> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Gündem > Gündemden
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gündemden  (Okunma Sayısı 933 defa)
01 Ağustos 2012, 13:02:21
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 01 Ağustos 2012, 13:02:21 »



Gündemden
Handan ÖZ • 83. Sayı / GÜNDEMDEN


Dersimiz “Dersim Özrü”
Yaşadığımız ilklere bir yenisi daha eklendi. Devlet ilk kez Dersimlilerin acısını paylaştı. Cumhuriyet’in “emekleme” devresinde işlenen cinayetler için Başbakan Erdoğan “devlet adına” özür diledi. İyi de oldu. Zira geçmişle barışmadan geleceğe sağlıklı bir şekilde yol almak mümkün değil. Ama insan sormadan edemiyor: Bu çerçevede acaba İstiklal Mahkemesi yargılamaları, 1934 Trakya olayları, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül olayları, başörtülülere yapılan zulümler, Kürt sorunu vb. sebebiyle toplumla devlet arasındaki buzların eritilerek homojen bir sulh ortamı oluşturulması için de benzer bir hamle beklenebilir mi? Ne de olsa “parçalı bulutlu bir dağarcık” ile “geleceğe güvenle yürümek” birbiriyle bağdaşan kavramlar değil. Bugünün ve geleceğin geçmişle barışması, devlet-millet kucaklaşması ve toplumsal barış için iletişim kanallarındaki pürüzler ancak benzer yüzleşmelerle giderilebilir. Haliyle, “Tek Parti Dönemi”ne ışık tutan “Dersim Özrü”, büyük bir pürüz olan “resmî ideolojinin kusursuzluğu yanılgısını” düzeltmesi nedeniyle önemli bir başlangıç oluşturuyor.

Katsayı ayrımcılığına son
Nihayet! On üç yıl aradan sonra, YÖK üniversite giriş sınavlarında uygulanan katsayı ayrımcılığına son verdi. Zararın neresinden dönülse kârdır. Gençlerin gözü aydın. Bu işin kârlı kısmı. Zararına gelince… Uygulamanın genç zihinleri ruhsal bunalıma sürüklediği açık ama bununla bitmiyor. Şöyle ki, resmî rakamlara göre işsizlik oranlarında yüzde 17,3 ile son yedi yılın en iyi değerine ulaşılmış olsa da gençler arasında işsizlik hâlâ yüksek seviyede. Nedeni ise meslek lisesi mezunlarına uygulanan katsayı ayrımcılığının sonucunda ülke sanayisinin ihtiyacı olan “vasıflı ara eleman” sayısında yıllar içinde gözlenen azalma. Yani işverenin nitelikli ara eleman bulamaması! Neyse ki üniversite adayları bu karabasanı geride bıraktı. Artık kendi içlerindeki en iyiyi ortaya çıkarmak için diledikleri liseye giderek birbirleriyle rekabet etme imkânı bulabilecekler ve umulur ki eğitim kalitesinde çıtayı yükseltecekler.

Şike Soruşturması sonuçlanıyor!
Şike Yasası TBMM’de jet hızıyla yeniden gözden geçirildi ve Cumhurbaşkanı Gül tarafından da onaylandı. Ancak, konu ile ilgili düzenlemelerin bugün kamuoyunda soru işaretine sebep olduğu bir gerçek. Şüpheler ise aynı noktada toplanıyor: Birtakım para, güç veya şiddet odaklarının beklentisi ikincil bir gölge iktidarı olabilir. Ve başlı başına bir spor endüstrisine dönüşen futbolun sosyal ve ekonomik alana dolaylı yoldan mafyavari nüfuzunun kontrol altına alınması zorlaşabilir. Çünkü bu şüpheleri haklı kılan bir olgu söz konusu: Mevcut etkileşimle mücadele ve rekabet hırsı; sporla taçlaşan dostluk, barış, beraberlik gibi değerleri kirletiyor. Yasanın bu kirliliği ortadan kaldırıp kaldırmadığını, eşitlik ilkesini çiğneyip çiğnemediğini, adam kayırmacılığın söz konusu olup olmadığını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ama asıl soru şu: Futbol merkezli şike soruşturması kimi çıkar odaklarını rahatsız etmese, ilgili yasa yeniden düzenlenir miydi? Sermaye imparatorluğuna dönüşen futbolun yasal merciler üzerindeki etkisinin bu noktaya varması endişe verici. Spor spordan ibaret kalsa keşke!

“Faili meçhuller” faili meçhul kalmasın artık
“Faili meçhul infaz” utancını temizlemek üzere sonunda devlet harekete geçti. Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür gözaltına alınıp, yapılan sorgulama sonrası serbest bırakıldı. Eymür’ün savcılık ifadesinin basına yansıması sonrası, suçlamaların odağından yer alan isimlerden dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Ağar düzenlediği basın toplantısında “içim dolu, çok konuşmak, çok şey paylaşmak istiyorum” deyiverdi. Fakat işlemekten olan yargı süreci nedeniyle hiçbir şey söylememeyi tercih etti. Ağar’ın konuşması istenmiyor olmalı ki, bu açıklama sonrası soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Özel Harekâtçılar, avukatlarının tahliye talebi olmadığı halde “anlaşılmaz” bir kararla salıverildi. Yaşanan bu zincirleme girişimler pek manidar, değil mi? Yalnız daha da ilginci, olan-bitenlerin hiçbirinin kamuoyunu şaşırtmıyor olması. Peki, bu neyi gösteriyor? Halkın devlet organlarının çok ilerisinde görüşe sahip olduğunu. Yani, bugün soruşturma kapsamındaki cinayetlerle ilgili eski yetkili ağızlardan - belki de mecburiyetten - yapılan açıklamalar zaten bilinen gerçekler. Bu sebeple kamuoyu yaşanan gelişmelere şimdilik ses etmese de, nihai noktada faili meçhullerin aydınlatılmasına yönelik hükümet ve yargıdan daha samimi ve cesur adımlar bekliyor. Bu gerçekleşmezse, nihai noktada oluşacak toplumsal tepkiyi ve adalete güven duygusunun zedeleneceğini yetkili makamların hesaba katması gerekiyor.

Ekonomi gittikçe güzelleşiyor

Dünya ekonomisi geriliyor, Türk ekonomisi ilerliyor. Kasım ayında açıklanan ihracat rakamlarına bakılırsa bu gidiş iyi gidiş. Yılın son çeyreğinde Türk ekonomisi daha bir gelişti, yüzde 8,8’lik büyüme kaydedildi. Üstelik Türkiye, Çin’den sonra dünyada ekonomisi büyüyen ikinci ülke oldu. Yani, kış ortasında baharı yaşıyoruz. Uzmanlar umutlu. Ekonomik büyümenin gayrisafi yurtiçi hâsılaya olumlu katkıları bekleniyor. Sürekli büyümenin uzun vadede şerre sebep olacağını düşünenler yok değil ama durum bunun gerçeği yansıtmadığını ortaya koyuyor. Zira üreterek istihdam oluşturulduğu sürece sorun yok. Büyümenin risk teşkil etmesi için hizmet sektöründe yukarıya doğru hareketlilik ve üretimde atalet görülmesi gerekiyor. Oysa ihracatta yüzde 13,9’luk yükselme üretim artışına işaret. Yani endişeye mahal yok. Yapmamız gereken ise üretimin önünü daha da açmak, üretim odaklı yatırımlara öncelik tanımak, yeni pazarlara açılmaya devam etmek, AB’nin sıkıntılı durumunu düşünerek oradaki bazı pazar paylarını satın almak. Böylelikle, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ekonomideki mevcut cari açığın kapanmasını sağlayacak gelişmelere tanık olabiliriz.

CERN Deneyi dünyanın sonu mu?
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN)’nde bilim adamları “Higgs Bozon” adı verilen atomaltı parçacığının izini bulduklarını açıklayınca ortalık karıştı. “Acaba dünyanın sonu mu geliyor, deney başarılı olacak mı, başarılı olursa ne olacak?” kabilinden. Bilim adamları geleceğe yolculuk beklentisiyle hafif bir sarhoşluk yaşıyorlar. Deneylerin teknik ayrıntısına girecek değiliz. Ama en basitinden Einstein’ın “Rölativite Teorisi”ne göre “yeterli ağırlıkta bir kütle veya enerji, uzayda ve onu çevreleyen zamanda bir bozulmaya neden olabilir.” Bu noktadan hareketle CERN’de atomaltı parçacıklar çarpıştırılarak devasa bir enerji elde etme ve zamanda yırtık oluşturarak geleceğe (veya geçmişe) gitme arzusuyla hareket ediliyor. Merak iyi bir şey, özellikle bilimsel çalışmalarda. Dozunda şüphe yol açıcı ayrıca. Ancak böylesi bir merakın, Einstein’ın teorisine göre parçacık değil de kıyametler koparacağı kesin. Fakat “Tanrı Parçacığı”nın varlığını ispatlamaya çalışmanın doğası gereği ve Kuran’ı Kerim’de kayıt altına alındığı üzere ise bunun mümkün olamayacağını bilmeleri de gerekiyor CERN ehlinin. Ne demeli, Allah akıl fikir versin.


GÖRÜŞ
Işın Eliçin*: Arap Baharı, profesyonel devrimcisiz bir devrim modeli


Sadece Arap halklarının değil, dünya halklarının düşünüş ve davranış tarzlarında köklü bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu söylemek istiyorum.

2010 SONUNDA TUNUS'TA BAŞLAYIP kısa sürede Mısır, Libya, Fas, Bahreyn, Ürdün, Yemen, Umman, Suriye ve aslında tüm Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yayılan başkaldırı dalgası, biz bugün adını ne koyarsak koyalım, düne kadar batılı muktedirlerin ve onlarla işbirliği içindeki kendi baskıcı rejimlerinin teslimiyetçi, atıl bir varoluşa hapsettiği Arap halklarının tarih sahnesine edilgen değil etken ve özerk kimliklerle geri dönüşü olarak okunmalıdır kanımca.

Arap halklarının başkaldırısı köklü bir dönüşümün habercisi
BAHAR SÖZCÜĞÜ BİR UYANIŞ,
bir yeniden doğuş çağrıştırdığı için evet “Arap Baharı” olarak da nitelenebilir. Ya da binlerce, on binlerce insanın sokaklara döküldüğünde seslendirdiği kökten bir değişim beklentisini yansıtan “eş-şa'b yurid iskat el-nizam / halk düzeni devirmek istiyor” sloganının çağrıştırdığı “devrim” sözcüğünü de kullanabiliriz. Ama bütün bu tanımlamaların, algımızı, geçmişteki benzerlerinin zihnimizdeki izdüşümleriyle ve o dönemin koşullarından doğan kıstaslarla sınırlandıracağını, dolayısıyla şu anda yaşanmakta olanın özgün ve tarihsel boyutunu görmemize engel olabileceğini de unutmamalıyız. Devrim değil diyenlerin, gerekçe olarak örneğin öncü bir parti ve ideolojinin (Bolşevikler) ve/veya kitleleri peşinde sürükleyecek bir liderin (Humeyni) yokluğunu sıralamaları, tam da bu ögeler olmaksızın devrim yapılabileceğini görmemize engel teşkil ediyor olmasın?

ARAP HALKLARININ BAŞKALDIRISI, tam da hürriyetin-medeniyetin-demokrasinin hiyerarşik bir şekilde tepeden indirildiğine dair düşünüş tarzında köklü bir dönüşümün habercisi. Düşünüşündeki bu dönüşüm de, davranışlarında köklü bir değişimi kaçınılmaz olarak beraberinde getiriyor.

ÜSTELİK ARAP HALKLARININ AYAKLANMASI dünyanın dört bir yanındaki başka isyan/başkaldırı hareketleriyle ortak, küresel özellikler de barındırıyor içinde. Zaten birbirlerini tetikleyip beslediklerini de görüyoruz. Değil mi ki Wall Street İşgalcileri ilham kaynağı olarak Tahrir Meydanı’nı gösteriyor...

“Başka bir dünya mümkün” önermesinin temsili
BU NOKTADAN İTİBAREN
henüz sezgisel bir çıkışla, -sadece Arap halklarının değil- dünya halklarının düşünüş ve davranış tarzlarında köklü bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu söylemek istiyorum: Özü sosyal, toplumsal adalet arayışı ve insan haysiyetine saygı olan bir dönüşü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gündemden
« Posted on: 20 Nisan 2024, 01:08:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gündemden rüya tabiri,Gündemden mekke canlı, Gündemden kabe canlı yayın, Gündemden Üç boyutlu kuran oku Gündemden kuran ı kerim, Gündemden peygamber kıssaları,Gündemden ilitam ders soruları, Gündemdenönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes