๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Güncel Dini Haberler => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 02 Ağustos 2011, 13:11:34



Konu Başlığı: Fakire verilen bir lokma, sahibine beş şeyi müjdeler
Gönderen: Sefil üzerinde 02 Ağustos 2011, 13:11:34
Fakire verilen bir lokma, sahibine beş şeyi müjdeler

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, dünyada hiçbir işin, cömertlikten ve yemek yedirmekten daha iyi olmadığını söylüyor. ALLAH (cc), Hazreti İbrahim'i yemek yedirmesinden ve misafirperverliğinden, Hz. Ali'yi (ra) çok zengin olmasa da cömertliğinden dolayı Kur'an'da över. Hz. Osman (ra), çok cömert olduğundan dolayı, "hesapsız Cennet'e gidecek" diye müjdelenir.

Ömür kısa... Sonsuz olan âhiret hayatında kişinin karşılaşacakları, dünyada yaşadığı hâle bağlı. Başkalarına faydalı olmak, herhangi bir şekilde hizmet etmek ve sevindirmek, büyük sevap kazanmaya vesile. Öyle ki farzlardan sonra en kıymetli amel, insanlara faydalı olmak. "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır." hadis-i şerîfini hatırlatan Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, dünyada en iyi ve hayırlı işin, cömertlik ve yemek yedirmek olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Ayvallı, özellikle de Ramazân-ı Şerîf'te yemek yedirmekte kusur etmemek gerektiğini söylüyor. Ayvallı, fakire verilen bir lokmanın, sahibine beş şeyi müjdeleyeceğini belirtiyor: 1- Bir tane iken beni çoğalttın. 2- Küçük idim, büyüttün. 3- Düşman iken, beni dost ettin. 4- Fânî (yok olmak üzere) iken, beni sonsuz kalıcı ettin. 5- Bugüne kadar sen beni muhafaza ettin, artık ben seni muhafaza ederim." [Miftâhu'l-Cenne]

"İyi insan" kimdir?

İyi insan, ALLAH-ü Taâlâ'nın ve Peygamberi'nin emir ve yasaklarına riayet eden, kimseye eliyle, diliyle ve hiçbir şekilde zarar vermeyen, bilakis herkese faydalı olan kimsedir. Hadis-i şerîflerde de buyrulmuştur ki: "En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenen ve kötülük etmeyeceğinden emin olunandır." [Tirmizî] "Arkadaşın iyisi arkadaşına, komşunun iyisi ise komşusuna iyilik edendir." [Tirmizî] "İnsanların en iyisi, insanlara iyilik edendir." [İmâm Ahmed]

FAYDALI insanI NASIL ANLAMALI?

Hadis-i şerifte; "İnsanların hayırlısı (en iyisi), insanlara faydalı olandır." buyrulduğu gibi, diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır: "Bir kavmin (topluluğun) efendisi, onlara hizmet edendir."

Mevki, makam, mal mülk gibi bütün nimetleri insanlara hizmette kullanmalıdır. Bu durum, hem o nimetlerin kendisine verilmesinin sebebi, hem de imtihanı kazanmasının şartlarından biridir. Kendisine verilen nimetlerle başkalarına hizmet ederse, iyilik yaparsa, onların ihtiyaçları için harcarsa, hem elindeki o nimetler kendisinde kalır hem de nimetleri artırılır. Hadis-i şerîflerde de buyurulur ki: "Duâsının kabûl, kederinin yok olmasını isteyen, darda kalanı ferahlandırsın!" [İbn-i Ebi'd-dünyâ] "Bir Müslüman'ın sıkıntısını giderene, ALLAH-ü Taâlâ iki nûr verir. Bu iki nûrla Sırât'ta o kadar çok kimse aydınlanır ki sayısını ancak ALLAH bilir." [Taberânî] "Müslümân kardeşini sevindirmek, mağfirete sebep olur." [Taberânî] Bu konuda Sevgili Peygamberimiz'in başka müjdeleri de var: "Din kardeşinin bir işini yapmak için gidenin, her adımında 70 günahı affedilir ve 70 sevap verilir. O iş bitene kadar böyle devam eder. İşi yapılınca, bütün günahları affedilir. O işi yaparken ölürse, sorgusuz, hesapsız Cennet'e gider." [İbn-i Ebi'd-dünya]

insanLARI SEVİNDİRMEK SEVAp MI?

İnsanlara faydalı olmak, herhangi bir şekilde hizmet etmek ve sevindirmek, dinimiz de büyük sevap kazanmaya vesiledir ve farzlardan sonra en önemli iştir. Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Farzlardan sonra en kıymetli amel, Müslüman kardeşini sevindirmektir." [Taberânî] "ALLAH-ü Taâlâ'nın en sevdiği iş, elbise vererek veya doyurarak yahut başka bir ihtiyacını karşılayarak, bir mü'mini sevindirmektir." [Taberânî]

ALLAH rızâsı için verilen zekât ve sadakanın, yapılan iyiliklerin karşılığı, verenin ihlâs derecesine göre, bire ondan bire yedi yüze kadar, hatta daha fazla olur. Bir kimsenin nimeti varsa ve başkalarına dağıtıyorsa, o kişi sultan olmasa da, halk ona saygı duyar. Dünyada ad kazanmış ve kazanmakta olan herkes, bu şöhreti aş-ekmek, para-pul, mal-mülk vermekten elde etmişlerdir. Onun için, her gün, hele Ramazân-ı Şerîf'te yemek yedirmekte kusur etmemek gerekir. ALLAH-ü Taâlâ, Hazreti İbrahim'i, yemek yedirmesinden ve misafirperverliğinden dolayı övmüştür. Hazreti Osman, çok cömert olduğundan dolayı, "hesapsız Cennet'e gidecek" diye müjdelenmiştir. Hazreti Ali, çok fazla parası olmadığı hâlde, birçok cömertlikler yaptığı için ALLAH-ü Taâlâ, onu Kur'ân-ı Kerîm'de övmüştür. Dünyada hiçbir iş, cömertlikten ve yemek yedirmekten daha iyi değildir.

Lâyık olana da, olmayana da iyilik et

Birçoğumuzda, "O iyilik yapılmaya lâyık değil, iyiliği hak etmiyor" düşüncesi hâkimdir. İyilik sadece lâyık olana mı yapılmalı?

Peygamber Efendimiz'in (sas), insanlara çok güzel tavsiyesi var: "Lâyık olana da, olmayana da iyilik et. Eğer lâyık olana iyilik edersen ne iyi. Eğer o kimse iyiliğe lâyık değilse, sen, iyilik ehlinden olursun." [İbnü'n-Neccâr]

Başka bir hadis-i şerîfte ise, "Her kap, içindekini dışarıya sızdırır." buyrulmuştur. Binâenaleyh biz, karşıdakinin liyâkatine göre değil, kendimize lâyık olan muameleyi başkalarına yapmalıyız. Diğer bir hadis-i şerîfte, "Kalbler, kendine ihsân edene sevgi, kötülük edene de nefret duyacak şekilde yaratılmıştır." [Ebu Nuaym] buyrulmuştur. İyilik yapmak, insanların sevgisini kazandırır.

zaman