> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Hz. Rıbı bin Amir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Rıbı bin Amir  (Okunma Sayısı 2216 defa)
05 Mayıs 2011, 15:10:04
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 05 Mayıs 2011, 15:10:04 »



Hz. Rıbı Bîn Amir (R.Anh)



Hz. Ömer'in hilafeti zamanı idi. İslâm adaleti altında müslümanlar, bir taraftan altın devirlerini yaşarken, diğer taraftan da İslâm orduları, dört bir cephede yeni fetihler yapıyor, zaferler kazanıyor ve İslâm topraklarını genişletiyorlardı.

Sâd b. Ebî Vakkas'ın kumandası altındaki 34 bin kişilik İslâm ordusu, Acem topraklarına dayanmıştı. Resul-i Ekremin duasının gerçekleşme­sine çok az bir zaman kalmıştı. İran Kisrası Resuî-i ekremin mektubunu parçalamış, Rasûlullah efendimiz de, "Ya Rabbi, nasıl o benim mek­tubumu parçaladrysa, sen de onu ve onun mülkünü parça parça et" diye dua etmişti.

Bu dua gerçekleşmiş, İran Kisrası, oğlu tarafından hançer ile öldürülmüş, şimdi sıra mülkünün parçalanmasına gelmişti. İran Kisrası Yezd-i Cürd'ün kumandanı Rüstem, İslâm ordusuna karşı hazırlıklarını tamamlamıştı. İslâm ordusunun 34 bin mevcuduna karşılık, İran ordusu­nun 80 bin yedeği yanında 120 bin mevcudu vardı. Bu mevcudun 30 bini, kaçmaması için zincirlerle birbirine bağlanmıştı.

İslâm ordusu, dinimizin emrine uyarak, elçiler göndererek, önce düş­manını İslâm dinine davet ediyordu. Bunun için Rüstem'e de birkaç defa elçi gönderilmişti. Rüstem her seferinde reddetmişti.

Rüstem'in yanına giden ikinci elçi de Ribî bin Âmir idi. Rüstem'in yanına vardığında, hiç görmediği şatafatlı bir manzara ile karşılaştı. Rüstem'in bulunduğu yer, nakışlı yastıklar, kadifeden halılar, inci ve yakutlar ve daha birçok zinetlerle süslenmişti. Rüstem, altından yapılmış bir koltukta oturuyor, etrafındaki insanlar bir köle gibi kendisine hizmet ediyorlardı.

Ribî'nin ise eski bîr kıyafeti, eğri bir kılıcı, yer yer eğilmiş bir kalkanı ve çelimsiz bir atı vardı. Ancak gördüğü şatafat Ribî bin Amir'i hiç mi hiç cezbetnıemişti. Bütün bu gördüklerine karşılık, onun da sarsılmaz bir imanı, yıkılmaz bir şecaati ve cesareti vardı. Halılarla örtülü yere varınca, atından indi ve hemen oraya atım bağladı. Silahı, zırhı üzerinde ve miğ­feri başında idi. Ona, "Silâhını bırak" dediler. O da şu cevabı verdi:

“Beni böyle kabul ederseniz ne âlâ, yoksa döner giderim.”

Orada bulunanlar, bu çelimsiz insandan çıkan cesurane sözler karşısın­da şaşırıp kalmışlardı. Rüstem, "Bırakın onu" dedi. Ribî ilerledi ve Rüstem'in yanına yaklaştığında, mızrağını yere sapladı. Yerde ise ipekli yas­tıklar vardı. Mızrağın keskin ucu, ipek yastıkları delip geçti. Etrafındakilerin fevkalâde değer verdiği bu süslü yastıkların, Ribî için hiçbir ehem­miyeti yoktu. Onun tek düşündüğü, elçilik vazifesini, İslâmın izzetine uygun bir şekilde yerine getirebilmekti. Ribî, süslü yastıklara aldırmayıp yere oturdu. İslâm elçisi Ribî bin Amir'in, huzurunda mızrağını yere sap­lamasından sonra, Rüstem dedi ki:

“Ne diyorsan, anlat bakalım!” Ribî şöyle cevap verdi:

Allahû Teâlâ, dilediği kimseleri, kula kulluktan kendisine kul­luğa, dünya sıkıntılarından feraha çıkaralım, bâtıl dinlerinin zul­münden kurtarıp İslâm adaletine ulaştıralım diye, bize bir Peygamber gönderdi. Kim bu dini kabul ederse, bizden olur, biz de döner gideriz. Kim de kabul etmezse, Allah'ın vaad ettiğine kavuşun­caya kadar onunla savaşırız.

“Allah'ın vaad ettiği nedir?”

“Kâfirlerle savaşırken ölen için cennet, geride kalanlar için ise zafer vardır.”

“Söylediklerini dinledim. Bu mevzuu düşünmemiz için bize mühlet verir misin?”

“Evet, istediğiniz mühleti veririz.”

“Kaç gün mühlet verirsiniz?”

“Bir veya iki gün ancak mühlet veririz.” Bunun üzerine Rüstem dedi ki:

“Hayır. Âlimlerimiz ve reislerimizle mektuplaşmamız için bu vakit az olur.”

Onun bu cevabı üzerine Ribî dedi ki:

“Peygamberimiz düşmanla karşılaştığımız zaman, üç günden fazla mühlet vermememizi emretti. Düşün ve adamlarına sor, bu mühlet içinde şu üç şıktan birini tercih et: Müslüman olmak, cizye vermek ve harb etmek.

Rüstem tekrar sordu:

“Sen onların efendisi misin?”

“Hayır, müslümanlar birbirlerine kuvvet veren tek vücut gibidir.”

Rüstem bunun üzerine adamlarını topladı ve dedi ki:

“Bu adamın sözlerinden daha kıymetli ve kabule şayan bir söz duy­dunuz mu?”

Adamları, Rüstem'in bu sözlerine şiddetli bir şekilde karşılık verdiler:

“Kendi dinini bırakıp, onun söylediklerine meyletmekten Allah seni muhafaza etsin! O adamın elbiselerini görmedin mi? Böyle elbiseler giyen adamın sözlerinde ne olabilir ki?”

Bunun üzerine Rüstem, adamlarına dedi ki:

“Yazıklar olsun size! Siz elbiselere mi bakıyorsunuz? İnsanın şah­siyeti elbiseleri ile değil, akıl, kabiliyet ve konuşması iledir. Bunlar zaten yiyecek ve elbiseye önem vermiyorlar. Onlara göre önemli olan, akıl ve kabiliyettir.”

Kısa bir zaman sonra, Ribî gibi elbise giyenlerden müteşekkil 34 bin kişilik İslâm ordusu, süslü elbiseler ve zinetler içerisinde bulunanların 200 bin kişilik ordusuna galip gelmiş ve İslâm orduları Medayin'e girerek, Resuli Ekremin duasının gerçekleşmesine şahit olmuşlardı. İslâm ordusundan, çok az kimse şehit olurken, İran ordusu 120 bin kişi zayiat vermiş, geri kalanları da yaralı olarak firar etmişlerdi. [29]

Sahabeler, Rasûlüllah (sav)'in yetiştirdiği inkılabçılardır. Sahabeler, Allah'ın dinini Allah'ın düşmanları karşısında net bir şekilde savunuyor­lardı. Cahiliyye düzenine meydan okuyorlardı. Kendi dâvalarının hedefi­ni açık bir şekilde düşmanlarına bildiriyorlardı. Düşman kula kullukta karar kılmıştı. Sahabe ise Allah'a kullukta karar kılmıştı. Allah'a kullukta karar kılanlar, kula kulluğa hayat hakkı tanımazlar. Şayet tanıyorlarsa, Allah'a kulluk dâvasına ihanet ediyorlar demektir. Cahiliyye ehli karşısında "Sizin dininiz size bizim de dinimiz bize" diyerek net tavır ortaya koymak, sahabe sünnetindendir.



[29] Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehtevî; Hüyelü'l Evliya; El-İsabe Fi temyizi Sahâbe/İbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahabe/Abdurrahman Ref at el- Başa, Beyrut/ty


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Rıbı bin Amir
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:28:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Rıbı bin Amir rüya tabiri,Hz. Rıbı bin Amir mekke canlı, Hz. Rıbı bin Amir kabe canlı yayın, Hz. Rıbı bin Amir Üç boyutlu kuran oku Hz. Rıbı bin Amir kuran ı kerim, Hz. Rıbı bin Amir peygamber kıssaları,Hz. Rıbı bin Amir ilitam ders soruları, Hz. Rıbı bin Amir önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes