> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Hz. Aişe 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Aişe 2  (Okunma Sayısı 2065 defa)
03 Mayıs 2011, 16:33:08
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 03 Mayıs 2011, 16:33:08 »



Hz. Aişe 2


Bir başka yerde bu üstünlüklerine şunu da ekliyor: "Cebrail'i benden başka hiçbir Peygamber hanımı görmemiştir. [114]

Açıktır ki, Hz. Âişe burada, tamamen kendi farklılıkları olan noktalara değiniyor. Esasen onun genel çerçevede dikkat çeken üstünlükleri çok daha fazladır. İleride ele alacağımız "bilginliği" konusu, bunların başın­da gelir. Ayrıca ibadet hayatı bakımından fevkalade üstündü. Hemen bütün yıl aralıklarla oruç tutar, hemen her gece namaza kalkar, Allah Rasûlü ile teheccüd kılardı.

Cebrail, sahabeler içinden bir tek kişinin şekline bürünmüş olarak gelmiştir: Dihye. Yine Cebrail'in, Dihye suretinde geldiği bir sırada Hz. Âişe onu görmüş ve Hz. Peygamber'e bu mutluluğunu haber vermişti. Rasûl bunun bir insan için bahtiyarlık olduğunu söylemiş ve ilave etmişti: " Ey Aişe! Cebrail sana selam gönderiyor." Âişe şöyle karşılık verdi: "O ulu misafire de benden selam olsun."

Hz. Âişe, son derece cesur ve komuta yeteneğine sahip bir yaratılışta idi. Bunu, ileride Cemel olayını verirken yakından göreceğiz. Burada hemen söyleyelim ki, İslam tarihçileri onun Bedir Harbi'ne katıldığı, Uhud gibi bir harpte hemşirelik görevi yaptığı hususlarında tereddüt etmemektedirler. Hz. Âişe'nin, geceleri kalkıp tek başına mezarlıklara gidebildiğini, Hendek Harbi'nde bütün kadınların kale içinde saklandığı bir sırada, tek başına kaleden çıkıp harbe katılmaya kalktığını, fakat Rasûl'ün bunu engellediğini de kaynaklardan öğreniyoruz. [115]

Âişe Valide'nin cömertliğinden söz etmiştik. Onun üstünlüklerine eklenecek bir husus da engin merhametidir. Özellikle çocuklara karşı tavrı ünlüdür. Çok sayıda çocuk alıp büyütmüş ve yetiştirmiştir. Bilhassa yetimlere karşı sınırsız bir acıma duygusu taşıyordu. Onları alıp besler, büyütür, eğitir ve evlendirirdi. Kendisinin çocuğu yoktu ve herhalde bun­dan etkilenmiştir. Araplar, kendilerini çocuklarıyla künyelerlerdi ve bu onlar için bir şeref sayılırdı, Hz. Âişe, çocuğu olmadığı için böyle bir künyeyi nasıl alacağını düşünmüş ve arzusunu Hz. Peygamber'e açmıştı. Peygamberimiz de onu yeğeni Abdullah'a izafeten künyelemişti: Ümmü Abdullah diye...

Sonuç olarak diyeceğiz ki: Hz. Âişe; İnsan hayatında ve insanlık tari­hinde en yıkıcı rollerden birini oynamış ve oynamaya devam edecek olan iftira ve  özellikle kadınlara iftira konusunu,  evrensel  dinin evrensel mesajları arasında dile getirmeye vesile olmak gibi çileli bir işin vasıtası olarak, bizzat Allahû Teâla tarafından imtihan edilmek gibi büyük bir bahtiyarlığın da sahibi olarak, hürmet ve takdire layıktır. Esasen, bütün Peygamber evi halkı, insanlık için bir veya birkaç fedakârlığı üstlenmiş, bir yığın çileyi göğüslemiş vefkârlardı. Kuran, Hz. Peygamber'in eşleri­ni "mü'minlerin anneleri" olarak tanıtır.[116] Hz. Âişe de bir ümmet annesi olarak Müslüman toplumda yerini alacak ve gerekli saygı ve itibarı görecekti. Ve görmüştür de. Hz. Peygamber'in vefatı ardından halife seçilen Ebu Bekir, Âişe'nin babasıydı. Ebu Bekir'in yaklaşık iki yıl süren devlet başkanlığı devrinde Hz. Âişe'nin rahat ve sakin günler geçirdiği kuşkusuzdur. Bu süre içinde sergilediği bir davranıştır ki, daha sonra onu rahatsız edecek ve pişmanlığa itecektir. Bu, Hz. Peygamber'in vefatı ardından Fedek toprağını isteyen Hz. Fâtıma ve ev halkına bu toprağın verilmesini engellemede rol almasıdır. [117]

İkinci halife Ömer devrinde bütün Peygamber hanımları ve özellikle Hz. Âişe refah ve itibarın zirvesine çıkmışlardır. Halife Ömer, Hz. Peygamber'in hanımlarından her birine onbin dirhemlik yıllık gelir bağlamıştı. Bu miktar, Buhari ve Müslim'in de kaydettikleri gibi, Hz. Âişe için on ikibin dirhem olarak öngörülmüştür. Halife, bu farklılığın gerekçesi olarak Âişe'nin Peygamberimiz katındaki yerinin farklılığını göstermiştir. Ömer ayrıca ganimet vs. gibi gelirlerden Peygamber eşlerine paylar ayırırdı. Bu paylarda da Âişe'nin farklı tutulduğunu görüyoruz.

Halifenin bu nazik tavrı Hz. Âişe tarafından karşılık görmüştür. Şöyle ki; Ömer, kendisinin Hz. Peygamber'in yakınma, birinci halife Ebu Bekir'in yanma defnedilmesini arzu ediyordu. Bu arzusunu ölümüne yakın bir sırada Hz. Âişe'ye iletti ve şu cevabı aldı: "Ben babamın yanındaki o yere kendimin defnedilmesini düşünüyordum. Fakat madem kî Ömer oraya defnedilmek isityor, bu imkânı ona vereceğim." İzni alan Halife, yakınlarına şunu söylemeyi de unutmamıştır: "Cenazem defnedilmek üzere yola çıktığında Âişe'nin iznini yeniden isteyin ve izni o zaman da tekrarlarsa beni Ebu Bekir'in yanına defnedin. Aksi takdirde öteki mezarlığa gömün."

Hz. Âişe verdiği izni tekrarladı ve Ömer, arkadaşı Ebu Bekir'in yanı­na defnedildi.

Hz. Aişe (R.anha) Hz. Osman (R.a.)'ın döneminde de yaşadı. Hz. Osman (R.a.)'ya yapılan hakaretleri içine sindiremiyordu. Hz.Osman (R.a.)'ın öldürüldüğünü duyan Hz. Âişe Mekke'den Medine'ye doğru yola çıkmıştı. Yolda Hz. Ali'nin halifeliğe getirildiğini duyduğunda söylediği şuydu: "Osman'ın kanım istemek Müslümanlığın şerefidir.[118] Hz. Âişe'nin İslâm düşünce ve ilim tarihindeki yeri bağımsız bir eserin konusu olacak önemdedir. Biz burada onun İslâm ilimlerine ve "Makasidu'l Kur'an"ın ortaya çıkarılnması hususundaki hizmetlerini çok genel çizgileriyle değerlendireceğiz.

Hz.Âişe, Ebu Bekir gibi ekonomik ve kültürel yönden seçkin bir kişinin kızı olarak iyi bir aile ve çevre içinde büyüdü. Bu maddesel imkânlara ek olarak tabiat ana onu hayranlık verici bir hafıza ile donat­mıştı. 60, 70 hatta 100 beyitlik bir şiiri bir iki dinleyişte rahatlıkla ezberleyebiliyordu.

Hz. Peygamber'in okuma-yazma bilen üç hanımından biri de oydu. [119] Hz. Peygamber'le çocuk denecek yaşta başlayan beraberliği Allah Elçisi'nin son nefesini verdiği ana kadar gece-gündüz devam etmiştir. Bu beraberlik, din ilimlerinin özellikle fıkıh ve tefsirin vazgeçilmez isimleri arasına Âişe'nin de girmesini sağlamıştır. Gerçekten de Hz. Âişe'yi yok saydığınızda din ilimlerinin kayıpları telafi edilmeyecek kadar büyük olmaktadır. Hz. Peygamber'le kesiksiz beraber­liği diğer birçok insanın bilgisi dışında kalmış çok hassas konuların kaynaklara geçmesine yaramıştır.

Rivayet ettiği hadislerin sayısı ikibinin üstünde gösterilmektedir. Bunların bir kısmının, onun adına izafetle uydurulduğu kuşkusuz olmak­la birlikte, oldukça Önemli sayıda rivayetinin varlığını kabul zor değildir. Çünkü gece-gündüz Hz. Peygamber'in beraberinde idi. Âişe bu hadislerin temel hedeflerini, din, hukuk ve mantık açısından illetlerini göstermiş onları tahlil ve yorum konusu yapmıştır.

Esasen, Hz. Âişe'nin gözardı edilemez bilimsel ve fikirsel katkılarının temelinde onun bu yorum ve tahlil gücü yatmaktadır. Bu güç onun Arap dilini, özellikle Arap şiirini iyi bilmesi yanında hür düşünceye, kritiğe, hurafelerden nefrete saygı duyan yaratılışından da besleniyordu.

Arap diline vukuf, Arap şiirini iyi bilmekten geçer. Aişe bu bakımdan çok şanslıydı. Elinde yetiştiği babası Ebu Bekir, Arap şairlerinin, yazdık­larım tashih ettirdikleri bir edipti. Ebu Bekir'in bu seçkin durumu Aişe üzerinde çok etkili olmuştur. Çok erken yaşlarda şiirle meşgul olmaya başlayan Âişe ünlü Arap şairlerinin birçok şiirini ezberlemişti. Örneğin, şair Ka'b b. Mâlik'in çok uzun kasidelerini ezbere okurdu. Şunun da altım çizmek gerekir ki Müslüman şairlerin, Hz. Peygamber'i taşlamak için yazılan putperest şiirlere verdikleri cevap şiirlerin hemen tamamına yakınının metinini Hz. Âişe'nin hafızasına borçluyuz. Onun hafızası depoluk görevi yapmasaydı bu şiirlerin tarih sayfalarına geçmeleri mümkün olmayabilir veya çok az kısmıyla mümkün olabilirdi.

Şunu da ekleyelim ki, başta Hassan b. Sabit ve Abdullah b. Revana olmak üzere büyük sahabe şairler şiirlerini Hz. Âişe'ye gösterir, onun tashihine sunarlardı.

Şiire, bu demektir ki, Arap dili ve edebiyatına bu vukufu Hz. Aişe'yi dinî metinler üzerinde tahlile ve fikirsel konular üzerinde diyalektik bir yaklaşımla tartışmaya götürüyordu. Tahlil ve tenkitlerindeki cesur tavrını Hz. Peygamber karşısında bile sergilemekten çekinmemiştir.

Halife Ömer, sabah ve ikindi namazlarından sonra güneşin doğuş ve batışına kadar namaz kılınmaz diyordu. Hz. Aişe, Ömer'i bu konuda kuruntu üretmekle itham etmiş ve şöyle demiştir: "Yasak olan, güneşin tam doğuşu ve tam batışı sırasında namaz kılmaktır. Çünkü bunda güneşe tapanlara benzeme söz konusu olur. Bunu, sabah ve ikindi namazlarının arkasından namaz kılınmaz şekline getirmek yanlıştır."

Hz. Âişe (R.anha) İslâm dinin ilk ana kaynağı olan Kur'an'ı tefsir etmede, Kur'an'a açıklık getirmek için de Hz. Peygamber'in söz ve fiil­lerinden yararlanıyordu. Fıkıhta otorite sayılan sahabelerle yine bir otorite olan Hz. Âişe'nin farklı görüşlere sahip olduğu konular Nedvî'nin eserinde sıralanmıştır.[120] Birkaç örnek verelim:

Kocanın karısını öpmesi abdesti bozar fetvasına Hz. Âişe katılmıyor. Cenazeyi taşımanın abdesti bozacağı hükmüne de katılmıyor.

Gusül abdesti sırasında kadının saç örgülerini açması gerektiği görüşüne de katılmıyor.

Hz. Âişe'ye göre kadının, namaz kılanın önünden geçmesi namazı bozmaz ve kadınların süs eşyalarından zekât vermek gerekmez.

Hz. Âişe (R.anha), din konusunda hurafe ve uydurmalarla yoğun bir mücadeleye girmiştir. Bazı örnekler verelim:

Bir gün bir çocuğun üzerine bir ustura asıldığını görmüş, sebebini sor­muştu: "Nazar ve büyüye karşı taşıtıyoruz." dediklerinde Âişe öfkelenmiş ve şöyle konuşmuştu: "O usturayı çocuğun üstünden hemen alın. Allah ve Peygamber'i böyle saçmalıkları yasaklamışlardır."

Vezinli, kafiyeli dualar yapanları, halkı her gün toplayıp vaaz verenleri engellemiş, bunların İslâm'a ve Hz. Peygamber'in uygulamalarına ters düştü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Aişe 2
« Posted on: 19 Nisan 2024, 15:12:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Aişe 2 rüya tabiri,Hz. Aişe 2 mekke canlı, Hz. Aişe 2 kabe canlı yayın, Hz. Aişe 2 Üç boyutlu kuran oku Hz. Aişe 2 kuran ı kerim, Hz. Aişe 2 peygamber kıssaları,Hz. Aişe 2 ilitam ders soruları, Hz. Aişe 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes