> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Güncel Dini Haberler > Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz?  (Okunma Sayısı 298 defa)
11 Temmuz 2012, 11:52:49
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 11 Temmuz 2012, 11:52:49 »



   

Ahmed Şahin
   
Kim gibi giyinip kim gibi yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz?


Şu yaz günlerinde giyim kuşamdaki karmaşayı görünce herhalde diyorum, kimlik kaybına maruz kalıyoruz. Kim gibi giyinip kim gibi yaşayacağımızı bilemez hale geliyoruz?

Sanki içimizi boşaltmışlar, dışımızı süslemekle meşgul oluyoruz. Ekran ve sahnelerdeki teşhirler cadde ve sokaklara kadar iniyor, her taraf teşhir görüntüleriyle dolup taşıyor.

Bence şahsiyetini kazanmış, kimliğini kesinleştirmiş kimseler iç olgunluk ve güzelliği esas alırlar, dış görünüşle gereğinden fazla meşgul olmazlar. Bilirler ki esas olan iç olgunluk, fikir ve ruhta mükemmelliktir. Komplekslerden kurtulmaktır. Nitekim Hz. Ali Efendimiz şu sözlerini de bu sebeple söylemiş olmalıdır:

- Renkli kumaşlar giyerek sağlanan dış güzellik gerçek güzellik değildir. Asıl güzellik iman ve itaatle sağlanan ilim ve ahlak güzelliğidir!.

İsterseniz bu konuyu ehlinden okumuş olmak için İrşad Ekseni'nden yapacağımız alıntı üzerinde birlikte düşünelim. Bakalım şahsiyetini bulmuş, kimliğini kazanmış kimselerde ne türlü bir sadelik ve samimilik göze çarpmaktadır? Esas olan, aşırı bir dış görünüş müdür, yoksa iman ve itaatle sağlanan bir iç oluş mudur görelim?

Muhterem müellif diyor ki:

-Samimi ve hâlis bir mü'minin en çarpıcı vasfı, onun tevazu ve gösterişten uzak alçakgönüllü halidir. Onun, hayatı gayet sade ve tahrikten uzaktır. Evi barkı ve muhiti yine bu manzara ile çevrilidir. Bu güzel vasfını o Hazret-i Kur'ân'dan ve Resulullah (sas)'in eşsiz hayatından almıştır. Zira; Efendiler Efendisi (sas) hep böyle sade davranmış ve hep böyle mütevazı ve gösterişsiz yaşamıştır.

O, Mekke'de ilk tebliğe başladığı gün nasıl tevazu içinde ise Medine'de hazırladığı ordu ile sekiz sene evvel çıkarıldığı Mekke'ye fatih bir kumandan olarak girdiği gün de yine aynı tevazu ve sadelik içindedir. Hiç değişmemiş, gösteriş ihtiyacı içine hiç girmemiştir.

Mekke'ye girerken bindiği devenin yelesine değecek kadar aşağı eğdiği başı, O'nun tevazuda gün geçtikçe daha da derinleştiğinin en güzel örneğidir. Susamıştır, bir bardak su ister. Zemzem kuyusunun etrafında herkesin kullanması için bardaklar vardır. Orada herkes bu bardakları kullanmaktadır. Sahabi, en yakın evlerden birine koşmaya ve özel bir su kabı getirmeye çalışır. Hemen Allah Rasûlü (sas) onu durdurur ve herkesin kullandığı bardaktan su içmek istediğini söyleyerek, "Ben de insanlardan bir insanım. Özel bardak istemem. Herkesin içtiği kaptan içmeliyim!." der.

Zaten O, hayatını hurma lifinden bir hasır üzerinde geçirmişti. Ukba'ya hicretini de yine o hasır üzerinde yaptı. Üzerinde yattığı hasırı kaldırdılar ve O'nu o hasırın altına gömdüler. Ve bizler için cennetten daha mukaddes, O'nun Ravzası işte bu hasrın mekân tuttuğu yerden ibarettir. O'nun hayatında hiç zikzak yoktu; tebliğ yolu da bence böyle olmalıdır.

Hz. Ömer (ra) halife olduğunda genişliği bugünkü Türkiye'nin altı-yedi katı bir ülkeyi idare ediyordu. Buna rağmen o da, İslâm'a girdikten sonra başlattığı hayat ritmini asla değiştirmemiş, halife olduğunda Medine'nin en fakiri olduğu gibi, vefat ederken de yine en fakiriydi.

Üzerindeki elbisede -rivayete nazaran- otuzdan fazla yama vardı. Onu arayanlar ekseriyetle "Baki-i Garkat" mezarlığında başını bir mezar taşına yaslamış, düşünüyor halde bulurlardı.

Krallara taç giydiren ve kralları tacından eden koca halifenin hiç değişmeyen hayat tarzı işte buydu!.. Ve bu onun aynı zamanda en tesirli tarafıydı. Buna, hâl dilinin gücü ve tesiri de diyebiliriz."

Evet, onlar işte böyleydiler? Ya biz neyleyiz acaba? Hep dış görünüşümüzü süslüyor, iç oluşumuzu ihmal mi ediyoruz? Şu yaz günlerinde aşırı dış süsleme gayreti, aşırı iç boşluğunu gizleme telaşından mı kaynaklanıyor? Düşünmeye değer mi bu örnekler?

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz?
« Posted on: 19 Nisan 2024, 03:09:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz? rüya tabiri,Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz? mekke canlı, Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz? kabe canlı yayın, Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz? Üç boyutlu kuran oku Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz? kuran ı kerim, Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz? peygamber kıssaları,Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz? ilitam ders soruları, Nasıl yaşayacağımızı bilemez hale mi geliyoruz?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes