๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Güncel Dini Haberler => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 30 Temmuz 2012, 16:42:26



Konu Başlığı: Tembellik, en çirkin zaman israfı ve cinayeti
Gönderen: Sefil üzerinde 30 Temmuz 2012, 16:42:26

Çalıştığın kadar varsın


Hz. Ömer (ra) Yemen'den gelen bazı insanların Medine'nin sokaklarında bomboş oturup hiç çalış­madan geçinmeye uğraş­tıklarını ve insanlara yük olduklarını duyar.

Bu insanlar yanlış bir anlayış­la kendilerini mütevekkil (Allah'a tevekkül edenler) olarak isimlendirmektedir­ler. Hâlbuki tevekkül elin­den geleni yaptıktan sonra sonucu Allah'a bırakmak ve neticeyi yürekten kabul etmektir. Hz. Ömer onla­rın karşılarına dikilir ve şöyle seslenir: "Siz müte­vekkil değil müteekkilsiniz (hazır yiyicilersiniz), Allah'a tevekkül eden, tohumu toprağa atandır." Bu olaydan sonra o kişileri şehirden kovar.

Hz. Peygamber'e (sas) göre el emeği en hayır­lı kazancı ifade eder: "Âdemoğlundan hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah'ın nebisi Hz. Davud da elinin emeğini yerdi." Hz. Davud İsrailoğul­ları'nın siyaseten yöneticisi konumunda bulunuyordu. Tabiri caizse bir kraldı. Talut'un ölümünden sonra tahta oturmuştu. Ama aynı zamanda bir demirciy­di. Ateşin deriyi kavladığı bir ortamda ağır bir işte çalışıyor, zırhlar yapıyor, alnının teriyle kazandığından besleniyordu. Çünkü meslek sahibi olmak, alın teriyle ve akıl teriyle rızkı kazanmak Allah katında kutsaldı. Rasulullah Efendimiz (sas) yolda giderken bir gün Sa'd b. Muaz'la karşılaşır. Onunla tokalaştığında ellerinin nasırlı olduğunu görür, sebebi­ni sorduğunda; Sa'd (r.a.) ailesini geçindirmek için amelelik yaptığını söyler. Efendimiz, "İşte Allah'ın sevdiği eller." diyerek onun ellerini öper. Eli öpülecek en büyük insan son Peygamber, çalı­şan helalden rızkını kaza­nan kişinin ellerini öpüyor. Sadece bu örnek bile tembel ruhların, tembelliği marifet sananların İslam'dan ne derece uzak olduklarını göstermeye yeter de artar bile.

Dinimiz, helalden kazandıran her mesleği kut­sal görür. Peygamber Efendimiz çocukluk yıl­larında çobanlık yapmış, gençlik yıllarında ticaretle uğraşmıştır. Hemen hemen bütün peygamberlerin bazı meslekleri icra ettiklerini görmekteyiz. Hz. Âdem hem çiftçilik hem de dokumacılık yapmıştır. Hz. İdris terzidir ve kalemle ilk yazı yazan kişidir. Hz. İsmail, ilk Arapça yazı yazandır. Hz. Nuh gemici ve marangozdur. Hz. Zekeriya da marangozdu. Hz. Musa ve Hz. Şuayb hayvan yetiş­tiriciliği ve çobanlık meslekleriyle uğraştılar. Peygamberler birer hidayet güneşi olarak yaşamlarıyla, çalışkanlıklarıyla bütün insanlığa örnek oluyorlar. Işığın peşin­den giden karanlıktan kurtulur. Ruh darlık­larımızın toplumsal bunalımlarımızın altında içimizde taşıdığımız karanlıklar, vahiyden uzak yaşantılar yok mudur? Öyleyse bir kere daha hatırlayalım Kur'an-ı Kerim hikâye anlatmaz. Onda anlatılan her hayat hikâyesinden maksat, ibret almak, ders almaktır. Peygamber hayat­larından ders alanlar, gizli hikmetleri bulanlar Kur'an'ı hakikaten anlamaya çalışanlardır. Her peygamberin bir mesleği icra etmesinde, bizim çalışma hayatımıza bakan yönüyle büyük hik­metler olduğu gerçekten aşikârdır.

Sahabe efendilerimizin hayatlarında da tem­bellikten kurtulmak isteyenler için ibretler vardır. Hz. Ebu Bekir zahirecilik, Hz. Ömer dericilik, Hz. Osman kervanlarla ticaret yapa­rak hayatlarını kazandılar. Hz. Ali Efendimiz bahçelerde işçi olarak çalıştı. Ben peygamber damadıyım demedi. Hz. Ali aynı zamanda bir ordu komutanı ve devlet başkanıydı. Bir nefer gibi İslam'a ve insanlığa hizmet etmek için didindi durdu.

Tembellik, en çirkin zaman israfı ve cinayeti

Efendimiz buyuruyorlar: "Siz eğer gerçekten Allah'a tevek­kül etmiş olsaydınız, kuşlar gibi rızkınıza, maddî manevî kazancınıza kolayca erişir­diniz. Kuşlar sabahleyin kursakları boş ola­rak yuvalarından çıkarlar, karınları doymuş, kursakları dolu olarak yuvalarına dönerler." Bu hadis-i şerifte insana kuşlar üzerinden bir mesaj veriliyor. Gerek dünyada gerekse ahirette insana ancak çalıştığının karşılığı var­dır. Gönül ne kadar çalıştıysa kişi Hakk'a o kadar yakındır. Akıl ne kadar çalıştıysa kişi gerçeğe, geleceğe ve gelişime o kadar yakındır. Beden ne kadar çalıştıysa kişi o kadar güçlüdür. "Bir işi bitirdiğinde ve o işte yorulduğunda diğerine başla." ayeti, Müslüman için bir hayat düsturudur. Bu ayet bize çalışa­rak dinlenme ve dinlenerek çalışma felsefesi­ni ilham eder. Tembelliğin hâkim olduğu bir anlayışı İslam reddeder ve en çirkin zaman israfı ve cinayeti olarak görür.

* Aydın, İncirliova Müftüsü

zaman