> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Gençlere Sorduk > Genciz lütfen ikaz etmeyiniz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Genciz lütfen ikaz etmeyiniz  (Okunma Sayısı 901 defa)
16 Eylül 2012, 12:17:35
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 16 Eylül 2012, 12:17:35 »



GENCİZ LÜTFEN İKAZ ETMEYİNİZ!

Temmuz 2012 82.SAYI

Nedense büyükler tarafından hep bir uyarı ve ikaz bombardımanına tutuluruz. Biz durumun farkında olsak bile onlar bu ikazları yapmadan rahat edemezler. Eve geç kalmayıp sağda solda oyalanmama, büyükler gelince ayağa kalkıp ellerini öpme, misafire hoş geldiniz deme, çok konuşmama, az abur cubur yeme türünden uyarılar silsilesi ile muhatap olmayanımız yoktur. Bazen sırf tenkit edilmeyelim, yine uyarılmayalım diye konuşup konuşmama konusunda bile ciddi bocalamalar yaşarız. Öfkeli annenin karşısında sussak “Neden bana cevap vermiyorsun?” deneceğini, konuşsak “Sus! Bana cevap verme!” sözlerini işiteceğimizi tahmin etmemiz zor olmaz.
Hele şu misafir gelince ortalarda görünme zorunluluğu, hoş geldiniz klasiği çoğumuz için hatırı sayılır bir gerginlik kaynağıdır. Uyarılar ve iteklemeler sonucu zoraki bir karşılama merasimi yaparak bir daha görünmemek üzere odamıza çekiliriz. Yaklaşık 10 dakika sonra tam da huzura erdiğimiz bir anda kapımız acı acı çalınır. Durum acildir. Misafire ikramların servis edilme zamanı gelmiştir. Annemiz de bizden yardım istemektedir. Buna benzer bir başka durum da ders çalışma konusunda yaşanır. Okuldan eve gelindiği andan sabah okula gidene kadar belki de en çok duyduğumuz sözlerden biri olan “Oğlum/kızım dersini çalış!” uyarısı artık duyulmaktan kanıksandığı için nihayet etkisiz hale getirilmiştir.

BU UYARILAR NEDEN?

İyi de büyükler nesilden nesile aktarılagelen tüm bu uyarıları neden yapma ihtiyacı duyarlar? Büyük olduklarını benimsetmek için mi, kendilerine de zamanında yapıldığı için mi, yoksa bize bir gıcıkları olduğu için mi? İşin o kısımlarını bilemiyoruz ama bize bakan cephesinin enteresan olduğunu söyleyebiliriz. Yani biz de biliyoruz ki akşam karanlığa kalmadan evde olunmalıdır, dışarıdan eve gelince eller yıkanmalıdır, sofrada yemeklere beğenmedim denmemelidir… Evde yorgunluktan bitap duruma düşmüş annemize yardım edilmeli, misafir gelince “hoş geldiniz”, giderken “yine buyurun” denmelidir. Bilmiyor değilizdir de o halde neden kendimize laf söylettiririz? Acaba uyarı yapılmadan iş göremiyor muyuzdur? Veya nasılsa uyaracaklar diye çalar saat çalmadan uyansa da yataktan kalkmayanlar gibi gevşek mi davranıyoruzdur?

Rehber öğretmen Elif Ay Üstün, ebeveynlerimizin eleştirilerinde haklı olduğunu bilsek dahi onların dediklerini yapmamamızın birçok sebebi olduğunu vurguluyor: “Genç ile anne baba arasındaki iletişim çocukluk döneminden itibaren çatışma üzerine kurulmuşsa; evdeki kurallar açık ve net olarak belirlenmemiş, yetişkinlerin o anki ruh durumuna veya çocuğun ısrarcılık durumuna göre değişiyorsa; çocuğa küçük yaşlardan itibaren yaşına uygun sorumluluklar verilmemişse, genç, anne babasının haklı olduğunu bilse bile farklı şekillerde davranmayı tercih edecektir.

Örneğin aileleriyle ergenlik dönemi gençleri arasındaki en önemli çatışma konularından biri ders çalışmadır. Genç ders çalışması gerekliliğini bilir fakat yapmaz. Dersine çalıştığında bunun kendi geleceği adına oluşturacağı zarar ve faydaları bildiği halde yapmaz. Çünkü erken çocukluk döneminden itibaren sorumluluk vazife anlayışı gelişmemiştir.  Zamanı planlama, kontrol etme becerileri oluşturulmamıştır. Aile çocuğun her türlü sorumluluğunu kendi üstlenmiştir. Genç yine onlardan bunu beklemektedir. Gerçekten çalışması gerektiğine de aslında inanmamaktadır. Diğer konular arkadaş seçimi, kılık kıyafet, eve giriş ve çıkış saatleri olarak sıralanabilir. Burada ailelerin tutarlılığı, ev kurallarının keyfi bir şekilde belirlenmemesi ve ailelerin gence, değer aktarımları son derece önemlidir. Buralarda başarılı olan aileler çocuklarıyla bu tarz sorunları yaşamazlar, küçük problemler oluşsa da bunları krize dönüşmeden çözmeyi bilirler.”

DIŞARDA EMEKÇİ, EVDE YEMEKÇİ

Bazıları anne babanın yanlarında olmadığı evin dışında kalan; okul, işyeri gibi ortamlarda gayet rahat işlerini kendi başlarına görebilmekte, temizlik, düzen, adab-ı muaşeret gibi büyüklerinden öğrendikleri bilgileri hiç zorlanmadan uygulayabilmekteler. Ancak her nedense bu arkadaşlar ailesinin yanına gelince hafızası sıfırlanmış gibi bütün bildiklerini unutarak her şeyi büyüklerden beklerler. Ebeveyni ise çocuğuna hiçbir şey veremediği zannı ile hayıflanırken bir yandan uyarılar zincirine devam eder: “Kızım kalk misafir geldi, bana yardım et.” “Hadi oğlum kapat artık şu interneti; hala bitirmedin mi ödevini?...”
Bizden en az bir iki kuşak önce dünyaya gelmiş ve hayatın çeşitli badirelerini atlatmış olan sevgili anne babamız, öyle sanıyoruz ki art niyet besleyerek yapmıyorlar bu eleştirileri. Büyüklerin bilgi ve tecrübeleri, aslında elde edebileceğimiz en güzel ve en kolay kaynaktır. Onlar, bizim yaşlarımızı yaşamış, okul, iş, aile vs. ortamlarda nasıl davranılacağını, nelerin bir insan için iyi veya kötü olabileceğinin bilincine varmış insanlardır. Uyarıları da işte bu yüzden, her zaman dedikleri gibi “bizlerin iyilikleri için”dir.

ANNE BABAMIZI ANLAMAK İÇİN NE YAPMALI?

Peki madem bizim iyiliğimizi düşünüyorlar da neden uyarıları bu kadar rahatsız edici geliyor anne babamızın? Belki de onları anlamıyor, anlamak için bir çaba göstermiyoruz. Hani yeni anne olmuş kişilerden “Anne olmadan anlaşılmıyormuş annemin neler çektiği” sözlerini duyarız. Gerçekten de yaşamadığımız bir kimliği özellikle annelik-babalık durumlarını anlamak oldukça güç. Dolayısıyla onların içinde bulunduğu durumu doğru değerlendirip, hareketlerine ve söylemlerine objektif yaklaşmamız da beklenemez. Ancak bir annenin veya bir babanın konumuna gelmeye gerek olmadan da onları anlamamız mümkün. Sonuçta empati denen bir şey var bu dünyada. En azından yaşanacak çatışmaların sayısını düşürmek adına onlarla empati kurabiliriz. 

Rehber öğretmen Elif Ay Üstün’ün açıklamaları bu konuda bize yardımcı olabilir: “Anne babalarını anlamaları konusunda gençlere empati kurmalarını öneririm. Evet, bazen anne babalar hata yapabilirler hatta zaafları ve korkuları nedeniyle (kötü arkadaş, madde kullanımı vb.) mantıklı davranamayabilirler ve sizin büyüdüğünüzün farkına varamayabilirler. Fakat tartışılmaz bir gerçek vardır ki her anne baba çocuğunu çok sevmekte ve onun için elinden geldiği, bilebildiği en iyi şeyleri yapmaya çalışmaktadır. Bunu hiçbir zaman unutmamalarını tavsiye ederim. Ve tabi ki anne babalarının onlara sonsuz emek harcadıklarını ve bu yüzden de sonsuz saygıyı hak ettiklerini de unutmamalarını öneririm.”

BİR GÜN SEN DE ANNE-BABA OLACAKSIN!

Empati deyince bir de aklımıza “ettiğini bulmak” sözü geldi, nedense?! Bir gün bizim de onların yerinde olabileceğimizi, bizi anlamayan çocuklarımıza laf dinletmek zorunda kalacağımızı, bütün emek ve uğraşılarımızın karşılığında onu düzeltemediğimiz gibi canımızdan çok sevdiğimiz evladımızdan hiç de hoş olmayan cevaplar alabileceğimizi unutmamak lazım. Bu açıdan bakıldığında anne baba olmak zor. Anne babamız, gün boyu bir yığın işle, güçle, patronla, evi geçindirmekle, temizlik, düzen, misafir, alışveriş gibi telaşelerle uğraşmaları yetmiyormuş gibi bir de çocukları laftan sözden anlamayınca sinir hapı alacak duruma gelebiliyorlar. Öyleyse onların uyarı ve nasihatlerini hemen tepkiyle karşılamadan dinlemeye çalışmak öncelikli olarak atacağımız ilk adım olmalı. Sonra da Allah ne verdiyse artık: “Tamam anneciğim, olur babacığım, siz nasıl uygun görürseniz efendim”:) Bakın  şimdiden “hayırlı” sıfatını kazanmaya başladınız... 

PİŞMAN OLMAMAK İÇİN

Allah’ın rızasına giden yol, anne babanın rızasını almaktan geçiyor. Onlara “öf bile deme” buyuran Alemlerin Rabbi’nin emri, bizi onlara karşı gelmekten sakındırmaya yetmeli aslında. Belki de sonradan çok pişman olacağımız durumlara gelmemek için yanı başımızdaki bu deneyimli insanlara kendimizi kapamadan, olabildiğince taleplerini yerine getirmeye çalışmamız, onların gönüllerini hoş tutmaya dikkat etmemiz gerekiyor.

Nurbahar AYDIN

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Genciz lütfen ikaz etmeyiniz
« Posted on: 24 Nisan 2024, 03:54:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Genciz lütfen ikaz etmeyiniz rüya tabiri,Genciz lütfen ikaz etmeyiniz mekke canlı, Genciz lütfen ikaz etmeyiniz kabe canlı yayın, Genciz lütfen ikaz etmeyiniz Üç boyutlu kuran oku Genciz lütfen ikaz etmeyiniz kuran ı kerim, Genciz lütfen ikaz etmeyiniz peygamber kıssaları,Genciz lütfen ikaz etmeyiniz ilitam ders soruları, Genciz lütfen ikaz etmeyinizönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes