Konu Başlığı: Ölümlüler okusun! Gönderen: Sefil üzerinde 05 Ocak 2012, 22:58:17 Ölümlüler okusun!
Bir gün… Belki de dünyayı en çok sevdiğimiz bir gün… “Sonsuz bir davet” alacağız. Kalbimiz yanımızda… "Kalıp" adına ne varsa… burada bırakıp gideceğiz. *** O zaman şunu diyeceğiz; kim bilir: “Şöyle keyifli keyifli kaç nefes alabildim? Ne de geçici imiş dünya! Böyle birdenbire mi bitecekti her şey? "Hızlının hızlısı bir yer"in adı mıymış o geçici hayat!” *** Bir ağaç dikip gitmişsek eğer; gölgeler, meyveler karşılar diye bir ümidimiz olmaz mı! Bir çocuğun tebessümünü çoğaltmışsak, koşup gelmez mi çocuk yanımıza: "İşte bu amca/teyze elime bir şeyler tutuşturmuştu!" diyerek. Okuduğumuz ne kadar hoş cümle varsa hepsi hece hece “ışık” olacak mı; olur! Düşer önümüze, aydınlatır yolumuzu. *** Kirazı yerken, şöyle kulpundan tutup, bir çamurun nasıl olup da kiraza dönüştü(rüldü)ğünü düşünmüşsek… hoşuna gidecek Sanatkârlar Sanatkârı’nın… “hoş geldin”ini duyacaksınız. Çamuru kiraz, elma, karpuz, portakal vesaire yapanı göreceksiniz. (Ümidimiz var; var.) *** Bir bardak su verene teşekkür; olsa olsa insanlığımızı büyütür. Suyu; taşların, toprakların arasından çıkarıp gönderene teşekkür de… insanı insan yapar, işte! *** Baki: “Minnet Hüdâ’ya devlet-i dünya fenâ bulur; Baki kalır sahife-i âlemde adımız.” der. Der ve minnetin adresini verir. *** Dünya Devleti’ni bırakıp bırakıp gidenler bıraktıklarını kime bıraktı? Bütün “yığdıklarımız” burada kalmıyor mu! Taştı, topraktı, altındı, evdi, yalıydı, halıydı… Hepsi, hepsi O’na bırakılmıyor mu! Onun ihtiyacı yok ki... Vâris... O demek ki. *** Şu, Ahmet’ten Mehmet’e; ondan ötekine de… Daha sonra? Daha sonrası gerçek Vâris’e… Öyle ya… Kimin malını kime bırakıyorsun? Bizimkisi sözde vârislik. Bu geçici vârisliğimizin aynasında/n gerçek Vâris'i görmek aslolan. Başka ne ki! Öyle; aldanmamıza, üzülmemize gerek kalmıyor o zaman. Nerede benim mülküm, nerede samur kürküm diye hayıflanmanın gereği var mı! *** Ara sıra müsekkine ihtiyacımız var. Hapishane ziyaretleri gibi mesela. Gidip oralara hürriyetin ne olduğunu anlamak için. Hastaneye bir de… "Oh, sağlığım yerinde!" diye… Aynada kendinize bakıp bakıp: "Ne zenginmişim!" demek için. Hoşluğun, nefes almanın, ayağımızın yere bastığının, daha nelerin farkında olmak için. Sonra? Sonrasını anlatmak o kadar kolay değil. Kolay değil; düşünmek ve arada bir “Ölüler Ülkesi”ne gidip gelmek. Onlar da nice şeyleri ve kimilerini bırakıp gitti. *** Biz de bırakıp gideceğiz. *** Gözümüz arkada niye kalsın! Vârislerin Vâris’ine bırakıp gideceğiz. Endişemiz, korkumuz… cehaletimizdendir. ALİ HAKKOYMAZ |