> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Gündem > Karadziç ve hatırlattıkları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Karadziç ve hatırlattıkları  (Okunma Sayısı 733 defa)
27 Mayıs 2012, 11:32:25
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Mayıs 2012, 11:32:25 »



Karadziç ve hatırlattıkları
Cüneyt YENİGÜN • 58. Sayı / GÜNDEM


1996’dan beri Belgrad’da halk arasında rahatça yaşayan “Tilki” ve “Bosna Kasabı” lakaplı Karadziç bir metroda seyahat ederken tutuklandı. Tıp Fakültesi mezunu olan, Bosna’da psikiyatristlik yapan, Columbia Üniversitesi’nde çalışan Karadziç, 1996’dan beri halk arasında Dr. Dragan Gaviç ismiyle yaşıyordu. 21 Temmuz 2008’de yakalandıktan sonra Şeveningen’deki (Hollanda) BM cezaevine konuldu. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde (USSM) okunan iddianamede Karadziç için 11 ayrı suçlama açıklandı: Soykırım, soykırıma suç ortaklığı, yoketme, cinayet, kasıtlı adam öldürme, insanlara eziyet etme, zorla göç ettirme, insanlık dışı fiilleri işleme, 1992-95 arasında Bosna’da Sırp olmayan sivillere karşı suç işleme, terör uygulama ve rehin alma. En son gelişmeler Karadziç’in aynen yakalanması gibi, mahkemesinin de uzun süreceğini gösteriyor. Mahkeme Karadziç’in önce USSM’yi tanımaması, sonra avukat istememesi, daha sonra hazırlanmak için 1 yıllık süre istemesi gibi oyalama taktiklerini “sabır ve anlayışla” karşılıyor. En son 3-6 aylık bir süre verilmesi tartışılıyordu. Karadziç’in yakalanması 3 önemli şeyi yeniden hatırlatıyor: 1992-95 savaşı (soykırımı), Dayton Antlaşması’nın adaletsizliği ve Uluslararası Adalet Divanı’nın 2007’de Boşnakların (ve hatta dünya kamuoyunun) gözünde meşruiyetini kaybetmesini…

Büyük bir katliam: Bosna işgali
Bosnalı Sırplar 1992’de “Büyük Sırbistan” hayali ile sözde Bosna Sırp Cumhuriyeti Başkanı Radovan Karadziç ve General Ratko Mladiç liderliğinde Bosna Hersek’e saldırdılar. Bunu yaparken Sırbistan Cumhurbaşkanı Milosoviç ve Genelkurmay Başkanı Momcilo Perisiç’ten de hem ekonomik, hem de askerî destek alıyorlardı. Bir yıl geçmeden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 1993’te aldığı iki kararla (819, 824), Saraybosna, Srebrenitsa, Tuzla, Zepa, Goradze ve Bihac’ı “güvenli bölge” ilan etti ve bu şehirler BM askerleri tarafından “korunmaya” başlandı. Sırpların Drina nehri etrafını Sırplaştırmak için giriştikleri etnik temizlikten kaçan onbinlerce Boşnak, Srebrenitsa’ya sığınmış ve savaş öncesi 10.000 olan nüfus, savaş sırasında 60.000’i bulmuştu. İlk dönem Srebrenitsa’yı “Torbari” adlı direniş örgütü ile savunan Nasir Oriç “Srebrenitsa’da açlık, soğuk ve keskin nişancılar yüzünden günde 40 kişinin öldüğünü” belirtiyor. Güvenli bölge ilan edildikten sonra halkın elinde az sayıda olan silahlar da “kendilerini BM ve NATO askerleri koruyacağı” gerekçesiyle toplandı. 6 Temmuz 1995’te Mladiç komutasındaki Sırplar, Srebrenitsa’yı ağır bombardımana başladılar. İngiliz General Rupert Smith’in açıklamalarına göre CIA ve BM Srebrenitsa’ya saldırılacağını önceden haber almıştı. Böylece güvenli bölge ilan edilmesine rağmen BM askerleri Srebrenitsa’yı terkederek Potoçari kampına çekildiler. 11 Temmuz’da tek kurşun atmadan Srebrenitsa’yı ele geçiren Sırplar, BM adına görev yapan Hollandalı askerlere “kendilerine dokunulmayacağı” garantisi vererek Potoçari’yi de teslim aldılar. Hatta hâlâ internette yer alan video görüntülerine göre Hollandalı tabur komutanı Yarbay Tom Karremans ve General Kees Nikolai şehri teslim sırasında Maldiç ile şakalaşıyor, Karremans karısı için Maldiç’ten hediye alıyor ve birlikte şerefe kadeh kaldırıyorlardı. (2008’de Hollandalı aynı askerlere üstün hizmet madalyası verilmiştir). Videoda Mladiç “Osmanlılara karşı yapılan başkaldırı anısına Müslümanlardan intikam alma vakti geldi” diye beyanat veriyordu. Bundan sonra şehirde başlayan soykırım ise insanlık tarihinin II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadığı en büyük vahşeti gözler önüne seriyordu. BM tercümanı olarak bölgede çalışan ve BM ile Sırplar arasındaki tüm pazarlıklarda bulunan Hasan Nuhanoviç, “Sırp Çetniklere yardım eden yüzlerce Yunan, Rus ve Ukraynalı’nın olduğunu, BM askerlerinin kendini savunmak isteyen Boşnakları önce silahsızlandırıp sonra da Srebrenitsa’yı nasıl gülüşerek teslim ettiklerini, hatta bazı Sırpların BM üniforması giydiklerini ve Srebrenitsa’nın tesliminin uluslararası kamuoyundan nasıl uzun süre gizlediklerini” ince ince anlatıyor. Asıl ilginç olanı da savaş boyunca uygulanan silah ambargosu zaten yeteri kadar silahı olan Sırplara yaramıştı ve denizden silah ambargosu da bir Türk komutan tarafından yönetilmişti. Buna karşılık Srebrenitsa’da Boşnakları “Türk” diye çağıran Sırplar, katliamdan sonra “Türklerden intikamımızı aldık” diye bağırıyorlardı. Bugün hâlâ Srebrenitsa’daki bazı duvarlarda “Sve Turci u Turciju” (tüm Türkler Türkiye’ye) yazıları duruyor.

Dayton Anlaşması ne getirdi?
1995’teki Dayton Antlaşması gerçekte bir devlet kurmamıştı. Sadece bir “ateşkes antlaşması” niteliğindeydi. Tam tersine Srebrenitsa düştükten sonra Boşnakların karşı saldırısında Banja Luka, Prijedor ve Doboj şehirleri tam geri alınacakken (aynen Kıbrıs Harekâtı’nda Türk askerine yeşil hattı geçtikten sonra ABD tarafından yapılan baskı gibi) ABD “Boşnakların daha fazla ileri gitmemesi” konusunda büyük baskı yapmıştı. Ardından imzalanan Dayton ile Bosna’nın yarısı Sırp Cumhuriyeti’ne (Republika Sırpska) bir Cumhuriyet olarak, diğer dörtte biri de Hırvatlar’a verilmişti. BM askerlerinin önünde kurşuna dizilecek Boşnakları seçen Srebrenitsa Polis Şefi Mane Curiç, Dayton’dan sonra da yakın zamana dek Srebrenitsa Güvenlik Şefi görevini yürütmüştü. Katliamlar sırasında görevli olan birçok Sırp, bugün hâlâ aynı görevlerine devam ediyor. Karadziç’in uzun süre yakalanmaması ve Mladiç’in hâlâ serbest olması bu pencereden bakınca gayet anlaşılabilir oluyor. Etnik temizlik sayesinde “Sırplaşan” ve ardından nüfusa bakılarak Bosna’daki Sırp Cumhuriyeti’nin sınırları içinde kalan Boşnak şehirler, bugün hâlâ Dayton Antlaşması’nın bozukluğunun en büyük nişaneleri olarak durmaya devam ediyor. Mesela Srebrenitsa’da savaş öncesi 8.000 olan Boşnak nüfus, geri dönüşlerden sonra bile bugün sadece 3.000; Boşnaklar 6.000 Sırp’ın yanında azınlık durumunda.

USSM nasıl bir karar verecek?

Karadziç’in yakalanması ve Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nde (USSM) yargılanması da ayrı bir traji-komik sahne. Bunun değişik nedenleri var: Birincisi yargılansa ve 40 yıl mahkûmiyetle sonuçlansa bile, ne ölenleri geri getirecek, ne de televizyon, internet, spor salonu, bilardo, satranç ve müzik odasının olduğu savaş suçları hapishanesinde olmak bir ceza yerine geçecek. İkincisi USSM’nin bağlı olduğu BM ve UAD zaten çoktan meşruiyetini kaybetmiş durumda. Hatırlanacağı gibi UAD, 27 Şubat 2007’deki Srebrenitsa kararında “soykırımı” kabul etmiş ama Sırbistan’ı sadece “soykırım suçunu önleme yükümlülüğünü yerine getirmediği” gerekçesiyle mahkûm etmişti. Tüm video görüntülerine rağmen, Bosnalı Sırpların bu soykırımın failleri olduğu ise bilinçli bir şekilde söylenmemişti. Çünkü eğer böyle bir karar alınsaydı, Bosna için önce tazminat, sonra da Bosna içinde kurulan Sırp Cumhuriyeti’nden toprak talebinin yolu açılacaktı. Belli ki karar siyasi ve Clinton’un son kitabında da belirttiği gibi, başını Fransa’nın çektiği aşırı milliyetçi ülkelerin arka bahçelerinde Müslüman bir devlet istemediği düşüncesi doğrultusunda verildi. Yakalanması için 1 milyon avro ödül koyulan Mladiç veya Goran Hacic yakalansa bile aynı sahte-sahne devam edecek. Ne devam eden acılar dinecek, ne de Bosna’ya (toprakların geri alınması gibi) siyasi bir yarar sağlayacak.

Boşnaklar için belki de en sevindirici şey, Karadziç’in yakalanması ile adaletin yerini bulacağı değil; sadece Karadziç’in onbinlerce kayıpların hangi toplu mezarlarda olduğunu söylemesi ve başlarında dua edecek bir mezarlarını bulma umudu. Yoksa Boşnaklar Batı’ya ve kurumlarına güvenilmeyeceğini önce 1992-95 arasındaki soykırıma sessiz kalması ile sonra da BM altındaki UAD’ın soykırımı (mecburen) tanımakla beraber, soykırımı yapanı (bilerek) ilan etmemesinden sonra çoktan anlamış durumda.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Karadziç ve hatırlattıkları
« Posted on: 20 Nisan 2024, 14:02:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Karadziç ve hatırlattıkları rüya tabiri,Karadziç ve hatırlattıkları mekke canlı, Karadziç ve hatırlattıkları kabe canlı yayın, Karadziç ve hatırlattıkları Üç boyutlu kuran oku Karadziç ve hatırlattıkları kuran ı kerim, Karadziç ve hatırlattıkları peygamber kıssaları,Karadziç ve hatırlattıkları ilitam ders soruları, Karadziç ve hatırlattıklarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes