> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Fıkhus Sahabe  > Sahabe islamın kilit kuşağıdır
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sahabe islamın kilit kuşağıdır  (Okunma Sayısı 1284 defa)
06 Mayıs 2011, 16:13:49
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 06 Mayıs 2011, 16:13:49 »



Sahabe İslam'ın Kilit Kuşağıdır


İslâm'ı Allahû Teâla'nın muradına göre anlama ve yaşama hususunda sahabe vazgeçilmezdir. Bu noktada bakıldığında görülecektir ki; sahabe, İslam'ın kilit kuşağıdır. İslam'a giden yol sahabede geçer.

Bil ki, sahabe nesli için dindarlık kıvamının temel göstergesi, sünneti yaşamakta gösterilen dikkat, ısrar, tereddütsüz tavırdır. Bu gerçek, asr-ı saadette yaşamış olan sahabeler için tarihi bir özellik olduğu gibi tüm müslüman birey ve toplumlar için de kıvam ölçüsü olarak aynen geçer­lidir. Bir başka ifade ile iyiliğin, olgunluğun ve kalitenin ölçüsü, tüm zamanlarda İslâm'ı Sünnet'e göre yaşayabilme oranıdır. Birilerinin "iyi", "aferin" "maşallah" demesi değil, Sünnet'e ne kadar uyum sağlanabildiği önemlidir. Zira en kaliteli ve üstün dinî hayat, Hz. Peygamber'in nezih yaşayışıdır. Ona benzeme oranı da iyilik ve kıvam derecesini gösterir. İnsanlar ve dünya bunu anlasa da anlamasa da bu böyledir. Bu sebeple sahabe kıvamı, Sünnet-i seniyyeyi, asr-ı saadet şartlarında kendi günlük hayatlarında Hz. Peygamber'in örnekliği, önderliği ve yönlendiriciliği ile en üst seviyede yaşama gayretlerinin mutlu sonucudur. Temel ve genel gerçek bu olmakla beraber bazı rivayetlerde, şartlar sebebiyle İslâmı yaşama oranlarında zamanla bazı değişmelerin olacağına, neticenin de buna bağlı olarak değerlendirileceğine işaret edilmiştir.

Ashâb-ı Kiram, Asr-ı Saade'te yaşama şansına sahip olan bir nesildir. Tirmizî'nin "garib" nitelemesiyle kaydettiği bir rivayette "Siz öyle bir dönemde yaşıyorsunuz ki sizden biri emrolunduklanmn onda birini terkederse helak olur. Sonra öyle bir devir gelecek ki o gün yaşayanlardan emrohınduğunun onda birini yerine getiren   kurtulur.[60]

Ebû Zerr el-Gıfari (R.a.) dan nakledilen rivayette ise;

"Siz, bilenleri çok, konuşanları az bir dönemde yaşıyorsunuz. Bu ortamda kim bildiklerinin onda birini terkederse, sapar (veya helak olur). Bilenleri az, konuşanları çok bir zaman gelecektir. O ortamda bildiğinin onda birini yaşayan kurtulur."[61] buyurulmaktadır.

Bu iki rivayetin birbirini desteklediği açıktır. Rivayetlerde sosyal gerçek ve şartlara göre dini yaşama oranlarının değişebileceği, nimet-külfet dengesinin ve zaruret, kavramının zamana göre takdir edileceği müştereken ortaya konulmaktadır. Tümü elde edilemeyenin tümden terkedilmemesi gerektiğine, sorumluluğun şartlara bağlı olarak değerendirileceğine dikkat çekildiği de anlaşılmaktadır. Zira bilinen bir gerçektir ki İslâm'da güç yetirilemeyecek bir sorumluluk  söz konusu değildir. Nitekim geçmişte bilginler bu rivayetlerin karamsarlığa ve umutsuzluğa düşmemek gerektiğini vurguladığını, gerek bireysel gerekse toplumsal anlamda ağırlaşan şartlarda ayakta kalabilme teşviki içerdiğini söylemişlerdir. Meselâ Münâvî'nin kaydettiğine göre İmam Gazalî hadisi şöyle yorumlamıştır: "Hadisin ikinci kısmındaki öyle bir devir gelecek ki o gün yaşayanlardan emrolunduğunun onda birini yerine getiren kurtulur müjdesi olmasaydı, olumsuz amellerimize bakarak bizlerin ye's ve ümitsizliğe kapılmamız kaçınılmaz olurdu..Oysa şimdi biz, Rabbimizden bize, zatına yakışır şekilde muamele etmesini, fazl ve keremiyle kötü amellerimizi örtüp gizlemesini dileriz.[62]

Sahabe dönemi gibi emniyetin ve izzet-i İslâm'ın tam olduğu bir dönemde emir ve nehiylerin terk ve ihmali, tamamen kişisel kusurlardan ileri gelir ki bu, helake götürücü bir durumdur. Ancak İslâm'ın ve müslümanların zayıf düştüğü, zulmün ve fışkın yaygınlaştığı, İslâm'a hizmet ve yardım edenlerin azaldığı devir ve ortamlarda müslümanlar güç yetiremedikleri  için  bazı  emirleri  işleyemediklerinden  dolayı  mazur sayılırlar. Dolayısıyla da yükümlüleklerini ne ölçüde yerine getirebilirlerse, şartların olumsuzluğu sebebiyle o ölçüden daha fazla mükafat görürler. Bazen tek bir amel veya eylem, bütünüyle İslâm'ı temsil etmeye yetebilir. O amel ve eylemi yerine getiren de dini bütünüyle yaşamış gibi hem topluma mesaj vermiş hem de Allah katında değer kazanmış olur. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir başka hadis-i şeriflerinde "Ümme­timin bozguna uğradığı dönemde terkedilmiş bir sünnetimi yaşayan ve yaşatan (yüz) şehit sevabı kazanır"[63] buyurmak suretiyle bu gerçeği açıkça ortaya koymuşlardır.

Bu açıdan bakıldığında yukarıdaki hadîs-i şerifler, zor şartlarda inananlar için ümit ışığı, teselli kaynağı ve hizmet teşviki anlamı taşı­maktadır. "Kıyamet şartlarında bile fidan dikme" tavsiyesi,[64] bu anlamdaki teşvikin en uc naktasını oluşturmakta ve müslümana "sen yapabildiğin kadar hizmeti yapmaya bak, yaşayabildiğin ölçüde inançlarını yaşa­maya çalış" mesajını vermektedir.

Her iki rivayeti birden değerlendirdiğimiz zaman, bilen ve tartışan değil, bilen ve yaşayan olmanın tüm zamanlarda kurtuluş sebebi olduğu anlaşılmaktadır. Bundan ötürüdür ki, bir kurtuluş nesli olarak sahabe; bilen ve tartışan değil, bilen ve yaşayan bir vahiy nesildir. Bu sebeple son zamanlarda giderek yaygınlaşan İslâm'a ait her ilke ve uygulamayı tartışan toplum olma eğilimi, sonuçta yaşanabilecekleri de ihmale götüre­ceği için ciddi bir tehlikeyi gündeme getirmektedir. Üstelik bu tartışmalar, büyük çoğunluğu itibariyle bilimsel amaçlı ve kendi zemininde bilimsel usul ve yöntemlerle de yapılmamaktadır. Ya sistemin kabulleri ve kutsal­ları adına ve hatırına ya da dünya egemenlerine şirin görünmek ve belli odaklara selam vermek adına, ilgisiz ortamlarda, konuya kendi boyutları çerçevesinde vâkıf olmayan sunucu ya da programcılar yönetiminde medyada gerçekleştirilmektedir.

Bu tür girişimler belki tartışma programlarına reyting, tartışmacılara yalancı ve geçici bir şöhret sağlıyor olabilir. Ancak bilginin yaşanması, din pratiğinin derinlik ve yaygınlık kazanması yani sosyal bilinçlenme ve düzelme adına hiçbir getiri sağlamamakta, sadece saf zihinlerde kafa karışıklığı  üretmekte  ve  çoğu  pratik/amel  kaçkını  kişilerde  yalancı teselliler oluşturmaktadır. Pek tabiî olarak uzun vadede bu işin aktörleri de ciddi bir saygınlık/itibar kaybına uğramaktan kurtulamamaktadır. Sözünü ettiğimiz bu gelişmenin oldukça göze batan örneklerini geçtiğimiz son birkaç yıl içinde toplum olarak yaşamış bulunmaktayız. İlgili ilgisiz hemen her konuya maydanoz olan kimi ünvanlı kişileri şimdilerde acı tebessümlerle hatırlıyoruz.

Böylesine kafa karışıklığının, gönül kirliliğinin, niyet anarşisinin, kısır çekişmelerin ve pratik/amel kaçkınlığının arttığı dönem ve ortamlarda, yapmakla emronulanların onda birini ya da doğru bildiklerinin onda biri­ni yaşayanlar, önce bu sosyal kaostan, anlamsız ve faydasız tartışma ortamından kendilerini kurtarırlar sonra da bilgisiyle ve inancıyla amel etmenin, sağlam bir duruşa sahip olmanın ve topluma verilmesi gerekli mesajı sunmuş olmanın manevî karşılığını alır, kurtulurlar.

O halde mesele, her şey yerindeyken görevi/ameli ihmal etmenin bedeli ne ölçüde bir mahrumiyet ve hatta felaket ise; bozuk ve olumsuz ortamlarda, onda bir oranında bile olsa, inanç ve bilgisini yaşayan pratik/amelî müslüman olmanın değeri de o nispette büyük olup kurtuluşa götürücüdür.

İslâm'ın ve Kur'an'ın en güzel yorumu ve yaşanma biçimi demek olan Sünnet-i Seniyye'ye, Hz. Peygamber'in yaşayışına ne ölçüde amel olarak sahip çıkılabilirse, kurtuluşa o ölçüde yaklaşılmış olacaktır. Bozulan tüm hayat alanlarının ve paylaşılan tüm bozgunların düzeltilmesi, müslümanlar için sünneti yaşama, onu kişisel ve toplumsal gündeme taşıma titizlik ve gayretine bağlıdır. Zira unutulmamalıdır ki, "dünyada Sünnet'e uyan, âhîrette Cennet'e giren kurtulur." Yani İslâm pratiği demek olan sünnet, bir anlamda dünyadakilerin cennetidir.

Sahabelerin bu konudaki hassasiyetleri, asr-ı saadette yaşama şans ve bilincinin sorumluluğuna sahip çıkmış olmaları, sünnet pratiği açısından bütün ümmete örnek teşkil edecek bir kıvam/olgunluk belgesidir. Zira onlar dinlerini tartışan değil, anlayan ve yaşayan kimselerdi. Allah hep­sinden razı olsun. Onalrm anlayışlarından ve yaşayışlarından hayatımıza izler taşımadıkça, müslümanca bir hayat yaşamamız mümkün olmaz.



[60] Tirmizî, Fiten 79; Mübarekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VI, 545-546. İbnü'l-Cevz'î, rivayeti münker saymaktadır. Müsned'deki rivayet ise bu hadisi özde takviye etmektedir. Nite­kim Tirmizî de Ebû Zerr'in rivayetine atıfta bulunmaktadır buyurulmustur.

[61] Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 155; Hâkim, Müstedrek, I, 529

[62] Mimâvî, Feyzu'l-kadîr, II, 556

[63] Münzirî, et-Terğîb ve't-terhîb, 1,41; Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, I, 172

[64] Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 184, 191; Heysemî, Mecmeu'z-zevâid, IV, 63



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sahabe islamın kilit kuşağıdır
« Posted on: 29 Mart 2024, 08:23:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sahabe islamın kilit kuşağıdır rüya tabiri,Sahabe islamın kilit kuşağıdır mekke canlı, Sahabe islamın kilit kuşağıdır kabe canlı yayın, Sahabe islamın kilit kuşağıdır Üç boyutlu kuran oku Sahabe islamın kilit kuşağıdır kuran ı kerim, Sahabe islamın kilit kuşağıdır peygamber kıssaları,Sahabe islamın kilit kuşağıdır ilitam ders soruları, Sahabe islamın kilit kuşağıdırönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes