> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Güncel Dini Haberler > İslam ve Kamusal Alan
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam ve Kamusal Alan  (Okunma Sayısı 285 defa)
06 Mayıs 2012, 18:58:53
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 06 Mayıs 2012, 18:58:53 »



   

Hilmi Yavuz
   
İslam ve Kamusal Alan


Cumhuriyet'in ilk yıllarından askerî vesayetin nüfûzunun giderek kırılmaya başladığı döneme kadar, Türkiye'de Müslümanların kamusal alanla ciddî ve yaralayıcı meseleleri olmuştur.

Bu dönem, Müslümanların, bu kimlikleriyle kamusal alanda kendilerini görünür kılmalarına hiçbir surette imkân verilmediği dönemdir. Kılık kıyafet başta olmak üzere Kemalist 'devrim'lerin tümünün, Müslümanların kamusal alandaki yapıp etmelerini müeyyidelere bağlamaya ilişkin olduğu bile öne sürülebilir. Müeyyideler, semboller üzerinden yapılan resmî okumalarla inşâ edilmişlerdir. Mesela, harf devriminden önce kullanılan Arap alfabesi de, bir medeniyet dilinin yazısı [çünkü, Osmanlı kültürünün yazı dili, bu alfabenin dilidir] olarak değil de, İslam dininin sembolü olarak tanımlanmış; kadın giysisi çarşafla, Arap alfabesi aynı ideolojik muameleye tâbi tutulmuştur.

Kendi bireysel tarihimden bir örnek vereyim: Rahmetli babam Yahya Hikmet Yavuz, dini-bütün bir insandı. İslam'ın farzlarını eksiksiz yerine getirmekle kalmaz, kendisinin ve ailesinin hayatının muhtevasını, Kur'an ahlakının emir ve nehiylerine göre düzenlemeye özen gösterirdi. Ama o, aynı zamanda CHP'nin tek parti döneminin idarecilerinden biriydi ve işte tastamam bu gerekçeyle, yani CHP iktidarının üst düzey bir bürokratı olarak, Müslümanlığın farzlarını kamusal alanda değil, ama özel alanda gerçekleştirmek mecburiyetinde hissediyor olmalıydı ki, Cuma namazını cemaatle birlikte kılmak üzere camiye gittiğine hiç şahit olmadım. Rahmetli, Cumaya ancak emekli olduktan sonra gidebilmiştir.

CHP'nin tek parti yönetiminin Müslüman bireyin hayatını, onun dinsel kimliğini kamusal alanda görünür kılacak [ya da, semboller üzerinden dinsel kimliğe ilişkin olduğu farzedilen] her şeyi, kendi tahakküm rejiminin müeyyidelerine bağladığı bir dönemden söz ediyoruz. Bu dönem, İslam'ın özel alana çekilmek mecburiyetinde bırakıldığı dönemdir. Dahası, özel alanda bile dinsel kimliğin yaşanıyor olmasından korku ya da çekince duyulduğu bir dönem! Camilerin satışa çıkarıldığı bir dönem!

Müslümanların bu ideolojik ve baskıcı uygulamaları acıyla yaşamış oldukları su götürmez. Doğrudur, elbette büyük acılar yaşanmıştır. Bu tahakküm rejiminin, serbest seçimlerle hükümet olanlarca [mesela Demokrat Parti, mesela Adalet Partisi, mesela ANAP!] aşılamadığını, bunun ancak askerî ve sivil bürokratik vesayetin tasfiyesi ile mümkün olabildiğini şimdi şimdi idrak ediyoruz.

Öte yandan, dinsel kimliklerini kamusal alanda görünür kılabilmelerine ilişkin yasakların tasfiyesinin, Müslümanların da, aynı şekilde, rövanşist bir şiddetle laikliği tasfiye edeceklerine dair ulusalcı ve laikçi paranoyaların kasten dolaşıma sokulmasına da şaşmamak gerekir. Bürokratik vesayet ve onun yandaş medyası, elbette bu türden bir dezenformasyonu dolaşıma sokacaktı; 'laiklik elden gidiyor!' nakaratı ile!

Müslümanlar [-ki, elbette, çoğunluğu kastediyorum!] hiç şüphe yok, bürokratik vesayet rejiminin tasfiyesiyle gerçekleşen dönüşüm üzerine, 'madem öyle, şimdi de biz laikliği kamusal alandan tasfiye edelim!' türünden rövanşist bir saplantıya girmemişlerdir. Doğrudur, girmemişlerdir ama, dönüşüm, çok farklı bir yanlış idrake yol açmıştır: İslam'ı, kamusal alandaki görünürlüğüne ircâ etmek!

Daha önce de yazdım, -ısrar ediyorum: Müslümanlığı, onun kamusal alandaki görünürlükleri ile tarif etme yaygın bir önkabul haline gelmiştir: İçki içiyor mu, eşi örtülü mü, Cumaya gidiyor mu? İslam'ı, erkekler üzerinden ve kamusal alandaki bu türden görünüşlere ircâ etmenin, İslam'ın ahlakî ve estetik muhtevasının [içinin] boşaltılması anlamına gelip gelmediği, bugün Türkiye'deki Müslümanların, üzerinde durmaları gereken en âcil meseledir.

'Dünyevîleşme' konusunda Müslümanlar arasındaki ihtilaf da, bundan mı kaynaklanmaktadır? Düşünmeye değer!


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam ve Kamusal Alan
« Posted on: 28 Mart 2024, 11:42:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam ve Kamusal Alan rüya tabiri,İslam ve Kamusal Alan mekke canlı, İslam ve Kamusal Alan kabe canlı yayın, İslam ve Kamusal Alan Üç boyutlu kuran oku İslam ve Kamusal Alan kuran ı kerim, İslam ve Kamusal Alan peygamber kıssaları,İslam ve Kamusal Alan ilitam ders soruları, İslam ve Kamusal Alanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes