๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Güncel Dini Haberler => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 25 Nisan 2012, 18:33:07



Konu Başlığı: Cami kıyımı belgelerle ispat edildi
Gönderen: Sefil üzerinde 25 Nisan 2012, 18:33:07
Tek parti dönemindeki 'cami kıyımını' 9 belgeyle açıkladı

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün partisinin TBMM Grup toplantısına elinde belgelerle geldi. Tek parti döneminde kapatılan ve ahıra çevrilen camilere ilişkin 9 tane belge açıklayan Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na şöyle seslendi: "İstediğin kadar inkâr et, istediğin kadar pişkinliğe vur; senin tarihin, bu milletin yüreğinde hiç silinmeyecek yanıklı iz bırakmıştır."

Başbakan Tayyip Erdoğan, "Tek parti döneminde camiler ahır yapıldı." iddiasına karşı çıkan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na belgelerle cevap verdi. Tek parti döneminde camilerin kapatılması, müzeye, depoya çevrilmesi, metruk halde bırakılarak ahırlara dönüşmesi ve bu değişim ile dönüşümün 19 Kasım 1935'te çıkarılan bir yasayla başladığını ifade ederek, elindeki 9 belgeyi açıkladı. Yatakhane, ahır, hatta eğlence merkezine dönüştürülen çok sayıda cami bulunduğunu kaydeden Erdoğan, "Zulüm ve baskıyla dolu karanlık geçmişinizi meşrulaştırmaya kalkarsanız, orada biz de belgelerle size gereken cevabı veririz. (Kılıçdaroğlu) İstediğin kadar inkâr et, istediğin kadar pişkinliğe vur; senin tarihin, bu milletin yüreğinde hiç silinmeyecek yanıklı iz bırakmıştır." dedi. Parti grubuna seslenen Erdoğan'ın açıkladığı belgeler şöyle:

Belge 1: Camilerin satışını mümkün hale getiren yasanın çıkmasının ardından, Türkiye'nin hemen her vilayetinde, her kasabasında, camiler kapatılmaya başlanıyor.

Belge 2: 1926-1950 arasında 513 cami satılıyor. Bunlarla birlikte, kilise, türbe, mezarlık, imaret, darüşşifa ve benzeri çok sayıda tarihi eserin satışı yapılıyor. Toplamda 3 bin 411 adet hayrat vakıf taşınmazının satışı gerçekleştiriliyor.

Belge 3: Sivas'taki Ulu Cami'nin, bakım ve onarım giderleri devlet bütçesinden ödenmek şartıyla, devlet müzesi yapılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı'na tahsisi; adı geçen bakanlığın isteği üzerine Bakanlar Kurulu'nca 9 Mart 1948 tarihinde kararlaştırılıyor. İmza, İsmet İnönü.

Belge 4: "Vakıflar Umum Müdürlüğü'nden Tekirdağ Valiliği'ne satılmasına Bakanlar Kurulu'nca karar verilip tebliğ edilmiş ve edilecek olan cami ve mescitlerin satış ilanlarının mevkii, mahalle ve sokak ve vakfı adı tasrih edilmek sureti ile harap vakıf bina şeklinde neşrettirilmesi, cami, mescit yeri denilmemesi saygı ile rica olunur." Tarih 17 Ocak 1938.

Belge 5: (Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden Başbakanlık'a önemli ve acele notuyla gönderilen yazı): Tarihi ve mimari bakımdan çok değerli olan Üsküdar'da Atik Valide Camii ve müştemilatından Atik Valide Tekkesi ile Çinili'deki Efgan Tekkesi, Vakıflar Müdürlüğü'ne haber verilmeksizin işgal edilmiş ve hayvan barınağı yapılmıştır.

Belge 6: (Karacabey kasabasından bir vatandaşın Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne yazdığı dilekçe. Tarih, 27 Eylül 1941): Dilekçede, kazada mevcut camilerin tamamen cihet-i askeriyece işgal edildiğinden bahisle, Ramazan'da cemaatle namaz kılınmak üzere cemaati çok olan Ulu Cami'nin tahliyesi istirham edilmektedir.

Belge 7: Gaziantep'teki Selim Efendi Camii, CHP'ye satılıyor. CHP burayı teşkilat binası olarak kullanıyor.

Belge 8: Edremit'teki Yıldırım Camii, üzerine halkevi yapılmak üzere CHP'ye satılıyor.

Belge 9: Osmangazi ilçesi, Tophane Mahalle-si'ndeki cami, bando ve muhafız birliğine teslim ediliyor.

Başbakan Erdoğan, konuşmasının devamında Kılıçdaroğlu'na yüklenmeyi sürdürdü. Başbakan'ın konuşması özetle şöyle:

Darbelerin kuvözünde sadece CHP üremiştir: 28 Şubat'a, 27 Nisan'a selam duracaksın, 27 Mayıs'ı savunacaksın, sonra çıkıp 'AK Parti 28 Şubat'ın ürünü' diyeceksin. Bu ülkede darbelerin kuvözünde sadece CHP üremiştir. CHP'den başka kimse darbelerden nemalanmamıştır.

Aynı anda hem Ergenekon'un avukatı hem de darbe karşıtı olunmaz: Sayın Kılıçdaroğlu en başta şunu anlamalıdır, aynı anda hem Ergenekon'un avukatı hem de darbe karşıtı olunmaz. 'AK Parti'yi 28 Şubat üretti' diyerek, güya 28 Şubat'ın üstünü örtecek soruşturmayı sulandıracaklar.

Kılıçdaroğlu, sen Baasçı'sın: Suriye'deki Baas rejimiyle benzer zihniyeti taşıyan biri, bize dış politika konusunda yol gösteremez. Sayın Kılıçdaroğlu sen Baasçı'sın. Kılıçdaroğlu bize, bizim en iyi bildiğimizi tavsiye etmekten vazgeçsin, gitsin, önce Ömer Seyfettin'in 'Diyet' adlı hikâyesini bir okuyuversin. O hikâyede, diyetini ödemeyen bir insanın, özgür olamayacağını görecektir. CHP genel başkanlığı koltuğuna oturmasını isteyenlere diyet borcunu ödemediği sürece, darbelerle hesaplaşamayacaktır.

Demirel'e git, CHP zulmünü gayet tafsilatlı bir şekilde anlatır: Kılıçdaroğlu'nun yol arkadaşlığı yaptığı bir zat (Süleyman Demirel) var. Bu zat, şapkasını kaptırmaz ama 12 Haziran seçimlerinde 'al takke ver külah' yapmaktan kaçınmamaktadır. Sayın Kılıçdaroğlu, o yol arkadaşına git, 'dün dündür bugün bugündür' demezse, CHP zulmünü gayet tafsilatlı bir şekilde anlatacaktır.

Siyasetçiler ne hata yaparsa yapsın darbe gerekçesi olamaz: Siyasetçinin elbette yanlışı olabilir. Ama siyasetçinin hesap vereceği merci TBMM'dir, bizzat aziz milletin ta kendisidir. Kendisini milletin yerine koyarak hiç kimse gayrimeşru ve hukuk dışı yöntemle siyasetçiyi hesaba çekemez, cezalandıramaz. Siyasetçiler ne hata yaparsa yapsın darbe gerekçesi olamaz.

Yeni anayasada masadan çekilen taraf olmayacağız'

Başbakan Tayyip Erdoğan, yeni anayasa konusunda kararlı oldukları mesajını verdi. 'Anayasanın Dili' sempozyumunda konuşan Erdoğan, "Yapay engellerle, menfaatçi tavırlarla anayasa yapım sürecinde zorluk çıkarılmayacağını umuyoruz." dedi. Aksi takdirde uzlaşacakları partilerle yola devam edeceklerini belirterek, "Bütün mesele yeni anayasayı yapalım. Her halükarda biz masadan çekilen taraf asla olmayacağız." ifadesini kullandı.

Başbakan Erdoğan, Türkiye Yazarlar Birliği, Türk Dil ve Edebiyatı Derneği, Türk Dil Kurumu ve Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "Anayasanın Dili'' sempozyumunda yaptığı konuşmada, böyle anlamlı bir sempozyumu düzenledikleri için emeği geçenlere teşekkür etti.

"Anayasanın dili Yunus Emre'nin dili olmak zorundadır." diyen Erdoğan şöyle devam etti: "Yahya Kemal de şöyle diyor: 'Bu dil ağzımda annemin sütüdür'. İşte süt gibi arı, beyaz bir dille, istismar edilmeyecek, farklı yerlere çekilmeyecek özgürlükten başka anlam taşımayacak bir anayasa dili kurmak mümkündür ve inşallah bunu da başaracağız. Yeni bir anayasa yapılması için toplumun her kesimi tarafından yürütülen gayretlerde anayasanın dilinin de gündeme getirilmesini son derece isabetli bulduğumu ifade etmek durumundayım. İnşallah dilimizin yaşatılması, dilimizin kazanımlarının muhafaza edilip daha da geliştirilmesi noktasında da yeni anayasa toplum için yol gösterici olacaktır diye düşünüyorum."

Toplantıda söz alan TBMM Başkanı Cemil Çiçek de, anayasalar ve yasaların bir dilin mükemmel örnekleri olduğunu belirterek, "Onun için bu dönem geçmişteki hataları inşallah asgariye indirerek, bir anayasa yapma imkânını bulmuş olacağız." dedi. Türkiye'nin birçok sorununun yanında dil meselesi olduğunu da vurgulayan Çiçek, dil politikasına ihtiyaç olduğunu söyledi. Çiçek, "Aynı dili konuşuyoruz fakat anlaşamıyoruz. Aynı dili çok farklı konuşuyoruz. Aynı kavramları, kelimeleri farklı anlamlarda kullanıyoruz. Aynı kelimeleri kullanırken iltifat mı ediyoruz, hakaret mi ediyoruz bunlar bile birbirine karışıyor." diye konuştu.

 ZAMAN


Konu Başlığı: Ynt: Cami kıyımı belgelerle ispat edildi
Gönderen: süleyman hancı üzerinde 25 Nisan 2012, 20:33:19
daha neler var kimbilir duymadığımız neler. ALLAH birdaha böyle şeyler yapan insanlara fırsat vermesin.