> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Güncel Dini Haberler > Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı  (Okunma Sayısı 210 defa)
31 Ekim 2011, 21:12:25
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 31 Ekim 2011, 21:12:25 »



Binaları yıkan, dini ahlakın çökmüş olması

Cumhuriyetle birlikte din ve dinî ahlakın ikinci plana itildi, yerine felsefi ya da laik ahlak da kurulmadı...

Emeti Saruhan, Sedat Özkömeç'in röportajı

Prof. Mehmet Akif Aydın, cumhuriyetle birlikte din faktörünün ve dinî ahlakın ikinci plana itildiğini, yerine felsefi ya da laik ahlak da kurulmadığını söylüyor. Aydın, "İnsanların yanlış yapmasını başka şekilde önleyemezsiniz. Şimdi binalar çökünce 'Neden çöküyor' diye soruyoruz" diyor.

İslam Hukuku konusunda çalışan Prof. Mehmet Akif Aydın İSAM başkanlığı, YÖK üyeliği ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı'nı bir arada yürütüyor. Aydın, günümüzü değerlendirirken, "Ülke olarak ne çok iyi ne de çok kötü durumdayız, ortadayız" diyor.

Milletlerin kültürel genleri bin, iki bin yılda oluşur, diyorsunuz. Bizim toplumumuzun sosyal ve kültürel genleri nedir?

Birkaç kaynaktan besleniyoruz. Millet olarak tarihten getirdiğimiz kültürel bir birikimimiz var. En önemli özelliğimiz devlet yönetme geleneğimiz. Tarihte bizim kadar çok ve farklı coğrafyalarda devlet kurmuş millet yok. Anadolu'da, Orta Asya'da, Orta Doğu'da... Bu son derece önemli. Farklı coğrafyalarda, farklı insanları yönetmek bize farklılıklara karşı daha müsamahalı bir yapı kazandırmış. Bugün Türkiye'de ciddi bir Kürt problemi var. Ancak bu halkımıza intikal etmiş bir problem değil. Bu kanayan bir yara. Sürekli de kaşınmasına rağmen büyümüyor.

Büyümeme sebebi nedir sizce?

Halkımızın tarihimizden miras olarak getirdiğimiz farklılığa tahammül alışkanlığı ve inançlarımızdan gelen, etnik yapıyı değil belli bir inanca sahip olmayı ilk plana koyması. Bizim İslam dininden gelen bir tarihi birikimimiz ve Türk devlet geleneğinden gelen bir tarihi mirasımız var. Çok katı bir muhafazakarlığımız yok. Yapımız farklı kültürlerden pay almaya, kendi rengimize katarak kullanmaya müsait. İçinde bulunduğumuz coğrafya zaten Doğu birikimiyle Batı birikimini kendi içinde harmanlayan bir coğrafya. Kültürel genlerimizde bu harmanlamayı görmek mümkün.

YABANCI UNSURLAR ETKİLİ

Fakat siz Cumhuriyetle birlikte, beraber yaşama alışkanlığımızın aşındığını söylüyorsunuz?

İmparatorluklarda birlikte yaşama kültürü çok daha kuvvetlidir. Bu biraz da alışkanlıktır. Cumhuriyet bir ulus devlet kurdu. Ulus devletler tabiatı gereği çeşitliliğe karşı olan devletlerdir. Biz Osmanlı dönemindeki kadar çeşitliliğe tahammüllü değiliz ancak o çeşitliliği veya birlikte yaşama kültürünü bütünüyle kaybetmiş de değiliz. Bir de şu var: İmparatorluk yıkıldığı zaman çok farklı coğrafyalardan farklı unsurlar geldi. Biz bunları çok güzel bir şekilde harmanladık. Batıdan; Boşnaklar, Pomaklar, Arnavutlar, Doğu'dan; Çerkesler, Gürcüler, Abazalar geldi. Kürtler ve Araplar da var. Bunların hepsi Müslüman. Bir çeşitlilik var ama imparatorluktaki gibi değil.

Öyleyse Kürt sorunu Cumhuriyetle mi ortaya çıktı?

Evet. Ulusçuluğu çok vurgularsanız başka hassasiyetleri uyandırmış olursunuz. Bu bakımdan ulus devletlerde hakim unsurların çok fazla milliyetçilik yapmaları doğru değildir. Bunu yaptığınız zaman başka hassasiyetleri kaşımış olursunuz. Bir de tabiatıyla temel hak ve özgürlükler konusunda bütün vatandaşlarınızın renkliliğini, çeşitliliğini, kültürel yapılarını koruyacak imkanlar sunmanız gerekir. Bunu sunmadığınız zaman da bir rahatsızlık meydana geliyor. Bazı isyanları bastırırken yapılan, 12 Eylül döneminde Diyarbakır hapishanesinde yapılan yanlışlar var. Özellikle belli bir kesimin insanına yapılan hukuk dışı uygulamalar bu problemin çözümünü güçleştiriyor. Bir taraftan tarihten getirdiğimiz farklılıklara tahammül, öbür taraftan farklılığı problem haline getirme çabaları var. Bir de şu nokta var: Bu sadece bizim içimizden kaynaklanan bir sorun değil. Kürt probleminde yabancı unsurların önemli bir rolü olduğuna inanıyorum. Bu sadece bize has bir problem de değil. İslam dünyasındaki hakim unsur dışında kalan uinsurların Batı'lılar tarafından tahrik edilmesi çok bilinen bir vakıa.

DİNİ AHLAKI KORUMADIK

Dindarlar da baskı altındaydı. Her kesim bazı sorunlar yaşadı. Ama o kesimlerden bir PKK çıkmadı. Neden?

PKK'yı tek sebebe bağlamak mümkün değil ama geçmişte Şeyh Sait isyanı, Dersim isyanında yapılan tenkil hareketlerinin zihinlerde önemli bir tortusu birikti. 12 Eylül'den sonra özellikle Güneydoğu politikalarının da bunda etkisi var. Bir de Cumhuriyette, etnik unsurları birbirlerine yapıştıracak yaklaştıracak olan din faktörünü hep ikinci plana itildi. Din yakın bir zaman kadar uzak durulması gereken bir öcü gibi takdim edildi. Halbuki farklı etnik yapıları birbirine yaklaştırma ve beraber yaşatmada dinin son derece önemli bir rolü var. Özellikle Türkiye örneğinde Kürtler de Türkler de Müslüman. Bu vurguyu kuvvetli yaptığınız zaman etnik ayrılıklar daha az göze batar. Cumhuriyet döneminde din faktörü çok zayıflatılmıştır. Bu başka açılardan da problem oluşturdu.

Ne gibi problemler?

Biz dinî ahlakı özendirmedik, korumadık. Onun yerine bir felsefi ya da laik ahlak da kurmadık. Şimdi depremde bir takım binalar çökünce 'Neden çöküyor' diye soruyoruz. Bir millet ya din temelli ya da felsefi temelli bir ahlak anlayışına sahip olmalı. Başka türlü insanların yanlış yapmalarını önleyemezsiniz. İkisi de olmayınca insanlar çok farklı kulvarlarda yürüyor. Bunu Gölcük depreminde de gördük, şimdi de görüyoruz. Japonya'da daha büyük ölçüdeki depremler herhangi bir yıkıma sebep olmazken bizde oluyor. Bina yapmak çok büyük teknolojik birikim gerekmiyor. Buradaki problem 'teknoloji birikim' azlığı değil, 'ahlaki birikim' azlığından kaynaklanıyor. Cumhuriyet yeni bir millet yaratma projesini devreye soktu fakat bunda başarılı olamadı. Laik, dini bütün değerlerden arınmış bir millet projesiydi bu. Sancılarını hala yaşıyoruz.

Ahlak yoksunu bir millet mi olduk diyorsunuz?

Kısmen öyle diyebiliriz. Bizde başkası açken tok yatmama prensibi var. Şimdi gelen yardımlar yağmalanıyor. Bunlar çok üzücü ve bir takım değerlerden ne kadar uzak olduğumuzu gösteren acı bir manzara.

Fakat bir taraftan depremden sonra büyük bir yardım kampanyaları da başladı. Bunu nasıl değerlendirmek lazım?

Demek ki değerler erezyonuna karşı bir taraftan çok iyi bir direnç noktamız var. Başka türlü bu problemlerin altından zaten kalkamazdık. Bardağın tamamı boş değil, tamamı da dolu değil. Hakikaten çok büyük yardımseverlik duygusu var. Öyle yardımseverlik örnekleri var ki gözünüz yaşarır. Ama tam aksi davranışlar da var. Nereye baktığınıza bağlı. Biz ülke ve millet olarak gelişmişlik olarak ne çok iyi, ne çok kötü bir yerde duruyoruz.

Deprem sonrası, 26 şehidin de etkisiyle Allah'ın o bölgeyi cezalandırdığı gibi bazı söylemler gelişti. Böyle bir söylem nasıl ortaya çıktı?

Bunu fevkalade yanlış buluyorum. Allah kimseye neyi, niye yaptığını bildirmiş değil. Hiçbirimize vahiy gelmedi. Allah bunu şöyle yaptı deme imkanımız yok. Herkes kendine vahiy gelmiş gibi konuşuyor. Dünyanın her tarafında depremler oluyor. Yeryüzünün yapısı böyle. Depremi Allah'ın bir cezası gibi lanse etmek, birlik ve beraberliği yaralayıcı, sakatlayıcıdır. Tam tersine bu felaketleri birbirimize yakınlaşmak için vesile kılmalıyız.

Herkes üniversiteye girebilecek

YÖK üyeliğiniz 2009'dan bu yana devam ediyor. Bu süreçte üniversitelere bakışınız değişti mi?

Türkiye'de üniversite problemli bir alan ama bardağın dolu tarafı da var boş tarafı da. Dolu tarafı üniversiteler gelişiyor, boş tarafına bakarsak daha önce sağlıklı bir şekilde gelişebilirdi. Maalesef üniversite sistemi 2547 sayılı kanuna kadar kendi kendini geliştirecek bir mekanizma kuramadı. İstanbul Üniversitesi gibi üniversiteler çevrelerindeki üniversitelere abilik yapabilirdi. Daha sağlıklı bir büyüme olurdu. Fakat üniversite kendi kendini geliştirip büyütemedi. Yukarıdan hükümetin yön vermesi gerekti. Sonra üniversiteler süratle arttı. Üniversite; kaliteli bir öğretim üyesi kadrosu ve kütüphane, laboratuar gibi kaliteli bir araştırma imkanından ibarettir. Şimdi 165 üniversitemiz var. Bizde biraz göç yolda düzülüyor. Gerçekten Anadolu'daki üniversiteler çok süratli biçimde gelişiyorlar.

Son dönem çok sayıda vakıf üniversitesi kurulmaya başladı. Bunlar önemine değindiğiniz kaliteli öğretim üyesi kadrosuna sahipler mi?

Aslında vakıf üniversiteleri bir imkan. Çünkü üniversite sayısı geç dönemde arttığı için üniversite kapısında çok sayıda kişi bekledi. Üniversite Türk halkına yeteri kadar okuma imkanı sunamadı. Bu bakımdan yeni üniversitelerin kurulması bu imkanı sunuyor. Vakıf üniversiteleri daha çok emeklilik yaşına gelmiş öğretim üyelerini alıyorlar. Zaman içinde bu profil değişecek olmakla birlikte şimdilik yapı bu. Bu durum vakıf üniversitelere nitelikli öğretim üyesi sağlıyor. Fakat şöyle bir problem var. Vakıf üniversiteleri devlet üniversitelerine göre pahalı üniversiteler. Kendi kaynaklarıyla üniversiteyi işletecek imkana sahip olmadıkları için masraflarını öğrenciden alıyorlar. Yüksek puanlı öğrenciler devlet üniversitelerini tercih ediyor. Çünkü harçlar çok uygun. Bu puanı alamayan öğrenciler imkanları varsa vakıf üniversitelerini tercih ediyor. Vakıf üniversiteler öğrencilerinin en az yüzde 10'unu burslu okutmak zorunda. Böylece vakıf üniversitelerinde 2'li bir öğrenci grubu oluştu. İlk 5 binden 10 binden burslu öğrenci, bir de parasıyla girmiş 200 bin, 300 bine kadar gerileyen bir öğrenci profili. Öğretim üyesinin böyle bölünmüş bir sınıfa verimli ders anlatması çok zor.

Ama daha çok öğrenci üniversiteye gitmiş oluyor.

Bizim şöyle bir handikapımız var. Bir taraftan kriterleri tutanlara vakıf üniversitesi kurma imkanı sağlıyoruz, bir taraftan da çok sayıda devlet üniversitesi açıyoruz. Bugün liseden mezun olan taze öğrenci sayıs...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 01:37:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı rüya tabiri,Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı mekke canlı, Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı kabe canlı yayın, Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı Üç boyutlu kuran oku Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı kuran ı kerim, Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı peygamber kıssaları,Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadı ilitam ders soruları, Cumhuriyetle dinî ahlak ikinci plana itildi yerine laik ahlak kurulamadıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes