> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Hz. Abdullah ibni Ömer
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Abdullah ibni Ömer  (Okunma Sayısı 3770 defa)
07 Mayıs 2011, 16:18:16
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Mayıs 2011, 16:18:16 »



Hz. Abdullah İbn-i Ömer (r.anh)


Rasûlüllah (sav)'in sünnetine harfıyyen riayet etmeye çalışan hassas bir şahsiyettir. İkinci halife Hz. Ömer (r.a.)'in oğlu ve mü'minlerin annesi Hz. Hafsa'mn ana-baba bir kardeşi, fâkih ve muhaddis sahabedir. Ebû Abdurrahman künyesi ile tanınan Abdullah'ın annesi Zeynep bnt. Maz'un el-Cümeyhî'dir.

Abdullah b. Ömer'in, peygamberliğin üçüncü yılında doğduğu kaydedildiği gibi onun nübüvvetten bir yıl önce dünyaya geldiği de söylenmektedir. [1]

Babasıyla birlikte, küçük yaşta İslâm'a girdi ve yine babası ile birlikte Medine'ye hicret etti. Tamamıyla İslâm toplumunda ve İslâm terbiyesiyle yetişti. Yaşı küçük olduğu için Bedir ve Uhud gazalarına Hz. Peygamber (sav) tarafından katılmasına müsâde verilmedi. [2] Ancak onsekiz yaşlarında iken Hendek gazvesine ve daha sonra Hz. Peygamber (sav) zamanında meydana gelen bütün savaşlara katıldı. Mekke fethinde, Mûte savaşında, Tebük seferinde ve Veda Hacc'ında bulundu.

Abdullah b. Ömer (r.a.), İslâm devleti bünyesinde meydana gelen anlaşmazlıklarla ortaya çıkan ve birbirleriyle mücadele eden gruplara karışmadı, tarafsız kaldı ve devlet kadrolarında vazife almadı. Zira oğlunu hilâfete aday göstermesini tavsiye eden sahabelere Hz. Ömer: "Bir evden bir kurban yeter" demişti. Babasından sonra başa geçecek halifeyi seçmeye görevli olan şûrâ'ya sadece müşavir olarak katıldı. Hz. Ömer oğluna şûrâ'ya katılmasını ancak aday olmamasını tavsiye etmişti. [3]

Hz. Osman (r.a.) zamanında, İbn Ömer, devlet işlerine müdahalede bulunmuyordu. Bir gün Hz. Osman, İbn Ömer'e kadılık yapmasını, müslümanlar arasındaki hukukî anlaşmazlıkları hâlletmesini teklif edince özür dileyerek, kadılık vazifesini kabul etmemiş, Rasûl-i Ekrem (sav)'in bir sözünü hatırlatmıştı;

Hz. Peygamber (sav) buyurmuşlardır ki;

"Kadılar üç çeşittir. Birincisi câhillerdir. Bunların yeri Cehennemdir. İkinci zümre âlim­leridir, fakat dünyaya meyilleri vardır, ilimleri ile amelleri bir değildir, bunlarda Cehennemliktir. Üçüncü zümre ise hem âlim, hem de dünyaya meyli olmayanlardır.”[4] Hz. Osman, Hz. İbn Ömer'e dedi ki:

“Ama, senin baban Hz. Peygamber (sav) zamanında kaza işleri ile uğraştı ve kadılık yaptı."

“Evet, doğrudur, fakat babam bir mesele ile karşılaşınca Rasûi-i Ekrem'e müracâat eder, müşküllerini halletmede zorluk çekmezdi. Çünkü Rasûl-i Ekrem müşkil bir mesele ile karşılaşınca onun da müşküini vahiy hallederdi. Şimdi Rasûl-i Ekrem aramızda yok ki problemlerimizi ona götürelim. AHah şimdi bizim yardımcımız olsun."

Hz. Osman da bu hususta Hz. İbn Ömer'e fazla ısrarda bulunmadı. Hz. İbn Ömer (r.a.), hükümet ve devlet işlerinden uzak kalmasına rağmen hak yolunda cihâd edip İslâm fetihlerine katıldı. Nitekim Hicret'in yirmiyedinci yılında Afrika'da Tunus, Cezayir, Merakes seferine katılmıştı.

İbn Ömer Hicret'in otuzuncu senesinde Horasan ve Taberistan fetih­lerinde bulundu ve onun Taberistan fethinde bir Dihkan'ı öldürdüğü bilin­mektedir. Ancak hükümet ve devlet işlerine müdahale hususunda çok ihtiyatlı davranıp, daima uzak kalmayı tercih etti.

Hz. Osman'ın şehâdetinden sonra ilmî yüceliği, kahramanlığı ve mücahidliği Hz. Ömer'in oğlu olması sebebiyle halîfe olması işlendiyse de kabul etmedi. Hz. Ali (r.a.) tarafında yer aldı. Dahilî olaylara karışmadı. Siffın olayından sonra da halifelik tekliflerini reddetti. Muâviye (r.a.) zamanında 569 yılında Hz. Peygamber'in güvenini kazanmış ve bayrak­tarlığını yapmış olan Halid b. Zeyd Ebu Eyyub el-Ensâri ile İstanbul surları önlerine kadar gelip, İstanbul'un ilk muhasarasına katıldı. Onun devlet bür /esinde ve İslâm toplumunda meydana gelen iç karışıklıklar sırasında temkinli davrandığını görmekteyiz. Fakat Sıffîn'de Hz. Ali'ye muhalefet edenlere ve Abdullah b. Zübeyr'i Kabe'de muhasara edip şehid edenlere karşı savaşmadığına pişman olduğunu bizzat kendisi ifade etmiştir. [5] Haccac'a karşı savaşmadıysa bile onun zulmünden asla çekinmeden islâmî ahkâmı çiğnemesine karşı susmayıp onu gerektiğinde sert bir şekilde uyarmıştı. Hattâ onun bu gibi uyarılarına kızan Haccac b. Yusuf, Abdullah'ı öldürtme yollarını aramıştı.

Nihayet hicretin yetmişdördüncü yılında Abdullah b. Ömer seksendört veyahut seksen beş yaşında iken vefat etti. [6]Başka rivayetlerde de onun seksenaltı yaşında vefat ettiği kaydedilir. [7]

Hac mevsiminde adamın biri ucu zehirli bir mızrak ile Abdullah b. Ömer'i ayağından yaraladı. Vücûdu zehirlendi. Bu zehirlenme vefatına sebep oldu. Bir rivayete göre yukarıda söylediğimiz gibi bu yaralama Haccac b. Yusuf un tertibi idi. İbnü'l-Esir'in kaydına göre, Haccac b. Yusuf minberde hutbe okuyordu. Hutbe'de Abdullah İbn Zübeyr'e ağır sözler söylemiş ve bazı ithamlarda bulunmuş, onun Kur'ân-ı Kerim'i tahrif ettiği iddiasını ortaya atmıştı. İbn Ömer (r.a.) düşünmeden ve çekinmeden Haccac'a bağırıp: "Yalan söylüyorsun, bunu ne İbn Zübeyr yapardı, ne de senin bu işe gücün yeter!..." demişti.

İbn Ömer'in halkın toplu bulunduğu bîr yerde böyle sert konuşmasın­dan Haccac fena halde bozulmuş, ona kin besleyip çok kızmıştı. Açıktan açığa ona bir şey yapamayacağından gizlice ve hainlikle intikam almayı düşünmüştü. [8] Ancak İbnü'l-Esir Haccac'ın hutbe meselesini başka türlü anlatmaktadır. Ona göre, Haccac hutbeyi çok uzatmış, o kadar uzatmıştı ki, ikindi namazına vakit daralmıştı. Bu ara İbn Ömer (r.a.), "Güneş seni beklemiyor" diye ihtarda bulunmuştu. İkinci bir rivayete göre, İbn Ömer'in onu beklemeyip kıymet vermemesine Haccac'ın canı sıkılmış, firavunluğu tutmuştu. Fakat Emevi hükümdarı Abdülmelik b. Mervan'm korkusundan İbn Ömer'e karşı gelemiyordu. Bu meselenin iç yüzünün bu şekilde olduğu anlaşılmaktadır.

Peygamber efendimiz mescide çıktıklarında buyurdu:

“Yâ Sümâme, yanında ne var, gönlünden ne geçiriyorsun, benden ne bekliyorsun?” Sümâme cevap verdi:

“İçimde hayır ümidi var. Çünkü sen affedicisin. Eğer beni öldürecek olursan, bir caniyi öldürmüş olursun. Öldürmez de affedip, beni bağışlarsan, iyilik bilen, ni'mete şükreden birisine ihsan etmiş olursun. Eğer benden kurtuluş fidyesi olarak mal istiyorsan, işte malım. İstediğin kadar al.”

Resûlüllah efendimiz, üç gün üst üste gelerek aynı soruyu sordu ve aynı cevabı aldı. Bunun üzerine âlemlerin efendisi olan Peygamber efendimiz yine yüksek merhametini gösterdi ve Sümâme'nin hayâl bile edemiyeceği bir şekilde buyurdu ki:

“Artık Sümâme'yi salıveriniz!”

Bu emir üzerine Ashâb-ı Kirâm onu serbest bıraktı. Sümâme bırakılıp, serbest kalınca, gönlüne İslâmiyetin sevgisi düştü. Hemen Kelime-i Şehâdet getirdi. Rasûlullah efendimize bey'at etti.

Rasûlullah efendimiz ona, hemen gidip gusletmesini emretti. Sümâme hemen gidip gusledip, sonra mescide girdi. Resûlüllah’ın huzurunda şun­ları söyledi:

“Vallahi, akşamleyin, yanma geldiğim zaman, bana senin yüzün­den daha çok kızdığım bir yüz yoktu. Fakat sabah olunca, senin şehrin bana, en sevimli şehir oldu. Vallahi akşamleyin, senin dînin, bana en sevimsiz din idi. Sabahleyin en sevimli bir din olmuştur.”

Böylece dünün azılı bir müşriki Peygamberimizin engin merhameti sayesinde Müslüman olmuş hidâyete kavuşmuştu. İslâm harp hukuku insanîdir. İslâm'in harp hukukunun amacı; insanları ifsad etmek değil, ıslah etmektir.

Hz. Sümâme hicretin altıncı yılında Rasûlüllah’ın huzurunda Müslüman olduktan sonra Peygamber efendimize:

“Yâ Rasûlallah! Ben umre yapmak için giderken süvarilerin beni yakalamıştı. Şimdi ne buyuruyorsunuz?” diye arzetti.

Rasûlullah onu dünya ve âhiret saâdetiyle müjdeleyip, umresini yap­masını emretti.

Hz. Sümâme, Mekke'ye, telbiye ederek girmişti. Bunun üzerine müşrikler onu yakaladılar, neredeyse boynunu vuracaklardı. Fakat o sıra­da birisi:

“Bırakınız onu! Siz yiyecekleriniz hususunda Yemâme halkına muh­taçsınız. Ona bir şey olursa hepimiz aç kalırız,” dedi. Bunun üzerine müşrikler Sümâme'yi serbest bıraktı. Sonra müşrikler­den birisi ona dedi ki:

“Demek, dinden çıktın ha!” Hz. Sümâme şöyle karşılık verdi:

“Hayır, ben dinden çıkmadım. Bilâkis ben hak din olan İslâmiyeti kabul ettim. Muhammed aleyhisselâmı ve Onun getirdiklerini tasdik ettim. Vallahi Allahın Rasûlünden izinsiz buğday alamıyacaksınız. Siz Ona tâbi olmadıkça, Yemâme'den faydalanamıyacaksınız!”

Sümâme umresini yaptıktan sonra Yemâme'ye gitti. Yemâme halkının, Mekke'ye erzak göndermelerine mâni oldu. Bu yüzden müşrikler çok sıkıntıya düştüler. Müşrikler bu sebeple Rasûlullaha mektup yazıp, çek­tikleri sıkıntıları ve erzak gönderilmesine müsâade edilmesini istediler. Hattâ, Ebû Süfyân Medine'ye kadar gelerek, Peygamber efendimize:

“Alemlere rahmet olarak gönderildiğini söylüyorsun,” diyerek bu hususta müracaatta bulunup, hallerini uzun uzun anlattı.

Rasûlullah, müşriklerin bu talepleri üzerine Yemâme halkının, Mekkelilere, yiyecek göndermelerine mâni olmaması için Sümâme'ye mektup gönderdi. Hz. Sümâme bu emre uyarak, engel olmaktan vazgeçti.

Resûlüllah efendimizin vefatından sonra, Sümâme bin Üsâl ve onunla beraber olanların dışında bütün Yemâme halkı İslâm’dan çıkıp, mürted olmuşlardı. O sırada Sümâme bin Üsâl Yemâme'de bulunuyordu.

Halkı, Peygamberlik dâvasına kalkışan Müseyleme'ye tabi olmaktan, onu desteklemekten alıkoymaya çalıştı. Onlara dedi ki:

“Ey Hanîfeoğulları! İslâmdan dönüş, nursuz, çok karanlık bir iştir. Evrensel hadis muallimlerindendir.”

Çok hadîs bilmesine rağmen büyük titizliğinden çok az rivayette bulunurdu. Abdullah b. Ömer'den Nâfı ve İmam Mâlik b. Enes'in rivâyetleriyle gelen hadisler en sağlam rivayetler olarak değerlendirilmekte ve bu rivayet zinci...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Abdullah ibni Ömer
« Posted on: 19 Nisan 2024, 17:30:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Abdullah ibni Ömer rüya tabiri,Hz. Abdullah ibni Ömer mekke canlı, Hz. Abdullah ibni Ömer kabe canlı yayın, Hz. Abdullah ibni Ömer Üç boyutlu kuran oku Hz. Abdullah ibni Ömer kuran ı kerim, Hz. Abdullah ibni Ömer peygamber kıssaları,Hz. Abdullah ibni Ömer ilitam ders soruları, Hz. Abdullah ibni Ömer önlisans arapça,
Logged
31 Aralık 2018, 15:38:45
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 31 Aralık 2018, 15:38:45 »

Esselamu aleykum. Adalet ile hak yolda hakkiyla yaşayan ve islam dan ıslamın izninden ayrılmayan Her.Abdullah ıbni Omere rahmet olsun inşallah. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Aralık 2018, 17:15:13
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #2 : 31 Aralık 2018, 17:15:13 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğruların yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

01 Ocak 2019, 01:11:11
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #3 : 01 Ocak 2019, 01:11:11 »

Aleyküm selam Efendimiz in sünnetine harfiyen uyan bir sahabedir Hz Ömer in oğludur Allah ondan razı olsun inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes