Konu Başlığı: Hz. Sabit ibni Kays Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 05 Mayıs 2011, 15:06:49 Hz. Sabit İbn-i Kays (R.Anh) Sabit İbni Kays (R.a.) gür sesli ve güzel konuşan bir sahabedir. Rasûlüllah (sav) efendimizin hatibi olmakla tanınan bir yiğit. Konuşmasıyla dinleyenleri hayran bırakan bir hatip... Savaş meydanlarında ise cengâverliğiyle meşhur bir kahraman... O, Yesrib'in sayılı kişilerindendi. Hazrec kabilesine mensuptu. Hicretten evvel müslüman oldu. Mekke'li genç davetçi Mus'ab (R.a)'ın güzel sesiyle okuduğu Kur'an ayetlerini dinledi. Bundan etkilendi ve gönlünü İslâm'ın nuruna açtı. Kelime-i şehadet getirerek İslâm'a girdi. O, iki Cihan Güneşi Efendimiz'i Medine-i Münevvere'ye hicret ettiği zaman, büyük bir süvari gurubuyla karşıladı. Onun önünde durarak son derece beliğ bir konuşma yaptı. Şöyle ki: Ya Rasülallah! Biz canlarımızı, çocuklarımızı ve kadınlarımızı koruduğumuz gibi seni koruyacağımıza söz veriyoruz. Buna karşılık bize ne var? Bize neyi vaadediyorsunuz?" dedi. Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz bu samimi karşılama ve suâle karşı tek kelime ile: "Cennet. diye cevap verdi. Orada bulunanlar bu cevaptan çok memnun oldu ve birlikte: "Kabul ettik Ya Rasülallah!.. Razıyız Yâ Rasülallah!.." diye sevinçlerini bildirdiler. Ne güzel vaad!.. Ne güzel cevap!. Kendisine tâbi olanlara Allah'ın rızası ve cennetini müjdelemek. Ashab bu halis niyet ve maksatlarla başka şeylere değer vermediler. Gel-geç sevdalara kapılmadılar. Fâni lezzetlerle telezzüzü terkedip ebedi hayat için çalıştılar. Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz arap şair ve hatipleri geldiğinde hatiplere karşı Sabit İbni Kays (R.a)'i şairlere karşı da Hassan İbni Sabit (R.a)'i görevlendirirdi. 630 m. senede Beni Temim'den bir heyet geldi. Fahr-i Kâinat (sav)'den izin alarak övünme yarışı yapmak istediler. Efendimiz de: "Hatibinize izin verdim. Konuşsun." buyurdu Utarid isminde bir hatip ayağa kalktı. Zengin olduklarını iyi işler yaptıklarını, halkın en güçlüsü en faziletlisi olduklarını sayıca çok ve savaşa çabuk hazırlandıklarını, sayıp döktü. Sonunda da; Bizim gibi faziletlere sahip olanınız varsa çıksın da görelim? dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz Sabit İbni Kays (R.a)'a cevap vermesini emir buyurdu, Sabit kalktı ve şöyle cevap verdi: "Hamd Allah'a mahsustur. Ben O'na hamd ederim, O'na iman eder ve O'ndan yardım isterim. O'na güvenir, O'na dayanırım. O birdir. Eşi-benzeri yoktur. Gökde ve yerde ne varsa hepsini yaratan ve yaşatan O'dur. O'nun ilmi her şeyi içine almıştır. Gizli ve açık her şeyi bilir. Yarattıklarının en hayırlısını Peygamber olarak gönderdi. O insanların en doğru sözlüsüdür. Soyu en asil soydur. Emindir. En cömerddir. Her bakımdan insanların en üstünüdür. Allah Teâlâ ona kitabını indirdi. O insanları Allah'a iman etmeye çağırdı. Biz bu daveti kabul ettik. O'na tabi olduk. Bu daveti kabul edenler kavmimizin en hayırlıları oldular. Bu davete karşı gelenlerle biz cihad edeceğiz, inananların canlarını ve mallarını koruyacağız. Allah'a hamdolsun ki bizleri dininin yayılmasına vasıta kılıp, Rasûlünün yardımcıları olarak şereflendirdi. Ben bunları söylüyorum. Allah'dan kendim ve bütün mü'minler için afv ve afiyet dilerim." Temim heyetinin şâiri kalktı şiirini okudu. Buna karşı da Hassan İbni Sabit cevap verdi. İslâm hatip ve şâirinin hutbe ve şiirleri karşısında Beni Temim'in reislerinden Akra İbni Habis Peygamber efendimiz için: "Bu zât muvaffak olmuştur. Vallahi onun hatibi ve şairi bizimkinden daha kuvvetlidir. Ses ve sedaları, mânâları daha güzeldir. Bu zat Allah tarafından korunuyor." diyerek hakkı kabul etti. Kelime-i şehadet getirerek müslüman oldu. Sevgili Peygamberimiz ona: "Bundan önceki halin sana zarar vermez." buyurdu Reislerinin peşinden Temim halkı da akın akın İslâm'a girdi. Sabit İbni Kays (R.a) Rabbinden çok korkan, onun gazabını çekecek her şeyden uzak duran bir muttaki mü'mindi. Birgün Resûl-i Ekrem (sav) onu, korkudan titrerken gördü. "Neyin var Yâ Sabit!" dedi. O da: "Mahvolmaktan korkuyorum." dedi. Efendimiz: "Niçin Ya Ebâ Muhammed!" dedi. Sabit (R.a) da: "Allahû Teâlâ, yapmadıklarımızla övülmeyi istemememizi emretti. Halbuki ben kendimi övülmeyi seviyor görüyorum. Allah bize büyüklenmeyi yasakladı ama ben kendimi beğendiğimi zannediyorum." diye cevap verdi! Bunun üzerine Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz onun korkusunu şöyle gidermeğe çalıştı: "Sabit! Övülmüş olarak yaşamaya, şehid olmaya ve Cennet'e girmeye razı olmaz mısın?" dedi. Bu müjdeyle onun yüzü aydınlandı. Gülerek: "Evet isterim Yâ Rasûlallah!" dedi. Efendimiz: "İşte bunlar senin için var" buyurdu. Yine o: "Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi Peygambere yüksek sesle bağırmayın. Yoksa farkına varmadan, işledikleriniz boşa gidiverir" [32]ayeti nazil olunca evine çekildi. Rasûlüllah'ın mescidine gelmedi. Kendini, yaptıklarım boşa mı gidiyor diye hesaba çekti. Yanına gelenlere bu sebepten gelmediğini söyledi. Efendimiz bunu haber alınca ona adam gönderdi ve: "Git ona şöyle söyle. Sen cehennemlik değilsin. Cennetliksin." buyurdu. Ne hassasiyet!... Ne derinlik!... Ne iman!... Ne sevgi!. Allah'ım bizleri de böyle hassas anlayışlı ve titiz davranışh eyle!... Cennete sevdalanmış olanların yolu şehadete uğrasa yollarını değiştirmezler. Sahabe nesli için en büyük mutluluk, cennetlik bir insan olabilmektir. Sabit İbni Kays (R.a) Hz. Ebû Bekir (R.a) devrinde Yemâme savaşma katıldı. Müseyleme üzerine gönderilen orduda Ensar'lı askerlerin kumandanıydı. O gün kefenini giydi. Hanut yağı sürerek bedenini kokuladı ve meydana atıldı. Müslümanların hamiyetlerini kabartan, müşriklerin de korkularını çoğaltan bir vuruşmaya girdi. Şiddetli darbeler aldı. Fakat düşmanın da gücünü kırdı. Orada şehid düştü. Cenâb-ı Hak şefaatlerine nail eylesin. Amin. [33] Sahabe, cihadı cennete giden yol olarak bellemişlerdi. Onlar, cennete cihad yoluyla ulaşmaya çalışıyorlardı. Sahabe fıkhında, cihad bir külfet değil, bir nimettir. Onlar, Allah yolunda Allah düşmanlarına karşı savaşmayı cihad noktasında tahdisi nimet biliyorlardı. Çünkü cihad olmasaydı, müslümanlar bir ömür boyu kâfirlerin esareti altında inlemeye mahkûm olacaklardı. Cihad, kendi başına bir çıkıştır, bir kurtuluştur. Bu kurtuluş yolunu önümüze koyan Allah'a sonsuz hamdü senalar olsun. [32] Hucurat Suresi: 49/2. [33] Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-İsabe Fi temyizi Sahâbe/İbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Refat el- Başa, Beyrut/ty |