Su ve hava unsurlarının gizli sırları

Abdullah Aymaz

Su ve hava unsurlarının gizli sırları

Arkadaşımız Muhammed Mertek, Avrupa Zaman'da yayımlanan, "Suyun da bir bilinci ve ruhu var" ve "Su kristalleri ve düşündürdükleri'' başlıklı yazıları ile Allah'ın yarattığı su harikasının bazı sırlarına ışık tutmuştu.

Bediüzzaman Hazretleri ''Arş-ı Azam'ın sahibi olan Cenab-ı Hakk'ın, âlemin merkezi ve kâinatın kıblesi hükmünde olan Küre-i Arz'da mahlukatın tedbirine vesile olan dört İlahi arşı vardır. Biri: Hıfz ve hayat arşıdır ki topraktır. Hafiz ve Muhyi isimlerinin mazharıdır. İkinci arş: Fazl ve rahmet arşıdır ki, su unsurudur. Üçüncüsü: İlim ve hikmet arşıdır ki, nur unsurudur. Dördüncüsü: Emir ve irade arşıdır ki, hava unsurudur.'' diyor. Bilhassa hava unsuru hakkında "Latif Nükteler'' kitapçığında geniş bilgiler vererek, derin bir keşifle bazı sırların perdelerini aralıyor.

Toprak gibi hava da Cenab-ı Hakk'ın harika bir tarlası. Yalnız toprağa ekilen tohumlar belli bir müddet geçtikten sonra uyanıp canlanarak fidan oluyor, ağaç oluyor, çiçek açıyor ve sonra meyve verebiliyor. Halbuki hava tarlasında ekilen kelime ve söz tohumları anında milyonlarca meyve veriyor. "Bir şeyi dilediğinde onun buyruğu, sadece ''Ol'' demektir, hemen oluverir.'' (Yasin Suresi 36/82) ayetindeki gerçeği, hikmet diyarı olan bu dünyada ispat ediyor. Kudret diyarı olan ahirette ise zaten hiç sebepler ve zaman olmadan her şey anında yaratılacak. Yani, koparılan meyvelerin yerine bir sene beklemeden hemen yeni meyveler gelecek. Ayrıca Kur'an kelimesi ve me'sur duaların sözleri havayı nurlandırıp şifalandırır. Bunu, akşam yorgun argın evine gelip bazen öylece kalan bazen de Kur'an tilavet edilen veya Kur'an nurları okunup müzakere edilen camilere yahut sohbet yerlerine giderek dipdinç evine dönen, hem yatsı namazını, hem teheccüd ve sabah namazını neşve içinde kılan kimseler çok iyi fark ederler. Çünkü Şafî ismine mazhar Kur'an ve Kur'an'ın nurları o mübarek yerleri şifalandırmış ve o ortamda bulunanlar da bundan istifade etmişlerdir.

Evet bu gerçeği üç aylar ve bilhassa Ramazan ayında tutulan oruçlarla, onların dışında tutulan oruçlarda bile fark etmek mümkündür. Çünkü Ramazan ayında bilhassa İslam ülkelerinde herkes, oruçla beraber namaz kılmalı, Kur'an okumak ve günahlardan uzak kalmak suretiyle havayı haram ve günahların kirliliğinden temiz tutmuş ve mübarek bir hale getirmiş olurlar...

Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim'in harf ve kelimeleri, İlahi kudretin ve Şafî isminin tecelliler ve mazhariyetleri havaya tesir ettiği gibi suya da tesir ederler.

İşte Prof. Dr. Masura Emoto, 12 senelik araştırması neticesinde suya söylenen iyi sözlerin onda düzgün kristaller meydana getirdiğini, kötü sözlerin de kristalleri bozduğunu tespit etmiştir. Japon Prof. Emoto, "Su, çevresindeki pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.'' demektedir.

Dr. Emoto, araştırmasıyla, sadece suyun hafızasının ve bilgi taşıyıcı özelliğinin olmadığını, aynı zamanda kainatın dilini ve gerçek sevgi titreşimini yansıttığını ispatlamaktadır. Yaptığı deneyle, iki kavanozun içine haşlanmış pirinç doldurmuş. Birine "Teşekkür'' öbürüne de ''Aptal'' kelimesini yazıyor. Ayrıca bir ay boyunca bu kavanozlara bu sözleri tekrarlayıp söylüyor. Neticede bakıyor ki, "Aptal'' yazılı kavanozun içindeki pirinçler siyah bir renge bürünmüş. Kapağını açınca da pis bir koku çıktığını hissediyor. "Teşekkür'' yazılı kavanozun kapağını açınca da hoş bir kokunun yayıldığını fark ediyor...

Bu deneylerde Kur'an kelimesinin ve me'sur duaların suya okunup içilmesinin şifaya sebep olabileceği de anlaşılır. Ayrıca su içerken ve yemek yerken besmele çekmenin, sonra da 'elhamdülillah' deyip şükretmenin lüzumunu da anlamış oluyoruz. Dört unsurdan toprak ve nur ile ilgili arşların sırları da elbette mühimdir. Evet basit topraktan, insan ve hayvanların pek çok ihtiyaçlarının teminine vesile olan madenler ve bitkiler elde ediliyor. Ayrıca toprağın ayrı bir tarafı da vardır: ''Kur'an-ı Mucizü'l-Beyan'ın büyük bir ölçüde tekrar ettiği arzın ihyasına ve toprak unsurunun dikkat çekmesinden, kalbime şöyle bir damlamıştır ki: Arz âlemin kalbi olduğu gibi, toprak unsuru da arzın kalbidir. Tevazu ve mahviyet gibi gayeye ulaştıran yolların en yakını da topraktır. Belki toprak, en yüksek semavattan, semavatı Yaratan'a daha yakın bir yoldur. Zira kainatta Rabbülalemin olan Allah'ın Rububiyeti'nin tecellisine, kudretinin faaliyetine ve Hayy-u Kayyum isimlerinin cilvelerine en uygun, topraktır. Nasıl ki, Allah'ın rahmet arşı su üzerindedir; hayat arşı da toprak üstündedir. Toprak İlahi tecellilere en yüksek bir aynadır. (...)

'Kulun Rabb'ine en yakın olduğu vakit, secde halinde ikendir.' mealindeki hadis-i şerif, bu sırra işareten şehadet eder. Öyle ise arkadaş, topraktan ve toprağa dönmekten, kabirden ve kabre girip yatmaktan ürkme!'' (Bediüzzaman, Mesnevi-i Nuriye).

Nur unsuru ile ilgili olarak da şöyle diyor: "Manevi nurun, ilim suretinde insanın kafasında cilvesinin bir cüz'isi, tırnak kadar kuvve-i hafızaya malik bir adamın kafasında, doksan kitabın kelimeleri yazılmış. Üç ayda, her gün üç saat meşgul olarak hafızasının sayfasının yalnız o kısmını ancak tamam edebilmiş. Aynı adam seksen sene ömründe gördüğü, işittiği, merakını tahrik eden, ona hoş gelen manaları, kelimeleri ve suretleri, sesleri, o tırnak kadar hafızasının sayfasında, istediği vakitte müracaat edip bir büyük kütüphane kadar bütün mahfuzatının aynı şeylerini orada, bütün istediklerini mevcut ve muntazam yazılmış ve dizilmiş görüyor." (Bediüzzaman, Nur Aleminin Bir Anahtarı).

Dört unsurun hikmet ve sırları ile ilgili bazı ipuçlarını sizler için aktarmaya çalıştım. Asıl kaynaklardan daha büyük ve geniş bilgilere rastlayabilirsiniz.

zaman
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın