๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fıkhus Sahabe => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 06 Mayıs 2011, 16:51:05



Konu Başlığı: Hz. Enes bin Malik
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 06 Mayıs 2011, 16:51:05
Hz. Enes Bin Malik (r.anh)


Hadim-i Rasûlüllah (sav) olan bir sahabedir. Yani Rasûlüllah (sav)'e hizmet etme şerefine nail olmuş bir kimsedir. Milâdı 613 yıllarında Medine'de doğan ve milâdı 709 (h. 90) yılında Basra'da vefat eden Hz. Enes b. Mâlik'in neseb silsilesi: Enes b. Mâlik b. Nadr b. Bamdam b, Zeyd b. Haram b. Cündüb b. Amir b. Ganm İbn Adiyy b. Neccâr, Ebû Hamzatü'l-Ensan el-Hazrecî'dir. Annesi ise, Ümmi Süleym Sehle binti Milhan b. Halid b. Zeyd b. Haram b. Cündüb'dür. Annesi Ümmü Süleym, ensardan olup isminin Sehle oluşu hakkında çok çeşitli ihtilâflar vardır. Bazı eserlerde ismi Remile, Meyse ve Melike olarak zikredildiği gibi, Zamîsâi (Zümeysâ) veya Remisâi (Rümeysâ) olarak da geçmektedir.

Hz. Ümmi Süleym müslüman olunca, kocası onun İslâm'dan dönmesi için çok baskı yaptı. Fakat bu baskılardan bir sonuç alamayınca kızdı ve Ümmi Süleym'den ayrılarak Şam'a gitti. Orada kısa bir müddet ikamet ettikten sonra vefat etti.

Babasının ölümü üzerine Enes'in annesine Ebû Talha tâlib oldu. O zamanlar Ebû Talha henüz müşrik idi. Ümmi Süleym, onunla evlenmek için İslâm'ı kabul etmesini şart koştu. Ebû Talha bu şartı kabul ederek Hz. Ümmi Süleym ile evlendi. Resul-i Ekrem (sav)'in Medine'ye hicret­lerinde, Enes b. Mâlik henüz on yaşlarında bir çocuk idi. Hz. Peygamber (sav)'in Medine'ye gelişlerinde Medineli müslümanlar arasında meydana gelen heyecan ve coşkuyu Hz. Enes şöyle anlatmaktadır:

"Medine'nin çocukları hem koşuyorlar ve hem de "Muhammedi geldi, Muhammed geldi!" diye bağırıyorlardı. Ben de onlarla birlite koşmaya ve bağırmaya başladım. Bu şekilde koşup bağırırken etrafıma baktım, bir şey göremedim. Çocuklar ise yine bağırıyorlardı koşuşarak. Ben de koştum ve bağırdım. Fakat etrafıma dikkat edince gelenleri göremedim. Nihayet Rasûlüllah (sav) ile Hz. Ebû Bekir geldiler. Biz kendilerini gördükten sonra, adını şu anda hatırlayamayacağım adamın biri bizi şehre gönderdi. Bize

"Rasûlüllah (sav)'in geldiğini haber verin" diye tenbih etti. Şehre koştuk ve müslümanlara haber verdik. Ensardan beşyüz kişi onları karşılamaya çıktılar. Ensâr, onları karşılayarak,

"Bu­yurunuz, burada emniyete kavuşacaksınız. İtaat ile karşılanacaksınız" dediler.

Resul-i Ekrem kendisini karşılayanlarla birlikte şehre girdi. O sırada şehrin bütün halkı Resul-i Ekrem (sav)'i karşılamak üzere evlerinden ve dükkânlarından dışarı çıkmışlardı. Kadınlar da evlerinin damlarına çıka­rak Hz. Peygamber'in gelişini seyrediyorlardı. Resul-i Ekrem ile birlikte gelen Hz. Ebû Bekir'i de görüyorlar ve fakat ikisinden hangisinin Rasûlüllah (sav) olduğunu etraflarına soruyorlardı. Ben hayatımda o güne benzeyen bir gün görmemiştim.!

Hz. Peygamber, Medine'ye geldikten sonra bütün ensâr kendisine hizmet etmek hususunda yarışıyorlardı. Hz. Enes b. Mâlik'in annesinin, hizmet yarışında yapabilecek veya verebilecek hiçbir şeyi yoktu. Bundan dolayı hemen Enes b. Mâlik'i çağırıp elinden tutarak Resul-i Ekrem'in huzuruna çıktı:

"Ya Rasûlüllah, ben fakir bir kimseyim. Sizlere yardım edecek bir şeyimiz yok. Bu oğlumdur, yardım eimek ve hizmetinizde bulunmak üzere sizlere bırakıyorum. Onu kabul edi­niz" dedi. Resûl-i Ekrem, bu içten gelen arzuyu kırmadı. Enes b. Mâlik'i yanına aldı. Bütün zamanlarında onu yanında bulundurdu.

İslâm ümmetinin bütün nesilleri için Hz. Enes (r.a.) bir misyondur. Her müslüman aile, İslam davasına bir Enesini vakfetmelidir. Çocuklarını Rasûlüllah (sav)'ın davasına vakfedemeyen aileler, Rasûlüllah (sav)'in davasını hizmet edemezler.

Enes b. Mâlik, Rasûlüllah (sav)'ın hizmetine girdikten sonra O'nun bütün emirlerini büyük bir dikkat ve itina ile yerine getirmeye çalıştı. Resul-i Ekrem (sav) ile aralarında sır olarak kalmasını arzu ettikleri şey­leri büyük bir dikkatle muhafaza eder ve onları annesine bile söylemezdi.

Nitekim kendisinden rivayet edilen bir hadis-i  şerifte Enes şu olayı anlatır:

Çocuklarla birlikte oynuyordum. Rasûlüllah (sav) olduğumuz yere teşrif buyurdu. Bize selâm verdi. Sonra benim elimden tuttu. Ve beni bir işe gönderdi. Kendisi de bir duvarın gölgesinde oturarak benim geri dön­memi bekledi. Ben, O'nun emrini yerine getirmek için gittim, emirlerini ifa ettim ve sonra dönüp gelerek neticeyi kendilerine bildirdim. Sonra da evime döndüm. Annem Ümmi Süleym neden geciktiğimi sordu. Ben de,

“Rasûlüllah, beni bir işe gönderdi” dedim Validem,

“Ne işi?” dedi. Ben de,

“Sırdır” diyerek söylemedim. Annem benim bu tavrımı çok beğenmiş olacak ki bana,

“Oğlum, Resul-i Ekrem'in sırlarını iyi sakla!” dedi!"

Müslüman annelerin görevlerinden birisi de, çocuklarını sır adamları olarak büyütmeleridir. Sır saklamak, şahsiyet kalitesinin alâmetidir. Ço­cuklarına sır saklamayı öğretemeyen anneler, onların şahsiyet kalitelerini düşürmüş olurlar.

Hz. Enes b. Mâlik (sav), her sabah, sabah namazında Resul-i Ekrem (sav)'in yanında bulunarak O'nunla birlikte sabah namazını kıldıktan sonra Resul-i Ekrem'e oruca niyet edip etmediğini sorardı. Eğer oruca niyet ettiğini öğrenirse hemen iftar yemeğini hazırlardı.

Hz. Enes b. Mâlik(sav), Resul-i Ekrem'e o kadar sokulurdu ki, adeta ikisinin dizleri birbirine değerdi. Nitekim Hayber gazvesinde, Resul-i Ekrem (sav), Hz. Enes b. Mâlik (sav) ile birlikte giderken dizleri birbir­lerine dokunuyordu. Hz. Enes, Resul-i Ekrem'e çok yakın olduğu gibi ailesi de çok yakındı. Nitekim Ümmi Süleym Hayber'den sonra Hz. Safiye ile evlenen Rasûlüllah'ın evlenme işlerinde O'na yardım etmiştir. Yine Resul-i Ekrem, Hz. Zeyneb ile evlendiği zaman, Hz. Ümmü Süleym, O'na yemek yaparak hizmet etmiştir. Bu arada Hz. Enes davet olunacak şahısları çağırmakla görevlendirilmişti. Hz. Enes b. Mâlik (r.a.), Bedir gazvesinde henüz oniki yaşında olmasına rağmen savaş alanına gitmiş ve savaş esnasında mücâhidlere hizmet etmiş bu arada Rasûlüllah'ın hizme­tini de aksatmamıştır. Hz. Enes'e yaşının küçük olduğu hatırlatılarak Bedir'e iştirak edip etmediği sorulduğunda, "Bedir'den kim geri kaidı ki ben geride kalayım?" cevabını vermiştir. Cihada sevdalanmak, cennete sevdalanmaktır. Enes b. Malik (r.a.) cihada ve cennete sevdalıydı. Ona bu sevdayı Rasûlüllah (sav) kazandırmıştı.

Uhud ve Hendek gazvelerinde Enes b. Mâlik (r.a.) yine Rasûlüllah (sav) ile beraberdi. Hudeybiye barışı sırasında henüz delikanlılık çağma gelmek üzere idi. Umretü'l-Kaza'da ise Resul-i Ekrem'e refakat ederek Mekke'ye gitti. Daha sonra Hayber gazvesine ve Mekke fethine katıldı. Daha sonra Huneyn gazvesinde de bulundu. Ayrıca Resul-i Ekrem ile bir­likte Tâif muhasarasına katıldı. Veda Haccı'nda da bulunan Enes b. Mâlik, Resul-i Ekrem'in irtihalinde Medine'de idi.

Enes b. Mâlik, Hz. Ebû Bekir devrinde Bahreyn çevresindeki kabilelere âmil olarak zekâtları toplamaya memur tayin edildi. Hz. Ebû Bekir'in vefatında Bahreyn'de idi. Sonra Medine'ye geldi. Hz. Ömer, Enes b. Mâlik'i savaş meydanlarına göndermeyerek yanında alıkoydu ve istişare meclisine dahil etti. Hz. Ömer, Enes b. Mâlik'in akıl ve ileri görüşlülüğünden daima istifade etmiştir.

Hz. Ömer devrinde Medine'de kalan Hz. Enes b. Mâlik, zamanlarının çoğunu fıkıh öğretmekle geçirdi. Bu duruma ömrünün sonuna kadar devam etti. Bu arada Hz. Ömer zamanında Basra'ya göçerek orada yer­leşti. Orada da müslümanlara aynı şekilde fıkıh öğretmeye devam etti. Bir defa da İran bölgesindeki cihad birliklerine katıldı. Tuster şehrinin alındığı savaşa katılan Enes b. Mâlik şehir teslim alındıktan sonra ganimet mallarının Medine'ye getirilmesi işini üstiendi. Tekrar Basra'ya dönüp şehre vardığında Hz. Ömer'in şehâdet haberini öğrendi. Enes b. Mâlik (r.a.), Hz. Osman zamanında Basra'da kalarak fıkıh öğretimine devam etti. Hz. Osman'ın son devirlerinde fitne ve fesad olaylarına katıl­mamak için her imkânını kullandı. Medine'nin âsiler tarafından tehdit altında olduğunu öğrendiği zaman, yanma ümran b. Husayn'ı alarak ashabın çoğu gibi Halifenin yanında hareket etti.

Ertesi günü yolda iken Hz. Osman'ın şehâdet haberini aldı. Hz. Osman'dan sonra hilâfet makamına Hz. Ali geçti, Fitnenin en büyük merkezlerinden biri Basra şehriydi. Enes b. Mâlik, Basra'da ikamet etme­sine rağmen fitne ve fesad olaylarına hiç karışmadı. Kendisine müsbet veya menfi açıdan yapılan fikir alış-verişlerine de itibar etmeyerek hepsi­ni reddetti. Hz. Enes b. Mâlik, fitne ve fesad olaylarına karışmamakla bir­likte zulme ve haksızlığa karşı sessiz de kalmamış ve cephe almıştır. Nitekim Haccâc b. Yûsufun valiliği sırasında yapmış olduğu zulmü gördüğünde, onu hemen Abdülmelik'e şikâyet etmekte tereddüt göstermedi. Buna rağmen Haccâcı Zâlim, Enes'in derslerine devam etmiş ve onu hoşnut etmeye gayret sarfederek dâima hâl ve hatırını sormuştur.

Emeviler zamanında, ashâb-ı kiramın sayıları gittikçe azaldı. Kalanların ise değeri her gün daha da çok artmaya başladı Halk, bu gibi zevatı arıyor, buluyor ve onları dinliyordu. Hz. Enes b. Mâlik de ashâb-ı kiram içinde en uzun ömürlü olanlarından biriydi. Bu itibarla halkın iltifatına ve muhabbetine dâima mazhar olmuştur.

Hicretten sonra seksen seneyi geçen bir ömür süren Hz. Enes b. Mâlik artık yaşlanmıştı. Hulefa-i Râşidîn devrinde yaşadığı gibi Emevilerin de pekçok hükümdarı devrinde yaşadı. Basra şehrinde hastalandığı etrafa yayılınca, halk dalgalar halinde evine gelerek kendisini ziyaret etti ve gece gündüz onu yalnız bırakmadı. Nihayet milâdı 709 yılında Basra'da Rahmeti Rahmana kavuştu. Vasiyyeti gereği Rasûl-i Ekrem'in saçlarından bir kısmı kabrine kondu. Teçhiz ve tekfin işleri de yine vasiyyeti üzere yapıldı.

Hz. Enes b. Malik, güzel huylu idi. Kendisi son derece nazik, lâtif ve yumuşak huylu güzel yüzlü, hoş sohbet bir sahabe idi. Yani "medenî insan örneği" idi. Rasûlüllah'a olan sevgisini her zaman ve her yerde açığa vuruyordu. Hz. Peygamber'in hizmetinde bulunmak onun için son derece sevindirici, zevk verici ve neşeli bir işti. Rasûlüllah (sav) de onun halini her zaman takdir edip fırsat buldukça onu hayır ile yâd eder ve hizmetini dua ile karşılardı. Resul-i Ekrem'in vefatından sonra Enes b. Mâlik, ders vermeye başladığı zaman Rasûlüllah (sav) devrini büyük bir zevk ve şevk içinde anlatır ve onun sünnetinden ve yaşayışından söz ederken vecd içinde adeta kendinden geçerdi. Hz. Enes b. Mâlik, her davranışını Rasûlüllah (sav)'ın sünnetine uydurmaya çalışırdı. Rasûlüllah'ın bütün hal ve hareketini kendisine rehber yapmıştı. O'nu aynen takîid ederdi. Herhangi bir sahabeye namaz hakkında soru sorulduğu zaman on!ar hemen Enes b. Mâlik'i örnek olarak gösterirdi. Sünnete riâyet etmede, ilimde, takvada örnek insandı.

Hz. Enes'in en önemli vasıflarından biri de haksever olması idi. Halkı zulüm ve şiddet hareketleri ile yıldıran emirlere şiddetle çatardı. Bu durumda kalan emirler, onu kırmamak için sözlerini küçük bir çocuk gibi dinlerlerdi. Nitekim Hz. Hüseyin'in başı Ubeydullah b. Ziyad'a geti­rildiğinde  Ubeydullah  Hz.  Hüseyin'e  karşı  çirkin  sözler  söylemeye başlayınca, orada bulunan Hz. Enes hemen müdâhale ederek, "Bu baş, Rasûl-i Ekrem'in başına benziyor" diyerek onu susturmuştu.

Enes b. Mâlik, çoluk, çocuğunun kalabalı'khğı ile tanınır. Bütün ensârdan daha fazla çocuk sahibi idi. Bu da Rasûlüllah'in bir duası eseriydi. Hz. Enes'in annesi Ümmü Süleym oğlunu Rasûlüllah'a getirdiği vakit, Ondan oğlu için dua etmesini istemişti. Resul-i Ekrem de Ümmü Süleym'i kır­mayarak ellerini kaldırıp:

"Ya Rabbi, onun malını, evlâdını çoğalt ve onu cennete koy" buyurarak dua etmişti. Bu dua kabul olunmuş ve Hz. Enes b. Malik'in hem malı çoğalmış ve hem de evlâtları çok olmuştu. Hz. Enes b. Mâlik'in çocukları arasında Abdullah, Ubeydullah, Zeyd, Yahya, Halid, Musa, Nasr, Ebû Bekir, Ömer, Alâ, Berra, Reme, Ümeyme ve Ümmü Haram'i sayabiliriz. Bu evlâtlarının hemen hepsi tarih'te meşhur olmuşlardır.

Hz. Enes b. Mâlik son derece yakışıklı ve nurânî yüzlü bir kimse idi. Zaman zaman sakalını kına ile boyardı. Bütün hayatı boyunca son derece sade ve basit bir hayat sürmüştür. Fakirleri gördüğü zaman hemen yanma giderek tasaddukta bulunur, talebelerine harçlıklar vererek onlara yardım­cı olurdu. Kendisi son derece gayretli ve cesur;idi. Hiçbir şeyden korkmaz ve çekinmezdi. En çok korkulan vali ve hükümdarlar karşısında her sözünü açıkça ve çekinmeden söyleyerek onların kötülüklerine engel olurdu. Cihada katıldığı zaman, sanki bir ordu imiş gibi gayet fütursuzca düşman üzerine saldırarak gözlerini yıldırır ve onları korkuturdu. Talebelerinin sayısı oldukça fazladır. Bunlar arasında tanınmış pekçok tabiîn vardır. Hasan-ı Basrî, Süleyman Temri, Kaîâde, Muhammed b. Sîrin el-Ensûrı, Saîd b.. Cübeyr bunlardandır. Rivayet etmiş olduğu hadis-i şeriflerin sayısı oldukça fazla olup bunların pek çoğu ittifak halinde hadis kitaplarında zikredilmiştir. Hz. Enes (r.a.)'in rivayet ettiği meşhur bazı hadis-i şerifler:

“Zâlime yardım, onu zulmünden alıkoymaktır.”

“İnsan sevdikleri ile beraberdir.”

“Ey nas, takvanıza dikkat ediniz. Şeytan sizi aldatmasın. içinizden bir kimse, bir felâkete uğraması yüzünden, ölümü temenni etmesin; ölümü dileyecek hale gelenler; 'Ya Rabbi, hayat hakkımda hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, hayat hakkımda hayırlı olmadığrzaman ruhumu kabzet' desin.”

Resul'i Ekrem efendimize on yıl hizmet ettim, onun bana bir kez bile, "Şu işi yapmasaydın da böyle yapsaydın" dediğini yahut onun benim bir işimi ayıpladığını görmedim. [24]

Hz. Peygamber (sav)'e hizmet etmek, büyük bir şereftir. Hz. Enes b. Mâlik, bu şerefe nail olan öncülerdendir. Hadim-i Rasûlüllah olmak, her, müslümanm özlemi ve görevi olmalıdır. Bugün Rasûlüllah (sav)'in şahsı aramızda yoktur. Ancak O'nun sünneti ve sireti önümüzdedir. Rasûlüllah (sav)'in sünnetine ittiba etmek suretiyle O'nun örnekliğini ve önderliğini hayata taşımak heran mümkündür. Mü'min kişinin hayatıyla Rasûlüllah (sav)'in örnek ve önderliğine şahidlik etmesi, hadim-i Rasûlüllah (sav) olmanın bir neticesidir. Rasûlüllah (sav)'in sünnetine ittiba etmeyenler, Rasûlüllah (sav)’e hizmet etmiyorlar demektir. Sahabe nesli, Rabbine ve Peygamberine hizmet etmiştir. Yani Allahû Teâla'nın ayetlerini ve Rasû­lüllah (sav)'in hadislerini hayata dönüştürmüşlerdir. Hz. Peygamber (sav)'in hadislerini hayata dönüştürmeyenler, hadim-i Rasûlüllah ola­mazlar.

Müslüman anne ve babaların vazifelerinden birisi de, Allah yoluna evladlarmı vakfetmeleridir. Sahâbe-i Kiram'm izinde yürüyen müslüman insan, evladlarını Allah'ın davasına adayan insandır. Allah yolunda müslüman adayışsız olamaz. Adayışlarınız Allah için değilse, yanlışlarınız sayısızdır. Müslüman olarak çocuklarımız, yanlışlara adadığımız adak­larımız olmamalıdır. Bir takım cahili kurum ve kuruluşlarda geçmek üzere adanan evladlar, yanlışlara adanmış adaklardır. Bir müslüman anne ve baba için evladını yanlışa adak diye adamak, onu alıp ateşe atmaktır. Bu, aynı zamanda dünyanın en büyük zilletidir. Sahabe neslinin lügatında yanlışa adak adamak, dinsiz kalmaktır!

Sahabenin fıkhı; müslümanın malıyla, canıyla, evladlarıyla ve kuvvetiyie sünnete ittiba meselesini önde tutmasıdır. Rasûlüllah (sav)'in mirasına sadakati önemsemek, sahabe fıkhım idrak etmek cümlesindendir. Söylemde ve eylemde sünnet-i seniyyeye uygunluğu önemse­meyenler, sahabenin fıkhını anlamayanlardır. Sahabeler, Rasûlüllah (sav)'in izinde harcanmayan hayatı berbat olmuş bir hayat olarak görüy­orlardı. Çünkü Rasûlüllah (sav)'in sünnetine uygun olmayan her kal ve hâl merdüttür. Yani Allah'ın dini nazarında makbul olmayıp geçersizdir.

 



  [24] Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-İsabe Fi temyizi Sahâbe/İbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Ref'at el-Başa, Beyrut/ty; Sahihi Buharî/Buharî, Sünen-i Tirmizî/Tîrmizî


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Enes bin Malik
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 12 Ekim 2014, 09:31:49
Esselamu aleykum ve rahmetullah;
Peygamber efendimiz(sallahu aleyhi ve selle)'e hizmet etmiş ve onu görmüş birisi..O'na ( Alemlerin rasulü Ekrem'ine sav ) hizmet etmek çok güzel bir şey..Mevlam razı olsun..Mevlam bizleri hak yolundan ayırmasın İnşAllah...


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Enes bin Malik
Gönderen: Damla üzerinde 11 Nisan 2016, 16:21:34
#Esselamu aleykum..Enes bin Malik de Allah a.c. ye karşlı kulluk vazifesini tamamlamış birisidir..Her zaman imanına düşkün olan birisidir..Rabbim razı olsun..#


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Enes bin Malik
Gönderen: Pelinay üzerinde 17 Nisan 2016, 06:36:28
Ve aleykumusselam.Allah yoluna adanmis bir sahabe.
Hayatini okuyunca huzunlendim acikcasi.o zamnda muspuman anne babalar hic dusunmeden cocuklarini Allah yoluna adiyor,o yolda yetismeleri icin gauret gosteriyorlardi.simdilerde ise Allah yolu haricinde her seye adar olduk,cocuklarin nerde yetistiginin de cok bi onemi kalmadi.
Herhalde rızai ilahiyi cok ucuz zannediyoruz biz.akai takdirde bu tavirlarimizin ,Islam i bu denli yüzeysellestirmemizin bir aciklamasi olamaz.


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Enes bin Malik
Gönderen: Nursima 7 üzerinde 17 Nisan 2016, 13:43:49
Ve aleykümüsselam.BU yazı sayesinde Hz.Enes bin Malik'i tanımış olduk.Her zaman imanına düşkün olan bir insanmış.


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Enes bin Malik
Gönderen: Yağmur Gmş üzerinde 17 Nisan 2016, 14:51:44
Bismillah...
Sayenizde de Enes Bin Maliki de tanımış olduk. Çok detaycı bir yazıydı.  Paylaşım için Allah cc. razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Enes bin Malik
Gönderen: Ceren üzerinde 17 Nisan 2016, 16:36:34
Aleykumselam.Enes bin.Malik Peygamber efendimizin yolunda gidip ona ve islama hizmet etmistir.Rabbim bizleri allah yolunda giden bu sahabelerin yolunda olan kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Enes bin Malik
Gönderen: Mehmed. üzerinde 24 Aralık 2018, 17:14:26
Ve aleykümüsselam Hz. Enes Peygamberimiz e hizmet etmiştir Peygamberimiz o denli merhametlidir ki Hz. Enes e hic kizmamis  bir kere dahi kötü söz etmemiştir