> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sire > Hz.Alinin hilafeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz.Alinin hilafeti  (Okunma Sayısı 4989 defa)
07 Ekim 2010, 10:26:10
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 07 Ekim 2010, 10:26:10 »



4- Hz. Ali (r.a.)'nin Hilafeti (35-40 H.)


Yukarıda bahsettiğimiz gibi, Hz. Ali (r.a.)'ye 35. Hicrî yılın Zil­hicce ayı sonunda ve Hz. Osman'ın şehâdetinin ertesi günü bey'at olundu. Ama sahabelerden bir grup bunda gecikmişti. Sa'd İbn-i Ebi Vakkas, Üsâme bin Zeyd, Mugîre bin Şube, Nu'man bin Beşir ve Has­san bin Sabit bunlar arasındaydı. O'nun halifeliği dönemi, bir sürü fitne, savaş ve bunalımlarla geçti. Meselâ Cemel vak'asıyla başladı, Sıffeyn ile sürdü. Muaviye ile İslâm büyükleri arasında husumet başladı ve sürdü. Hâriciler fitnesi de buna eklendi. Öyle ki, ancak Hz. Ali'nin şehid edilmesi ile o mel'aneL sona erdi... Şimdi bunu özetliyelim: [39]

 
Osman (r.a.)'a Karşı İhtilâl Ve Cemel Olayı:
 

Hz. Osman'ın, bir âsi grubu tarafından öldürüldüğü kesin. Ama onun ardında hâin yahudi parmağı da aynı kesinlikte... Bu durum-Ja, katillerin bulunması ve şeriatın hükmüne boyun eğdirilmesi en tabiî istek ve vazifeydi. Bu yüzden de bütün müslümanlarla birlikte Hz. Ali de bunun peşinde ve çabası içindeydi. Kısası bekliyordu her­kes. Ancak Hz. Ali, bu işi aceleye getirmek istemiyor; fitnenin ta­mamen yok edilebilmesi için isabetli karar ve tam suçluya ceza dü­şüncesiyle, daha temkinli gitmeyi ve bazı önlemler almayı uygun gö­rüyordu. Bunun için de aceleden sakınıyordu. Bütün tarihçilerimiz de, Hz. Ali'nin bu isyanı ve suikastı şiddetle kınadığı ve uygun pozis­yonu bulup suçluları bastırarak, ilâhi adaletin isabetle tatbikini ta­sarladığında ittifak halindeler. Ama ne var ki; toplum durmuyor, olay­lar da onun tasarladığı istikamette gelişmiyordu[40].

Hâdisenin özü de şu: Talha, Zübeyr ikilisi ve üçüncü olarak da bir grup sahâLk; bu işin hızlandırılması, katillerin hemen kısas edil­mesi görüşünde olup, fitnenin bitimini de burada görüyorlardı. Hz. Ali'ye de bu konuda kendilerine düşeni yapacakları konusunda yar­dım ve destek sözü veriyorlardı, iddialarını isbat için de Basra'da bir ordu teşkil etmişlerdi. Ancak Ali (r.a.) onlardan mühlet istemiş, du­rumun selâmeti ve infazı yerinde olması için plânlı hareket etme­sine fırsat vermelerini istemişti[41].

Bütün bunlardan sonra ne oldu? Her iki taraf da Hz. Osman'ın intikamının alınması konusunda b-rleşiyorlardı. Bu niyetle de; kı­sasta acele taraflıları Basra'da buluştular. Aralarında Hz. Aişe, Tal-ha ve Zübeyr'in bulunduğu büyük bir sahabe grubuydu bu. Ve hiç­birinin de; Hz. Osman'a karşı girişilen isyan ve sonunda onun katle­dilmesine giden âsilerin yakalanıp cezalandırılmasının ötesinde bir niyyet ve emeli yoktu.

Bu meyanda, Hz. Ali tarafından da, durumun ıslahı ve bir iç har­bin önlenmesi bakımından, bir ordu o yöne hareket ediyordu.

îki cephe de aynı (sulh) gaye ile yüzyüze geldiler. Hiçbirinde sa­vaşmak, fitneyi körüklemek gibi bir niyet yoktu.

Nitekim de, Ka'ka' bin Amr, Hz. Ali'nin elçisi olarak, Hz. Aişe'nin huzuruna çıktı:

«Annemiz! Nedir sizi buralara getiren?» diye sordu.

«İnsanların arasını bulup, barıştırmak» diye cevab verdi. Sonra da Talha ve Zübeyr'e, ayrı ayrı sordu aynı soruyu. Onlar da:

«Biz de sade ve sade sulh için ve insanları barıştırmak için gel­dik» dediler... îki taraf konuşup tartışıp mes'eleyi, Hz. Ali'nin uhde­sine bırakmaya karar verdiler. Çünkü Osman'ın katillerine Allah'ın hükmünü uygulamaya fevren imkân olmadığını kabullendiler.

Ka'ka', Hz. Ali'nin yanına dönüp, varılan ittifakı haber verdi. Barıştan herkes sevinç duydu. Bu uzlaşma ve barış üstüne Hz. Ali de halka hitap etti ve Allah'a hamdini belirtip, ertesi gün geriye dönüş için emir verdi[42].

Peki ama sonra ne oldu?

Evet Hz. Ali barış ve uzlaşmayı halka duyurdu ve ertesi gün yola çıkma emri verdi. Ama fitne elebaşıları hemen toplanıp görüş­tüler. Bunlar; Ester Neh'î, Şüreyh bin Ûfî, İbni Sevda diye tanınan İbni Sebe, Sahim bin Sa'lebe ve îbni Haysem'in kölesi idi... Ve İbn-i Kesîr'in dediği gibi; «Hamdü lillâh ki aralarında bir tek sahabe yok­tu...» Barışın kendileri için doğuracağı tehlikeyi müzakere ettiler. Yâni sahabenin uzlaşmasının kendileri için tehlike olduğunu tesbit ettiler. Bu yüzden bazısı, «öyleyse Ali'yi de Osman'ın yanına gönder­meliyiz» dedi!.. Ama ibni Sebe bu görüşü reddetti ve sakındırdı. Asıl çâreyi de şöyle açıkladı: Kurtuluşunuz halkı karıştırmaktadır. Ki­minle karşılaşırsanız, harbi teşvik etmeye bakın. Birleşmek çağrı­sından şiddetle sakının. Böylece ancak, herkes kendi nefsiyle uğrasaçağından sizinle uğraşmalarını önlemiş olursunuz... Ve elebaşı­ları bu görüşte anlaşır anlaşmaz, ordunun ;çine yayıldılar.   -

Hz. Ali, ertesi gün yola niyetlenirken, Talha ve Zübeyr de aynı niyete varmışlardı. Artık barış kesinleşmiş, herkes hayırlı bir geceye girmişti. Ama Osman'ın katilleri şerli bir gecedeydiler.

Abdullah İbni Sebe ve arkadaşları harbi kızıştırmakta ittifak etr tekten sonra, durumun gelişmesine göre elaltmdan halkı kışkırtma­ya başladılar.

Ve bu düzenbazlar, fecirle uyandılar. Bine yakın sayıdaki hain­ler grup grup kendi çevrelerindeki karşıt grubun adamlarına kılıçlarla saldırdılar. Her grup kçndi çevresini ayaklandırdı. Halk yerinden fır­layıp, -baskına uğradık» zannıyla silâhına sarıldı. Herkes haykırı­yordu :

«Kûfelüer bizi oyuna getirdi. Bize hiyânet ettiler, uykuda bastı­lar!..» Ve bu işi Hz. Ali'nin plânladığını sanmışlardı. Durum Hz. Ali'­ye bildirilince şaşırdı ve «Bu halka ne oluyor?» dedi. Ve çevresine hay­kırıyordu: «Basrahlar bizi oyuna getirdi, uykuda bastırdılar.»

Artık herkes silâhına davranmış, insan ve binekler birbirine gir­mişti. Ve kimse de işin içyüzünü bilemiyordu. Artık savaş tabii sey­rinde yediğini yiyordu. Çünkü Hz. Ali'nin çevresinde 20 bin, Hz. Aişe'-nin çevresinde ise 30 bin civarında insan vardı. Bu koca orduları, lâ­netli İbni Sevda'nm fesat ekibi tutuşturmuştu. Hz. Ali'nin münadi-leri, «Savaşı bırakın, çekilin» diye bağırıp çağırsalar da duyacak yoktu[43]..

Savaşın hây u huyları arasında; Resûlullah'ın sohbetinde bulun­muş, iman şemsiyesi altında tanışmış yüzler birbirini karşılıyor, ta­nır tanımaz da hangi cepheden olursa olsun hemen savaştan el çe­kiyorlardı.

Beyhaki şöyle naklediyor: Ebû Bekir Muhammed bin Hasen El-Kaadî, senedi ile birlikte, Harb bin Esvedüddü veli'den şöyle rivayet etti: Hz. Ali ile dostları Talha ve Zübeyr, safların yaklaşmasıyla yüz yüze geldiler. Hz. Ali, Resûlullah'ın katırına binmiş halde ileri çıkıp, seslendi. Zübeyr'i çağırıyorum!.. Zübeyr'i çağırdılar. O kadar yaklaş­tılar ki, atlarının başları birbirinin hzasma geldi. Hz. Ali, «Zübeyr, Allah senden razı olsun; hatırlıyor musun biz falan yerdeydik, Resû-lullah geçiyordu, sana hitaben: «Zübeyr, Ali'yi sever misin?» dedi. Sen de: «Sevmez miyim, dayımın oğlu, amcamın oğlu ve dinimden...» dedi. O tekrar: «D.kkat et, gün gelir, haksız olduğun halde onunla savaşırsın» buyurduydu... Zübeyr hemen: «Haa, tabii. Resûlullah söy­ledikten sonra onu unutmuştum. Ama işte şimdi hatırladım... Valla­hi ben seninle savaşmam artık» dedi ve safları yara yara geri dö­nüp gitti Zübeyr.

Daha sonra Hz. Aişe'nin devesi yıkılınca, hevdecini alıp savaş alanının dışına taşıdılar. Hz. Ali onun yanına geldi. Selâm ver.p hâ­lini hatırım sordu: «Valide nasılsın?» deyince; «iyiyim» diye cevap verdi. O da «Allah seni

affetsin» dedi. Sonra sahabeler gelip onu selâmladılar. Sağlığına sevindiler[44].

 
Muaviye Mes'elesi Ve Sıffiyn Harbi
 

Hz. Ali, payitaht edindiği Kûfe'ye döndü, varır varmaz da Cerir bin Abdillâh el-Becli'yi Şam'a Muaviye'ye gönderip, onun da hal­kın bey'atına katılmasını istedi. O da, Muhacir ve Ensâr'ın toptan Hz. Ali'ye bey'at ettiğini pekâlâ biliyordu. Fakat Muaviye, bu bey'-atta «Ehl-i Hail ve Akt'in» bölündüğü ve dolayısıyla bu bey'at akti-nin gerçekleşmediği görüşünde ve onlarla tamamlanabileceği iddia-sındaydı. Bu yüzden de, Ali'nin çağırışına uymadı. Şart olarak da, Osman'ın katillerinin bulunmasını öne sürdü. Ve ancak o zaman «Mü'minlerin enıîri» olabileceğini savundu...

Fakat Hz. Ali, imametinin ve bey'atın tamlığına kesinlikle inanı­yordu. Çünkü Medine'lilerin ittifakı vardı. Burası Nebevi Hicret evi idi. O yüzden de Medine dışında bulunup da bey'atı gecikenleri zor­luyordu... Hz. Osman'a isyan edip onu öldürenler mes'elesini ise, plânlı şekilde ve kesin tesbitle, sağlıklı sonuç almak için programa bağlamıştı.  .

Muaviye'nin karşı tavrı anlaşılınca, onu âsi saydı, tslâm cema­atı ve imamlarının dışında ilân etti. Netice olarak, otuzaltıncı Hicri'­de Receb ayının onikinci gecesi yola çıktı. Nahile'de ordugâh kurdu, îbn-i Abbas'ı yerine vekil bıraktığından o Basra'dan gelip yetişin­ce, ordu Şam üzerine yürüdü. Maksat âsi valiyi İslâm cemaatına ka­tılmaya ve itâata zorlamaktı[45].

Muaviye bunu öğrenince, o da Şam'dan ordusuyla yürüdü, tki ordu Fırat nehri boyunda Sıffiyn ovasında karşılaştı. Ama önce, iki aya yakın süre karşılıklı elçi teatisiyle geçti. Hz. Ali, Muaviye ve çevresini bey'ata çağırıyor. Osman'ın katillerinin kısasının da çok yakında gerçekleşeceğine iknaya çalışıyordu. Muaviye ise, amca oğ­lu da bulunan Hz. Osman'ın kan dâvasında en çok hak sahibi olduğu­nu, öyleyse ön şart olarak bunu talep ettiğini belirtiyordu. Esasen bu sırada, aralarında zaman zaman taşlaşmalar da oluyordu.

Nihayet, otuzyedinci yılın Muharrem ayı gelip çattı. îki taraf da, bir ay ara vermekte anlaştılar. Umulan barıştı. Fakat, bu bekleme dö­neminde de hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Sonunda Hz. Ali deîlâllar çıkarıp ilân etti: «Emîrü'l-Mü'mininin ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz.Alinin hilafeti
« Posted on: 20 Nisan 2024, 16:30:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz.Alinin hilafeti rüya tabiri,Hz.Alinin hilafeti mekke canlı, Hz.Alinin hilafeti kabe canlı yayın, Hz.Alinin hilafeti Üç boyutlu kuran oku Hz.Alinin hilafeti kuran ı kerim, Hz.Alinin hilafeti peygamber kıssaları,Hz.Alinin hilafeti ilitam ders soruları, Hz.Alinin hilafetiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes