Konu Başlığı: Asr-ı kıyamette Asr-ı Saadet gençleri Gönderen: Sefil üzerinde 07 Mayıs 2012, 20:38:41 Asrı kıyamette Asrı Saadet gençleri
Bundan sonra ‘Elif’teki köşemizde ‘örnek gençler’ olarak tanımladığımız ve diğer gençlere de kendilerindeki galip müsbet duyguları harekete geçirmeleri noktasında faydalı olacağını düşündüğümüz genç örneklerine yer vereceğiz. Tabiî çok öyle isimlendirmeden ziyade, yapılan güzel fiillerin ön plana çekilmesi ve diğer insanlarda da ‘Ben de bir şeyler yapmalıyım’ heyecanı uyandırması hedeflenmektedir. Tabiî sizlerden de, ‘ideal genç’ örnekleri noktasında köşemize katkıları olacağını düşündüğünüz örnekler varsa, bize iletmenizi istiyoruz. Bu, arkadaşınız olabilir, tanıdığınız birisi olabilir, duyduğunuz birisi olabilir ya da genciniz olabilir bekliyoruz. Önce bizim birikmiş arşivimizden başlayalım. Bakalım Furkan’ı takdir edecek ve ona duâlar edecek misiniz? *** Furkan henüz yirmili yaşlarda. Tıp Fakültesi okuyor. Çok deşifre olmaması için okulundan ve detay bilgilerinden bahsetmeyeceğim. Böyle gençler pek de kendilerinden bahsedilsin istemezler. Doğrusu hemen yüzleri kızarıyor. Furkan’a sahip olduğu nimetleri hatırlatıyorum, hiç oralı olmuyor ve mimikleriyle cevap vermeye çalışıyor, ama birkaç cümle de kuruyor: “Hocam böyle şeyler bizim değil ki, bunlar üzerinde tasarrufumuz olsun. Allah verdiği kabiliyetleri ve sâir nimetleri kendi yolunda kullanılmasını istiyor. Hatta kullanmamak garipsenmelidir.” diyor. Furkan’ın cümlelerini şöyle bir teşbihle daha yakından anlamak mümkündür. Her türlü konuda yardımcı olan babaya karşı, oğul veya kızın babanın tamamen istekleri tersine bir hayatın içine girmesi gibi bir şey. Elbette her baba kendi kimliğinde, kültüründe, değerlerinde bir evlâdı olsun ister. Hatta bunun için de elinden gelen gayreti gösterir. Ama evlât asi olursa, o zaman işler karışır. Elbette insanı yaratan Allah da, yaratmış olduğu bu akıl taşıyan mahlûkatın Kendisini tanımalarını, ‘yapınız’ veya ‘yapmayınız’ dediği şeyleri dikkate almalarını, verdiği nimetler için de teşekkürde bulunmalarını dilemektedir. İşte eğer insan bu ‘kulluk’ hâlini sergilemezse, o zaman verilen nimetleri hak etmediği gibi, verilecek nimetlerin de önü kesilmiş olacaktır. Oysa, kendisine verilen nimetlerin şükrünü yapabilen insana, daha güzeli ve daha fazlası verilebilecektir. Tıpkı bunun gibi, bizi maddî ve manevî nimetlerle donatan Yaratıcımıza karşı, O’nun istediklerini yapmamak veya istemediklerini yapmak pek şık kaçmayacaktır. O zaman ister istemez kişi kendi hayatına olumsuz şekilde kastetmiş oluyor. İşte Furkan buna dikkatleri çekiyor. İnsanın kendisine, belli maksatları için verilmiş olan emaneti unutmaması gereğine işaret ediyor. Onun için, kendini, duygularını, hislerini, zamanını, imkânlarını kendinin ve ailesinin, ülkesinin hayrına kullanan genç manzarası deyince benim aklıma hep o geliyor. Lise öğrencisiyken, ilgi alanını daha çok dil üzerinde yoğunlaştırdı. İngilizcesini ciddî oranda ilerletti. Hem de öyle öğrendi ki, kazanmış olduğu tıp fakültesindeki hazırlık sınavını yüksek başarı göstererek aştı. Furkan, hep ileriyi düşünerek yaşadığı günlerini şekillendirdi. Kendini yarınlara hep hazır tuttu. Arkadaşları gezilere, turlara katılırken, eğlencelere giderken Furkan, yazın sıcaklarında kitaplarla meşgul, internette hedefi ile meşgul oldu. Önceleri babası, ‘Nedir oğlum bu internet takıntısı? Bu işe bu kadar zaman ayırman doğru mu?’ dediyse de, genel yapısını bildiği ve güven de duyduğu için, fazla da karışmadı. Sonunda ortaya çıkan sonuç hem Furkan’ın internette ne ile meşgul olduğunu gösterdi, hem de kendini bir iki yıl meşgul edecek dil hazırlığından kurtardı. Furkan şimdilerde intörn oldu. Yani o artık (yakında) bir doktor. Hem de yarınlara dair pek çok planları, hedefleri olan bir doktor. Zamanını olumlu işler peşinde değerlendirenlerin elde edecekleri sonuçlar elbette, ‘başarı’lar olacaktır. Denildiği gibi, ‘başarı tesadüfî değildir.’ *** Furkan’ın yaptığı bir güzel şey de, sanal ortamın pek çok kitaplarına ulaşıp, onları okumuş. Çok ciddî bir bilgi hazinesine sahip olmuş. Konuşurken kullandığı kelimeler gelişmeyi ve değişimi çok net gösteriyor. Özellikle yabancı dilinin de olması, yabancı dildeki kaynakları, kitapları çok daha rahat ve kolay okuyabilmesini netice vermiş. Hatta o kitapların dilini öyle özümsemiş ki, bir iki tanesini Türkçe’ye tercüme bile yapabileceğini ifade ediyor. Güncel meselelerle ilgili birkaç güzel makaleyi Türkçe’ye çevirmiş ve bir gazetede yayınlatmış. Kendisinin yabancı dildeki kitaplar konusunda bazı çeviri çalışmaları yapacağını ve çeviri kitapları da yapabileceğini ifade etmesi, yakın ve uzak gelecekle ilgili planlarının devam ettiğini gösteriyor. Furkan’ın en tipik özelliği ise, kafasının mutlaka bir şeyleri düşünüyor olmasıdır. Zihin sürekli bir şeylerin peşindedir. Adeta zihin, hisler, insandaki diğer güç unsurları programlanmış gibi, her an bir şeyler bulma ve arama heyecanı içerisinde olduğunu gösteriyor. *** Tabiî benim Furkan’la ilgili asıl gündeme getirmek istediğim ise, Furkan’ın, mahalle mescidimizdeki ibadet saatlerindeki heyecanı ve bütün vakit namazlarında takkesini başından eksik etmeyen bir genç olmasıdır. Geçenlerde baktım, mescitteki pek çok yaşlı insanlarda bile takke kullanmak geleneği yokken, bizim doktorun genç yaşında başındaki bembeyaz takke ile namaza gelmesi, oldukça duâlar almasına vesile oluyor. Mahallede pek fazla kimse ile irtibatı olmayan Furkan’ı, ama aslında mahallede tanımayan kimse yok. Herkes onun başarılı oluşunu, efendiliğini, vakit namazlarına olan hassasiyetini takdirle anıyor ve çocuklarına, gençlerine bu ‘model genci’ örnek gösteriyorlar. Sorgulanmış bir ibadet yapıyor olduğu ibadetlerinden anlaşılıyor Furkan’ın. Yani neden ibadet ediyor olduğunun farkında. Furkan’ın, ibadetler, kulluk, inanç gibi konularda da oldukça ciddî bir birikimi kendini gösteriyor. Furkan, nesl-i cedidin sadece bir numunesi. Bu tohumlar, gelecek bahçesinin çiçekleri, meyveleri olacak inşaallah. SEBAHATTİN YAŞAR Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı kıyamette Asr-ı Saadet gençleri Gönderen: Ekvan üzerinde 08 Mayıs 2012, 07:28:19 Böyle gençlerin sayısını Rabbim arttırsın..Mutlu bir hayat yaşamak bu tarz insanlardan oluşan bir toplumla mümkün olabilir sadece..Allah yar ve yardımcısı olsun kardeşimizin..Ebeden.. Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı kıyamette Asr-ı Saadet gençleri Gönderen: tuğba hatun üzerinde 08 Mayıs 2012, 21:03:35 "Bir genç, ilim ve ibadet içerisinde yetişir, olgunlaşırsa, Allahü teâlâ, Kıyamet günü ona yetmiş iki sıddık sevabı kadar sevap verir."[Taberani]
|