๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Güncel Dini Haberler => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 10 Temmuz 2011, 02:04:25



Konu Başlığı: Af dilemek
Gönderen: Sefil üzerinde 10 Temmuz 2011, 02:04:25
Af dilemek

İnsan aklına ve vicdanına aykırı davrandığında yani hata yaptığında huzursuz olur, kendini kötü hisseder, içinde hiç anlam veremediği bir bunaltı ve sıkıntı ortaya çıkar.

Vicdanı rahatsızdır, hiç anlam veremediği bir şey huzurunu alıp götürür... Neden yaptım, keşke yapmasaydım gibi yakınmalarla kendisini affedecek bir varlığa sığınma ve halini arz etme ihtiyacı içinde olur. Yaptığı hata, beyaz bir kağıda düşen çamur damlası gibi kirletmiştir benliğini ve bir arınma, rahatlama ihtiyacı hissetmektedir. Nasıl ki iman etme, doğruyu bulma kabiliyeti doğuştan verilmişse, tövbe etme eğilimi de aynı şekilde insana verilmiştir. Dolayısıyla insan nerede olursa olsun ya da hangi kültüre mensup olursa olsun, mutlak gerçeğe aykırı hareket ettiğinde vicdanında bir sızı hisseder ve tövbeyle halini arz edeceği bir varlığa sığınmak ister.

Hani çocuk hata yaptığında suçluluk duyar, odasına saklanır, başını yere eğer ve anneden kaçar yaptığı hatayı telafi etmek ister. Annenin çocuğu affetmesi onu rahatlatır, kendini iyi hissetmesini sağlar. Bütün bunlar, hem insanın tövbe etme ihtiyacını ortaya koyuyor hem de doğası bakımından haram ve yasaklara uygun olmadığını gösteriyor. Böyle zamanlarda kişi sığınacağı bir merci ve yaptığı hatayı ikrar edip af dileyeceği bir varlığa sığınır.

Affedildiğini bilmek rahatlatıyor
Kudsi hadiste Rabbimiz, "Ey insan, sen bana tövbe edip, benim affetmemi ümit ettikçe ne kadar hata işlemiş olsan da seni affederim. Ey insan senin günahın gökyüzünün bulutları kadar bile olsa, sen Benden af dilediğin müddetçe günahının çokluğuna bakmam seni affederim. Ey insan Bana yeryüzü dolusu hata ile gelsen sonunda hiçbir şirk koşmaksızın Bana kavuşsan seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım" (Buhari, sahip 5, s25 63)

Allah insanın zayıflığını bildiğinden onu tövbe etmeye, günahından arınmaya teşvik ediyor.

Bağışlandığını hissetmek insanı rahatlatıyor ve yükünü hafifletiyor, onu yeniden hayata bağlıyor. Efendimiz, sık sık tövbe eder ve bu davranışıyla ashabına yol gösterirdi.

Hz. Âdem ve Hz. Havva'nın tövbesi ise, bütün insanlığa yol gösterecek niteliktedir. Zira Hz Âdem ve Havva anamız burada iradi seçimlerini yaparak tövbe ettiler ve Rableri tarafından bağışlandılar. Hz. Âdem ve Havva'nın yaşadığı pişmanlık duygusu ve Rableri tarafından bağışlanma isteği onların iradelerini bu yöne çevirmiştir.

Tövbe etmek ve Allah'a sığınmak bizler için büyük bir imkân. Yani bu bizlere hayattayken hatadan geri dönme şansı veriyor. Ancak tövbemizde samimi olmamız gerekiyor. Kişi tövbe ettikten sonra aynı hatayı bir daha tekrar etmemeye gayret etmeli, aynı zamanda kendisi için af dilediği gibi başkalarının günahı için da af dilemelidir.

"Ey Muhammed! Hem kendinin, hem de mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların günahlarının bağışlanmasını dile, istiğfar et. (47/19)

Farkındalık duygusu veriyor
Tövbe etmek, kusurunu ikrar edip, geri dönmek kişiye farkındalık duygusu veriyor ve kendini otokontrol etmesini sağlıyor. Bu nedenle mümkün olduğu kadar haramdan uzak kalmaya ve her günümüzün muhasebesini yapmaya gayret etmeliyiz. Bu noktada bizi kurtaracak en önemli dinamik ise, iman, bilgi ve bilinçtir.

Budizm'in öncüsü Buda özellikle bilinci uyanık tutmanın önemini şu cümleleriyle ifade eder. "Eğer bir evin içinde ışık varsa hırsızlar ondan kaçınır ve eğer bekçi uyanıksa hiç denemeye bile kalkmazlar. Ve şayet insanlar içeride yürüyor, konuşuyorlarsa ve uykuya dalmamışlarsa hırsızların eve girmeleri ve hatta düşünmeleri bile imkânsızdır."

Günahlarımızın affı için tövbe kapısına koşmak bizler için bir imkandır bu imkanı değerlendirmemek ise gaflettir.

milli gazete