> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Hz. Kab bin Züheyr
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Kab bin Züheyr  (Okunma Sayısı 5006 defa)
05 Mayıs 2011, 15:39:33
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 05 Mayıs 2011, 15:39:33 »



Hz. Ka'b Bin Züheyr (R.Anh)
 



Kâ'b bin Züheyr, Müzeyne kabilesinden olup, onbir şair yetiştiren bir aileye mensuptu. Babası Züheyr bin Ebî Sülemî ve kardeşi Büceyr de şair idiler. Kâ'b bin Züheyr'in babası Hıristiyan ve Yahudi âlimlerinin yanlarına gider, onları dinlerdi. Onlardan âhir zamanda bir Peygamber gön­derileceğini işitmişti.

Züheyr, bir gece rüyasında, gökten bir ip uzatıldığını, o ipten tutmak için elini uzattığı hâlde yetişemediğini görmüştü. Bu rüyasının, ahir za­manda gelecek olan Peygambere yetişemeyeceğine ve ömrünün o gön­derilmeden biteceğine işaret olduğunu anlamıştı.

Fakat oğulları Kâ'b ve Büceyr'e, âhir zaman Peygamberi gönderilince, Ona îman etmelerini vasiyet etmişti. Kâ'b bin Züheyr ve kardeşi Büceyr, İslâmiyet gelince, Peygamberimizle görüşmek üzere Medine-i Münevvereye doğru yola çıkmışlardı. Ebrak-ul Azzâf denilen yere geldik­lerinde, kardeşi Büceyr dedi ki:

“Sen burada bekle, ben Medine'ye gidip, O Peygamberi bir göreyim. Söylediklerini dinleyeyim.”

Büceyr Medine'ye gidince, Peygamberimiz ona, İslâmiyeti anlattı ve Müslüman olmasını söyledi. O da hemen kelime-i şehâdet getirerel Müslüman oldu.

Kâ'b bin Züheyr, kardeşi Büceyr'in Müslüman olduğunu öğrenince ona çok kızdı. Bunu dile getiren bir şiir yazdı. Şiirinde, Peygamberimiz ve İslâmiyete karşı hoş olmayan sözler söylemişti. Kardeşi Büceyr, bun; tahammül edemeyip, durumu Peygamberimize arz etti. Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdu ki:

“Kâ'b'a kim rastlarsa, onu öldürsün!”

Kardeşi Büceyr, Kâ'b'a bir mektup yazıp gönderdi. Mektupta, "Başının çâresine bak!" diye yazarak durumu bildirdi. Kâ'b'ın yazdığı kötüleyici şiire karşılık bir de şiir yazdı. Bu şiirinde özetle şöyle dedi:

Ey Kâ'b! Kabul etmeyip, yerdiğin bu İslâm dîninden daha gerçek ve daha sağlam bir din olamaz, var sende? kurtulmak istiyorsan putları bırak, bir olan Allaha îman et, Müslüman ol ki, kurtulabilesin! Kıyamet gününde kaçılamayacak oian Cehennem ateşinden, Müslüman olup, îman edenler­den başkası kurtulamayacaktır.

Büceyr, kardeşi Kâ'b'a yazdığı mektubun bir kısmında da şöyle yazmıştı:

Rasûlüllah (sav)'ı şiir yazarak hicvedip üzen Mekkelilerden bâzıları öldürüldü. Kureyş şâirlerinden sağ kalan İbni Zibâra ve Hubeyre bin Ebî Vehb  ise  başlarını  alıp  kaçtılar. Eğer sağ kalmak  istiyorsan,  acele Rasûlüllah (sav)'in yanına gel!

O, yaptığına pişman olup, tevbe ederek yanma gelen kimseyi öldürmez. Böyle tevbe ederek, geîip Müslüman olanların hepsini kabul etti. Bu mektubumu alır almaz Müslüman ol ve hemen buraya gel! Eğer bu dediğimi yapmayacak olursan, yeryüzünde başını al, nereye gideceksen git!

Kâ'b bin Züheyr, kardeşi Büceyr'in mektubunu alınca, sanki yeryüzü ona dar gelmişti. Zaten kabilesi arasında bulunan düşmanları, onun için, "O, artık öldürülmüş demektir!" diyerek dedikodu yayıyorlardı.

Kâ'b bin Züheyr, bu durum karşısında derin derin düşünmeye başladı. Yavaş yavaş gönlü aydınlanıyordu. Nihayet Müslüman olmaya karar verdi. Medine yollarına düştü. Peygamber efendimizi metheden ve ken­disinin de tevbe edip, Müslüman olduğunu bildiren uzun bir şiir yazdı.

Medine'ye varınca, gizlice Cüheyni kabilesinden olan bir arkadaşının .evine gidip, misafir oldu. Ertesi gün sabah, evine misafir olduğu kişi, onu, Peygamberimizin yanma götürdü. Peygamberimiz o sırada, Ashâb-ı ki­ram arasında idi. Eshâb-i kiram etrafini sarmış, sohbetini dinliyorlardı.

Kâ'b bin Züheyr, devesini mescidin önüne çöktürüp, içeri girdi. Pey­gamberimizin yanına yaklaşıp, kendini tanıtmadan dedi ki:

Yâ Rasûlallah! Kâ'b bin Züheyr yaptıklarına pişman ve Müslüman olarak aman dilemeye gelmiş bulunuyor. Ben onu sana getirsem, aman verip, Müslüman olmasını kabul eder misiniz?

Peygamberimiz buyurdu ki:

“Evet.”

“Yâ Rasûlüllah, ben şehâdet ederim ki, Allahtan başka ilâh yoktur. Sen de O'nun Rasûlüsün!”

“Sen kimsin?”

“Ben Kâ'b bin Züheyr'im.”

Eshâb-ı kiram onun Kâ'b bin Züheyr olduğunu anlayınca, Ensârdan biri ayağa kalkıp dedi ki:

Yâ Rasûlallah! Müsaade et, boynunu vurayım! Peygamber efendimiz buyurdu ki:

“Vazgeç ondan! O, içinde bulunduğu halden pişman ve Hakka dönmüş olarak gelmiştir.”

Bu sırada Kâ'b bin Züheyr, Müslüman olduğunu bildiren bir kaside okumaya başladı. Bu kasidesinde uzun bir girişten sonra, asıi mevzuya geçip, Müslüman olduğunu, tevbe ettiğini ve af dilediğini dile getirdi. Son kısmında da Peygamberimizi ve Ashâb-ı Kiramı metheden beyitleri okudu.

Peygamberimiz, Kâ'b bin Züheyr'in, "Banet süâdü= Sevgili uzaklaştı" sözleriyle başlayan bu kasidesini beğenip, çok memnun oldu. Onu affetti. Bürdesini (hırkasını) çıkarıp, onun omuzlarına koydu. Bu sebeple Kâ'b bin Züheyr'in kasidesi, "Kaside-i Bürde" ismi ile meşhur olmuştur. Kaside-i Bürde'nin birinci bölümü şöyle:

Kaside-i Bürde'nin Türkçe Tercemesi: (Bu kasideyi yazarken), Herem'i övmesi üzerine Züheyr'in elleriyle derlediği göz alıcı dünya çiçeklerini (nimetlerini) istemedim.

Ey yaratılmışların en hayırlısı olan Peygamber! Kıyamet günü geldiğinde benim senden başka sığınacak kimsem yoktur.

Kerîm olan Allah, kıyamet gününde Müntekım ismiyle tecelli edince, ey Allah'ın Rasûlü bana şefaat etmekle senin makam ve rütbene asla nok­sanlık gelmez.

Şüphesiz dünya ve ahiret senin cömertliğinden. Levh'in ve Kalem'in ilmi de senin ilmindendir.

Ey nefs, Büyük günahlardan dolayı Allah'ın rahmetinden ümit kesme! Çünkü Allah'ın mağfiretine nisbetle büyük günahlar küçük hatalar gibidir.

Umarım ki Rabbim rahmetini taksim ederken, taksim günahların (çok­luğuna göre) yapılır.

 

Kasîde-i Bürde'yi Türkçe Söyleyiş
 

"Şiiriyle Züheyr Övmüş Herem'i

Kralın şaire bolmuş keremi.

Acep Rabbim bize ödül vere mi?

Bir onun lülfundan dilerim rahmet,

Allahümme salli alâ Muhammed.

Ey kerem sahibi yüce Peygamber!

Vakit tamam diye gelince haber,

Bilinmez diyara başlar bir sefer.

Bunca ağır yükle bilmem n'ederim,

O gün senden başka kime giderim?!

Müntakim ismiyle Rabbim tecelli

Ederse, bizlere sensin teselii;

Şefaat kâmsın özünden belli...

Arzet halimizi ulu Allah'a

Güçlük mü var canım sen gibi şaha.

Bu yalın gerçeği bilenler bilir,

Senin ilmin Levh u Kalem'den gelir;

Kereminden dünya-ahiret feyz alır.

Müştakız feyzine yâ Rasûlallah,

Arınsın ruhumuz, sun şey'en lillah.

Kesme ümidini, gel etme ah vah,

İşlemiş olsan da bir nice günah,

Affeder hepsini, Gafûr'dur Allah.

El aç dergâhına seherde erken,

Ürpersin vicdanın dua ederken.

Huzuruna boyun büküp gidince,

Coşturur derya-i rahmeti bence;

Rabbim o rahmeti taksim edince,

Günahlara göre taksim yapılır,

En çok payı ondan asiler alır.

Hz. Kâ'b 645 senesinde Şam'da vefat etti. Rasûlüllahın hediye ettiği bu hırka, Hz. Muaviye tarafından Kâ'b bin Züheyr'in vârislerinden satın alınıp, muhafaza edilmiştir. Sırasıyla Emevîlere, onlardan Abbasîlere, daha sonra da Mısır'ın fethinde Mekke Şerifi taralından diğer kutsal emânetler ile birlikte Yavuz Sultan Selim Han'a teslim edilmiştir. Günümüze kadar korunan bu hırka, "Hırka-ı Saadet" ismi ile meşhur olmuştur. Bugün hâlâ İstanbul'da Topkapı Müzesinde "Hırka-i Saadet" odasında muhafaza edilmektedir. [207]

Hz. Peygamber (sav)'in ümmetinden olmak bir şereftir. Müslüman insanın bütün çaba ve gayreti Hz. Muhammed (sav)'in ümmetine layık bir kul olabilmektir.

Müslüman, hayatına peygamber sevgisini yansıtan insandır. Sa­habelerin hayatında peygamber sevgisinin büyük bir yeri vardın Onlar, peygamber sevgisiyle moral buluyorlardı. Peygamber sevgisi, Allah yo­lunda mü'min insanın fedakârlık sergisidir. Peygamber (sav)'in dâvasını hayata hakim kılmak için her hangi bir fedakârlıkta bulunmayanlar, O'na karşı sevgide samimi olmayanlardır.

Samimiyet dersinde sınıfta kalanlar, sevginin bedeline katlanmayanlardır. Allah ve Peygamber sevgisinin önüne geçirilmiş bütün sevgi ve sevdalar birer belâdırlar. Sahabeler, hayatlarında Allah ve Peygamberinin sevgisinin önüne başka sevgi geçirmeyenlerdir. Onların hayatında Allah sevgisinden sonra peygamber sevgisi geliyordu. Onlardan birini görenler, Allah'ı Peygamberini hemen hatırlıyorlardı. Çünkü sahabe, insanlara Allah'ı ve Peygamberini hatırlatmayı ve tanıtmayı vazife bilmişt. Dolayısıyla Allah'ı ve Peygamberini tanmıyanlar ve tanıtmayanlar, saha­belerin yolundan ayrılanlardır.


[207] Hayatis Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-İsabe Fi temyizi Sahâbe/İbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun min Hayalü's Sahâbe/Abdurrahman Refat el- Başa, Beyrut/ty


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Kab bin Züheyr
« Posted on: 26 Nisan 2024, 10:34:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Kab bin Züheyr rüya tabiri,Hz. Kab bin Züheyr mekke canlı, Hz. Kab bin Züheyr kabe canlı yayın, Hz. Kab bin Züheyr Üç boyutlu kuran oku Hz. Kab bin Züheyr kuran ı kerim, Hz. Kab bin Züheyr peygamber kıssaları,Hz. Kab bin Züheyr ilitam ders soruları, Hz. Kab bin Züheyr önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes