> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Güncel Dini Haberler >  Bİr şeref ve şükür âbidesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bİr şeref ve şükür âbidesi  (Okunma Sayısı 216 defa)
02 Ocak 2012, 23:00:08
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 02 Ocak 2012, 23:00:08 »



Tevfik İleri: bİr şeref ve şükür âbİdesİ…    
   
Geçen yılın son günü, (31 Aralık 2011) 1911 doğumlu merhum Tevfik İleri’nin 50 yaşında vefâtının 50. yıldönümüydü… Bu vesile ile merhum Tevfik İleri’yi rahmetle anıyoruz. Onun dâvâsı ve mücadelesi, mektuplarından ve hâtıralarından okunarak anlaşılabilir...
 

2011’in son günü, 1911 doğumlu merhum Tevfik İleri’nin 50 yaşında vefâtının 50. yıldönümüydü… Tevfik İleri’nin dâvâsı ve mücadelesi, en evvel mektuplarından ve hâtıralarından okunur.
Eşi merhume Vasfiye Hanıma 20 Ekim 1960 tarihinde Yassıada’da yazdığı mektupta, “Ve şükretmekteyim. Hiçbir iddia, hiçbir netice beni endişelendirmez. Seni de endişelendirmesin. Yeter ki benim yüzümden sana, çocuklarıma ve yakınlarıma bir ‘kir’ gelmesin. Şükrolsun o yok. Allah’ın dediği olacaktır” diye teselli veren Tevfik İleri, bütün hayatı boyunca ve özellikle darbe ile zulmen hapishanede hasta halinden dahi hiç şikâyetçi olmadı; sâdece dâvâsını düşündü, iftira ve isnadlardan sakındı; gerisini Allah’a havale etti…
Daha Yassıada’daki ilk günlerinde, “Şimdi beni alâkadar eden tek şey, sizlerin varlığınız ve sağlığınızdır. Onun şükründen âciz olduğuma kaniim. Allah bana, bize, yavrularımızın acısını tattırmasın, onların ıztıraplarını görmeyelim. Gerisi… Gerisi hiçtir ve takdiri-i İlâhîdir. Ne olacaksa, ne gelecekse O’ndan. Ve O’ndan başkasından bir şey istemek ve beklemek O’na şirk koşmaktan başka bir şey olamaz” ifâdeleri, İleri’nin fevkalâde engin iman ve ileri teslimiyetinin nişânesidir…

“MÜJDE! TEVFİK BEY MÜEBBEDE ÇARPTIRILMIŞ!”
14 Mayıs 1950 seçimlerinden sonra ilk icraat olarak 16 Haziran 1950’de bütün ülkede ezanın artık aslına göre okunmasını sağlayan Demokrat Parti’nin Maarif Vekili olarak döneminde imam hatip okullarının, yüksek İslâm Enstitülerinin, Kur’ân Kurslarının hizmete açılması, din eğitimine büyük bir önem verilerek mekteplere din dersleri konulması, İleri’nin mânevî hizmetlerinin başında gelir…
Tevfik İleri’nin, talebeliğinden bürokratlığına, milletvekilliğinden, Nafıa (Bayındırlık) ve Maarif Bakanlığı, Meclis Başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı görevlerine kadar, Meclis ve halka konuşmaları, yaptığı hizmetleri, mahkeme savunmaları, zindandan gönderdiği mektup ve mesajlar, mücâdele ve dâvâsına bağlılığının vesikalarıdır.
Hayatını, Meclis ve parti konuşmalarını, mefkûresini, dâvâsını, hitâbelerini, çalışmalarını ve notlarını kitaplaştıran kızı Câhide İleri’nin tesbitiyle Tevfik İleri, “Menderes’e gönülden bağlı idi. Yargıçların itirazlarına, ‘Menderes, vatanını seven bir insan. Onun için ben devamlı onun yanında olacağım” diye karşılık verirdi.
Câhide İleri’nin, “Mahkemeler neticelendiğinde herkes babamın da idam edileceğini söylüyordu. Kararların verildiği gün eve, ‘Müjde, Tevfik Bey müebbede çarptırılmış, idam edilmeyecek!” diye bir telefon geldi. Belki de babama böyle bir şey olmayacağını düşündüğümüz için, “O mühim değil, Menderes’in durumu nasıl?” diye sorduk. Menderes’in idam edileceğini duyunca ne yapacağımızı, ne düşüneceğimizi şaşırdık. Bütün âile perişan olduk” hâtırası, bunun en açık ifâdesi.

ŞEREF VE ŞÜKÜR BELGESİ…
Sekiz ay sonra ancak Yassıada’daki babalarıyla görüşme izninin çıktığını ve ilk ziyaretlerinde o denli meşakkatli haline rağmen “Gelirken kar getirdiniz” diye espri yaptığını anlatan Câhide İleri, ilk görüşmeyi şöyle anlatır: “O kadar zaman sonra en kıymetli varlığımız babamızı görüyoruz. Ne var ki sevgimizi göstermemize bile müsaade etmediler. Bir şey söylemeye imkânımız yok. Her masanın başında bir asker başımızda bekliyor. Sâdece sarılıyoruz. Topu topu 10 dakika görüşebiliyoruz ve sonra yine ayrılıyoruz. Babam dâvâsını savunmadan, ithamlara, iftiralara cevap vermeden gitmekten korkuyor. Belli ki hastalık başlamış…”
Cahide İleri, Yassıada’daki zorba, zulüm ve vahşeti ise şu sözleriyle özetler: “Babam o kadar bizi özlüyor ki bir mektubunda, ‘Bir ara düşündüm ki, idam edilsem diye… O idam sırasında âilem gelebilir, hiç değilse onları uzaktan görebilirim. Eğer başka türlü ölürsem, onları hiçbir şekilde göremem’ diye hasretini kâğıda döker…”
Câhide Hanımın kitaplaştırdığı, 426 sayfalık “Tevfik İleri, Yassıada ve Kayseri Günlükleri”nde yer alan “günlükler”den 13 Eylül 1960 tarihli notta, “Bu sabah Kur’ân-ı Kerim’de Errahman Sûresini okudum. Allah’ımızın hangi nimetlerini inkâr edebiliriz ki… Şükürden âciz olduğumuzu bir kere daha itiraf ettim. Nankörlüğümüzden utandım. Af diledim…” beyânı, zulmen atıldığı hapishanede hasta halindeki asil ve şükür dolu bir ruh hâleti taşıdığının en açık ifâdesi. Onun için Yassıada yazıları, birer izzet, şeref ve şükür belgesi…
Yine 1 Ocak 1961’deki Yassıada notlarında, “Bugün yeni yılın, 1961’in ilk günü. Çoluk çocuğumdan ayrıyım… Fakat gönlüm onlarla dolup taşıyor. Onlarla ve sevdiklerimizle, hakikî dostlarımızla… Allah’tan sağlıklar, saadetler nasip etmesini, hasretliğimizi dindirmesini niyâz ediyorum” diye yazan İleri, ertesi günkü notlarında, “Her sabah Divân-ı Kebir’den parçalar okuyor ve Mevlânâ ile temasa geçiyorum” diye yazmış.
4 Ocak 1961’de yazdığı nottaki, “Bugün öğle yemeğinde İzzet (Akçal, DP milletvekili) bana yoğurt isteyip istemediğimi sordu. Bahriyeli nöbetçi teğmen; ‘Ne konuşuyorsunuz?’ diye İzzet’e çok sert bağırdı…” ufak hâdisesi ise, Yassıada’nın zulüm ve haksızlıkla illetli karakterinin ipucunu verir…

KUR’ÂN-I KERİM’DEN MEDET…
Tevfik İleri ve Demokratlar, hep Kur’ân-ı Kerim’in mânevî feyzinden medet isterler. Aslında darbenin ilk gününde derdest edilip götürüldükleri Harb Okulunda, 8 Haziran 1960 tarihli mektubunda; “Ayın altısında Okul Kumandanı’nın müsaadesiyle Adnan (Menderes) Bey ile görüştüm. İyidir. Osmanlı Tarihi okuyor. Bir de Kur’ân-ı Kerim. ‘Dört günde hatmedeceğim’ dedi. O da huzuru kalp içinde…” cümleleri, İleri ve Menderes gibi Demokratların iman ve tevekkülünün en bâriz ifâdesi.
16 Haziran 1960 tarihli günlüğü, mânevî hıfzda duânın önemine dikkat çeker: “Harbiye’de ilk gün İzzet (Akçal) bana okumam, mümkün olduğu kadar çok okumam için şu âyeti yazdırdı: ‘Bismillahirrahmanirrahim; Allah-û lâ ilâhe illa ente sübhaneke inni küntü minez-zâlimin.’ Ben de yaptım. Bilhassa yemekhaneye iner çıkarken, gece yatakhaneye giderken bunu şiddetle hissettim…”
19 Haziran 1961 tarihli “sekizinci defter”de, “Yatmadan evvel iki gecedir Abdülkadir Geylanî Hazretlerinin Fütûh’ül Gayb adlı eserini okuyorum” diye yazan İleri’nin, 6 Ağustos tarihli notunda, “Namazımı kıldım. Evi, Vasfiyem’i, çocukları düşündüm” deyip, peşinden fotoğraflarına bakarak, “bugünlere sağ-salim çıkaran Allah’a şükrettim” kaydı, târifi imkânsız teslimiyetin ve vicdan rahatlığının tezâhürü…
Tevfik İleri’nin “Bismillahirahmanirrahim” diye başladığı 21 Ağustos 1961 tarihli günlüğünde, “Mevlâ görelim neyler… Neylerse güze eyler” notu; akabinde 15 Eylül 1961 tarihinde, tutuklanmasının 477. ve Yassıada’nın 455. gününde, kendilerine zulmeden zâlimleri “Allah’a havale edip”, “Allah’ın her şeyi gördüğüne ve bildiğine inanıyorum. İhmal etmediğine, imhal ettiğine (mühlet verdiğine) inanıyorum” yazması, bir başka rıza misâli…

“ALLAH’A YOLCULUK BAŞLIYOR…”
Yassıada’da 10 adetten fazla defter dolduran ve ancak bunlardan 7’sinin evine teslim edildiğini öğrenen Tevfik İleri, buna da şükreder. Daha sonra 23 Eylül 1961’de nakledildikleri “Kayseri Cezaevi günlükleri”nde, 16 ve 17 Eylül’de idam edilerek katledilen Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Polatkan’ın vefâtlarındaki büyük teessürü derceder.
18 Eylül 1961’de tarihli günlüğüne şunları not eder: “Bugün idam olma heyecanını geçiren arkadaşların ihtisasını dinledik. Şüphesiz çok enteresandı. Rahmetli Polatkan ve Fatin Rüştü’yü götürüyorlar. Bir motor sesi duyuluyor. Bir müddet sonra bir uğultu duyuluyor. Bu Hasan Polatkan’ın Allah’a ulaşması. Biraz sonra tekrar menfur bir ses ve uğultu. Bu da Fatin Rüştü’nün göçmesi. Bahadır (Dülger, DP milletvekili) ve Agâh ‘Bu gidiş o’, diyorlar. Ve sıranın kendilerine geleceğini tahmin ediyorlar. Agâh, ‘Allah’a yolculuk başlıyor…’ diye yüksek sesle Kur’ân-ı Kerim’den âyetler okumaya başlıyor. Peşinden İbrahim Kirazoğlu da yüksek sesle Kur’ân-ı Kerim okumaya başlıyor. Bahadır da içinden okuyor…”
Kendinden ziyâde merak ettiği Menderes’in idamına dair ise şunları kaydeder: “Adnan Bey saat 1’de iskeleye çıkmış. Gardiyanları selâmlayarak, ‘Nasılsınız?’ demiş. Hoca gelmiş fakat telkin yapamamış. Nutku tutulmuş. Menderes, ‘Siz rahatsız olmayın, ben yapacağımı bilirim’ demiş. Kur’ân-ı Kerim istemiş, biraz okumuş. Sonra hareket etmişler. Darağacının önünde yine durmuş ve sonra çıkmış. Kelime-i Şehâdet getirmiş. ‘Allah!’ sesi gitme şehâdetinin sonu olmuş. Ve infazın hemen akabinde iki dakika süren bir yağmur yağmış ve sonra kesilmiş. Allah gani gani rahmet etsin. Nur içinde yatsın…”
“ŞEHİD OLMANIN HUZURU…”
Kayseri Cezaevindeki hücresini, “Bir kenarında….. bir kenarında yatılıyor. Esirlere dahi reva görülmez” tarifine karşı, “Ama Yassıada cehenneminden kurtulduğumuza memnunuz, Burada insan yüzü ve insanlık gördük” sözüyle yine güzel yönüyle teselliye uğraşır.
28 Eylül 1961 tarihli günlüğünde, “Buradan ölümüz çıkacak” cümleleriyle üç ay sonraki vefâta âdeta kendini hazırladığı anlaşılan Tevfik İleri’nin, hapishaneden hastaneye ve mezâristana giden son yolculuğundaki mânevî huzur ve sürûra vesile olan ifâdeleri oldukça mânidar.
“Şehid olmanın huzurunu duymaktayım… Mektuplarımda yavaş yavaş karım ve çocuklarımı buna alıştıracağım. Allah’tan başka kimseyi muhatap tutmuyorum. Kimseden bir şey ümid etmiyorum” diyen İleri’nin, ertesi günkü günlüğünde, “Sabaha karşı kendi cenâze namazımı kılmakta olduğumu görerek uyandım” diyerek “şehâdeti”nin işâretini verir.
Daha Yassıada’da iken, 30 Eylül 1960’da kızı Ayşe’ye, “Her sabah ellerini göklere kaldırarak niyâz eden ve sığınılacak, güvenilecek tek kapının Allah kapısı olduğunu bilen insan, bütün kötülüklerden kurtulmanın yolunu bulmuştur” diyen Tevfik İleri’nin Aralı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bİr şeref ve şükür âbidesi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:20:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bİr şeref ve şükür âbidesi rüya tabiri, Bİr şeref ve şükür âbidesi mekke canlı, Bİr şeref ve şükür âbidesi kabe canlı yayın, Bİr şeref ve şükür âbidesi Üç boyutlu kuran oku Bİr şeref ve şükür âbidesi kuran ı kerim, Bİr şeref ve şükür âbidesi peygamber kıssaları, Bİr şeref ve şükür âbidesi ilitam ders soruları, Bİr şeref ve şükür âbidesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes