๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑ => Gönlünce Seslen => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 22 Nisan 2011, 13:26:51



Konu Başlığı: Susturalım susturmasınada nereye kadar susarlar?
Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Nisan 2011, 13:26:51
                           Susturalım susturmasınada nereye kadar susarlar?

Hani derler ya tok acın halinden ne bilsin. Üşümeyi unutan, donmakta olan yüreğin atışını nerden duysun.
Bir çocuk misali elma şekerini görünce acizliğinden nasılda göz yaşı tüketir taki o şeker onun oluncaya kadar. Sahrada güneşin sıcağı ile mücadele eden bir seyyah seraba dalar su diye, öyle ya o serap belki gün gelir hayat verir yanmış azalarına biiznillah.

Hani gönül aç, akıl aç, azalar zaten açtır diğerleri doymadan. Doymak nedir? İşkembeyi mutlu edip dil kapıcına rüşvetini verip susturmak mı?

Yoksa toprak olacak bedene yeni cicili bicili bir libas ile örtmek mi?
 
Mideyi doyurduk kapıcı hükmündeki dil sustu rüşvetini aldığı için.

Bedende mutlu artık süslü bir libasla örtündü..

Peki feryadı gönül kulaklarını tırmalayan akıl, üşüyorum dondum diyen ruhun inleyen sesini nasıl dindirilecek?

Bir tarafı donmuş, diğer tarafı kurak toprak misali çatlak seslerini çıkarmaya çalışan bende hasretim ihtiyacımı ver diyen bu ikiliye ne yapmak lazım.

Bunları gözardı edip sen geçici nahoş lezzetlerden nasipleenmeye çalış. Bir nevi yaşarken ölüme mahkumsun deyip geriye çekilmeliyiz öyle mi?

Susturalım susturmasınada nereye kadar susarlar?

Ancak kabir kapısına kadar susar. Sonra  yakana yapışan serzenişlerinden şikayetlerinden nasıl kurutulsun ey nefs!

Geçici zehirli bir gül koklattın bir nefes çektin azaların soldu, dimağın idrakından çıktı, şirazen kaydı gönül.

Bu zehirden gel kurtul dendi boynunu bük sultana sen varsın emrin başım gözüm üzerine de ve aç gönül ırmağını ondan yana doğru.

Taki o zehri boşalt yıka tevbe suyu ile yerine yeni bir ırmak versin sultanın.
 O ırmağından yayılan katrecikler terennüm etsin alıp verdiğin nefesindeki huu  ile....

Bak batan güneşin doğuşu güzel bir kızıllıktır kainat olan vücuduna bırak girsin ışıkları iç dünyana, yan ve yine yaaan taa son nefesine kadar.

Ve öyle bir tevbeyle suski bütün sesler utansın suskunluğun ihtişamından.
alıntıdır