๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fıkhus Sahabe => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 09 Mayıs 2011, 15:36:12



Konu Başlığı: Ashâbı kiram 2
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 09 Mayıs 2011, 15:36:12
Ashâb-ı Kiram


"Böylece sizi (Ashab-ı Kiram) vasat bir ümmet yapmışızdır; insanlara karşı hakikatin şahitleri olasınız, bu Peygamber de sizin üzerinize tam bir şahit olsun diye.”[18]

“Siz (sahabe) insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız.”[19]

“İslâm'da birinci dereceyi kazanan muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar yok mu? Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah'dan razı olmuşlardır. Allah bunlar için, kendileri içinde ebedî kalıcılar olmak üzere, altlarından ırmaklar akan Cennetler hazırladı. İşte bu, en büyük bahtiyarlıktır.”[20]

“O ağacın altında mu'minler sana bey'at ederlerken, andolsun ki Allah onlardan razı olmuştur da kalplerindekini bilerek üzerlerine manevî bir kuvvet (moral) indirmiş ve onları yakın bir fetih ile müka­fatlandırmıştır.”[21]

"Muhammed Allah'ın Rasûlü'dür. O'nunla beraber olanlar (ashâb) da kâfirlere karşı çetin ve metin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû' edici, secde edici olarak görürsün. Onlar Allah'dan daima fazl-u kerem ve rıza isterler. Secde izinden meydana gelen nişanları yüzlerindedir.”[22]

Ehl-i Sünnet nazarında ashabın büyük bir değeri vardır. Bu ve bunlara benzer bir çok Kur'an ayetinde açıkça veya îmâ ile ashabın faziletinden bahsedilmiştir. Peygamber Efendimiz'in pek çok hadîslerinde toplu olarak, ya da fert fert ashabın faziletine yer verilmiştir ki, hemen hemen bütün ilk ve muteber hadîs kaynaklarında bu hadîsler, "Fedâilü's-Sahabe Sahabenin Faziletleri': veya benzen başlıklar altında toplan­mıştır. Meselâ bu hadîslerinden birisinde Peygamber Efendimiz:

"Nesil­lerin en hayırlısı, benim neslimdir." buyurmuştur. [23]

Bir başka hadîslerinde de şöyle demiştir:

"Ashabım hakkında Allah'­tan korkun, ashabım hakkında Allah'tan korkun! Benden sonra onları kendinize hedef haline getirip düşmanlık etmeyin! Kim onları severse bana olan sevgisinden dolayı sever. Kim de onlara kin beslerse bana olan kini dolayısıyla böyle yapar. Kim onlara eziyet ederse lana eziyet etmiş olur. Kim bana eziyet ederse Allah'a eziyet etmiş demektir. Her kim de Allah'a eziyet ederse çok geçmeden Allah onun belâsını verir.”[24]

Peygamber Efendimiz'in Allah'tan alarak tebliğ ve yaşayışında tatbik ettiği veya bizzat kendisinin koyduğu dînî esasların, daha sonraki müslü­man nesillere ancak Ashaba dayanan sıhhatli nakillerle ulaşabildiği düşü­nülecek olursa, İslâm açısından Ashâb-ı Kiramın gerçekten bu övgülere ve kendilerine saygı gösterilmesi konusundaki ikazlara lâyık oldukları açıkça anlaşılır. Bu sebeple ashâbtan birinden bahsederken isminin arkasından "Radıyallâhü anh Allah ondan razı olsun!" demek, bize düşen saygı görevinin gereğidir. İslâm dîninin sıhhatli bir şekilde sonra­kilere aktarılmasında temel unsur Ashâb olduğu içindir ki Ehl-i Sünnet âlimlerine göre Kur'an ve Sünnet'in de övgüsüne nail olan Ashâb-ı Kiram, tamamıyla adalet ve itimat sahibidirler.

Sahâbe-i Kiram bir pervane gibi Peygamberimiz'in etrafında dolaşır ve O'ndan (sav) bir şeyler öğrenmeye gayret ederdi. Çeşitli dünya meş­galelerinden dolayı Hz. Peygamber'in yanına gelemeyenler, ertesi günü başkalarına sorarak eksiklerini giderirlerdi. Bazıları İslâm'ı öğrenmek için, boğaz tokluğuna Peygamberimiz (sav)'i takip eder bazıları da Efendimiz'in sözlerini yazarak tespit etmeye çalışırdı. Ashâb, Hz. Peygamber'i dinlerken sanki baslarında birer kuş var da, hareket etseler uçup gidecekmiş gibi pür dikkat kesilir, ayrıldıktan sonra da duyduklarını daha iyi öğrenebilmek için aralarında müzakere ederlerdi!

İslâm'dan önceki ümmetler, peygamberlerinin hayatı, sözleri ve davranışları ile ilgili bilgileri daha sonraki nesillere sıhhatli bir şekilde ulaştıramamışiardır. Diğer hususlarda olduğu gibi, müslümanlarm bu hususta da üstünlüğü vardır. Ve bu üstünlük Ashâb sayesinde olmuştur. O da, Hz. Peygamber'in hayatı ile ilgili -en ince ayrıntısına kadar- bilgileri, O'nun sözlerim, davranışlarım, takrirlerini, ahlâkî ve cismanî özellikleri­ni... sonraki nesillere sağlıklı bir şekilde aktarmadadır. Bugün, Hristiyanlar Hz. İsa'nın, Yahudiler Hz. Musa'nın sözlerini -İncil ve Tevrat dışındakileri- ancak kulaktan dolma, esâtîr uydurulmuş hikâyeler halinde, mesnetsiz bilgiler olarak elde edebilmektedirler. Halbuki müslümanlar, Peygamberimiz'in binlerce, onbinlerce hadis ve sünnetine, senedli bir şekilde ve tâ o zamana kadar uzanan yazılı belgeler halinde sahip durumdadırlar. Müslümanlar bunu Ashâb'a borçludurlar. Onlar, Peygamberimizden duydukları, yazdıkları hadisleri hiçbir değişikliğe uğratmadan, kendilerinden sonrakilere ulaştırmışlar ve bunu bir ibadet vecdi ile yapmışlardır. Daha sonra gelen nesiller de hadisleri aynı şekilde bir sonrakilere naklederek günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmesine hizmet etmişlerdir.

Peygamberimiz (sav)'in vefatından ve Hz. Ömer (r.a) zamanındaki fetihlerden sonra İslâm devletinin muhtelif bölgelerine dağılan bazı sahâbîler, oralarda bereketli birer ilim merkezi oluşturmuşlar ve yeni müslüman olanlara İslâm'ı ve Hz. Peygamber'in sünnetini öğretmişlerdir. Böylece, İslâm dininin sağlam bir şekilde Arap yarımadası dışına yayıl­ması da, Ashâb'ın yaptığı hayırlı hizmetler vesilesiyle olmuştur.

Ancak Ashâb'in İslâm'a girişleri ve hizmetleri, İslâm uğruna çektikleri çileler ve gösterdikleri çabalar, hicretler ve gazveierdeki durumlarının üstünlüğü yanısıra; her şeye rağmen birer insan oldukları da gözönünde bulundurulduğunda, Ashâb'ın hepsinin birbiri ile aynı değerde olmaya­cağı aşikardır. Bu bakımdan, farklı görüşler de bulunmakla beraber derece itibariyle Ashâb-ı Kiram genellikle oniki tabakaya ayrılmıştır:

1. Aşere-i mübeşşere (Cennetle müjdelenen on sahâbî ki bunların başında ilk dört halife gelir) ve Hz. Hatice, Hz. Bilâl gibi ilk müslüman olanlar,

2. Hz. Ömer'in müslüman oluşu sırasında müşriklerin Dâru'n-Nedve'de durum müzakeresi yaptıkları zamana kadar müslüman olanlar,

3.  I. ve II. Habeşistan hicretine katılan ashâb,

4. I. Akabe Bey'atı'nda bulunan sahâbîler,

5.  II. Akabe Bey'atı'na katılanlar,

6. Peygamber Efendimiz, hicreti sonunda Küba'ya geldiği zaman orada Rasûlüllah'a kavuşup Medine'ye yerleşen muhacirler,

7.  Bedir Gazvesi'ne katılan Ashâb-ı Kiram,

8. Bedir Savaşı ile Hudeybiye Musâlahası arasında hicret edenler,

9. Hudeybiye'de yapılan Bey'atü'r-Rıdvân'a katılanlar,

10. Hudeybiye Musâlahası ile Mekke fethi arasında hicret edenler,

11. Mekke'nin fethedilmesi üzerine müslüman olan Kureyşliler,

12. Hz. Peygamber'i Mekke Fethi sırasında, Veda Haccı'nda veya bir başka yerde gören çocuklar.[25]

Bundan daha detaylı bir taksime, Abdülkahir ei-Bağdâdî'de rastlı­yoruz:

1. İslâm'a ilk girenler.

2. Hz. Ömer (R.a) Müslüman olduğu zaman İslâm'a girenler.

3. Habeşistan'a ilk hicret edenler.

4. Birinci Akabe bey'atmda bulunanlar.

5. İkinci Akabe bey'atmda bulunanlar.

6. Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Medine'ye hicret edenler ve Medine'ye girmeden önce Küba'da iken O'na yetişenler.

7. Hz. Peygamber (sav)'in Medine'ye girmesinden Bedir savaşma kadar geçen sürede hicret edenler.

8. Bedir savaşına katılanlar.

9. Uhud savaşında bulunanlar.

10. Hendek savaşında bulunanlar.

11. Hendek savaşı ile Hudeybiye musalahası arasında hicret edenler.

12. Rıdvan bey'atında bulunanlar.

13. Hideybiye ile Mekke'nin fethi arasında hicret edenler.

14. Mekke'nin fethi günü Müslüman olanlar.

15. Mekke'nin fethinden sonra grup grup İslâm'a girenler.

16. Efendimiz dönemine yetişen ve O'ndan az bir miktar (hadis din­leyip) rivayette bulunan çocuklar.

17. Veda Haccı esnasında Rasûlüllah (sav)'e getirilen çocuklar. Bun­ların doğrudan Rasûlüllah (sav)'den rivayetleri sahih değildir (arada vası­ta vardır). [26]

Diğer taraftan Ashâb arasında büyük değeri haiz olanlar, Muhacirun [27] ve Ensar [28] diye adlandırılan iki temel zümre olmuştur. Sahâbelik vasfının her sahabe için üstünlükte aynı dereceyi ifade etmediği açıktır. İslâm'a ilk girenler, hicret edenler (Muhacirun), hicret edenleri bağrına basıp onları kendile­rine tercih edercesine fedakârlıkta bulunanlar (Ensar), Rasûlüllah (sav) ile savaşlara katılanlar... ile daha sonraki dönemlerde İslâm'a girenlerin veya Rasûlüllah (sav)'in son dönemlerinde dünyaya gelip, O'nu görme şerefine ancak çocukken erebilenlerin sahâbîîik faziletinin aynı seviyede olmaya­cağı bedihidir.

İslâm âleminde, Ashâb'm faziletine, menkıbelerine ve hayatlarına dair bir çok eser yazılmıştır. Bunlar içerisinde en hacimli ve muhtevalısı, îbn Hacer el-Askalânî'nin (ö. 852) "el-İsâbe fi Temyizi 's-Sahâbe" adlı kitabıdır. Bunun dışında şu iki kaynak da büyük önem taşımaktadır: İbn Abdilberr (ö. 463), "el-İstîâb fi Ma'rifeti'l-Ashab"; İbnu'l-Esîr (ö. 630), "Üsdu'l-Gâbe fi Ma'rifeti's-Sahabe" adlı eserleridir..

 
[18] el-Bakara: 2/143

[19] Âl-i İmrân: 3/ 110

[20] et-Tevbe: 9/100

[21] el-Feth: 48/28

[22] el-Feth: 48/29

[23] Buhâri, Fedailü Ashabi'n-Nebî, 1; Müslim, Fedâilü's-Sahabe, 210-215

[24] El- Müsned/Ahmed b. Hanbel V, 57.

[25] Hâkim en-Neysâbûrî, Ma'rifetü Ulûmi'l-Hadîs, Beyrut 1977 s. 22-24

[26] Ebû Mansûr Abdülkahir el-Bağdâdî, Usûlüddîn, 298 vd.

[27] Mekke Fethi'ne kadar Medine'ye hicret edenler

[28] Hz. Peygamber'e ve müslümanlara kucak açıp destek olan Medineli müslümanlar





Konu Başlığı: Ynt: Ashâbı kiram 2
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Aralık 2018, 17:08:17
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri ıslami hakkiyla yaşayan onun rizasinda yaşayıp peygamber efendimize layık bir ümmet olan ve rahmete erişen kullardan olalim inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Ashâbı kiram 2
Gönderen: Mehmed. üzerinde 27 Aralık 2018, 08:20:45
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri de İslam a hizmet eden kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun