๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Güncel Dini Haberler => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 14 Haziran 2012, 12:16:53



Konu Başlığı: Eski fetvanın teyid edilmesi
Gönderen: Sefil üzerinde 14 Haziran 2012, 12:16:53
    

Ahmet Kurucan
   
Eski fetvanın teyid edilmesi


"İslam alimleri toplanıp hemen eski fetvayı teyit etmeliler" diyor bir okuyucumuz, yaptığı bir teklifle.

Neden? Neden teyit edecekler günümüz İslam alimleri eski fetvayı? Eski fetva dediğiniz şey, ayet mi, hadis mi? O fetvada verilen hüküm ebedlere kadar baki kalacak şeklinde Allah'tan bir beyan mı var? Öyle olsaydı zaten 'ayet' olurdu. Öyle olsaydı zaten yeniden teyide ihtiyaç olmazdı. Ayetleri yeniden teyide ihtiyaç duyuyor muyuz? Aynı şey Efendimiz'in (sas) peygamberlik vasfıyla söylediği ve yaptığı ve kıyamete kadar bütün müminleri bağlayan hadisleri için geçerli değil mi? Onları yeniden teyid için yapılan bir çağrı hatırlıyor musunuz siz, 15 asırlık İslam tarihinde.

Burada fetvanın tarifi ve sınırı konusunda bir bilgi eksikliğinin olduğu kanaatindeyim. Yoksa belki çoklarınıza sert gelebilecek bir girişle okuyucuyu sarsmak, ırgalamak değil niyetim. İyi niyetinden kuşku duymuyorum. Dini hassasiyetinden dolayı tebrik ediyorum. Çünkü o, söz konusu ettiği meselede eski fetvanın teyid edilmesi ile dini değerlerin korunacağını düşünüyor. Öyle düşündüğü için de böyle yazıyor. Ama bu iyi niyet, samimiyet maalesef hakikatleri yerinden oynatan bir özelliğe sahip. İslam fıkhında fetvanın hiyerarşik sıralamadaki yeri bellidir. Eğer siz bu yerle oynarsanız, onu layık olduğu sıradan alıp ayet ve hadisin kategorisine çıkartırsanız, bunun ucu dini tahribe kadar uzanır. Maksadınız dini korumak ama bu tavır, uzun vadede dini tahriple sonuçlanır. Maksadınız değil, onun tam aksi tezahür eder Allah muhafaza.

Sonra bu bir açından da korku demektir. Korku ile biz değerlerimizi koruyamayız. Korkunun tabii ki bir yeri vardır değerlerin korunmasında ama her şeyi korku üzerine bina ederseniz altında kalırsınız.

Tahrib, tebdil, tağyir olan dinlere bakın; bunu görürsünüz. İlahi kitaplar üzerinde yapılan yorumlar, zamanla İlahi kitaplar kategorisine sokulmuştur müntesipleri tarafından. Bugün bazı din mensuplarının ellerinde tuttuğu İlahi kitaplar içinde -velev ki ayrı bir bölüm halinde yayımlansa bile- yerlerini almaktadır bu yorumlar. Hangisinin Allah kelâmı, hangisinin alimlerin yorumundan ibaret olduğunu birçokları bilmiyor. Ayet gibi okuyor ulema tefsirlerini.

Kaldı ki okuyucumuz, gazete sütunlarına aktarmayı düşünmediğim o sorunu anlatırken "Müslümanların gayrimüslimlerle ilişkilerinin maslahat ilkesine dayalı olmalıdır. Şartlar değişince maslahatlar da değişebilir" diyor. Ne kadar doğru bir tesbit. İyi ama bu tesbiti yazan şahsın "eski fetva teyid edilmelidir" demesini nereye koyacağız? Bir ikilem sizin de gözünüze çarpmıyor mu burada? Madem maslahat konjonktüre göre değişiyor, değişebiliyor; o zaman o maslahatlar ekseninde fetvalar da değişir, değişebilir ve değişmelidir. Aksi halde zamanı durdurmuş ve söz konusu fetvanın verildiği zaman diliminde yaşar buluruz kendimizi. Bu ise imkânsız olduğu için, son tahlilde biz kendimizi kendi ellerimizle tarih dışına itmiş ve atmış oluruz.

Fetva, bir hususun dini değerlere uygun olup olmadığını bildiren görüşün adıdır. Fetva, fetvaya sebep teşkil eden şahıs veya konu ile sınırlıdır. Üçüncü şahıslar veya benzer meseleler için aynı fetva kullanılacak diye bir kaide yoktur İslam'da. Kullanılabilir mi? Kullanılabilir. Eğer meseleler bire bir uyum içindeyse fantezi arayışlarının ayyuka çıktığı, his ve hevaların alıp başını gittiği, dünyanın ukbaya öncelendiği günümüzde kullanılmalıdır da. Fakat şu unutulmamalıdır; söz konusu fetvaların bağlayıcılık özelliği yoktur. Çünkü fetvaya mevzu teşkil eden her bir hadise müstakil olarak ele alınmak zorundadır.

Son bir not; fetva verecek müftü, kendisine intikal eden bir meselede önce hüküm verip sonra delil arayışı içine girmez. Aksine önce delillere bakar; ardından hüküm verir. İlki ideologların işidir. İkincisi ise hukukçuların. Tarihçileri de ikinci kategoriye sokabiliriz.

zaman