.Kim birbirini düşünüyor ki.