> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Gençlere Sorduk > Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz  (Okunma Sayısı 1004 defa)
12 Kasım 2011, 16:16:03
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Kasım 2011, 16:16:03 »



Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz

Haziran 2008 33.SAYI

Genelde insan, özelde daha çok kadın için bir hayâ ilkesi olan örtünün şekil ve muhtevası ayet ve hadisler ile sabit olduğu halde bugün örtüden çıkma, sıyrılma törenlerinin başrol oyuncusu haline getirildik. Bunun farkında mıyız, bilemiyoruz fakat asıl hüviyetinden uzakta bir avuntuyla oyalandığımıza şahitlik etmek güç değil.

Dünyayı kendimize, kendimizi de dünyaya bir köşesinden not edip, bazen ulvi bir fısıltının ucuna iliştiririz yüreğimizi, bazen de kitlelerin manasız çığlığına. Beyhude naraların içinde yerimizin yersizlik olduğunu fark ettiğimizde, bilmezden geldiğimiz bildiklerimizi özleriz içten içe ve o an dünya üzerindeki hiçliğimiz vurulur yüzümüze.

Tüm iş ve oluşları arka plana itip fert fert ya da toplum olarak evcilleştirdiğimiz sızlanışlarımız arasından, nakaratı “tesettür” olan dizeler dökülür hâl ve fikriyatımızdan. Manasını ve sınırlarını Rahman ve Rahim olanın belirlediği bu dizeleri, içi boşaltılmış değerler eşliğinde yeniden formatlayıp kendimize özgü yanık tınılarla türküleştiririz de yine de hakkını veremeyip, verdiğimizi sanırız.

Sadrında asalet barındıran örtünmeye dair bu emr-i ilahiyi duygudan sıyırıp malumattan ibaret bırakmak yetersiz olacağından, sözünü ederken kullanılacak dili bulmak da hayli zor. Öyleyse bize düşen, sınırları belli olana dair külahı önümüze koyup, gayrımızdan ziyade kalp ve vicdanımıza yönelmekten ötesi değil.

Bakış açımız terazinin hangi kefesinde

Toplumların bazı dönemlerde pek çok açıdan değişime uğramaları normal ve kaçınılmaz olsa da içinde bulunduğumuz zaman dilimi daha farklı ve hızlı bir seyir izliyor. İslam ile bağlantı kurmada her zamankinden daha fazla sıkıntı çekiyoruz. Bu sıkıntının dini kimliği simgeleyen bir hususta olması ise sancılarımızı artırıyor. Genelde insan, özelde daha çok kadın için bir hayâ ilkesi olan örtünün şekil ve muhtevası ayet ve hadisler ile sabit olduğu halde bugün örtüden çıkma, sıyrılma törenlerinin başrol oyuncusu haline getirildik. Bunun farkında mıyız, bilemiyoruz fakat asıl hüviyetinden uzakta bir avuntuyla oyalandığımıza şahitlik etmek güç değil. Dünya ve ehlinin tahakkümü altında tesettürün manasından evvel ismi ile tanışıp, bununla yetindiğimizde itibar alanlarımız değişiyor ve bu durumdan daha çok ne ile aşılanacağını şaşıran gençlerimiz etkileniyor.

Toyluğunun ilk renklerini ailesinden, çevresinden, sosyal ve kültürel değerlerinden alan gençliğin, erişkinliğe adım attığında dahi başındaki duman dağılmıyor. Kendini hiçbir şeye ait hissedemeyen, manaya dair talepleri yüreklerinden silinen paha biçilmez cevherler neyi, nereye, nasıl yerleştireceklerini şaşırıyorlar. Bu şaşkınlık, egemen kültürün her çeşit dayatması altında tesettürü korumak isteğinden ayırmasa da net ve tek boyutlu olan örtünme emrinin, şekil ve içerik olarak birden fazla tanımlamalarla pratiğe dökülmesine sebep oluyor. Deyim yerindeyse değişim lokomotifinin rastgele bir vagonuna tutunmak gerekli ve yeterli görülüyor. Bu haliyle edinilen sahte hafızalara dinimizden ve kültürümüzden uzak gardıropların refakat etmesi, zamanla kabuk gibi özün de zaafa uğrayacağı gerçeğini doğruluyor.

Kadın ve kadına dair pek çok şey, zevk ve estetik ambalajıyla tezgahlanınca boşlukta bırakılan kalp ve zihnin, sunulanı bir filtre kullanma ihtiyacı hissetmeksizin kabullenmesi bizleri dönüştürüyor. Mana aleminden ziyade madde alemindeki ideallerimiz ve bunlara meşruluk kazandıracak alan arayışı, şık olup örtüyü sevdirme gayreti, alımlılığı ve güzelliği öncelemek, dışlayanlara “farklı değilim” mesajını iletmek gibi üzeri örtülü iç seslerle kendimizce bir hizalama cetveli oluşturuyoruz. Bu da haliyle yaşanılan çağa ters düşmeyecek şekilde şahıs adedince mahremiyet çerçevesi çizilmesine sebep oluyor.

“Ben, Allah ve Rasulü’nün emri ve öğüdü doğrultusunda sakınanlardanım” şeklinde olması gereken hicap buyruğu, yerini göz alıcı renk ve desen eşliğinde başörtüye uygun makyaja, daracık ve kısa pardösülere, bluz/ceket ve pantolon ikilisine, topuklu ve açık ayakkabıyla “ben buradayım” cazibesine bırakıyor.

Sergilenen bu lisan-ı hal, harami kültürlerin etkisi altında arada sıkışıp kalmış olmanın yanı sıra, değerler terazisinin elimizde olan kefesinin, birilerinin makul bulması ve onların zevkini incitmemekten yana ağır bastığını gösteriyor. Oysa her hal ve tavrımızı beğenisine sunmamız gereken Allah Teala olmalı ki aşkla boyanabilelim.

“Aşkın ahı”na tutulduk


Tesettürün içerik ve şekliyle oynama iradesini kendinde bulanlar, Müslüman bir toplumun hayat tarzını zelzeleye uğratıp “kökünden silemedik ama bulandırdık” keyfini yaşarken farkında olmadan biz de keyiflerine ortak çıkıyoruz. Onların bu ilahi emri hafife alma dürtülerini anlamak mümkün ise de bizim vitrine olup, fıtratımızın tersine düşmemizin sebebi nedir, diye kendimizi hırpalamamız gerekmez mi?

Olması gerekenin aksine yapıp edilenlerin cezbesine tutulan bizleri, aslında değiştiren kendimiziz. Çıkmazımız tesettürün mahalli, örfi, siyasi, kültürel mana ve şeklinden ziyade aşk eksikliğimizde gizli. Af fermanının her halükarda elimize verileceğine olan sonsuz itimadımız, sevmenin koşulsuz itaati gerektirdiğini unutturdu. Aşkla besleyip gürbüzleştirmemiz gerekenleri, elin peşinde sürüklendiği sevdaları taklit ederek işgal ettirdik. Bizi arafta koyup sancılandıran ise sükût ettirdiğimiz ilahi aşkın ahı olsa gerek.

Heva ve hevesimize yönelerek ağzımıza bal çalanları geride bırakıp, gönül yatırılan dünyanın çatısı başımıza inmeden O’nun ve sevdiklerinin eteğine tutunup, bu ahın yükünü üzerimizden silkebileceğimiz eşikten bir an evvel geçebilmek niyazıyla…

Huriye KARNAP

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:21:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz rüya tabiri,Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz mekke canlı, Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz kabe canlı yayın, Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz Üç boyutlu kuran oku Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz kuran ı kerim, Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz peygamber kıssaları,Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz ilitam ders soruları, Aşk Eksikliğimiz Arafta Kalma Sebebimiz önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes