> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Gündem > Gündemden
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gündemden  (Okunma Sayısı 1358 defa)
01 Temmuz 2012, 09:41:28
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 01 Temmuz 2012, 09:41:28 »



Gündemden
Selçuk Uygur • 61. Sayı / GÜNDEMDEN


1000 YILIN SONU
EMASYA kalktı, 28 Şubat tarih oldu


Ocak ayında Taraf gazetesinin ortaya çıkardığı ve ülke gündemini adeta sarsan “Balyoz darbe planı” iddiası, bu planların hazırlanmasına zemin oluşturan 28 Şubat’taki post-modern darbe ve askerî vesayetin ürünü EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma) protokolünü tekrar tartışmaya açmıştı. Dönemin Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı Korgeneral Çetin Doğan ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan tarafından Temmuz 1997’de imzalanan ve “gizli” ibaresini taşıyan bu protokolde, “toplumsal hareketler” karşısında yerel mülki idare amirinin çağrısı ve kararını beklemeden askerî birliklerin harekete geçmesi öngörülüyordu. Protokol gereği EMASYA kapsamındaki birliklere, valilik talep etmese de toplumsal olaylar karşısında harekete geçme ve olaylara el koyma izni verilmişti. Bu durum ise askerî otoriteyi mülki otoritenin yönlendiricisi haline getiren anti-demokratik bir zemin oluşturmaktaydı. Aynı zamanda bu tarz “toplumsal olayların” engellenmesi için yapılacak istihbarat çalışmalarının da askerî güçler tarafından yapılmasına izin verilmesi, geniş çaplı “fişleme”lerin yapıldığını da ortaya koymuştu. Fakat protokolün 11 noktada kanunlara aykırı olduğu 57. hükümet döneminde 2002 Nisan’ında yapılan Mülki İdare Şurası’nda ortaya kondu. Protokolün en çarpıcı maddesi, 5442 sayılı kanun ile valiyi genel ve özel bütün kolluk kuvvetlerinin amiri yapan yasanın açıkça çiğnenmesi, yani hukuka ve kanuna aykırılığıydı. “Balyoz” iddiasından sonra uzun süren tartışmaların ardından Genelkurmay Başkanlığı Harekât Dairesi Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş’in imzalarıyla birlikte protokol yürürlükten kaldırıldı. Bu gelişme 28 Şubat sürecinin dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun “gerekirse bin yıl sürecek” sözlerinin aksine 13. yılında miadını doldurduğunu gösterirken, Türkiye’de 27 Mayıs darbesinden beri yaşanagelen darbe ve muhtıralar silsilesiyle oluşan askerî vesayet sistemine de büyük bir darbe vurdu. Bu protokolün kaldırılmasının demokratikleşme yolunda önemli bir adım olduğu açık. Fakat Türkiye’de askerî yargının kaldırılması, sivil bir anayasanın yapılması gibi birçok önemli reforma ihtiyaç duyulduğu da ortada. Kısaca, Türkiye’nin sivilleşme yolundaki adımlarını aynı kararlılıkla atmasını gerektiren çok uzun ve zor bir yol bulunuyor, EMASYA’nın kaldırılması sadece bir başlangıç.

YİNE GRİZU PATLAMASI
13 işçi hayatını kaybetti


Türkiye, geçtiğimiz Aralık ayında Bursa’nın Kemalpaşa ilçesindeki Bükköy maden ocağında meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 19 maden işçisinin haberiyle sarsılmıştı. O kaza belleklerimizdeki tazeliğini henüz yitirmeden, bu kez de geçtiğimiz ay Balıkesir’den gelen bir patlama haberiyle sarsıldık. 23 Şubat akşamı ajanslara düşen habere göre, Balıkesir’in Dursunbeyli ilçesinde özel sektöre ait bir maden ocağında medyana gelen patlama sonucu ilk belirlemelere göre 13 işçi hayatını kaybederken, 18 işçi de yaralandı. Olay sonrası gelen ilk bilgiler arasında, aynı maden ocağında 1 Haziran 2006’da da bir patlama gerçekleştiği ve 17 işçinin hayatını kaybetmesiydi. 2006’da gerçekleşen patlamadan bir gün sonra bilirkişinin düzenlediği raporda “maden ocağında yeterli havanın olmadığı”na dair görüş yer alırken, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası da, “madendeki ocaklarda açık ve kapalı usülde üretim yapılmadığı, kuralsızlık ve denetimsizliğin hüküm sürdüğü, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli önlemlerin alınmadığı, yeni kaza risklerinin yüksek olduğu” yönünde görüş belirtmişti. Bu patlamayla birlikte 1955’ten bu yana maden ocaklarında gerçekleşen kazalarda ölen işçi sayısı 2687’ye yükselirken, yaralananların sayısı ise 326.321 olarak istatistiklere yansıdı. Zonguldak Kozlu üretim bölgesinde 1992’de 263 madencinin hayatını kaybettiği grizu faciası ise, Türkiye’de en fazla can kaybı yaşanan iş kazası olarak tarihe geçti. – Sadık Şanlı

SUİKASTİ DE İYİ BİLİRLER
İsrail, Mahmud El Mahbub’u katletti


Suriye’de sürgünde yaşayan İzzeddin El Kassam Tugayları’nın kurucusu ve Hamas komutanlarından Mahmud El Mahbub, geçtiğimiz ay Dubai’ye gidişinden 5 saat sonra ikamet ettiği “Al Bustan Rotana” otelinde öldürülmüştü. Başlangıçta adli tıp raporu El Mahbub’un aşırı sıcaktan öldüğünü gösterse de, Dubai polisinin yürüttüğü soruşturma sonrası olayın bir suikast olduğu ve 11 kişilik bir ekip tarafından icra edildiği açıklandı. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra şüphelilerin pasaportlarının çeşitli Avrupa ülkelerinin vatandaşları adına düzenlenmiş sahte pasaportlar olduğu belirtildi. Bu pasaportlardan yedisinin ise İsrail ile çifte vatandaşlığı bulunan İngiliz vatandaşlarına ait olduğu ifade edildi. İngiliz Independent Gazetesi, El Mahbub’a boğularak öldürülmesinden önce elektrik verildiğini ve işkence yapıldığını yazarken, bir diğer İngiliz gazetesi Guardian İsrail’in Londra büyükelçisinin dış işlerine çağrılarak kendisine, “zaten soğuk olan ilişkilerin böylece derin dondurucuya girmiş olduğunun” ifade edildiğini duyurdu. Sunday Times ise “İsrail Başbakanı Netanyahu, Mahbub’un ölüm emrini kendi eliyle imzalayarak yetkisini verdi” açıklamasında bulundu. Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı Dubai’nin emniyet müdürü Dahi Halfan Tamim ise suikastla ilgili yeni kanıtlar elde edildiğini açıklayarak, Mossad’ın söz konusu suikast olayına karışma olasılığının “yüzde 99” olduğunu ifade etti. Bu gelişmeler üzerine açıklamalarda bulunan Hamas’ın hükümet sözcüsü Tahir El-Nounou, “İsrail geçmişte Hamas liderleri ve Filistinli liderlere birçok suikast düzenledi ve görüldüğü gibi bu suikastlar İsrail’in politikasıdır. Bizim çatışmaları yüzeye çıkarmak gibi bir politikamız bulunmamaktadır. Fakat görüldüğü üzere İsrail’in isteği budur.” sözleriyle tepkisini dile getirdi. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ise olayı inkâr etse de, Tahir El-Nounou’nun ifade ettiği gibi, 1997 yılında Mossad’ın, Hamas’ın siyasi lideri Halit Meşal’e Lübnan’daki başarısız suikast girişimi, 2004 yılında Hamas’ın kurucusu Ahmed Yasin’in Gazze’de şehit edilmesi ve daha birçok suikast olayı İsrail’in, Hamas’ın liderlerinin “yok edilmesini” doktrin olarak bellediğini ve gelecekte de bu tarz girişimlerini sürdüreceğini ortaya koyuyor. Bu konularda sicili pek de temiz olmayan İsrail’in yöneticileri kendilerine yöneltilen suçlamaları yalanlayadursun, tüm dünya Mahmud El Mahbub’un katilleri biliyor ve tepkisini ortaya koyuyor. Bu tepkiler ise, İsrail’in fütursuzca işlediği suçları artık gizleyemeyeceğini anlatmaya da yetiyor. Şu sıralar Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi bünyesindeki hazırlanan Goldstone Komisyonu Raporu’yla uluslararası alanda zor günler yaşayan İsrail artık iyice kapana sıkışıyor. Ve dünya kamuoyu vicdanı artık İsrail’den hesap sorulacak günleri bekliyor.

BAŞBAKAN DAHO’DAN SESLENDİ
“Ey insanlık neredesin?”


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen “ABD-İslam Dünyası Forumu”nda yaptığı konuşmada Gazze dramı ve İslamofobiden yakındı. 11 Eylül sonrasında İslam ile terörizmin birbirine karıştırılmaya başlandığını ve birtakım terör eylemlerinin ardından 1,5 milyarı aşkın nüfusa sahip İslam dünyasının hedef gösterilerek rencide edilmekte olduğunu ifade eden Başbakan, Batı kültürünün çok ciddi bir İslamofobi hastalığına tutulduğunu dile getirdi. Bu tarz hastalıkların medeniyetleri ve kültürleri karşı karşıya getirebilecek vahim anlayışlar olduğunun altını çizen Erdoğan, Gazze’de savaş sonrası yaşanan trajediyle ilgili olarak, “Ey insanlık neredesin? Ey yöneticiler neredesiniz? Buraya niçin inşaat malzemeleri giremez, niçin inşaatlar yapılamaz?” sözleriyle tepkisini dile getirmesinin ardından, fok balıklarının avlanması karşısında ayağa kalkan insanlığın, fosfor bombalarıyla öldürülen çocukları vicdanını rahatlatmak amacıyla terörle mücadelenin yan hasarı olarak görürse, tüm insanlığın adalet duygusunun çökeceğini söyleyerek konuşmasını sürdürdü. Erdoğan’ın her ne kadar İsrail’i hedef alırken ABD’nin Afganistan’daki benzer eylemlerine örnek vermemesi eleştirilebilecek olsa da, artık sivil kayıpların “terörle mücadelenin yan hasarı” haline geldiği kısa süre sonra yeniden anlaşıldı. 14 Şubat’ta Batı sevgililer gününü kutlarken, Afganistan’ın güneyindeki Helmand eyaletinde NATO uçaklarının yine yanlışlıkla(!) sivillerin bulunduğu bir evi roketle vurması sonucunda, 10’u aynı aileden olmak üzere toplam 12 kişi hayatını kaybetti. NATO Komutanı General McChrystal olayı kuru bir özürle geçiştirirken, hayatını kaybeden bu masum insanlar da kendilerinden önceki binlerce masum sivil arasındaki yerlerini aldılar. Hiç şüphesiz dünya kamuoyu ve Türkiye’nin artık elini vicdanına koyup, katledilen masum insanlar için üzgün görünmeye çalışan bir surat ifadesiyle konuşan katillerin bu rahat tavırlarını devam ettirememesi ve insanlığın ve onu temsil eden her şeyin “terörle mücadele terörü”nde yok edilmemesi için çok daha sert bir tavır sergilemesi gerekiyor.

ABD’NİN 4 YILLIK STRATEJİSİ
“Batı cephesinde yeni bir şey yok”


ABD Savunma Bakanlığı tarafından dört yılda bir hazırlanarak Kongre’ye sunulan “Dört Yıllık Savunma Gözden Geçirme Raporu” (Quadrennial Defense Review Report), geçtiğimiz ay Kongre’ye sunuldu. Bu, aynı zamanda Barack Obama yönetiminin ilk “Savunma Gözden Geçirme Raporu” olma özelliğini taşıyor. Adı geçen rapor, Pentagon’un doktrini, kuvvet yapısı ve bütçesini Kongre onayına sunan bir içeriğe sahip. 2010 yılının raporuna göre, ABD ordusunun öncelikli amacı Afganistan’da El-Kaide ve Taliban’ı yenilgiye uğratmak. Bu kapsamda ABD’nin El-Kaide ve müttefiklerine karşı her koldan sert bir küresel savaş sürd...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gündemden
« Posted on: 27 Nisan 2024, 22:57:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gündemden rüya tabiri,Gündemden mekke canlı, Gündemden kabe canlı yayın, Gündemden Üç boyutlu kuran oku Gündemden kuran ı kerim, Gündemden peygamber kıssaları,Gündemden ilitam ders soruları, Gündemdenönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes