> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Hz. Ebu Said el Hudri
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Ebu Said el Hudri  (Okunma Sayısı 5999 defa)
06 Mayıs 2011, 16:35:56
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 06 Mayıs 2011, 16:35:56 »



Hz. Ebu Saıd El Hudrı (r.anh)



Ashâb-ı kiram’ın fakihlerinden biri. Sa'd b. Mâlik b. Sinan b. Ubeyd, Adiyy b. Neccâr kabilesindendir. Babası, Medine'de  İslâm'ın tebliği başladığında müslüman olmuş, Ebû Said müslüman bir ailede dünyaya gelmiştir.

Ebû Said el-Hudrî, Rasûlüllah'ın hadislerinden binden fazla rivayet eden Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik, Ümmü'l-Mü'minin Âişe, Abdullah b. Abbâs, Cabir b. Abdi İlah el-Ensârı, ile birlikte Muksirun adı verilen sahabelerden biridir. Bu yedi sahâbî, onaltıbinden fazla hadis rivayet etmiştir. Ebû Sâid el-Hudrî bin yüz yetmiş hadis rivayet etmiştir. Bunlardan krrküç tanesi Buhâri ve Müslim'de yirmi altısı yalnız Buhâri'de, elliikisi yalnız Müslim'de, diğerleri öteki hadis kita­plarında bulunmaktadır.[85]

Ebû Sâid, Medine'de Mescid'i Nebevî'nin inşasına katılmış, Bedir gazasında küçük olduğundan bulunamamış, onüç yaşında Uhud gazasına babası ile katılmış ve bu savaşta babası Mâlik şehid olmuştur. Babasmm ölümünden sonra ailesinin geçimi ona kalmış ve önceleri açlık çekmiş, karnına taş bağlamıştır. Ailenin kadınları, "Kalk da Rasûlüllah'a git, ondan bir şey iste, herkes istiyor" dediklerinde önce gitmemiş, sonra Rasûlüllah'ın huzuruna gittiğinde onun şu hutbeyi irâd ettiğini görmüştür

: "İstiğna gösteren ve İffeti muhafaza eden İnsanları Cenâb-ı Hak âlemden müstağni kılar." Bu sözü duyduktan sonra bir şey istemeye cesaret edemeden dönmüştür. Bunun sonrasını kendisi şöyle anlatır: "Rasûl-i Ekrem'den bir şey dilemeyerek döndüğüm halde Cenâb-ı Hak bize rızkımızı gönderdi. İşimiz o kadar yoluna girdi ki, Ensar içinde biz­den daha zengin bir kimse yoktu.”[86]

Ebû Said, Benû Mustalik ve Hendek gazalarına da katılmış, seferlere çıkmıştır. Hudeybiye, Hayber, Mekke'nin fethi, Huneyn, Tebük gazaların. Osman İbni Affan'a gittim. Onu hüzünlü gördüm. Üzüntüsünü gider­mek ve teselli etmek için ona Hafsa'dan bahsettim. İstersen Hafsa'yı sana nikâhlıyayim dedim. Osman birden cevap veremedi. Hemen evet diyeme­di. Biraz düşünmek için zaman istedi ve Hele bir düşüneyim dedi. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra karşılaştığımızda, şimdilik evlenemiyeceğim diye Özür diledi.

Hz. Ömer aynı teklifi Hz. Ebûbekir (r.a)'a yapmayı düşündü. Onunla karşilaştığında: "İstersen sana kızım Hafsa'yı nikahlıyayım" dedi. Hz. Ebûbekir de sustu. Ağzını açıp da bir söz söylemedi. Hiçbir cevap ver­medi. Bu sebeple ona, Osman'a gücendiğinden daha fazla kızdı.

Hz. Ömer (r.a) iki samimi arkadaşından müsbet bir cevap alamayınca canı sıkıldı, içerledi. Üzüntülü bir şekilde Rasülullah (sav)'in huzuruna girdi ve şöyle dedi:

"Yâ Rasûlallah! Ben Osman'a şaşıyorum. Hafsa'yı ona nikahlamak istedim de yanaşmadı."

Ebûbekir de öyle...

İki Cihan Güneşi Efendimiz Ömer'e tebessüm ederek:

“Yâ Ömer! Hafsa, Osman'dan, Osman da Hafsa'dan daha hayırlı birisiyle evlenecek­tir,” buyurdu.

Hz. Ömer büsbütün merak içerisinde kalmıştı. Osman'dan daha hayır­lı damat kim olabilirdi? Merak içerisinde aradan yine birkaç gün geçti. Nebiyy-i Ekrem (sav) Efendimiz Hafsa'ya tâlib oldu. Hz. Ömer (R.a)'a:

“Sen kızın Hafsa'yı bana nikâhlarsın. Ben de kızım Ümmü Gülsüm'ü Osman'a nikâhlarım,” buyurdu.

Hz. Ömer bu müjdeye çok sevindi. İki Cihan Güneşi Efendimiz bu haberle Hafsa'yı kendisine Allah'ın nikahladığını anlatmak istiyordu. Bunun üzerine kısa zamanda düğün hazırlıkları tamamlandı. Hicretin üçüncü yılında şaban ayı içerisinde Hz. Hafsa, Resûl-i Ekrem (sâv) Efendimizle nikahlanarak mü'minlerin annesi olma şerefine erdi.

Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz bu nazikâne teşebbüsü ile üç büyük sahabesi arasındaki dostluğu, kardeşliği, din bağını hısımlıkla, akrabalık­la daha da kuvvetlendirmiş oldu. Âişe'yi nikahlayarak Hz. Ebûbekir (R.a)'i Hafsa'yı nikahlayarak da Hz. Ömer (R.a)'i taltif etti. Onları kendine kayınpeder, kızlarını da mü'minlerin anneleri olma bahtiyarlığı­na kavuşturdu.

Hz. Ebûbekir (R.a) kendine teklifte bulunan Hz. Ömer'e müsbet-menfi bir cevap veremediği için üzülüyordu. Fakat başka çaresi de yoktu. Çünki bir sırrı muhafaza etmesi gerekiyordu. Hz. Hafsa ile Fahr-i Kâinat (sav)'in evleneceğini biliyordu. Bunu söylemek emanete ihanet olacaktı. Bu sebepten sükût etti. Nikâh kıyıldıktan sonra Hz. Ömer (R;a)'a gelerek özür diledi ve durumu şöyle izah etti:

“Hafsa'yla evlenmemi istediğin, benim de sana cevap vermediğim zaman herhalde bana gücenmişsindir.” dedi. Hz. Ömer de:

“Evet” diye cevap verdi. Bunun üzerine Ebû bekir (R.a) şunları söyledi:

“Bana bu konuyu açtığında sana bir cevap vermeyişimin sebebi, Rasülullah (sav)'in Hafsa ile evlenmekten söz etmesidir. Elbette onun sır­rını ifşa edemezdim, şayet Nebiyy-i Muhterem, Hafsa ile evlenmekten vazgeçseydi, elbette onunla evlenirdim diyerek onu teselli etti.

“Ne nezâket!.. Ne edeb!.. Ne sır, saklayıcılık!.. İşte İslâm edebi!... Emanet bir sır... Sükût bir hazinedir... Emanete riâyet ve sükûtu ihtiyar etmek ise insanın emniyeti ve süsüdür...

Hz. Hafsa (R.anhâ), Rasülullah (sav)'ın evine Şevde ve Aişe (R.anhümâ) annelerimiz varken gelin olarak geldi. O, İki Cihan Güneşi Efendimizin saâdethânelerine geldiğinde yirmi yaşlarındaydı. Şevde (R.anhâ) annemiz Âişe (R.anhâ) gibi onu da büyük bir gönül rahatlığı içinde karşıladı. Her ikisine de hizmet etti. Hafsa (R.anhâ) da gençti. Bilgili ve onurluydu. Özü sözü birdi, iradesi kuvvetliydi. Hâne-i saadette iki genç annemiz olmuştu, ikisi de Efendimize hizmet etme yarışında gayretlerini esirgemiyorlardı. Son derece nâzik davranıyorlardı. Sevgi ve hürmette kusur etmemeye çalışıyorlardı. Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz de iki aziz arkadaşlarının kızları olmaları sebebiyle gücünün yettiğince onlara müsamaha ile davranıyordu. Kadınlık zaafıyetlerini, gençliklerini göz önüne alarak daha merhametli, daha şefkatli muamele ediyordu. Fakat beşer olarak sıkıntılı zamanlar da geçiriyordu, şöyle ki: Bir gün Resûl-i Ekrem (sav) efendimiz Zeynep binti Cahş (R.anhâ) annemizin evinde bal şerbeti içmişti. Biraz da yanında fazla kalmıştı. Bu durum iki genç annemizin dikkatlerini çekti ve aralarında anlaşarak. Efendimizin yanına vardıkları zaman kendisinden megâfır kokusu geldiğini söylediler. Efendimiz megâfır yemediğini, bal şerbeti, içtiğini söyledi ve : Demek ki kalbidir; iman bu kalplerin çorağıdır. Perdeli ve karanlık kalpler kâfirlerin kalpleridir. Çarpık kalpler münafıkların kalpleridir; bun­lar hakkı tanır, fakat onu inkâr ederler. Karışık kalpler içinde hem iman hem nifak bulunan kalplerdir; bu kalplerde kan da var, irin de var. Bunların hangisi galebe çalarsa o kalp de, o hal ve mâhiyeti alır.

"Dünya yemyeşil ve tatlıdır. Cenâb-ı Hak, sizi dünyaya halife yapıyor. Sizin ne yapacağınıza bakıyor, Allah'tan sakının dünyadan korkun insanların en hayırlısı, kolay kolay kızmayan, çabuk uyum sağlayandır. İnsanların en fenası çabuk kızan ve uyum sağla­mayanıdır. Gaddarlığın en büyüğü bir yöneticinin emri altındakilere zulmetmesidir. Hakkı bilen bir kimse, sakın insanlardan korkarak ve çekinerek hakkı söylemekten çekinmesin. Cihadın en faziletlisi zalim bir hükümdar karşısında söylenen sözdür. "

"Birtakım yöneticiler türeyecek, onların etrafını birtakım adamlar saracak, bunlar zulm edecekler, yalan söyleyecekler. Bunların yanına giren, onların yalanlarına inanan, onlara zulüm­lerinde yardım eden benden değildir, ben de ondan değilim. Bunlara karışmayan, bunların yalanlarına inanmayan; bunların zulümlerine yardım etmeyen kimse benden, ben de ondanım.” [87]

Ebû Said el-Hudrî (R.a.)'m fıkhı, Rasûlüllah (savb)'in sünnetini ha­yatın nizamnamesi haline getirme çabasıydı. O, Kur'an ayetlerini Rasûlüllah (sav)in örnek ve önderliğinde hayata dönüştürmenin kavgası­na hayatını adamıştı. Esasen sahabe fıkhının bir manası da, hayatı Rasulülah (sav)'in örnek ve önderliğinde Allah'ın şeriatına adama çaba ve gayretidir.


[85] Ahmed Naim, Sahîh-i Buhâri Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi, I, 26 Mukaddime.

[86] Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 449.

[87] Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 6-24.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Ebu Said el Hudri
« Posted on: 28 Mart 2024, 12:47:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Ebu Said el Hudri rüya tabiri,Hz. Ebu Said el Hudri mekke canlı, Hz. Ebu Said el Hudri kabe canlı yayın, Hz. Ebu Said el Hudri Üç boyutlu kuran oku Hz. Ebu Said el Hudri kuran ı kerim, Hz. Ebu Said el Hudri peygamber kıssaları,Hz. Ebu Said el Hudri ilitam ders soruları, Hz. Ebu Said el Hudri önlisans arapça,
Logged
21 Mayıs 2016, 05:52:03
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #1 : 21 Mayıs 2016, 05:52:03 »

Esselamu aleykum ve rahmetullah..Ne güzel bir hayat sürmüşleri sahabe Efendilerimiz.Mevlam onlardan razı olsun.Ebû Said el-Hudrî, en çok hadis rivayet eden sahabelerden Allah razı olsun,makamını âli kılsın İnşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Mayıs 2016, 09:27:12
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #2 : 21 Mayıs 2016, 09:27:12 »

Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Muksirundan olan bu sahabe efendimizi de tanımış olduk.Allah razi olsun paylasim icin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

24 Aralık 2018, 17:10:56
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #3 : 24 Aralık 2018, 17:10:56 »

Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

24 Aralık 2018, 19:41:07
Melda

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.670


« Yanıtla #4 : 24 Aralık 2018, 19:41:07 »

Aleyküm selam . allah razı olsun ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes