๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Güncel Dini Haberler => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 23 Mart 2012, 03:41:37



Konu Başlığı: Meclislerimizde O beklenmeli!
Gönderen: Sefil üzerinde 23 Mart 2012, 03:41:37
Meclislerimizde O beklenmeli!..

Meclislerinizi hep sohbet-i Canan meclisi haline getirmelisiniz. Sizi Allah'a yaklaştırmayan, Peygamber Efendimiz'le (sallallahu aleyhi ve sellem) münasebetinizi tetiklemeyen ve O'nu yeniden bütün canlılığıyla içinizdeymiş gibi duymanıza vesile olmayan konulardan yılandan, çıyandan kaçıyor gibi uzak durmalısınız.

İman ve Kur'an hizmetine bir yararı var mı konuştuklarınızın? Sözlerinize mevzu yaptığınız husus, dini anlatmanız adına bir fayda vaad ediyor mu? Bir yerde yeni bir hayır müessesesi oluşturmamız için fikir veriyor mu? Bir ocak daha tüttürme heyecanınızı artırıyor mu? Şayet, bu sorular karşısında cevabınız "evet" ise, her cümlenizde bin bereket var ve Allah'ın rahmeti sizinle beraber demektir. Fakat, öyle değilse, size asıl gayenizi hatırlatmayan duygu, düşünce ve sözlerden fersah fersah uzaklaşmalısınız.. ve bunu bir disiplin haline getirmelisiniz. Özellikle de arkadaşlarınız arasında sözü-sazı dinlenen biriyseniz, malayani şeylerin yapılmasına ve konuşulmasına karşı ciddi tavır koymalısınız. Mesela, bulunduğunuz mecliste birisi "Falan arkadaşın aklı bu meselelere fazla ermiyor." dese, eğer aklınız başınızdaysa, ya orayı terk etmeli ya da üslubunca o gıybeti sona erdirmelisiniz. Çünkü, bir mü'minin ayıplandığı bir mecliste artık Allah'ın teveccühü yoktur.

Bu açıdan, bizim atmosferimizde insanları ayıplamanın, en basit şeyleri alay mevzuu yapmanın, ehl-i gaflet gibi laubaliliğe girmenin ve ehl-i dünyayı hatırlatırcasına gülüp eğlenmenin yeri yoktur. Bir araya gelişimizi hep ciddi ruznamelere bağlamamız bizim şiarımız olmalıdır. Evet, mütemadi birer disiplin insanı olarak yaşamalıyız; gelip gitmelerimiz, oturup kalkmalarımız, sohbet mevzularımız, meselelere yaklaşımımız, üslûbumuz ve ses tonumuz itibarıyla bir endâzeden çıkmış gibi imrendirici davranmalıyız. Müzakerelerimizi mutlaka sohbet-i Canan'a bağlamalı, konuşacağımız meseleleri önceden belirlemeli, okuyacağımız metinleri seçmeli, beraber çözeceğimiz problemleri tayin etmeli ve bir araya geldiğimizde mutlaka hayırlı bir iş için gelmeliyiz.. ve oradan ayrılırken de bir müşkili çözmüş olarak ya da yeni bir projeyi tamamlayarak ayrılmalıyız. Cenab-ı Hakk'ın o güne kadar yaptırdıklarını şükür hisleriyle dopdolu olarak yâd etmeli; onları ancak tahdis-i nimet çerçevesinde anmalı; anarken de asla meseleyi kendi başarılarımıza bağlamamalı ve böylece Allah'ın o ana kadar yaptırdığı şeylerle daha sonraki lütuflarına davetiye çıkararak daha başka neler yapabileceğimizi planlamalıyız.

FETULLAH GÜLEN