> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Din ve Mezheb Eserleri > Fıkhi Mezhepler Tarihi > İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi  (Okunma Sayısı 4112 defa)
21 Ocak 2010, 09:47:07
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 21 Ocak 2010, 09:47:07 »



İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi






İmam Ahmed B. Hanbel (164 ? 241 H.)

Doğumu Ve Gençliği

Tahsilî

Hadîs Tahsili İçin Yapmış Olduğu Seyahatler.

Hokka Ve Kalem İle Mezara...

Fıkha Doğru.

Ahmed B. Hanbel Farsça Bîlir Miydi?.

Ahmed B. Hanbel´in Hadîs Rîvayetîne Ve Fetva Vermeye Başlayışı

Mihneti, Mihnetinin Sebep Ve Devreleri

Kur´ân´ın Yaratılmış Olup Olmamasıhakkında Ahmed B. Hanbel Ve Diğerlerinin Görüşleri

Ahmed B. Hanbel´in Yaşayışı

Halîfelerin İhsanlarını Ve Vazife Almayı Reddedişi

Şahsiyet Ve Karakteri

1- Hafızası

2- Sabır Ve Tahammülü.

3- Nezâheti

4- İhlâsı

5- Heybeti

6- İyî Muaşereti

Ahmed B. Hanbel´in Görüşleri

İman Hakkındaki Görüşü.

Büyük Günah İşleyenler Hakkındaki Görüşü.

Kader Ve İnsanın Fiilleri Hakkındakî Görüşü.

Allah´ın Sıfatları Hakkındaki Görüşü.

Siyaset Hakkındaki Görüşleri

Ahmed B. Hanbel´in Hadîs Ve Fıkhı

El-Müsned.

Ahmed B. Hanbel´în El-Müsned´î Rivayetteki Metodu.

El-Müsned´de Zaîf Hadîs Var Mıdır?.

Ahmed B. Hanbelin Fıkhı

İcmâ´

Kıyas.

Masâlîh.

İstihsan.

Zerâyi

İstishâb.

Hanbelî Mezhebinin Gelişmesi Ve Yayılışı

Mezhebin Rivayeti

Mezheb´dekî Kaviller.

Mezhebin Gelişmesi

Mezhebin Yayılışı




İMAM AHMED B. HANBEL VE MEZHEBİ[1]


İmam Ahmed B. Hanbel (164 ? 241 H.)



Hicri III. Asrın 18. yılında insanlar, hadîs dersinden, hadîsleri toplayıp müslümanlara neklederek sünnet fıkhım açıklamadan başka bir işi olmayan yaşlı bir zat görüyorlardı. Fakat O, hakaret ve horluğa mârUz kalıyor; Bağdat´tan, elleri kelepçeli olarak ders meclisinden Uzaklaştırılıyor; sırtında simsiyah izler bırakan kırbaçların altında, Halife Me´mun´un halifelik için ayaklandığı ve ömrünün sonunda ölmüş olduğu Tarsus şehrine götürülüyordu. Bu zat, hapsediliyor ve hapishanede ona durmadan dayak atılıyordu. Fakat, dayak atan ve attıranlar, ona söyletmek istediklerini ve onun, söylenmesine dince müsaade edilmediğine inandığı şeyi söyletmekten âciz kalmışlardı. Hem onlar, hem de o zat bu hal üzere, 18 ay devam etmişlerdi. Bu süre içerisindeki işkence ve baskılarına rağmen O, bunların arzularını yerine getirmemiştir. Sonunda onlar ümitsizliğe düşmüş, O ise boyun eğmemiştir. Nihayet onu yaralar içersinde serbest bırakmışlardır. O, bu yaralardan şifâ bulup ıstırapları dinince dersine tekrar dönmüştür. Fakat onlar, bundan sonra, bu zatı yine hapsederek, Allah´ın yardımı erişinceye kadar dersinden alıkoymuşlardır. İşte bu zat, Dâru´s-Selâm (Bağdad)´ın İmamı, çağındaki fakîh ve muhaddislerin üstadı İmam Ahmed b. Hanbel´dir.[2]



Doğumu Ve Gençliği


Ahmed b. Hanbel, 164 H. yılı Rabîulevvel ayında Bağdad´ta doğmuştur. Burası onun yaşadığı, ders verdiği ve şöhretinin yayıldığı yerdir. Annesi onu, babasının ikâmet ettiği Merv şehrinden hâmile olarak getirmiştir. O, hem ana hem de baba tarafından soyca Araptır. Çünkü, ana ve babası Şeyban kabîlesindendir. Bu kabile de, Adnan kabilesinin bir kolu olan Rabî´a kabilesinden ayrılma olup Nizar kabilesinde Peygamber (S.A.)´in soyuna karışır.

Hanbel, babasının adı değildir, dedesinin adıdır, Babası Muham med b. Hanbel b. Hilâl´dir. Bu aile, önceleri Horasan´da oturmakta idi. Ahmed b. Hanbel´in dedesi Horasan bölgesinde bulunan Serahs Vilâyetinin Valisi idi. Babası da, müslüman kumandanlarından veya kumandanlık rütbesine yakın bir rütbeye sahip bir askerdi.

Bu aile, Ahmed´in doğumuna yakın bir sırada Bağdad´a gelmiş olup Abbasî halîfeleriyle münasebetlerini devam ettirmiştir. Zira Ahmed´in amcası, aynı vazifeyi üzerine almıştır. Çünkü. Ahmed´in babası Muhammed, Bağdad´a gelişinden kısa bir zaman sonra ölmüştür.

Ahmed b. Hanbel´in ailesi himmet sahibi ve cömert idi. Dedesi Emevîlerin valisi idi. Daha sonra Abbasî hareketinin haklı olduğunu ve Emevî idaresinin çöktüğünü görünce vazifesinden ayrıldı. Abbas oğullarının dâvetçileriyle temas kurduğu için işkenceye uğradı. Babası da, cömert ve âlicenap bir insandı. Horasan´daki evi Arap misafirlere açıktı. Onun evine inerler, ikram ve hürmet görürlerdi.

Fakat küçük Ahmed, babasını kaybettiği için bu cömertliğin nurunu görmemişti. Esasen O, babasını bile görmediğini söyler. Çünkü babası öldüğü zaman kendisi, gördüğünü tanıyacak bir çağa ulaşmamıştı. Tarihçilerin anlattığına göre babası, 30 yaşında çok genç iken ölmüştü.

Ahmed´in terbiye ve yetişmesini annesi üzerine almış ve buna amcası da nezaret etmiştir. Çocuk sayılacak bir yaşta annesi, onu ilim tahsiline başlatmıştır. Durum ve çevre de buna müsait idi. Zira ailesi, devamlı olarak İslâm ilimlerinin merkezi olan Bağdad´ta oturuyordu. Bu sırada Bağdad´ta ilim ve sanat bütün çeşitleriyle ürünlerini vermeye başlamıştı. Burada muhaddisler, kıraat bilginleri, mutasavvıflar, dil âlimleri ve filozoflar bulunuyordu. Böylece Bağdad, İslâm âleminin medeniyet merkezi olmuştur.

Ahmed, çocukluğundan itibaren İslâm ilimlerini öğrenmeye başlamıştı. O, önce Kur´an´ı hıfzetmiş, daha sonra Arapça, Hadîs, Sahâbî ve Tabiîlerin rivayetlerini, Peygamber (S.A.)´in sîretini, onun seçkin sahâbîleriyle güzelce onların yolundan gidenlerin (tabiîlerin) hayatlarını öğrenmeye koyulmuştu.

Çocukluk ve gençlik çağından beri onda asalet ve takva emareleri gözüküyordu. Onu, âlimler arasında muttaki bir âlim, gençler arasında da müttakî bir genç olarak görüyorUz. Daha sonra onu, inancı uğruna en büyük imtihanlara katlanan, azim sahibi muttaki insnlardan başkasının dayanamıyacağı işkencelere fütursUzca göğüs geren ortayaşlı bir insan olarak görüyoruz.

Akranı olan çocuklar oyun oynarken Ahmed b. Hanbel, ciddî işlerle uğraşıyordu. Yetimlik ona ciddiyet, dayanıklılık ve çalışma aşkı vermiştir. Aslında bütün babalar, bunları arzu eder ve çocuklarının Ahmed gibi olmasını isterdi. Rivayet edildiğine göre bir çocuk babası şöyle demiştir: «Ben çocuklarım için bol bol masraf ediyorum. Onları, yetişsin diye hususi hocalara (müeddiblere) götürüyorum. Fakat umduğum şekilde yetişmiyorlar. Yetim bir çocuk olan Ahmed b. Hanbel´e bakınız! Onun edep ve güzel gidişatı herkesi hayran ediyor.»[3]



Tahsilî



Ahmed b. Hanbel, büyük adam olma sırrına sahip bir yaradılışta idi. O, biraz büyüyünce ailesinin teşvikiyle ilim tahsiline yönelmiş ve kısa bir zaman sonra, kendisinin takva üzere yetişme tarzına uygun olan bir ilmi seçmiştir. Ne felsefeyi, ne de matematiği tercih etmiştir. O, sadece din ilmini" seçmiş ve bu arada kendisini, memleket memleket dolaşmayı gerektiren hadîs ilmine vermiştir. Hadis ilmi de onu fıkha götürmüş, böylece onda hem fıkıh, hem de hadîs ilmi birleşmiştir. Bâzı âlimler hadîs veya fıkıhtan birini tercih ettiği halde, Ahmed b. Hanbel, bunların her ikisini de aynı oranda kendisinde toplamıştır.

Ahmed b. Hanbel, emsali arasında takva, ciddiyet, sabır, metanet ve tahammülü ile meşhur olmuştur. Belki bu, onun çocukluğunda nöfsine fazla itimadından ve küçük yaştan beri ruhî istiklâlini hissedişinden ileri geliyordu. Ahmed b. Hanbel´in bu hali, çocukken temas ettiği âlimlerin"de dikkatini çekmiştir. Hattâ el-Haysem b. Cemil, onun hakkında şöyle söylemiştir: «Bu çocuk yaşarsa, zamanın-dakilerin hücceti olacaktır.»

Ahmed b. Hanbel, biraz önce söylediğimiz gibi hadîs rivayet ve tedvini ile uğraşan, hadîs ilmini kendisinden sonrakilere devreden bir muhaddis olmak istemiştir. Hadis ilmini tercih edişi rasgele de-ğldir. Önce O, rivayetle dirayeti birleştiren fıkıh tahsiline başlamış, Ebu Hanife´nin talebesi ve o çağın en büyük kadısı Ebu Yusuf´tan ders almıştır. Fakat, onun hadîs ilmine meyletmiş, fıkhına fazla ilgi duymamıştır. Bu itibarla O, «îlk hadîs yazdığım şahıs Ebu Yusuf´tur.» demiştir. Yani Ahmed b. Hanbel, Ebu Yusuf´tan hadîs tahsil ettiği gibi fıkıh zevkini de ondan tatmıştır.

Bu rivayeti, yani Ahmed b. Hanbel´in Ebu Yusuf´tan tahsil görüşünü anlatan rivayeti gözönüne alırsak, onun önce re´y´e dayanan fıkıhtan işe başladığı sonucuna varırız., Re´y´e dayanan fıkıh, o çağda Irak´ta hâkim olan ve Ebu Yusuf´un temsil ettiği fıkıhtır. Ahmed b. Hanbel, hadis çalışmalarını fıkıh çalışmalarıyla birleştirdikten sonra kıyasa bağlı olan fıkıh istinbatını hadîs´e dayandırmıştır. O, hükmü hadisten istinbat eder, bu hükme göre yeni birtakım hükümler çıkarır, kıyaslarda bulunur ve fer´î fıkıh mes´elelerini ? ortaya kordu.

Ahmed b. Hanbel, önce hadis tahsil edip fıkıh tahsilini sonraya bıraktı. Hadis bilginleri, bütün tslâm memleketlerine dağılmıştı. Bağdad´ta, Kûfe´de, Basra´da, Mısır´da, Hicaz´da ve Yemen´de muhaddisler vardı. İşte bütün İslâm ülkelerinde böyle muhaddisler bulunuyordu. Hadîs tahsil eden bir kimse, elbette bu ülkelere gidecek ve adım adım buraları dolaşacaktı.[4]



Hadîs Tahsili İçin Yapmış Olduğu Seyahatler


Ahmed b. Hanbel, 179 H. yılında, yâni onbeş yaşında iken hadis tahsiline başladı. 186 H, yılına kadar, yâni yedi yıl Bağdad´ta hadîs tahsiline devam etti. İlk olarak 186 H. yılında Basra´ya gitmek suretiyle seyahatlerine başlamış oldu.[5] Ertesi yıl Hicaz´a gitti. Daha sonra bunları Basra, Küfe, Hicaz ve Yemen seyahatleri takip etti.

Ahmed b. Hanbel´in seyahatleri, hayatta bulunan râvilerden şifahî olarak hadîs tahsîl etmek maksadını güdüyordu. O, hadis nakletmek için kitaplarla yetinmiyordu. Bi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:19:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi rüya tabiri,İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi mekke canlı, İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi kabe canlı yayın, İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi Üç boyutlu kuran oku İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi kuran ı kerim, İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi peygamber kıssaları,İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebi ilitam ders soruları, İmam Ahmed B. Hanbel ve Mezhebiönlisans arapça,
Logged
21 Ocak 2010, 09:52:06
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #1 : 21 Ocak 2010, 09:52:06 »

Ahmed B. Hanbel´in Yaşayışı


İmam Ahmed b. Hanbel´in hayatını ve çektiği mihnetleri anlattık. Fakat yaşayışı ve geçim kaynağını söylemedik. O, bolluk içinde mi, yoksa darlık içinde mi yaşamıştır? Acaba halîfe ve emirlerin ihsanlarını kabul eder miydi? Bütün bu soruların cevaplandırılması gerekir. Ahmed b. Hanbel, fakir bir hayat sürmüş ve bol bir servete sahip olmamıştır. O, fakirliği, nereden geldiği bilinmeyen bir mala sahip olmaya tercih ederdi. Aynı zamanda kendi üzerinde ihsan ve yardımda bulunan bir elin mevcudiyetinden nefret ederdi.

Çoğu zaman ihtiyaç, onu bedenî olarak bir İşte çalışmaya mecbur etmiştir. Meselâ, bir yolculuk sırasında yiyip içeceği kalmadığı için ücretle çalışmıştır. O, bu türlü zahmetli işleri, hediye ve yardım kabul etmekten üstün tutardı. Çünkü bu durumda hediye ve yardım, karşılığını yapmaktan insanı âciz bırakır, izzeti nefis sahibi olan Ahmed b. Hanbel, buna tahammül edemezdi. Bu suretle O, cismini yorardı. Fakat, ruhunu hürriyete kavuştururdu. Ahmed b. Hanbel, bedenî yorgunlukla ruhî yorgunluk arasında kaldığı zaman daima böyle yapardı.

Ahmed b. Hanbel´in geçim kaynağına gelince: O, babasından kendisine miras olarak kalan bir akarın geliriyle yaşıyordu. İbnu´l-Cevzî´nin Menâkıbu´l İmam Ahmed b. Hanbel´inde şöyle denilmektedir :

«Ahmed b. Hanoel´e babası miras olarak bir dokuma atölyesi (turz) bırakmıştı. O, bu atölyenin gelirini yerdi. Bunun kirasıyla kimselere muhtaç olmazdı.[37]

İhtimal ki başka kitaplarda «dükkânlar» diye ifade edilen şey bu atölye idi. Ebu Nuaym´ûı «Hılyetu´l-Evliyâ»smda şöyle denilmektedir : «Ahmed b. Hanbel´in kuyuya makası düştü. Kiracısı geldi ve bunu çıkardı. Buna karşılık olarak, Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel), ona yarım dirhem veya daha az, yahut daha çok bir miktar para verdi. O da; makasın kendisi bir kırat değerindedir. Ben bir şey almam, dedi ve çıkıp gitti. Birkaç gün sonra Ahmed b. Hanbel, ona: Dükkânın kirasına ne veriyorsun? dedi. O da: Üç aylık kiraladım ve her ay için üç dirhem vereceğim, dedi. Bunu, Ahmed b. Han­bel onun hesabına saydı ve helâl olsun, dedi.»

GörüyorsunUz ki bu fıkra, Ahmed b. Hanbel´in sön derecede başkalarının hakkını gözettiğini anlatmaktadır. O, bu kiracısından böyle bir iyilik görmüş, daha sonra onun üç aylık kirayı -ödemekte güçlük çektiğini anlayınca ona kalan hakkını helâl etmiş ve onun iyiliğine karşılık kendisi de bir iyilikte bulunmuştur. Ahmed b. Hanbel´in geçimini temin ettiği bu gelirinin, îbn Kesir, 17 dirhem olduğunu söylemektedir. Tarih´inde O, şöyle anlatır «Ahmed b. Hanbel´in mülkünün aylık geliri 17 dirhem idi. Bunu ailesine harcar ve bu kadara kanaat ederdi. Allah, sabırlı ve kendisinin rızâsını uman bu kuluna rahmet eylesin!»

Şüphesiz ki onun bu geliri çok azdı. îbni Kesîr´in söylediği miktar ister doğru olsun ister doğru olmasın, birçok haberler gösteriyor ki onun geliri ihtiyacını karşılamıyacak kadar azdı. Fakat o, gayet kanaatli ve sabırlı idi.

Ahmed b. Hanbel, bu kadar az bir gelire kanaat ederek Allah´a hamd ediyor ve hiçbir kimsenin ihsanına razı olmuyor ve yardımını kabul etmiyordu.

O, bu az geliri ihtiyacını karşılamadığı zaman şu üç yoldan birine başvuruyordu:

1  Borç almak mecburiyetinde kalıyordu. O, kira alma zamanı yaklaşınca, kendisine borç veren kimsenin verdiği şeyi borç olarak kabul edip yardım olarak kabul etmediğinden emin olursa ve yolcu olmazsa buna başvuruyordu. Borç aldığı kimsenin takva sahibi ve malının helâl olmasına, şüpheli olmamasına dikkat ediyordu. Rivayet edildiğine göre, bir defa bir şahıstan iki yüz dirhem borç almıştı, sonra bunu geri vermek üzere ona gitti. Borç veren kimse: Ey Abdullah´ın babası (Ahmed b. Hanbel), bunu sana geri almak niyetiyle vermedim, dedi. Ahmed b. Hanbel de: Ben bunu ancak sana geri vermek niyetiyle aldım, dedi.

2  Bir iş arardı. İşin çeşidi ne olursa olsun, o İşte çalışmaktan çekinmezdi. Çünkü eli üste çıkaran ve alta düşürmeyen her işşe1 reflidir.[38] Başkalarının artıklarını ve mallarının döküntülerini alinak gibi insanı aşağı bir duruma düşürmeyen ve dînin müsaade ettiği hiçbir iş küçümsenemez.

Yukarıda gördük ki, yolda kalınca Ahmed b. Hanbel ücretle yük taşıyor, bazan da dokumacılık yapıyordu. Zehebî, Tarih´inde aynen şöyle der:

«Bizim bir komşumUz vardı, bir gün bir kitap getirdi ve bu yazıyı tamyormusunUz? dedi. TanıyorUz : Ahmed b. Hanbel´in yazısıdır, bunu senin için nasıl yazdı? dedik. O da şöyle söyledi: Mekke´de Süfyan b. Uyeyne´nin yanında kalıyorduk, Ahmed´i birkaç gün kaybettik. Sonra onu sormak için geldik, kapısı örtük idi. Ne haber? dedim. Elbiselerim çalındı, dedi. Ben de: Yanımda birkaç dinar var, istersen arkadaşlık hatırı için, istersen borç olarak vereyim, dedim. Kabul etmedi. Bunun üzerine bana ücretle yazı yazar mısın? diye sordum. Evet, dedi. Bir dinar çıkardım. Ahmed b. Hanbel: Bununla bana bir kumaş al ve ikiye ayır, yani biri peştemal biri de üstlük olsun, biraz da kâğıt getir, dedi. Ben de dediğini yaptım ve biraz da kâğıt getirdim. O da, bunu bana yazdı.»

Ahmed b. Hanbel, bazan bir kısım basit dokuma işleri de yapardı. Zehebî, îshak b. Rahuye´den şöyle rivayet eder:

«Ahmed b. Hanbel ile Yemen´de Abdurrazzak´ın yanında idik. Ben üstte, O da alttaki odada oturuyorduk. Ben, istesem bir câriye satınalabilecek durumda idim. Öğrendim ki Ahmed b. Hanbel´in nafakası bitmiştir. Ona bir şeyler vermek istedim, kabul etmedi. îs-tersen borç olsun, istersen yardım olsun, dedim; yine kabul etmedi. Sonra baktım ki O, uçkur bağı dokuyor ve bunu satıp nafakasını temin ediyordu.»[39]

3 ? Ahmed b. Hanbel, herkes için serbest olan ekin kalıntılarını toplardı. O büyük bilgin ve muhaddis ipini omUzuna alır, arazî üzerinde bırakılmış olan ekin kalıntılarını toplamak için giderdi. Ancak sahibinin müsaadesi olmadıkça hiçbir tarlaya girmemeye çalışırdı. Bu konuda ondan şöyle rivayet edilir: «Yaya olarak yazıya çıkmıştım, bir şeyler topladık. Bir kısım insanları gördüm ki halkın tarlalarını mahvediyorlardı. Sahibi müsaade etmedikçe hiçbir kimsenin herhangi bir tarlaya girmesi doğru [40]olmaz.[41]



Halîfelerin İhsanlarını Ve Vazife Almayı Reddedişi


Ünü sağlığında her tarafa yayılan, ölümünden sonra nesiller bo: yu adı anılan, dünyanın değersiz ve fâni şeylerini değil, büyük bir ilim mirası bırakan Ahmed b. Hanbel İşte budur. Çalışmak onun şerefini azalİmamış, aksine nesiller boyu yükseltmiştir. Çünkü insanların ruhuna madde hâkim ise de, ruhî ve aklî üstünlüğü takdir edenler de vardır, insanlar, bu değer ve meziyetleri kendileri elde etmemiş olsalar da, içlerinde insaf ve insanlığın mânâsından bir eser bulunanlar, onlara sahip olanlara hayranlık duyarlar. Ahmed b. Hanbel´in şu iki şeyden kaçındığını öğrendiğimiz zaman, onun büyüklüğünü daha iyi anlamış oluruz:
 
1 Bir devlet memuru olmak,

2 Vali veya halîfenin ihsanını kabul etmek.

Âhnıed b. Hanbel´in resmî vazifeye tâyin meselesi ile ilgili olarak şöyle rivayet edilir: İmam Şafiî, ilk defa 195 H. yılında Bağdad´a gelip kendi görüşlerini burada yaymaya başladığı zaman Ahmed b. Hanbel ondan ayrılmıyordu. Bağdad´ta olsun, sefere çıkmış olsun, hadis tahsili için onu takip ediyordu. îmam Şafiî, daha önce de söy­lediğimiz gibi, onun Yemen´e Âbdurrazzâk b. Heramam´dan hadîs rivayeti için gideceği ve bu uğurda çekeceği zahmeti gözönüne alarak, kendisine bir yardımda bulunmak istemiştir. Şafiî´nin durumu el-Emîn[42]´in yanında çok iyi idi. el-Emîn, Şafiî´ye Yemen´e tâyin edilmek üzere bir kadı bulmasını teklif edince, Şafiî, de Ahmed b. Hanbel´i tavsiye etti. Böylece Ahmed b. Hanbel´in.adı geçen Âbdurrazzâk´dan hadîs dinlemesi kolayca mümkün olacaktı. Durumu Ah-med´e anlattı, o da bu teklifi reddetti. Şafiî aynı teklifi birkaç kere tekrarladı ise de, Ahmed b. Hanbel, dâima saygı duyduğu hocasına, kesin olarak şu cevabı verdi: «Ey Abdullah´ın babası (Şafiî), bunu senden ikinci defa işitirsem, beni bir daha yanında göremezsin.»[43]

Görüyoruz ki, Ahmed b. Hanbel, hocasının bu teklifini reddetmiştir. Çünkü O, tam manasıyla adaletli olmayan sultanın emrinde çalışmayı uygun bulmuyordu. Bu noktada onun hocasıyla görüş birliğinde olmadığını görüyorUz. Hocası Şafiî, daha önce Yemen´de dört yıl kadar bir zaman vazife yaptığı için hükümdarların ne derecede adaletli olmaları gerektiğini bildiği halde, takva bakımından Ahmed b. Hanbel´den daha mı geri idi? Bu sorunun cevabı şudur: Şafiî, eğer adaleti yerine getirmek için çağınlmışsa, isterse onu çağıranın kendisi adaletsiz biri olsun, adaleti yerine getirmeyi bir vazife sayıyordu. Çünkü bu durumda O, kendisini bu vazifeye tâyin eden için değil, Allah için çalışacaktır. Onu tâyin edenin âdil olmayışı, kendisinin adaletli olmasına mâni değildir. Meselâ, Ömer b. Ab-dilaziz, Süleyman b. Abdilmelik´in veliahdı olmadan önce İman, takva ve adaletiyle bilinen bir kimse idi. Adı geçen Süleyman ise, diğer Emevî hükümdarlarından farksızdı. Eğer vazifeye tâyin edilmesi istenilen kimse, kendisinde adaleti gerçekleştirme yetkisini gö rüyorsa tâyin edilebilir.

İşte Şafiî´nin görüşü budur. Ahmed b. Hanbel ve ondan önceki Ebu Hanîfe gibi İmamların görüşüne gelince; bunlar, zâlim hükümdarlar tarafından vazifeye tâyin edilmeyi, onlara bir nevi yardım etmek ve onların haksız olarak topladıkları malı yemek gibi bir şey addediyorlardı. Bunun için onlar, vazife almayı reddederek takvadan ayrılmıyorlar ve haksız gördükleri kimselere yardımcı olmaktan uzaklaşıyorlardı.

Âhmed b. Hanbel, kadılık vazifesine tâyini reddettiği gibi, halife veya vali tarafından gelen her türlü ihsanı da reddetmiştir. Esasen bu konuda fakihler üç kısma ayrılmaktadırlar:

1 ? Sultan veya halîfen...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Ocak 2010, 10:00:59
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #2 : 21 Ocak 2010, 10:00:59 »

El-Müsned[82]


el-Müsned, îmam Ahmed b. Hanbel´in rivayet ettiği hadîslerin bir kolleksiyonunu teşkil eder. Bu hadîsler Onun güvenilir (Sika) râvılerden yapmış olduğu rivayetlerin bir hulasasıdır. Ahmed b. Hanbel, ilk önce el-Müsned´deki hadîsleri toplamaya hadîs rivayetine başladığı zaman teşebbüs etmiş ve hayatı boyunca bu işi bırakmamıştır. Fakat, gayretini hadîsleri tertip işine yöneltmemiş, sadece onları toplamak ve tedvin etmekle uğraşmıştır. O, hadîsleri ayrı ayrı kâğıtlara yazıyordu ve bu kâğıtlar, onun toplamış olduğu bütün hadîsleri içine alıyordu. Yaşı ilerleyince topladığı bu hadîslerimi zayi olmasından korkmuş ve bunları çocuklarıyla yakınlarına yazdırmaya başlamıştır. Bu hadîsleri onlara, tertiplenmiş bip. şekilde olmasa da, tam olarak okutmuştur.

Şemsüddin el-Cezerî şöyle der: «İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned´i toplamaya başlamış, onları ayrı ayrı kâğıtlara yazmış, müsveddesinde olduğu gibi ayrı ayrı cüzlere bölmüştür. Daha sonra yaşlanınca, ölümünden evvel el-Müsned´i çocuklarıyla aile efradına okutmaya başlamıştır. Fakat onları iyice ayıklayıp tanzim etmeden önce ölmüş ve el-Müsned eski hâli üzere kalmıştır. Bundan sonra oğlu Abdullah, el-Müsned´e kendi işittiği benzeri hadis ve rivayetleri de ilâve etmiştir.»[83]

Bu sözler şu iki hususu gösterir:

1  el-Müsned´in toplanması ve tertibi Ahmed b. Hanbel´e ait değildir. Belki kendisinden sonra rivayet edene aittir. Onu rivayet eden de Ahmed. Hanbel´in oğlu Abdullah olduğuna göre, tertibi de ona aittir. Bu bir eksiklik değildir. Çünkü Abdullah, babasının rivayet ettiği bütün- hadisleri hıfzetmiş bir nıuhaddis olduğu gibi, babasından başkalarından da hadis tahsil etmiştir.

2  Abdullah, el-Müsned´i bir kitap haline getirmekle yetinmemiş, aynı zamanda kendi işittiği benzeri şeyleri de ona ilâve etmiştir. «Benzeri şeyler» den maksat, el-Müsned´de Abdullah´ın rivayet ettiği herhangi bir mesele hakkında sahâbilere ait olan hükümlerdir. Meselâ, Abdullah babasından veya başka birinden işitmiş olduğu benzeri şeyleri, babasının kendisine yazdırmış olduğu mecmuaya ilâve etmiştir. îhtimal ki bunlar çok fazla değildir. O, el-Müsned´e babasının dışmdaki râvîlerden pek az bir şey ilâve etmiştir. Çünkü bilginler, el-Müsned´in Ahmed b. Hanbel´e ait oluşunda ih­tilâf etmemişlerdir.

Ahmed b. Hanbel´in oğlu Abdullah, hem babasının sağlığında, hem de babasının ölümünden sonra hadîsle uğraşan bir kimsedir. Ebu´l-Hüseyin b. el-Münadi´nin kitabında Ahmed b. Hanbel´in oğlu Salih ve Abdullah´dan bahsedilir: «Salih babasından az bir şey yazmıştır. Abdulah´a gelince, dünyada babasından en çok hadîs rivayet eden şahıs odur.»[84]

Âlimler, Abdullah´ı babasının faziletini devam ettirdiği, büyük himmet sahibi olduğu ve babasının bıraktığı zengin ilim mirası üzerinde çalıştığı için çok överler.

İşte el-Müsned´i tertip ve tedvin eden bu Abdullah olmuştur. Fakat, onun bu tertibi bambaşka olup hadîs kitaplarının tertibine benzememektedir. Çünkü diğer sahih hadîs kitapları, umumiyetle fıkıh bablanna göre tertip edilmiştir. Fıkıhla ilgili olmayan hadîsler de râvileri gözönüne alınmaksızın dâhil oldukları konulara göre düzenlenmiştir. Böylece edeple ilgili hadîsler, tefsirle ilgili hadîsler, ilimle ilgili hadîsler, vahiyle ilgili hadisler vb. bir araya toplanmıştır. Uz. Peygamber´den riayet edilen herhangi bir şeyi öğrenmek isteyenler ilgili bölüme (bab´a) kolayca başvurabilirler.

el-Müsned´in tertibine gelince, bu, sahâbîlerin sırasına göre yapılmıştır. Meselâ Ebü Bekr´in rivayet ettiği hadîs ve ondan intikal eden sünnetler bir kitapta toplanmış ve adına «Müsnedu Ebî Bekr» denmiştir. Keza, Ömer b. el-Hattab, Osman b. Affân, Ali b. Ebî Tâlib ve bu minval üzere bütün sahâbîlerin rivayetleri birer kitap halinde toplanmıştır. Bu yüzden hadislerin ihtiva ettiği ilmî konulara göre bulunması güç olmaktadır. Bununla beraber el-Müsned´in bu tertibi, herhangi bir sahâbînin fıkıh ve rivayetini öğrenmek isteyen tarihçi için çok faydalı olmaktadır. Sözgelimi, Hz. Ömer´in fıkhını öğrenmek isteyen bir kimse, şüphesiz Müsnedu Ömer´de onun değerli fıkhını gösteren esaslı ve ilmî bir malzeme bulacaktır. Gerçekten bu çok faydalı bir şeydir. Fakat, Hadîs fıkhını ve Sünnet-i Se-niyyeyi Öğrenmek isteyenlerin maksadına elverişli değildir.

Zehebi, Ahmed b, Hanbel´in oğlu Abdullah´ın tedvin etmiş olduğu, el-Müsned´in tertibi hakkında şöyle der: «Eğer O, el-Müsned´in tertibini daha güzel ve daha düzgün yapsaydı en büyük hizmeti yapmış olurdu. Yine de bu kıymetli esere emeği geçen, onu bölümlere ayıran, râvîlerini anlatan ve ona bu şekil ve düzeni veren kim­seyi Allah´ın mükâfatlandırmasını umarım. Çünkü el-Müsned, Hz. Peygamber´in hadislerinin çoğunu içine almakta ve ondan sâdır olan her hadîs, hemen hemen bunda bulunmaktadır.»[85]



Ahmed B. Hanbel´în El-Müsned´î Rivayetteki Metodu


Ahmed b. Hanbel, çağındaki güvenilir kimselerden rivayet ederdi. Rivayet ettiği hadîsin sened bakımından Uz. Peyganıber´e ulaşmasına çok dikkat ederdi. Sened bakımından Peygamber (S.A.V)´e ittisal etmeyen hadîsleri zaîf sayardı. İsterse bu hadîslerin râvîsi güvenilir kimselerden olsun. Zehebî´nin deyişiyle, Ahmed b. Hanbel, bu metodla en büyük hadîs mecmuasını meydana getirmiştir. Fakat O, topladığı hadîsleri daima ayıklar, rivayet ettiği bâzı şeyleri sonradan silerdi. Bazan O, kendisinden hadis rivayet ettiği şahsın Hadîsi öğrenip hıfzetme (zapt) bakımından mükemmel olmadığını veya rivayet ettiği şeyde aldandığını anlarsa ondan yaptığı rivayeti çıkarırdı. O daima, ölüm döşeğinde bile yaptığı rivayetleri ayıklar, düzeltir ve zaif gördüklerini silerdi. Ekseriya meşhur ve sahih hadislere aykırı düşen şeyleri hazfederdi. Birbirine zıt.olan her iki rivayeti de önce yazar, sonra sahih hadîslere aykırı düştüğünü veya biriiîfn diğerinden kuvvetli olduğunu gördüğü için ayıklama sırasında bunlardan birini hazfederdi (silerdi).

Lâkin bu hazf ve ayıklama (ten´kîh) işinden sonra el-Müsned´in ihtiva ettiği bütün hadîslere itimat edilebilir mi? Bu soruya âlimler şöyle cevap vermişlerdir: İmam Ahmed b. Hanbel, hazf ve ayıklamaktan kendisini alamamış ise de, hazf işinde son derecede iktisatlı hareket etmiştir. Kendisinden hadis rivayet ettiği râvînin bir kusurunu görmedikçe onun hadîsini hazfetmezdi. Bu konuda oğlu Abdullah´a şöyle söylediği bilinmektedir:

«el-Müsned´de meşhur hadîslere yöneldim. İnsanları Allah´a havale ettim. Eğer bana göre sahih olan hadîslere yönelmek isteseydim, bu el-Müsned´de ancak pek az bir şey rivayet etmiş olurdum. Fakat, ey oğulcuğum! Sen, benim hadîsteki metodumu biliyorsun; ben zaif hadîs´e, bu babda onu reddeden bir şey yoksa muhalefet et­medim.»[86]



El-Müsned´de Zaîf Hadîs Var Mıdır?



Ahmed b. Hanbel´den rivayet edilen yukarıdaki paragrafa göre el-Müsned´de bâzı zaîf hadîs vardır ve elbette böyle düşünmek gerekir.

el-Müsned´de zaîf hadîsin bulunması,´onda yalan veya uydurma olduğu sabit olan hadîslerin bulunması demek değildir. Zaîf hadîsle uydurma (mevzii´ > hadîs arasında fark vardır. Zaif hadis diye, râvileri arasında sika (güvenilir kimse) derecesine ulaşmayan şahıs bulunan veya sened zincirinde kesiklik olan, Peygamber (S.A.)´e nisbetinin bâtıl olduğuna dair herhangi bir delil bulunmayan ve sika kimselerden ona muhalif bir şey sabit olmayan hadîs´e denir. Yalan veya mevzu´ (uydurma) hadîs ise, Sünnetten sayılmasının bâtıl ol-duuğna dair delil bulunan, sika râvîlerce red ve Peyganıber´e nisbeti iptal edilen hadîstir.

Fakat, el-Müsned´de uydurma olduğu sabit olan hadisler var mıdır? Bâzı âlimlere göre el-Müsned´de zaîf sayılabilecek hadîsler vardır. Uydurma olduğu sabit olan hadîsler de vardır. Fakat, bunlar çok az, hattâ nâdirdir. el-İrakî[87] bu görüştedir.

İbni Teymiyye de el-Müsned´de zaîf hadîslerin bulunduğunu, fakat hiçbir zaman uydurma hadîslerin mevcudiyetinin-sabit olmadığını söylemiştir.[88] Ekseri âlimler, İbni Teymiyye´nin bu görüşüne katılmışlardır.

Taassuba saplanan bâzı âlimler de el-Müsned´de asla zaif hadîsin bulunmadığım iddia etmişlerdir. Biz, bu konuda sözü Îbnu´1-Cevzi´nin şu satırlarıyla bitirmek istiyoruz:

«Bâzı hadîsçiler, bana, Ahmed b. Hanbel´in el-Müsned´inde sahih olmayan hadîs var mıdır? diye sordular. Ben de: Evet, dedim. Bu, Hanbelî mezhebinde olan bir topluluğa ağır geldi. Ben de,, onların bu durumlarını avamdan oluşlarına hamlettim ve önem vermedim. Bir de gördüm ki, onlar fetvalar yazmışlar, bu arada bir topluluk da bu sözü yermiş ve reddetmiştir. Onlar, bu sözü söyleyeni de bir hayli kötülemişlerdir. Bu durum karşısında şaşırdım kaldım ve kendi kendime şöyle dedim: Çok acaip bir şey! İlimle uğraşan kimseler de, avamdan ayırdedilmez oldu. Çünkü onlar, hadîsi işitiyorlar, fakat bu hadîsin sahih veya illetli olup olmadığını araştırmıyorlar. Benim söylediğim sözü söyleyenlerin Ahmed b. Hanbel´in rivayet ettiği şeylere dil Uzattığını sanıyorlar. Hiç de böyle değildir. Çünkü İmam Ahmed b. Hanbel meşhur, hasen ve zaîf hadisleri rivayet etmiş, sonra bunların çoğunu atmış ve kendisi de kabul etmemiştir.»

İbnu´l-Cevzi sözünü şöyle bitiriyor:

«Beni üzen şey, bu devirde âlimlerin ilim bakımından yetersizlikleri ve avam durumuna düşmeleridir. Onlar, uydurma bir hadîsle karşılaştıkları zaman bile böyle bir rivayet vardır, diyorlar. Himmetlerin bu derecede azalışına ağlamak gerekir. Lahavle velâ kuv­vete illâ billahi?

Sözün kısası, el-Müsned´in ihtiva ettiği hadislerin ekserisi salih olup bunlar sayılamayacak kadar çoktur. Onda zaif hadîsler ve vârdir olarak mevzu´ (uydurma) hadîsler de vardır. Fakat, bâzı âlimler onda mevzu´ hadîsin bulunduğunu kabul [89]etmezler.[90]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Haziran 2014, 21:48:30
8-D fatma zehra

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 402


« Yanıtla #3 : 03 Haziran 2014, 21:48:30 »

Şahsiyet Ve Karakteri

1- Hafızası

2- Sabır Ve Tahammülü.

3- Nezâheti

4- İhlâsı

5- Heybeti

6- İyî Muaşereti


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Bir günah işlediğinde hemen tövbe et, insan suya düştüğü için boğulmaz, çıkamadığı için boğulur.
10 Haziran 2022, 23:17:23
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #4 : 10 Haziran 2022, 23:17:23 »

Esselâmü Aleyküm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes