๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Gündem => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 09 Haziran 2012, 18:29:04



Konu Başlığı: Ermenistan-Azerbaycan Denkleminde Türkiye
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 09 Haziran 2012, 18:29:04
Ermenistan-Azerbaycan Denkleminde Türkiye
Muharrem EKŞİ • 52. Sayı / GÜNDEM


Türk Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesinde yol haritasını belirleyecek bir çerçeve üzerinde mutabık kalındığını açıklaması ile Kafkasya’daki son gelişmeler, Ağustos 2007 tarihinden itibaren Türk Dışişlerinin inisiyatifinde gizli yürütülen normalleşme görüşmelerinin meyvesini verdiğini gösterdi. Zamanlama açısından ise bu acil açıklamayı, 24 Nisan tarihinde Obama’nın “Ermeni Soykırımı” sözcüğünü kullanmaması ve ABD Senatosu’nda tasarının kabul edilmemesi amacına dönük “ön-alıcı bir diplomatik atak” olarak ifade edilebiliriz. Ancak, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki gelişmeler, iki ülke arasındaki münasebetlerin çok ötesine uzanıyor ve bu nedenle bölgesel politikadan küresel politikaya kadar birçok faktör ve aktörü kapsıyor. Şöyle ki, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki yakınlaşma, başta Türkiye-Azerbaycan olmak üzere, Türkiye-ABD, Türkiye-Rusya ilişkileri ve bunların dışında AB, ABD, Rusya arasındaki ilişkileri, ayrıca bu aktörlerin bölgeye yönelik politikalarını doğrudan ilgilendiriyor.

Öncelikle; Ankara-Erivan-Bakü denklemindeki son gelişmeleri, Ağustos 2008 tarihindeki Rus-Gürcü çatışmasının bir çıktısı olarak değerlendirmek mümkün. Bununla birlikte, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesine dair görüşmelerin Ağustos 2007 tarihinde başlatıldığı dikkate alındığında Türkiye’nin Kafkasya politikasını, Rus-Gürcü çatışmasından önce yeniden düzenlemeye çalıştığı, ancak bu çatışmanın normalleşme sürecinde hızlandırıcı etki yaptığı söylenebilir. Kafkasya’da Rus-Gürcü çatışması ile bölgede dengelerin Rusya lehine değişmesi ve Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlıklarını tanıyarak ve bunların hamisi olarak bölgede etkinliğini genişletmesi gelişmeleri hızlandırdı. Nitekim bu gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni jeopolitik durum, Kafkasya’da başta Türkiye olmak üzere ABD ve AB’nin etkinlik alanlarının sınırlandırılması oldu. Buna karşın Türkiye’nin ABD ve AB’nin de desteğiyle Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan hattındaki çöken Gürcistan ayağını telafi etmek için Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşerek bölgede yeni manevra alanlarının açılması politikasını devreye soktuğu anlaşılıyor. Bu anlamda, Kafkasya’daki gelişmeler büyük güç politikası açısından Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşme sürecinin sadece daha büyük bir politikanın küçük ama kilit bir parçasını ihtiva ettiği görülüyor. Nitekim Ağustos 2008 tarihinden itibaren Kafkasya’daki dengeler değişmeye başladı ve bu durum bölgeye ilişkin politikaları olan aktörlerin politikalarını yeniden şekillendirmeye sevk etti. Son gelişmeler de bunun bir uzantısı olduğunu gösteriyor.

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi girişimleri, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin bozulmasına yol açan bir süreci de başlattı. Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin gerginleşmesinde Rusya’nın manipülasyonları ve Türkiye’nin Ermenistan’la yürütülen gizli diplomasiden Bakü’yü yeterli oranda bilgilendirmemesi gibi faktörler önemli rol oynadı. Türkiye’nin Ermenistan ile yürüttüğü diplomasinin kamu diplomasisi olarak adlandırılan kısmını ihmal etmesinin Azerbaycan ile ilişkilerin gerginleşmesinde önemli bir payı olduğu söylenebilir. Rusya’nın Azeri kamuoyunu manipüle etmesi de ilişkilerin gerilmesinde ciddi rol oynadı. Bütün bunların dışında Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesiyle Ermenistan’ın Rus himayesinden kurtarılmasının Azerbaycan’ın lehine ve Rusya’nın aleyhine olduğu göz önüne alındığında Rusya’nın hamlelerini anlamak mümkün. Oysa gelişmeler üzerine Azerbaycan yönetiminin soluğu Moskova’da alması, Azerbaycan’ın 1991 yılından itibaren bağımsızlığını güçlendirme politikasına ters düştü.
 
Ayrıca, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin gerginleşmesi, iki ülke arasındaki “tek millet-iki devlet” söylemine de zarar veriyor. Bununla birlikte, bugüne kadar ilişkiler söylem düzeyinde kaldı. Ancak, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde bir kırılma yaşandığı da ortada. Bu nedenle, bu gerginleşmenin olumlu etkisinin iki ülke ilişkilerinin daha sağlıklı bir zemine oturacağı beklentisi ümit edilebilir. Nitekim bugüne kadar Türkiye-Azerbaycan ilişkileri tek millet-iki devlet söyleminde görüldüğü gibi dostane boyutta kalmış ve Karabağ Sorunu Türkiye’nin Kafkasya politikasının sınırlayıcısı ve Azerbaycan da ipoteği olmuştur. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi ise bunları ortadan kaldırması bakımından büyük önem taşıyor. Bundan sonra Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin stratejik ve kurumsal işbirliğine dönüştürülmesi yönünde çaba harcanması, iki ülke ilişkilerinde meydana gelen gerginleşmeden fayda çıkmasını sağlayacağı gibi aynı zamanda dostluk ve kardeşlik söylemlerinin de ötesine geçilmesini ve bunların realiteye dönüşmesini sağlayacağı umut ediliyor. Türkiye-Azerbaycan ilişkilerindeki gerginliğin Azerbaycan’ın Rusya safına kaymasından çok, iki ülke ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtacağı bekleniyor. Bu bağlamda, Rusya’nın Rus-Ermeni ortaklığının yerine daha kârlı olan Rus-Azeri ortaklığını tercih ettiği söylense de Türkiye açısından Türkiye-Azerbaycan ortaklığının Türkiye-Ermenistan ortaklığı ile yer değiştirmesinin söz konusu olamayacağı açık.

Sonuç olarak; Türkiye’nin Ermenistan açılımı, Azerbaycan ile ilişkilerde bir kırılma yaşanmasına neden oluyor. Bunun temel nedeni Türk dışişlerinin kamu diplomasisi eksikliği. Başka bir ifadeyle; Türkiye’nin dış politikada açılımlarını yeterince iç ve dış kamuoyuna anlatamadığı durumu olarak özetlenebilir. Bu noktada Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin seyri, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin geleceğini belirleyeceği ve Türkiye-ABD ve Türkiye-Rusya ile ilişkilerinde de önemli yansımaları olacağı öngörülüyor. Rus-Gürcü çatışması sonrası Türkiye’nin Kafkasya politikasını yeniden dizayn etme çerçevesinde ortaya attığı Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu girişiminin ise Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi sürecinin gölgesinde unutulduğu görülüyor. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesi, Kafkasya’da Rusya lehine değişen dengeleri bu defa Türkiye lehine değiştireceği söylenebilir. Ancak, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin de yara almaması, tersine iki ülke arasında ortaya çıkan bu krizin ilişkilerin sağlam zemine oturtulması için bir fırsat olarak değerlendirilmesini getireceği bekleniyor. Son tahlilde Kafkasya odaklı enerji projelerinde yer almaya çalışan kilit bir ülke olarak Türkiye’nin Azerbaycan ile ilişkilerinin Hazar kaynaklarının güzergâhlarının belirlenmesini de orta ve uzun vadede etkileyebileceği dikkate alınmalı.