> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Din ve Mezheb Eserleri > Fıkhi Mezhepler Tarihi > İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi
Sayfa: 1 [2]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi  (Okunma Sayısı 5181 defa)
24 Ocak 2010, 00:06:35
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #5 : 24 Ocak 2010, 00:06:35 »



1- Şeriatta Müctehid Olanlar


Bunlar, birinci tabakayı teşkil eden müstakil (mutlak) mücte-hidlerdir. Dînî hükümleri Kitab ve Sünnet gibi kaynaklarından çıkaran, nass´lara göre kıyaslar yapan, maslahatlara göre fetvalar veren, istihsan deliline dayanarak hükümler beyan eden, nass bulunmadığı takdirde akıl ve rey ile hareket eden müctehidler bu tabakaya dahildir. Kısaca bu müctehidler, her türlü istidlal yollarına başvurmuş ve herhangi bir mezhep sahibinin görüşüne bağlı kalmamıştır. Onlar, sadece sahâbîlere tâbi olmuşlardır. Yüce Allah da, sahabîlere tâbi olanları Kur´an´da övmüştür.

Said b, el-Müseyyib ve İbrahim Nehai gibi tabiîlerin bilginleri bunlar arasındadır. Cafer-i Sadık, babası Muhammed Bakır, -Ebu Hanife, îmam«Mâlik, Şâfü, Ahmed b. Hanbel, Evzâî, Leys b. Sa´d ve Süfyan Sevri gibi mezhep sahibi fakihler de bu tabakayı teşkil eden müctehidlerdendir. Gerçi bunlardan bazılarının mezhep ve görüşleri günümüze kadar gelmemiş; sadece fakihlerin ihtilâflarını anlatan kitaplar arasında bunların bazı görüşleri bize kadar ulaşmıştır.

Bu müctehid İmamların talebeleri, acaba bu tabakaya dahil midir? Bu soruya şöyle cevap verebiliriz: Bunların bazısı şüphesiz ki ikinci tabakaya dahildir. Bazılarının birinci tabakadan sayılıp sayılmaması tartışma konusu olmuştur. Meselâ, Ebu Hanife´nin talebesi Ebu Yusuf (Öl. 183 H.), Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî (Öl. 189 H.) ve Zufer b. el-Hüzeyl (Öl. 158 H.) i, İbni Âbidin ikinci tabakaya dahil etmiş ve onları müstakil müctehid saymamıştır. O, ikinci tabakayı anlatırken şöyle söyler. «Bunlar, Ebu Hanife´nin talebeleri Ebu Yusuf ve Muhammed gibi mezhepte müctehid olan kimselerdir. Bu tabakaya dahil olanlar, hocalarının koymuş olduğu kaidelere göre delillerden hüküm çıkarmaya muktedir olan müctehidlerdir. Gerçi bunlar, bazı fer´î meselelerde hocalarına muhalefet etmişlerse de, asıl meselelerde onu taklid etmişlerdir.»[122]

Bu söz tenkid edilebilir. Çünkü Ebu Yusuf, Muhammed ve Zufer, fıkhı düşüncelerinde müstakil olup hiç bir suretle hocalarını taklid etmemişlerdir. Onların, Ebu Hanife´den ders almaları, onun görüşlerini incelemeleri, ictihad´ta istiklâl ve hürriyet sahibi olma­larına engel teşkil etmez. Böyle olsaydı başkasından ders alan herkesin mukallid olması gerekirdi. Dolayısiyle Ebu Hanîfe´nin de müstakil müctehidler derecesine ulaşmamış olduğu neticesi çıkarılabilirdi. Böyle bir iddianın saçmalığı ise meydandadır. Çünkü Ebu Ha-nife, hocası Hanımad b. Ebî Süleyman vasıtasiyle İbrahim Nehaî´nin fıkkını öğrenmek ve incelemekle işe başlamıştır. O, bunlardan birçok rivayetler yapmıştır. Ortaya böyle bir iddia atanlar, Ebu Hanîfe´nin ictihad´taki mevkiini küçümsemek istiyenlerdir.

Ebu Yusuf, Muhammed ve Zufer´in hüküm çıkarırken dayandıkları prensipler, çok zaman hocaları Ebu Hanîfe´nin görüşlerine uyuyor ise de, her zaman aynı değildir. Onların hocalarına bazı esaslarda bile karşı koyuşları, müstakil müctehid olduklarını gösterir. Hüküm çıkarma yollarında onların birleşmesi, taklid etmek meselesi değil, ikna olmak meselesidir. îşte mukallid ile müctehid arasındaki fark budur. Doğru ölçü de bu olmalıdır.

Bu İmamların hayatlarını inceliyenler, prensipler (el-usul) de dahi onların taklidcilikten uzak olduklarını göstermektedirler. Bu İmamlar, yalnız Ebu Hanife´nin dersleriyle yetinmemişler, Ebu Hanife´den sonra başkalarından da ders almışlardır. Meselâ;.Ebu Yusuf, Hadisçilerin derslerine katılmış ve onlardan birçok hadis öğrenmiştir. Ebu Hanife, belki de bu hadislere vâkıf olmamıştı. Daha sonra Ebu Yusuf, kadılık mevkiini işgal etmiş, bu sebeple insanların birçok hallerine vâkıf olmuş, hocasının görüşlerine uyarken onları hükümleriyle süslemiş, ona muhalefet ederken yeni bilgi, görgü ve insanlar arasındaki yargılarıyla daha doğru bulduğu yolu tutmuştur. Ebu Yusuf´un bütün görüşlerini Ebu Hanife´nin söylemiş olduğunu iddia etmek, gerçekleri örtmek demektir. Nitekim bazı mutaassıp Hanefî fakihleri, hocanın talebesi üzerindeki tesirini büyütmek için böyle sanmışlardır.

Muhammed b. el-Hasen eş-Şeybânî, gençliğinde Ebu Hanife´nin derlerine kısa bir müddet devam etmiştir. Ebu Hanife öldüğü zaman O, 18 yaşında idi. Hocası ölünce üç sene İmam Malik´in derslerine devam etmiş ve el-Muvatta´ı O´ndan rivayet etmiştir. Hattâ onun rivayeti, elMuvatta´ın isnad bakımından en doğru sayılan rivayetlerinden biridir. Bu durumda îmam Muhammed, usulde mukallid ise bu İmamlardan hangisini taklid etmiştir? O, Ebu Hanıfe´yi mi, Mâlik´i mi, yoksa her ikisini birden mi taklit etmiştir? Mantıkî olarak düşünürsek O´nun,mukallid olmadığını söylemek mecburiyetinde kalırız. Ebu Yusuf ve Zufer´in durumları da böyledir. Bunlar ne fu-rû´da ne de usûl´da mukallid değildirler.

Burada şunu da belirtmemiz gerekir: Usul, Ebu Hanife devrinde tam olarak yazılmamış idi ki, talebeleri onu Ebu Hanife´den aldılar ve ona tâbi oldular, denilebilsin. Ancak usul, o devirde hüküm çıkarırken göz önüne alınır ve bir ders şeklinde okutulmazdı. Ebu Hanife´nin, kabul ettiği görüş hakkındaki açıklamaları, kısa ifadele,, ^klinde olup diğer memleketlerdeki mezhep sahipleri de, ona bu hususta muhalefet etmemişlerdir.

İbni Âbidin (Öl. 1252 H.)´in, Kemaluddin b. el-Hümam (Öl. 861 . H.)´ı müstakil müctehid sayıp bu büyük İmamları mukallid sayması tuhaf bir şeydir.

Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Bu türlü ictihad kapısını bugün açabilir miyiz? Şafiiler ve Hanefîlerin büyük çoğunluğu buna müsbet cevap veriyorlar. Fakat her iki mezhebe mensup olan müteahhirin´in bir kısmı, fiilen bu kapıyı kapamıştır. Bununla be­raber onlar, açıkça bu kapının kapanması gerektiğini söylememişlerdir. Hattâ bazı Hanefîler, «Fethu´l-Kadir» yazan Kemaluddin b. el-Hümam´ın müstakil müctehidlik mertebesine ulaştığını söylemişlerdir.

Mâlikîler, bu hususta görüş bakımından önce zikrettiğimiz iki mezhebe yakındırlar. Şu kadar ki onlar, her aşırın müstakil müctehidlerden halı bulunabileceğini caiz görmekle beraber, müstakil olmayan müctehidin bulunmasını da zarurî saymışlardır.

Hanbelîler, her asırda müstakil müctehidin bulunması gerektiğini ileri sürerlerdi. Bu konuda İbn-i Kayyım el-Cevziyye şöyle söyler : «Müstakil rnüctehidler hakkında Peygamberimiz, «Allah, bu ümmete? her yüz yılın başında dinini yeniliyecek bir müctehid gönderir» buyurmuştur. Onlar, Allah´ın dinini yeniden canlandırmak için gönderdiği kimselerdir. Ali b. Ebî Talib, bunlar hakkında, yeryüzü Allah´ın hüccetle emrini yerine getiren bir kâimden halı olmaz, demiştir».

Hanbelîlere göre her türlü ictihad kapısı açıktır. Madem ki insanların akıl ve idrakleri değişiktir, madem ki herkes mücjtehid olacak kudrete sahip değildir ve herkesin ilmî ve aklî seviyesi ayrı ayrıdır; o halde hiç bir kimse ictihad için ehliyetli olduğunu iddia edemez. Böyle bir iddiada bulunan kimse, İlim ve ictihad sahibi olmak şöyle dursun, dînî konuda itimada bile lâyık değildir.

Hanbelîler ictihad kapısının açık olduğunu söylemekle kalmazlar; her asırda bir mutlak müctehidin bulunmasını da zarurî görürler. Hanbelî fakihlerinden İbni Ukayl, bu görüşü savunurken, her asırda mutlak müctehidin bulunmadığına dair eskiler fmütekaddimîn) arasında her hangi bir ihtilâfm mevcut olduğunu bilmiyoruz, demiştir. Hicri 7. asırda yaşamış olan Hanbelî bilgini Ibni Hamdan, bu konuda şu açıklamayı yapar: «Uzun zamandan beri mutlak müctehid çıkmamıştır. Halbuki şimdi onun çıkması, ilk devirden daha kolaydır. Çünkü hadis ve fıkıh tedvin edilmiştir. îctihadla ilgili âyetler, hadisler, fıkıh usûlü ve Arapça gibi İlimler üzerinde sayısız eserler yazılmıştır. Fakat himmetler kısalmış, rağbetler sönmüş, ciddiyetle çalışma aşkı yok olmuş, taklidlerle yetinme, yorucu çalışmalardan kaçınma, sıkıntıdan uzak durarak vaziyete göre ayak uydurma, az bir emekle gayeye ulaşma arzusu hâkim olmuştur. Halbuki ictihad´da bulunmak bir farzı kifayedir. Bilginlerimiz bunu ne yazık ki ihmal etmişler ve yerine getirmek için gayret göstermemişlerdir.»[123] Şiîlerden İmamiyye mezhebine göre ictihad kapısı açıktır. Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi onlar fıkhı, Kur´an´a ve kendi İmamları yoluyla rivayet edilen hadiselere dayanırlar. İmamlarının sözlerini sünnet sayarlar. Oniki İmamdan başka hiç bir kimsenin İmamete lâyık olmadığını söylerler. Cafer-i Sadık´ın sözleri onlar için hem usulde hem de fürû´da bir hüccettir. Onlar ne Cafer´in sözlerini, ne onun baba ve dedelerinin sözlerini, ne de İmam olarak kabul ettikleri oğlu ve torunlarının sözlerini değiştirirler.

Onikinci İmam kaybolduktan sonraki onun onbir asırdan beri hâlâ gelmesi beklenmektedir- bu mezhep mensuplan, ictihad yapma hakkına sahip olmuşlardır. .Yalnız ictihad´ta iki hususa bağlanmak mecburiyetindedirler:

a) İmamlardan rivayet edilen hiç bir şeye muhalefet etmemek ve imkân dahilinde İmamlann görüş ve sözlerine uyarak ictihad yapmak. Onlar, İmamlara ait bir rivayet bulamazlarsa meseleleri akılla bir hükme bağlarlar. Çünkü, onlara göre akıl, Kitab ve Sünnetten sonra -ki İmamlann sözleri Sünnete dahildir- gelen bir hüccettir.

b) Kesin olarak İmamlann koyduğu metotlara bağlı kalmak. Biz, meseleyi onların mantığı ile ele alacak olursak görürüz ki, İmamların sözleri Sünnetten sayılmakta ve İmamlar Ebu Hanife, Şafiî, Malik ve Ahmed b. Hanbel gibi diğer mezhep İmamlarına benzemekle beraber, onların ictihadlan mutlaktır.

Biz, onların İmamlarına, diğer mezheblerin kendi İmamlarına baktığı bir gözle bakacak olursak, onların ictihadlannm mutlak ve kâmil olmadığını görürüz. Hattâ bu durumda onların İmamlan, ic-tihadlarmda önceki İmamlann sözlerinin dışına çıkmadığı ve ne usul´de, ne furu´da onlara muhalefet etmediği için birinci ve ikinci tabakaya değil, sadece üçüncü tabakaya dahil olurlar.[124]



2- Müntesîb Müctehidler

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:00:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi rüya tabiri,İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi mekke canlı, İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi kabe canlı yayın, İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi Üç boyutlu kuran oku İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi kuran ı kerim, İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi peygamber kıssaları,İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi ilitam ders soruları, İslam´da Fıkhi Mezhepler Tarihi önlisans arapça,
Logged
17 Nisan 2014, 18:18:38
8-D fatma zehra

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 402


« Yanıtla #6 : 17 Nisan 2014, 18:18:38 »

islamda fıkhi mezhepler ile ilgili çok güzel bilgiler öğrendim allah sizden razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Bir günah işlediğinde hemen tövbe et, insan suya düştüğü için boğulmaz, çıkamadığı için boğulur.
25 Haziran 2022, 05:32:54
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.947


« Yanıtla #7 : 25 Haziran 2022, 05:32:54 »

Esselamü Aleyküm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun inşaAllah kardeşim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Haziran 2022, 17:12:09
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #8 : 26 Haziran 2022, 17:12:09 »

Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 [2]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes