> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Gündem > Açılım bitti mi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Açılım bitti mi  (Okunma Sayısı 1461 defa)
06 Temmuz 2012, 21:22:25
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 06 Temmuz 2012, 21:22:25 »



Açılım bitti mi?
Naci BOSTANCI • 59. Sayı / GÜNDEM


Açılımın bittiğini heyecanla söyleyenler, bir tespitten ziyade öteden beri sahip oldukları bir temenniyi dile getiriyorlar gerçekte. Onlar, dikkat edilirse, dün de açılımın yanında olmayanlar. Sütre gerisinde “tökezlenmeyi” beklerlerken, sokak gösterilerini, yükselen şiddet dalgasını, yeniden şehit haberlerinin gelmesini bunun için bir bakıma vesile olarak görüyorlar. Aslında sütre gerisinde yer alanların da kendi içinde farklı katmanlarda bulunduklarını söyleyebiliriz. Bunlara biraz daha yakından bakmak, “açılım bitti mi?” sorusunun arkasındaki muradı anlamamıza da yardımcı olabilir.

Bir kesim için açılım, Türkiye’nin milli birliğini zedeleyen, kimliklerin yükselişini destekleyen bir siyaset. Bu yönde bir adım attığınızda bunun sonunun ayrılığa gideceğini düşünüyorlar. Çözüm, statükoyu korumakta. Terörü vuracaksın, sokağı kontrol edeceksin, etnik siyaset yapanlara da izin vermeyeceksin. Türkiye böyle yaparak yirmi beş yıldır durumu idare ettiğine göre pekâlâ böyle de gidebilir, diye düşünüyorlar. Açılımı bir macera olarak görüyorlar.

Yine o saflarda yer alan bir başka kesim için ise açılım, yeminli hasım oldukları AKP iktidarının ayağını kaydıracak bir sebep. Onlar için her vesile, sonunun nereye gideceğine ilişkin herhangi bir hesaba kitaba ihtiyaç duyulmaksızın iktidara karşı kullanılmalıdır. İktidar açılım mı yapmak istiyor, öyleyse bunu en vahim gelişme, dramatik sonuçların ortaya çıkacağı bir politika olarak anlat, kitleleri kışkırt, iktidarın ayağını kaydır. Dün bu konulara ilişkin farklı fikirler söylediysen de bunlar önemli değil. Beyanın anlamını tayin eden tutarlılık değil, iktidar halleri. Siyasetleri için umut bağladıkları en temel husus ise açılım sürecinin zorlu parkurları. Açılımı gölgeleyen, ortalığı biraz alacakaranlığa sürükleyen her gelişmeyi bir felaket tellalı gibi öne çıkartıyorlar, onun üzerinden en kışkırtıcı şekilde tutum alıyorlar. Sokak gösterilerinde çocuklar molotof kokteyli atıyorlar, bu kesim de sözlerle o molotof kokteyllerine ortak oluyor adeta. Konuşmalarının arka anlamına bakacak olursanız, eğer AKP iktidarını götürecekse, yüzlerini gizlemek kaydıyla bir molotof kokteyli de kendilerinin atmasında bir mahzur görmeyecekleri hissini veriyorlar.

Açılım karşısındaki bir diğer kesim ise, doğal olarak topun ağzında olan ve sürecin tasfiye istikametinde yürüdüğü PKK. Yirmi beş yıldır şiddet marifetiyle bir siyaset yürütmüş, bizatihi yöntemi kendisinin ruhani varlık sebebi haline gelmiş bir örgütten bahsediyoruz. Örgüt içindeki kimi insanlara “aklen” bu tasfiye makul görünse bile, özdeşleştikleri örgütün kolektif varlığından kolay soyutlanamayacakları anlaşılıyor. Keza dağda teşekkül etmiş siyasi aklın en stratejik unsuru eldeki silahtır. Onun elinden silahını almak, onu boşa çıkarmak olacaktır. Oysa silah, sadece hasımlara karşı kullanışlı olması bakımından değil doğrudan kendi kamusu üzerinde vesayet kurmak bakımından da onların gözünde hayati değere sahiptir. Üstelik demokratik açılımı “bir müzakere süreci” gibi gören bu çevre, ortaya pey akçesi olarak bu silahını koymak isteyecektir. Şehirdeki siyaset rızaya, iknaya ve buna yaslı bir meşruluğa dayanırken, dağdaki siyaset bunları hor görecek, yegâne meşruiyet kaynağı olarak elindeki silahı işaret edecektir.

Demokratik açılım süreci PKK’ya şu veya bu şekilde hak veren, ona bir işlev izafe eden kimi çevreler için dahi PKK’nın artık kenara çekilmesi gerektiği duygusunu vermeye başlamıştı. Hasımlarından önce kendi hedef kitlesi olarak gördüğü kamusunun nezdinde yerini yitirmeye başlayan bir PKK’nın altından kayan halıya seyirci kalması beklenemezdi. O da “dağdaki aklıyla” karakterine uygun olanı yaptı. Şiddeti yükselterek “iyi ki PKK var” duygusuna yeniden yol vermeye çalıştı. Ümit ettiği, şiddet yükseldikçe mukabil bir etki olarak Kürtlere karşı bir baskının da yükselmesiydi. Teşekkül edecek bir gerilim ve çatışma ortamı PKK’yı en merkezi örgüt haline getirirken, Kürtleri de en geniş şekilde kucaklayan yeni bir siyasete yol verecekti. Ancak Türkiye’nin etnik kökenine dönüş yapmayan millet müktesebatı, demokratik değerlere duyulan saygı, etnik kökene prim vermeyen uzun yıllara dayalı toplumsal ilişkiler bu siyasetin önünü tıkayan gerçeklikler.

Geçtiğimiz ay Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan DTP’nin bu açılımdaki yeri meselesi de önemli. Bir ihtiyat payı olarak, mevcut gerilimli ortamda DTP sözcülerinin beyanlarının birebir kitle iletişim araçlarında yer bulmadığı söylenebilir. Onların öne çıkarılan ifadeleri muhtemelen en kışkırtıcı olanları. O sözlere bakanlar, başka neler söylediğine bakmak bile istemeyebilirler. Ancak malum, metinler bir bütündür; çelişkileri, yan anlamları, tonlamaları, vurguları ile birlikte okunmalıdır. Dikkatli bir şekilde bakıldığında, açılım sürecindeki DTP’nin yeri gibi sözleri de önemli ölçüde belirsizdi. Meclis’te siyaset yapan, başkalarıyla ilişki kuran, içinde yer aldıkları toplumun farklı duyarlılıkları hakkında bilgi sahibi olan insanların “aklının” dağdakiler gibi çalışması beklenemez. Ancak ne yazık ki dağın etkisi, rüşt sahibi bir siyasete alan bırakmayacak ölçüde baskın görünüyor. Muhtemelen bu biraz endişeden, biraz da dağın kodlarını belirlediği bir siyaset alanında siyaset yapmanın baştan çıkartıcılığından, kolaylığından, kitlelerle heyecan verici ilişkiler kurulmasından kaynaklanıyor. Daha ılımlı bir çizgiye çekilip, ülkenin tüm kesimlerini dikkate alan bir siyaset, öyle anlaşılıyor ki bu coğrafyada hayli riskli değerlendiriliyor. Açılım süreci DTP çizgisinden rüşt bekliyor, fail olmalarını, siyaset yapmalarını talep ediyor. Ancak bu anlayışın burada söyleyeceği fazla söz yok. O yüzden DTP’nin kimi temsilcileri “Gidin, İmralı ile konuşun, PKK ile konuşun,” diyorlardı. O zaman bir siyasi parti olarak sizin varlığınızın anlamı nedir, sorusu haklı ve huzursuz edici bir soru. DTP’nin saflarını dalgalandıran demokratik açılım, ruşeym halinde olsun dışarı çıkmaya çalışan, ancak bunu başaramayan bu yüzden adeta bir yaraya dönüşen sivil siyaseti, tabiri caizse kanatıyordu. Demokratik açılım bittiğinde, DTP çizgisi veya yeni adıyla Barış ve Demokrasi Partisi kendisini huzursuz eden bir süreçten de kurtulmuş olacak. O zaman daha yekpare halde bildiği, alışageldiği siyaset yolunda gidecek.

Peki, açılımın yanında olan kimler? AKP’liler mi? Açılımı parti kadastroları üzerinden değerlendirmek, safların öyle oluşacağını beklemek yanıltıcı olur. Bu ülkede büyük çoğunluk bir “çözüm” istiyor ve bunun şiddet ve kan olmaksızın başarılmasını bekliyor. Elbette bu “her ne pahasına olursa olsun çözüm”ü değil. Herkesin sınırları var. Akılcı siyaset, işte bu sınırları dikkate alarak yeni bir dil, yaklaşım, adım adım geliştirilecek çözüm projeleriyle kendini kurmaya çalışıyor. Bunun başka bir yolu yok. Bu iktidarın yerine bir başkası gelse yapacağı çok fazla tercih yok. Çünkü adını ne koyarsanız koyun, açılım bu ülkenin şartlarının bir ürünü.

Açılımın karşısında olanların ne kadar zıt saflarda yer aldıkları ortada. Bu ilginç bir durum ama şaşırtıcı değil. İlginç olan bir başka husus ise, açılımdan yana olanların farklı siyasetlerde dursalar bile biraraya gelip ortak bir safta buluşmalarını bir türlü gerçekleştirememeleri. Asıl üzerinde durulması gereken nokta bu.

Türkiye büyük bir ülke. Bu açılımdan muhakkak alnının akıyla çıkacak. Farklı hesaplar kitaplar ancak sürecin vadesi üzerinde etkili olur, sonucu üzerinde değil. Ancak o sonuç, küçük hesaplar yapanları mutlaka tasfiye edecek, hedefi de bu ülkenin büyüklüğüne yaraşır şekilde büyük olanlara ise kazandırarak gerçekleşecektir.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Açılım bitti mi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 12:07:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Açılım bitti mi rüya tabiri,Açılım bitti mi mekke canlı, Açılım bitti mi kabe canlı yayın, Açılım bitti mi Üç boyutlu kuran oku Açılım bitti mi kuran ı kerim, Açılım bitti mi peygamber kıssaları,Açılım bitti mi ilitam ders soruları, Açılım bitti miönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes