> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Güncel Dini Haberler > Irkçılık, İslâm birliğine engel
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Irkçılık, İslâm birliğine engel  (Okunma Sayısı 281 defa)
21 Mayıs 2012, 02:21:44
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 21 Mayıs 2012, 02:21:44 »



Irkçılık, İslâm birliğine engel    
   
“Milliyetçiliğin Dinle Kavgası” kitabının yazarı Hüseyin Dayı din-milliyetçilik-laiklik arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. Yazar Dayı, Türkiye’nin kuruluş aşamasında, "kurucu irade"ye mensup zihniyetin ve CHP kadrolarının Ziya Gökalp’i örnek aldığını, onun da ideolog olarak dış kaynaklardan, özellikle Yahudi yazarlardan etkilendiğini söyledi. Dayı, “Türk-İslâm sentezi de milleti ümmetten ayırma, dinî etnikleştirme hareketidir” dedi.
 
TÜRKÇE EZANI İLK DİLE GETİREN ZİYA GÖKALP′Tİ
Dayı, "Dindar kesimler, otoriteden gördükleri baskıların sadece laiklikten kaynaklandığını zannederler.. Halbuki birçok baskı, Türkçü temellidir. Meselâ ezanın on sekiz yıl boyunca Türkçe okutulması, laik değil Türkçü bir uygulamadır. O uygulamayı tavsiye eden ise Türkçülüğün ideoloğu Ziya Gökalp’tır" dedi. Dayı, Türkçülük ideolojisinin milleti dinden uzaklaştırma gayretlerine öncülük yaptığını söyledi.
 
“MİLLİYETÇİLİĞİN DİNLE KAVGASI” KİTABININ YAZARI HÜSEYİN DAYI:
Din düşmanlığının arkasında ırkçılık var
 
Türkiye’de demokratik reformların önünde engel olarak görülen en etkin düşünce hareketleri milliyetçilik ve laikçilik olarak görülüyor. Biz de bu hafta “Türkler ve Ötekileştirdikleri” ve “Milliyetçiliğin Dinle Kavgası” kitaplarının yazarı Hüseyin Dayı ile konuştuk. Din-milliyetçilik-laiklik arasındaki ilişkiyi değerlendirdik. Türkiye’nin kuruluş aşamasında, "kurucu irade"nin örnek aldığı Ziya Gökalp’in ideolog olarak dış kaynaklardan, özellikle Yahudi yazarlardan etkilendiğini söyleyen Dayı, “Türk-İslâm sentezi de milleti ümmetten ayırma, dinî etnikleştirme hareketidir” diyor. Röportajda milliyetçilerle-Cumhuriyetçiler arasındaki düşünce kardeşliğini yakından görmek mümkün... İşte izleri...
 

DİNDARLARIN ÇEKTİĞİ SIKINTININ  KAYNAĞI TÜRKÇÜLÜKTÜR
 
Türkçülük akımını belli bir tarihten başlatmak mümkün mü?
 
Osmanlı’nın son döneminde ortaya çıkan Türkçü ve Laik yapıya sahip İttihat Terakki’yle başlatmak mümkün. O partinin ideoloğu olan Ziya Gökalp, Cumhuriyet dönemindeki Halk Fırkası (sonradan CHP)’nın, dolayısıyla Cumhuriyet’in de ideologları arasında yer alır. Dindar kesimler, otoriteden gördükleri baskıların sadece laiklikten kaynaklandığını zannederler. Halbuki birçok baskı, Türkçü temellidir. Meselâ ezanın on sekiz yıl boyunca Türkçe okutulması, laik değil Türkçü bir uygulamadır. O uygulamayı tavsiye eden ise Türkçülüğün ideoloğu Ziya Gökalp’tır.
Model olarak alınan “ulus-devlet” Batı’da dini sosyo-politik alandan dışlamıştır. Dinin yerine ırk ve tek anadil öne çıkarılmış, sonuçta Avrupalılar birbirine düşmüştür. Aynı zihniyet, 19. ve 20. yüzyıllarda İslâm dünyasına da gelince Müslüman kavimlerdeki vahdet de bozulmuştur. Böylece İslâmdan önceki cahiliye döneminde kalan kavmiyetçilik, geri dönmüştür. Enteresandır ki, Avrupa’daki ve dünyadaki milliyetçi akımların kurucuları ve ilk destekçileri genellikle ya mason ya da Yahudi düşünürlerdir.

 
YAHUDİLER MİLLİYETÇİLİK AKIMLARINI DESTEKLEDİLER
 
Hitler tarafından kendilerine uygulanan zulme baktığımızda bunu böyle yorumlamak zor değil mi?
 
O zaman henüz Hitler katliâmı yaşanmamıştı. Hıristiyanlar arasında Hz. İsa’nın asılmasını isteyen halk olarak bilindiklerinden defalarca saldırılara maruz kalan Yahudiler, dindarlık yerine milliyetçiliği desteklemişlerdir. Bunun bir sebebi bahsettiğimiz Hıristiyan düşmanlığından kurtulmak, diğeri ise başka kavimler milliyetçilikle dinden uzaklaşırken, Yahudiliğin ırk esaslı olmasından dolayı kendi dinleri ile milliyetçiliklerini zaten birlikte sürdürmeleridir. Böylece çok değişik bölgelere yayılmış olan Yahudiler, bulundukları coğrafyadaki büyük dinî beraberlik bozulurken, kendi çocuklarının millî-dinî birliklerine bağlı kalmalarını sağlamışlardır. Ancak Hıristiyanlar ve Müslümanlar için aynı şey geçerli değildir. Onlarda milliyetçilik, dindarlık zayıfladıkça gelişmiştir. Nitekim millet teorileri ile ilgilenen Batılı düşünürlerden Benedict Anderson, milliyetçiliğin, Avrupa’daki dinî düşüncelerin günbatımında doğduğunu söyler. Bizdeki Batı tipi Türkçülük ise gelişebilmek için İslâmı tamamen yok etmekten etnik bir hüviyete büründürmeye kadar değişik yollar izlemiştir. Etnikleştirme, ideolojinin sistemleştiricisi Ziya Gökalp’ta açıkça görülür. Maksat, Müslüman kavimler arasında çoğu uydurma olan farklılıkları göstermektir.
 
ZİYA GÖKALP’İN İLHAM KAYNAKLARI YAHUDİ DÜŞÜNÜRLER
 
3- Ziya Gökalp Türkçü ideolojisini nasıl inşa etti?
 
Gökalp, daha Diyarbakır’daki lise yıllarında, Osmanlı vatandaşı bir ateist Rum olan Felsefe öğretmeni Yorgi’den, “Türk sosyolojisi” kurmak tenbihini alır. Gökalp o tenbihi, “Hocamın vasiyeti” diye tanıtır. Daha sonraları Macaristanlı Yahudi Armenius Vambery, Fransalı Yahudi Leon Cahun, İngiltereli Yahudi Arthur Lumley Davids de Türkçülüğe zemin oluşturan kitaplarıyla Gökalp’ın bilgi ve ilham kaynakları olmuştur. Türkçülüğün önemli isimlerinden Nihal Atsız, bu hakikati başka şekle büründürerek açıklar; bazı Yahudilerin Türkçülük yapmasının, Gökalp’tan etkilenmek olduğunu iddia eder. Oysaki ismini verdiklerimizden Vambery’nin, dört yıl İstanbul’da “Reşat Efendi” sahte ismiyle kalmasının ve Orta Asya’da seyahat yapmasının ardından yazdığı kitap, 1864 tarihlidir. Yani Ziya Gökalp’ın doğum yılı olan 1876’dan on iki yıl öncedir. Vambery, birçoklarınca “en büyük Türkolog” kabul edilmektedir. Leon Cahun’dan yararlandığını da bizzat Gökalp söylemektedir. Bizim için önemli olan Yahudi olup olmamaları da değildir. Yabancı olmaları kâfidir. Görüldüğü gibi milliyetçi ideoloji, bütün diğer ideolojiler gibi Batı’da doğmuştur. Bu itibarla gayri millî ve gayri İslâmîdir.
 
İSLÂM DÜNYASI ARAPÇA, FARSÇA VE TÜRKÇE KONUŞTU
 
Osmanlı döneminde Müslümanların geneline Türk dendiği doğru mu?
 
Türk ismi, tesbit edildiği ilk tarihten beri hiçbir zaman tek ırk ve tek anadilli bir toplumun adı olmamıştır. Önceleri tek töre ve farklı anadillere rağmen tek ortak dilli sosyo-politik yapılanmadaki kavimlere; daha sonra ise tek din olarak İslâm′a inanan ve yine farklı dillere rağmen tek ortak dile dayanan sosyo-politik yapılanmadaki kavimlere denmiştir. O süreçte İslâm Dünyası’nda üç dil merkezileşmişti: Arapça, Farsça ve Türkçe. Bu üç dil, literatürde “elsine-i selase” diye adlandırılır. Maveraünnehir’e gelişten itibaren Türkçenin merkezileştiği sosyal alanda önce Kürtçe ve Kafkas dilleri vardı. Daha sonraki yıllarda Osmanlı’nın Avrupa’ya geçmesiyle Arnavutça, Boşnakça ve Pomakça da bu alana dahil olmuştur. Esasta “Türk” diye bu kitleye deniyordu. 16. Yüzyılda Bitlis’te yaşamış bir Kürt Bey’i olan Şerefhan, Oğuz Han’ın Hz. Muhammed’e bir elçi heyeti gönderdiğini, o heyetin başında Buğduz isimli bir Kürt’ün olduğunu söyler. Yani Türk-Kürt gibi bir ayrım yoktu. Türk, İslâm ümmetinin bir şubesi olan bu milletin adıydı ve asırlarca süren beraberlikle dince olduğu gibi evlenmelerle soyca da birleşmiş olan kavimlerden oluşmuş, bugünkü sosyal yapımıza deniyordu. Orta Asyalı malûm kavimlerle birlikte Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kürt, Laz, Pomak, Tatar gibi Müslüman kavimler, bu millete mensuptu. 2003 yılından beri bu hakikati anlatmaya çalışıyorum. Aynı hakikati, dünyaca ünlü tarihçimiz Prof. Dr. Kemal Karpat da 2009 yılında katıldığı bir televizyon programında söylemiştir. Müslümanlar kendi aralarında Araplara Türk demiyordu. Onlara “Arap” diyor ve çok sevdikleri kardeşleri olarak “Kavm-i Necip” diye değerlendiriyorlardı. Batı’da ise pratik olarak bütün Müslümanlara Türk deniliyordu. Bernard Lewis de eskiden Fas ve Cezayir’deki Müslümanlara bile Türk denildiğini söyler. Türkçü ideoloji, o birliği bozdu.
 
 
“ARAPLAR BİZİ ARKADAN VURDU” GENELLEMESİ YANLIŞTIR
 
İttihat Terakkicilerin Arapların Türkleri arkadan vurduğu söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
O söylemi, bazı milliyetçiler hâlâ kullanmaktadırlar. Bütünüyle Arapların Osmanlı’ya cephe aldığı bir olay yoktur. Aksine Araplar, Müslüman Türk kardeşlerine sahip çıkmış, Anadolu fethedilmeden önce, birçok Türk’ü Arap şehirlerinde iskân etmişlerdir. Osmanlı’ya da sonuna kadar bağlı kalmış ve Birinci Dünya Savaşı’nda da işgalcilere karşı çoğunlukla Türklerle birlikte savaşmışlardır. Türkçülerin “arkadan vurdular” diye bütün Araplara isnat ettikleri olay ise, Mekke’nin yani bir şehrin Emiri olan Şerif Hüseyin’in isyanıdır. O zamanlar, Orta Anadolu ve Rumeli’deki bazı şehirlerimizde de devletimize isyan edenler, askerlerimizle çatışanlar olmuştur. Genelleme yaparak, “Türkler, askerimizi arkadan vurdu” demek doğru olur mu? Kaldı ki, Şerif Hüseyin’in isyanında, bölgedeki birçok Arap kabilesi ona karşı savaşmıştır.
 
Aslında o isyan, laik ve Türkçü İttihat ve Terakki’nin tahrikleri ile çıkmıştır.
Ne tür bir tahrik sözkonusuydu?
İttihat Terakki iktidarından önceki dönemde Osmanlı, çıkardığı dinî nitelikli olmayan kanunları Haremeyn’de (Mekke-Medine) uygulamıyor, orada sadece ve sadece İslâmî hükümleri geçerli tutuyordu. II. Meşrûtiyet dönemindeki İttihat ve Terakki iktidarı, Kanuni Esasi’yi bütünüyle Hicaz’da da uygulaması için Şerif Hüseyin’e baskı yaptı. Şerif’in isyanı o sebeple başladı. Tabi o isyan sırasında Osmanlı askerine karşı Şerif’in de bir Müslüman’a yakışmayacak şekilde İngilizlerle işbirliği ve askerlerimize karşı acımasızlıkları olmuştur. Ama hakikat şu ki, gösterdiği temel gerekçe, kavmî değil İslâmî mahiyeteydi. Bu yönüyle isyan, İttihat ve Terakki’nin aşırı laikliğine tepkidir.
İttihat-Terakki’nin İdeolojik Türkçülüğü ise, daha geniş Arap kitlelerde ayrılıkçı Arap milliyetçiliğinin yerleşmesine sebep olmuştur. “Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü”, “Şam’dan çıktığım akşama dedim, Şam-ı Şerif” gibi Türkçü sözler, Osmanlı ordusunda işgalcilerle savaşmış olan bazı Arap subayları bile isyancılara katılmaya sevk etmiştir. O Arap subayların içinde laik eğili...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Irkçılık, İslâm birliğine engel
« Posted on: 27 Nisan 2024, 05:51:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Irkçılık, İslâm birliğine engel rüya tabiri,Irkçılık, İslâm birliğine engel mekke canlı, Irkçılık, İslâm birliğine engel kabe canlı yayın, Irkçılık, İslâm birliğine engel Üç boyutlu kuran oku Irkçılık, İslâm birliğine engel kuran ı kerim, Irkçılık, İslâm birliğine engel peygamber kıssaları,Irkçılık, İslâm birliğine engel ilitam ders soruları, Irkçılık, İslâm birliğine engel önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes