> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Hz. Süraka bin Malik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Süraka bin Malik  (Okunma Sayısı 2248 defa)
04 Mayıs 2011, 16:19:05
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 04 Mayıs 2011, 16:19:05 »



Hz. Süraka Bin Malik (R.Anh)



Peygamber efendimize, Peygamberlik görevinin 13. senesinde, Kureyş müşrikleri, Peygamber efendimizin vücudunu ortadan kaldırmak için kesin karar almışlardı. Bu hususta ısrarlı idiler. Bunun üzerine Allahû Teâla, Habibine hicret etmesi için izin verdi. Rasûlüllah efendimiz Hz. Ebû Bekir'e, beraber hicret edeceklerini bildirince, Hz. Ebû Bekir'in göz­lerinden sevinç yaşları aktı. Çünkü Kâinatın efendisiyle böyle bir yolcu­luk yapmak, herkese nasip olmazdı. Hz. Âişe validemiz buyurmuştur ki:

O güne kadar, bir kimsenin, sevincinden dolayı bu derece ağladığına şahit olmamıştım.

Rasûlüllah efendimiz ile Hz. Ebû Bekir hicret için yola çıktıktan sonra, müşrikler arzularını yerine getirmek için, Peygamberimizin hâne-i saadet­lerine uğramışlardı. Fakat, Peygamberimizi evde bulamayınca, şaşkına döndüler. Derhal her tarafı aramaya başladılar. Ancak Mekke'de olmadığını anlayınca, dışarıda aramaya karar verdiler. Bunun için herşeylerini ortaya koydular.

Peygamber efendimizle, Hz. Ebû Bekir'i öldürene veya esir edene çok miktarda mal ve para vereceklerini vaadettiler. Miktarını da 100 deve olarak bildirdiler.

Bu haber, Sürâka bin Mâlik'in bağlı olduğu Müdlicoğulları arasında da yayıldı. Sürâka bin Mâlik iyi iz takibi yapan birisiydi. Bu yüzden bu haberle yakından ilgilendi.

Bir salı günü Sürâka bin Mâlik'in oturduğu bölge olan Kudeyd'de, Müdlicoğulları toplantıda bulunuyorlardı. Bu toplantıya Sürâkabin Mâlik de katılmıştı. O sırada Kureyş'in adamlarından biri gelip, Sürâka'ya dedi ki:

"Ey Sürâka! Vallahi ben az önce, sahile doğru giden üç kişilik bir yolcu kafilesi gördüm. Onlar herhalde Muhammed ile arkadaşıdır."

Sürâka, durumu anladı. Ancak, ortada çok fazla miktarda mükâfat vardı. Bunu kendisi elde etmek istiyordu. Onun için başkasının bundan haberdar olmasını istemiyordu. Bu yüzden, ortada önemli bir şey yokmuş gibi konuştu:

"Hayır, o senin gördüğün kimseler, filân kişilerdir. Biraz önce geçmişlerdi. Onları biz de gördük."

Sürâka bin Mâlik biraz daha orada kaldı. Dikkat çekmeden evine geldi. Hizmetçisine, atını ve silâhını alıp vadinin arkasında kendisini bek­lemesini söyledi. Kendisi de kargısını almış, ucunun parlaklığının, başkalarının dikkatlerini çekmesini önlemek için de, kargının ucunu aşağıya çevirmişti.

Müşriklerin bâtıl bir âdetleri vardı. Bir işi yapmadan evvel, oklarla fala bakarlardı. Sürâka da yanına aldığı çantadan fal oklarını çıkardı. Peygamber efendimiz ile arkadaşına zarar verip veremeyeceğini, fal oklarından anlayacaktı.

Sürâka oklarla fala baktığında, oklar, Hz. Muhammed ve arkadaşına zarar veremeyeceğini gösteriyordu. Sürâka'nın buna çok canı sıkıldı. Fakat bütün düşüncesi vaadedilen yüz deveyi almaktı.

Yüz deveyi almak askıyla yanan Sürâka, başka bir şeye aldırmadan atma bindi. Falının ters göstermesi bile, onu bu takibinden vazgeçiremedi. Atını koşturmaya başladı. Fakat Sürâka'nın atı tökezlenerek yere düştü ve kendisi de yuvarlandı. Acaba yanlış mı fala baktığını öğrenmek için, tekrar birkaç defa daha aynı işi yaptı.

Netice hep aynı çıkıyordu. Muhammed ve arkadaşına zarar veremeye­cekti. Buna rağmen, yine yoluna devamda ısrar etti. Aldığı bir haber üzer­ine Rasûlullahm ve Hz. Ebû Bekir'in izlerini yine buldu.

Nihayet Sürâka yaklaşmıştı. Artık onları iyice görebiliyordu. Hatta, o sırada Rasûlullahın okuduğu Kur'an-ı Kerimi dahi işitiyordu. Fakat Resûl-i Ekrem efendimiz arkalarına hiç bakmıyorlardı.

Hz. Ebû Bekir arkasına bakınca, Sürâka'yi görüp, telâşa kapılmıştı. Peygamber efendimiz ona, mağaradaki gibi buyurdular:

"Üzülme, Allahû Teâla bizimle beraberdir!"

Sürâka yanlarına iyice yaklaşınca, Hz. Ebû Bekir, ağlamaya başladı. Peygamber Efendimiz, ona niçin ağladığını sordu. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir şöyle cevap verdi:

“Vallahi kendim için ağlamıyorum. Sana bir zarar gelirse diye ağlıyo­rum.”

Sürâka, Peygamber efendimize saldırabilecek kadar yaklaşmıştı ki, seslendi:

“Yâ Muhammed! Seni, bugün benden kim koruyacak?” Resûl-i Ekrem efendimiz de buyurdu ki:

“Beni Cebbar ve Kahhâr olan Allahû Teâla korur.”

O sırada Sürâka'nın atının iki ön ayakları, dizlerine kadar yere battı. Bundan kurtulup, tekrar saldırmaya teşebbüs edince, atının ayakları yine yere saplandı. Atını bu durumdan bir türlü kurtaramadı. Başka yapacağı hiçbir şey yoktu.

Bunun üzerine çaresiz kalan Sürâka, âlemlere rahmet olarak gönder­ilen şefkat ve merhamet sahibi Rasûlüllaha yalvardı:

“Yâ Muhammed! Bu işin, senin sebebinle olduğunu anladım. Dua et de kurtulayım. Bundan sonra sana asla zarar vermem. Senin peşine düşenlere de senden hiç bahsetmeyeceğim.”

Bütün olgunlukları ve iyi ahlâkı kendisinde toplayan, üstün ahlâk ve yaratılış üzere olan Peygamber efendimiz, onun bu dileğini kabûi etti ve Allahû Teâla'ya şöyle duâ etti:

"Yâ Rabbî! Eğer o sözünde doğru ve samîmi ise, onun atını kur­tar. "

Allahû Teâlâ bu duayı kabul buyurdu. Sürâka bin Mâlik'in atı bir hayli çaba sarfettikten sonra ayağını çukurdan çıkarabilmişti. Bu sırada atın ayağının çıktığı yerden, ateş dumanı gibi birşey göğe doğru yükseliyordu. Bu manzarayı gören Sürâka hayretler içerisinde kaldı.

Rasülüllah efendimiz ile arkadaşları, Sürâka'nın atım kurtarmasını beklediler. Sürâka, bütün bu olup bitenleri dikkatle düşünüyordu. Anladı ki, Hz. Muhammed bu hadiselerde dâima korunuyordu. Bütün bunları gördükten sonra Sürâka dedi ki:

“Yâ Muhammed, ben Sürâka bin Mâlik'im, benden asla şüpheniz olmasın! Size söz veriyorum. Bundan sonra beğenmediğiniz hiçbir işi yapmayacağım.”

Bunları söyledikten sonra, Kureyş müşriklerinin, kendilerini yakalayanlara çok mükâfat vereceklerini ve yapmak istedikleri şeyleri tek tek haber verdi.

Bu sırada Sürâka, onlara yol azığı ve binek deve vermek istediyse de, Peygamberimiz kabul etmedi ve buyurdu ki:

“Ey Sürâka! Sen İslâm dinini kabul etmedikçe, ben de senin deveni ve sığırını arzu etmem, istemem. Sen bizi gördüğünü gizli tut, hiç kimsenin bize yetişmesine meydan verme yeter.”

Allahû Teâlâ dileyince herşey oluyordu. O'na hâlis bir şekilde güve­nilip, rızâsı yolunda yürüyünce, akıllara durgunluk veren hâdiseler mey­dana geliyordu. Resûlullahı öldürüp, büyük mükâfatlara kavuşma hırsıy­la, kükreyen bir aslan misâli yola çıkan Sürâka, şimdi munis, uysal, bir çocuk oluvermişti.

Her şeye kadir olan Allahû Teâlâ, Habibine zarar vermemesi için Sürâka'nın kalbini iyiliğe doğru çevirmişti. Elbette Allahû Teâlâ, Habibini yalnız bırakmayacaktı. Çünkü O, insanlara merhamet için, onların dünyada ve âhirette ebedî saadet ve mutluluğa kavuşması için gönderdiği Peygamberiydi.

Peygamber efendimiz, ayrılmadan önce, Hz. Ebû Bekir'e, Sürâka'nm bir isteği olup olmadığım sormasını emir buyurdular. Hz. Ebû Bekir sorunca, Sürâka dedi ki:

“Sizinle benim aramda emannâme olacak bir yazı verir misiniz?”

Peygamberimiz emannâmenin verilmesini emretti. Hz. Ebû Bekir, hicrette yanlarında bulunan Âmir bin Füheyre'ye bu emanname'yi yazdırıp, Sürâka'ya verdi. O da alıp çantasına koydu.

Sürâka bundan sonra izini takip ederek geri döndü. Karşılaştığı bu durumları yolda kimseye anlatmadı. Ebû Cehil, onun eli boş döndüğünü görünce, Müslüman olduğunu zannetti. Söylediği şiirlerle onu kötüleyip herkesin gözünden düşürmeye çalıştı.

Sürâka şair birisiydi. Onun için Ebû Cehil'e şiirle şöyle cevap verdi:

Ey Ebû Cehil! Ben Muhammed'e iyice yaklaşmış, saldırmak üzereyken, atımın ayaklan birdenbire yere batıverdi. Sen eğer bu hâli görmüş olsaydın şüphesiz, Muhammed'in apaçık Peygamber olduğunu anlardın.

Sen söyle, artık buna kim dayanabilir? Senin yapacağın, Kureyşlileri ona saldırmaya teşvik değil, bilâkis buna mâni olmandır. Ben inanıyorum ki, Onun davet ettiği İslâmiyet bir gün yerleşip, her tarafa yayılacaktır. Öyle olacak ki, herkes ona karşı gelmeyi değil, Onunla sulh içerisinde yaşamayı isteyecektir.

Müslüman! öldürmeye gelen müslümanda dirilir. Müslümanda dirilen Allah için zorbalara karşı direnir. Sürâka, bundan sonraki senelerde, İslâmiyetin hızla ilerlediğine, karşısına çıkan küfür ve şirk engellerini bir bir aştığına şahit oluyordu. Sürâka anlatır:

Tâif'ten Cirâne'ye indiği sırada, Rasûlüllah efendimizle buluştum. Müslümanlar; Rasûlüllah (sav)'in önünde, aralıklı olarak; birbirlerinin ardınca, takım takım gidiyorlardı. Ensardan, otuz-kırk kişilik bir süvari birliğinin arasına girince, onlar, mızraklarını bana dürtmeye ve, "Sen, ne istiyorsun?" demeye başladılar. Beni, tanımadılar. Ben, Rasûlüllah efendimizi görünce, tanıdım. Sesimi işiteceği kadar, yanına yaklaştım. Hicret sırasında, Hz. Ebû Bekir'in, benim için yazmış olduğu emannâmeyi, iki parmağımın arasında tutarak kaldırdım ve dedim ki:

“Ya Rasûlallah! Bu, benim için yazdırdığın yazıdır! Ben, Sürâka bin Mâlik'im.” Rasûlüllah efendimiz buyurdu ki:

“Bugün, verilen sözde durma ve sözü yerine getirme günüdür. Yanıma, yaklaş!”

Hemen, yanma yaklaştım ve Müslüman oldum. Rasûlüllah efendimize soracağım bir şeyi, hatırlamaya çalıştımsa da, hatırlayamadım. Onun yer­ine başka bir meseleyi sual ettim:

“Ya Rasûlallah! Kendi develerim için doldurduğum havuzlarımın etrafını, yitik develer sararlar. Havuzumdan, onları da sularsam, bana ecir ve sevap var mı?”

Resulullah efendimiz buyurdu ki:

“Evet! Her susamış canlıyı sulamakta, ecir ve sevap vardır!” Sonra Peygamber efendimiz tekrar bana buyurdular ki:

Ey Sürâka! Kisrânın bileziklerini kollarında görür gibi o...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Süraka bin Malik
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:07:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Süraka bin Malik rüya tabiri,Hz. Süraka bin Malik mekke canlı, Hz. Süraka bin Malik kabe canlı yayın, Hz. Süraka bin Malik Üç boyutlu kuran oku Hz. Süraka bin Malik kuran ı kerim, Hz. Süraka bin Malik peygamber kıssaları,Hz. Süraka bin Malik ilitam ders soruları, Hz. Süraka bin Malik önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes