๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fıkhus Sahabe => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 06 Mayıs 2011, 16:11:49



Konu Başlığı: Ashabı kiramın islam ümmeti üzerindeki hukuku
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 06 Mayıs 2011, 16:11:49
Ashabı Kıram'ın İslam Ümmeti Üzerindeki Hukuku
 
 



İslâm ümmetinin müslümanlığında payı olan Ashâb-ı Kiram'm İslâm ümmetinin her ferdi üzerinde hakkı ve hukuku vardır. Bakınız Kur'ân-ı Kerîm'deki şehâdetlerden sonra ashâb-ı kiramın kıvam göstergelerinin başında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in onlara yönelik tavsiye ve uyarıları yer alır. Peygamber Efendimiz'in bu tavsiyelerinde öne çıkan noktalar, aynı zamanda ve bir anlamda "Sahabenin Hakları" olarak da değerlendirilebilir. Hz. Peygamber'in sahâbilerle ilgili iyilik tavsiyesi bize birbirine yakın ifadelerle şöylece intikal ettirilmiştir:

"Ashabını hakkında beni (monlarla olan ilgimi) gözetin!"[65]

"Ashabıma ikramda bulunun!"[66]

"Ashabıma iyilik ve ihsanda bulunun!"[67]

"Ashabımı hayırla anın, onlara iyi davranın!"[68]

Rasûlüllah (sav)'in "Ashabım konusunda beni(m onlarla olan ilgi­mi/yakınlığımı) gözetin!" buyruğu, bizzat kendi eşsiz şahsiyetini de işin içine katması anlamına gelmektedir. Bu durum, sahabelere karşı göste­rilecek saygı ve ihtiramın aynı zamanda Hz. Peygamber'e gösterilmiş sayılacağı mânâsını taşımaktadır.

Hz. Peygamber ashâb-ı kiram ile ilgisinin dikkate alınmasını tenbih etmekle, o ilk müslüman neslin konumunun farkına varılmasını ve onlarn ümmet için ifade ettiği anlamı vurgulamış olmaktadır. Zaman içinde sahibilere yönelik olarak oluşacak farklı değerlendirmelerin belli bir saygı çizgisini aşmamasını ve onların İslâm'ın ilk yıllarında yaptıkları hizmet ve fedâkârlıkları görmezden gelmek gibi bir nankörlük gösterilmemesini ve onların rencide edilmemesini istemiştir. Bu, dürüstlük ve hakşinaslık erdemleri bakımından fevkalâde önemli bir uyarıdır.

Herkesin olan biteni gerektiği gibi takdir etmekte aynı olamayacağı açıktır. Böylesi bir konuda gerekli uyarı ve tavsiyelerle dikkatleri uyanık tutmak son derece önem arzeder. Bu sebeple Hz. Peygamber'in sahabilere yönelik takdir ve tavsiyeleri, kendisinin onlarla olan ilgisi, ümmet bilinci ve hakkaniyet açısından titizlikle korunması lüzumlu ve gereğinin yerine getirilmesi ihmal edilemez bir nitelik taşır.

Ashâb-ı Kiram'a karşı iyilik ve istiğfar görevimiz vardır. Rasûlüllah (sav)'ın; "Ashabıma  iyilik edin ve Ashabıma ikramda bulunun!"

tavsiyesi, hayırla, dua ile ve istiğfar ile sahabelere yapılacak her türlü iyi­liği kapsamaktadır. Daha doğrusu, böyle bir tutum ve davranışı mü'minler için görev haline getirmektedir. Bu sebepledir ki İslâm bilginleri her­hangi bir sahâbinin ismi anılınca "Allah ondan razı oîsun (Radıyallahu anh) demeyi edep ilkesi olarak benisemiş ve uygulamışlardır. İsmi anılan Sahabe hanım ise, radıyallahu anhâ denir. İsmi zikredilen sahabenin babası da sahabe ise,o takdirde radıyallahu anhümâ denilir. Üç ya da daha çok sahabe anılacak olursa o zaman da radıyallahu anhüm diye dua edilir.

Esasen Hz. Peygmber de sahabelere dua etmiştir. Meselâ bir keresinde; ganimet elde etsinler diye görevlendirdiği bir grup sahabenin hiçbir şey ele geçiremeden yorgun bir vaziyette dönmeleri üzerine Hz. Peygamber; "Allahım, ashabımı bana bırakma, ben onlara gereği gibi bakmaktan aciz kahrım. Onları kendilerine de bırakma, kendilerine bakmaktan onlar da aciz kalırlar. Onları başkalarının eline de bırakma,(kendilerini) onlara tercih ederler, haksız kayırmalara maruz bırakırlar" diye onlara dua etmiş, sahabeleri Allahû Teâlâ'nın himaye etmesini/koru­masını dilemiştir.

Esasen Hz. Peygamber sahabelere, gerek kişisel ve grup halinde gerekse nesil olarak tümüne birden bir çok dua etmiştir.[69] Hz. Peygamber'in sahabelere yaptığı dualar üzerinde gerçekleştirilecek bir araştırma durumu bütün detayıyla ortaya koyacaktır. Sahabelere yapıla­cak iyilik ve ikramın bir başka uygulaması onların bağışlanmalarını dilemektir (istiğfar). Bunun ifadesini yüce kitabımız Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle bulmaktayız:

"Onların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz, bizi ve biz­den önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı herhangi bir kin bırakma. Rabbimiz, şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin."[70]

Ashâb-ı Kiram hakkındaki; "Ashabımı hayırla anın, onlara iyi davranın!" anlamındaki rivayet, özde yukarıdaki uyarıları içermekte, mü'minleri, sahabeye iyi davranmak ve onları hayırla anmak konusunda ayrıca uyarmaktadır. Gerçekten özellikle günümüzde o ilk İslâm nesline karşı insaflı, iz'anlı ve saygılı davranmanın, onları belli bir edep çizgisinde anmanın ve yazmanın, bu konuda uyan görevini yerine getir­menin önemi büyüktür. Bu yönüyle konu, son derece nâzik ve günceldir. Zira kültürel kirlenme ortamında bulunan günümüzün müslüman aydın­larından kimileri böyle bir nezâket, saygı, söylem ve duruşun gereğine inanmamakta, uymamakta, kendi inanç değerlerini paylaşmayan kişi ve odaklara karşı son derece saygılı bir ağız kullandıkları ve tavır gösterdik­leri halde, sahabelere karşı sıradan kimselermiş gibi davranmakta sakınca görmemektedirler.

Yukarıda asli ifadeleriyle sunduğumuz giriş cümlelerinin devamında söz konusu iyilik, ikram ve hayır temenni ve tavsiyesinin Tabiîler'i ve onlardan sonra gelen müslüman nesil Etbâu't-tâbiîler'i de kapsadığı görülmektedir. Bu üç nesilden sonraki dönemde, "istenmeden şahitlik yapmaya kalkışılacak ve yemin teklif edilmeden yemin edilecek gibi bazı hukukî ve ahlâkî nitelikli tavır bozuklukları, haksız bazı idarî tasarruflar, insan kayırmalar, hatalı tercihler görüleceği bildirilmektedir.. Bu da başta sahabe olmak üzere ilk üç neslin en hayırlı nesil olduğu ve onlara karşı farklı ve belli bir saygı çizgisinin korunması gereğini bir başka açıdan belirlemektedir.

Hz. Aişe validemiz, ayaklanan Mısırlı grubların Hz. Osman, Şamlıların Hz. Ali ve Harûrî denilen haricî grubların da tüm sahabeler hakkında kötü sözler sarfetmeleri üzerine, kız kardeşinin oğlu Urve b. ez-Zübeyr'e hitaben, "Yeğenim! Bu adamlar Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem'in ashabına istiğfar etmekle emrolundular. Onlar ise, sahabelere sövüp saymakla meşguller!" diye [71] olana bitene tepki göstermiştir. Bugün de herhangi bir sahâbî veya sahabe nesli hakkında saygısızlık edenler, Aişe radıyallahu anhâ validemizin bu tarihî azar ve ikazına muhatap olduklarını unutmamalıdırlar.

Netice olarak hizmet ve kıvam önderleri sahabelerin dua, istiğfar, iyi­lik, ikram, hayırla anılmak gibi erdemli ve edepli davranışları hakettikleri tartışma götürmez bir gerçektir. Onları yüksek ve örnek kemalleri içinde görmek, anlamak ve selamlamak, onlar hakkındaki bu tavsiyelerinden ötürü aslında Peygamber Efendimize itaat etmek ve saygı göstermek demektir. Bu bilinç uyarınca hareket etmek, dün olduğu gibi bugün de yarın da mü'minlerin hem iman borcu hem de kıvam göstergesidir. Rasûlüllah (sav)'ın sahabelerini hayrla anmayanlarda hayr yoktur.


 
[65] İbn Mâce, Ahkâm 27 ; Hâkim, Müstedrek, 1,114-115; el-Müttakî, Kenzu'l-ummâl, I, 539-541

[66] Tayâlisî, Müsned, s. 7; Abdürrezzak, Musanne,XI, 341; Tahâvî, Şerhumeâni'l-âsâr, IV, 150-151

[67] Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 26; İbn Hıbbân, Sahih, X, 436

[68] Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 18; Tirmizî, Fiten 7; Hakim, Müstedrek, I, 113-114

[69] Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 288; Ebû Dâvud, Cihad 35; Hâkim, Müstedrek, IV, 425

[70] Haşr sûresi:59/10

[71] Müslim, Tefsir 15