> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Din ve Mezheb Eserleri > Fıkhi Mezhepler Tarihi > Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi  (Okunma Sayısı 1797 defa)
21 Ocak 2010, 09:42:18
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 21 Ocak 2010, 09:42:18 »



Dâvûd Ez-Zâhiri ve Mezhebi






Zahirî Mezhebi

Dâvûd Ez-Zâhtrî (202-270 H.)

Mezhebinin Yayılışı

Endülüs´de Zâhîrî Mezhebi




DÂVÛD EZ-ZÂHİRÎ VE MEZHEBİ[1]


Zahirî Mezhebi



Bu bölümde Zahirî Mezhebini anlatacağız. Bu mezhebe´ göre fıkhı kaynaklar sadece nass´lardir. Şeriatın hiç bir hükmü re´y ile açıklanmaz. Bu mezhebe bağlı olanlar, bütün çeşitleriyle re´y´i tanımazlar. Kıyas, istihsan, masâlih-i mürsele ve zerâyi´i delil olarak kabul etmezler. Sadece nass´lan delil sayarlar. Nasss bulunmadığı zaman istisbahın hükmünü esas kabul ederler. îstishabın hükmü de : «Yerde ne varsa hepsini sizin için yaratan O´dur.»[2] âyet-i kerimesiyle sabit olan ibahat-ı asliyyedir.

Bu mezheb mensupları, kabul ettikleri birçok hükümlerde diğer fakihlere muhalefette bulunmuşlardır. Meselâ; bütün fakihlere göre ölüm döşeğindeki hastasının tasarrufları, vârislerin terekedeki hakkına taallûk ettiği için, bazı kayıtlara tâbidir. Sözgelimi, malını vârislerinden birine hibe etmek gibi bir tasarrufla bazı vârislerini kayırma endişesine kapılacağından onun bu hibesi vasiyet hükmünü alır. Çünkü malının tamamını veya çoğunu vârislerinden birine hibe etmekle onun öteki vârislerini-mirastan mahrum bırakmak istemiş olmasından endişe edilmektedir. Fakat zahirilere göre böyle bir hastanın tasarrufları, aynı sağlam insanların tasarrufları gibidir. Dölayısiyle böyle bir hasta bütün malını hibe etse hiç bir kimsenin itiraz hakkı yoktur. Zira ölüm döşeğindeki hastanın tasarruflarını kayıt altına alan esas, seddu´z-zerâyi´a dayanan re´ydir. Halbuki zahirîler re´y´in hiç bir çeşidini tanımamaktadırlar. Zahirîler re´y´i terkedip nass´lara sarılacağız derken son derecede tuhaf hükümler ileri sürmüşlerdir. Meselâ; insanın idrarı ile suyun pis olacağına hükmetmişlerdir. Çünkü bu konuda hadis-i şerif vardır. Öte yandan domUzun idranyla suyun pis olmayacağına hükmetmişlerdir. Zira bu konuda bir nass yoktur. Onlara: hayvanın idrarı etine bağlıdır, domUzun eti ise pistir, denilse, onlar; bu bir reydir, îslâ-mın hükümlerinde re´y´in bir yeri yoktur, derler.[3]



Dâvûd Ez-Zâhtrî (202-270 H.)


Asıl adı Dâvûd b. Halef el-îsbahani´dir.[4] Hicrîüçüncü yüzyılın başlarında doğmuş ve 270 yılında ölmüştür. Fıkıf tahsilini Şafiî´nin talebelerinden yapmış ve onun yanından ayrılmayan bir çok arkadaşıyla görüşmüştür. O, İmam Şafii´ye son derecede hayranlık duyardı. Hattâ Şafiî´nin faziletlerini anlatan bir de eser yazmıştır.

Dâvûd, Şafiî´nin fıkhını tahsil ederken hadisle de meşgul olmuştur. Çağının birçok muhaddislerinden hadîs dinlemiş ve onlardan rivayetler yapmıştır. Memleketi oldn Bağdad´ta oturan muhaddisleri dinlediği gibi, Bağdad´ta bulunmayan muhaddislerden de hadis dinlemek için seyahatler etmiştir. Meselâ; Nisabur´a gitmiş, oradaki muhaddisleri dinlemiştir. Rivayet ettiği hadisleri kitaplarında toplamıştır. Davud´un kitapları hadislerle doludur. Zahirî fıkhını ortaya attığı zaman rivayet etmiş olduğu hadîslerden geniş ölçüde faydalanmıştır.

Lâkin Dâvûd, tahsil etmiş olduğu Şafiî fıkhından Zahirî fıkhına nasıl geçmiştir? Buna şöyle cevap verilebilir: Davud´un nass´ları esas kabul edişi, bunlara büyük bir önem veren Şafiî fıkhının tesirinde kalışı ve çağındaki hadis rivayetinin çok oluşu, onu yalnız nass´lara yöneltmiştir. Çünkü İmam Şafiî, şeriatı daima nass´lara dayanarak tefsir ederdi. Dolayısıyla şeriatın kaynaklarım nass´lardan ve nass´lara hamledilen kıyastan ibaret sayardı. Şâfiîye göre içtihad, ya bir nassa dayanmalı, yahut da mevcut bir nass üzerine hamledilmelidir.

îşte Dâvûd ez-Zâhirî, bu düşünceyi daraltarak Şafiî´den Uzaklaşmış ve şeriatı yalnız nass´lardan ibaret saymıştır. Ona göre, şeriatta re´y´in bir yeri bulunmadığı gibi, îslâmî ilimler de ancak nass´larla olur. Dâvûd ez-Zâhiri, kıyası da iptal etmiştir. Kendisine: kıyası nasıl iptal edersin? Halbuki Şafiî k)yas´ı kabul etmektedir, denil­diğinde; «Şafii´nin istihsanı iptal etmek için kullandığı delilleri aldım; bir de gördüm ki bu deliller, kıyası da iptal etmektedir» demiştir.

Şeriatın zahirine uyulmasını ve sebepleri âraştırılmaksızın nass´-ların zahirine göre hüküm verilmesini ilk olarak Davud´un ileri sürdüğünde âlimler ittifak etmişlerdir. Bunun içindir ki Hatîb Bağdadî, Dâvûd ez-Zâhiri´nin haltercemesini anlatırken şöyle der: «Zahiri mezhebini ilk olarak benimseyen, hükümlerde kavli olarak kıyası tanımadığı halde,- «delil» adım vererek, fiilen kıyasa başvurmak zorunda kalan O´dur.»[5]

Bağdadî´nin zikrettiği «delil». Zahirîlere göre sarih nass´lara dayanan fıkhî istidlal esaslarmdandır, kıyas çeşitlerinden değildir. Delilin birkaç önerme (kaziye) leri vardır. Şöyle ki: İki öncülü (mukaddimeyi) ihtiva eden bir nass zikredilir ve netice açıklanmaz. Meselâ; «Her sarhoşluk veren şey şarap (hamr) dır ve her şarap ha­ramdır.» Buradan *Her sarhoşluk veren şey haramdır neticesi çıkmaktadır, Fakat bu neticeyi nass açıkça ifade etmemektedir. Bu bir kıyas sayılır mı? Hayır; bu, lâfzın delâletidir veya mantıkçıların deyişiyle «Kıyas-ı izmari (kiyas-ı matvi dürülgen kıyas) dır.»

Zahirîlerin, «delil» adını verdikleri istidlal usullerine diğer bir misal olmak üzere şart fiilini tamim edişlerini söyleyebiliriz. Meselâ; «... vazgeçerlerse geçmiş olan (günah) lan yarlıganacaktır...»[6] âyetindeki şart fiilini umumîleştirirler. Bu nass, kâfirler hakkında vârid olmuştur. Fakat lafzından anlaşılan mânâ, isyan halinde bulunan ve bu isyana son verip tevbe eden herkesin Allah´ın mağfiretine dahil olduğunu gösterir. Buradaki tamim, nass´m zahirinden ileri gelmektedir. Kıyas yoluyla değildir...

Allah, Dâvûd b. Ali´ye zengin bir hadis ilmi vermiştir. Onun kitapları hadisle doludur. Zira yukarıda söylediğimiz gibi, onun fıkhı hadislere dayanmaktadır. Fakat zahiri mezhebini ortaya attığı ve : elimizdeki Kur´an-ı Kerîm mahluktur, dediği için ondan çok az hadîs rivayet edilmiştir. O çağdaki âlimler, Kur´an-ı Kerim´in mahluk olduğunu söyleyenleri bid´atçılıkla itham ediyorlar ve bid´atçıdan hadis rivayetini caiz görmüyorlardı. Bununla beraber Dâvüd´dan az miktarda hadis rivayet edilmiştir. Hatib Bağdadî şöyle der: «Dâvûd´dan oğlu Muhammed, Zekeriyyâ b. Yahya es-Sâci, Yusuf b. Ykub b. Mihran ed-Davûdi ve Abbas b. Ahmed el-Müzekkir hadis rivayet etmiştir.»[7]

Öyle anlaşılıyor ki Dâvüd´dan hadis rivayet edenler, onun mezhebine giren ve fıkhını benimseyenlerdir. Fakat, umumî olarak, fa-kih ve muhaddisler ondan hadis rivayet etmekten çekinmişlerdir. Bilhassa Dâvûd, Kur´an, fıkhî istidlal ve bazı fıkıh mes´eleleri hakkındaki görüşlerini ilân ettikten sonra âlimler ondan nefret etmişlerdir. Meselâ; Davud´a göre cünüp veya abdestsiz kimse Mushafa dokunabilir. îşte bu gibi görüşlere sahip olan Dâvüd´dan büyük muhaddisler nefret etmişler ve ondan hadis rivayet etmemişlerdir.

Dâvûd, Ahmed b. Hanbel´den hadis rivayet etmek istemiş, fakat Ahmed b. Hanbeî onunla görüşmekten kaçınmıştır. Çok zeki bir kimse olan Dâvûd, Ahmed, b. Hanbel´le görüşmek için bir çare aramış, bu maksatla Bağdad´ta görüşlerini açıklamaktan kaçınmış ve onları Nisabur´da ilân etmiştir. Bununla beraber Ahmed b. Hanbel, ona kendisiyle görüşme imkânı vermemiştir. Bunun üzerine Dâvûd, Ahmed b. Hanbel´in oğlu Salih´e başvurmuştur. Salih babasıyla konuşmuş ve müsaade istemiştir. Babasına; bir adam, size gelmek için benden ricada bulundu, demiş, babası da; adı nedir? diye sormuş, o da; Dâvûd´dur, diye cevap vermiştir. Ahmed b. Hanbel; O, İsbahanlı mıdır? demiş, Salih de, babasının görüşmekten kaçınmaması için onu tam olarak tanıtmak istememiştir. Fakat Ahmed b. Hanbel, böyle muhalif fikirli bir kimseyi kabul etmek hususunda çok titizlik göstermiş, bu şahsın Dâvûd b. Ali b. Halef olduğunu öğ-´ reninceye kadar durumu tetkik etmiş ve oğluna; «Muhammed b. Yahya bana bu adamın; Kur´an mahluktur, diye iddia ettiğini yazdı. O, bana asla yaklaşmasın!» demiştir. Salih de; «Kendisi, böyle bir iddiada bulunduuğnu inkâr ediyor.» diye cevap vermiştir. Fakat İmam Ahmed b. Hanbel, hakîkatta onun durumunu gizlemekten ibaret olan bu inkârının sebebini anlamıştır. Zâten, kendisine Muhammed b. Yahya da: «Onu iyi öğren ve izin verme» demişti.[8]

Kısaca Davud´un görüşlerine işaret ettik..Bunları İbni Hazm´den bahsederken genişçe açıklıyacağız. Dâvûd, Zahirî fıkhını büyük bir kitap halinde yazmıştır. Onun bu eseri, Sünnet fıkhı ve Sahâbîlerin rivayetleri hakkında en büyük islâm kaynaklarından biri sayılır. Aynı zamanda Dâvûd, zahiri usûl-i fıkhını da müstakil bir kitap halinde tedvin etmiştir.

Çağdaşlarının kendisinden nefret etmelerine rağmen, Dâvûd ez-Zâhiri´nin, şahsiyetini yücelten bir takım sıfatlara sahip olduğunu söyleyebiliriz. O, güzel, açık ve kuvvetli bir anlatışa sahipti. Hazırcevaplı, delil getirme bakımından güçlü ve sürat-i intikal sahibi idi. Çağdaşı Ebu Zur´a, Dâvûd hakkında şöyle der: «Eğer o, ilim sahiplerinin yetindiği şeyle iktifa etseydi, sanırım ki bid´ât ehlini, sahip olduğu beyan ve delilleriyle ezerdi. Fakat o, ileri gitti.»[9] Dâvûd, hak bildiği şey uğrunda cesaretle hareket ederdi. Onu söylemekten çekinmez ve kimsenin kınamasından korkmazdı. An­cak re´y´mi açıklaması, ilim tahsiline mâni olacaksa ilimin hatırı için susardı; Ahmed b. Hanbel´le görüşmek için yaptığı teşebbüs hikâyesinde gördüğümüz gibi. Çağdaşı el-Müstâlî şöyle der: «Dâvûd b. Ali el-İsbahânfnin, İshak b. Râhuye´yi reddedişini dinledim. Dâvûd´dan önce de sonra da hiçbir kimsenin îshak´ı reddettiğini görmedim. Çünkü herkes, onun heybetinden buna cesaret edemezdi.»[10]

Dâvûd, böyle cüretli görüşlere sahip olmakla beraber, aynı zamanda ibadet ehli, zühd ve takva sahibi idi. Maişet bakımından pek az bir şeyle iktifa ederdi. Bununla birlikte ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi
« Posted on: 25 Nisan 2024, 17:42:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi rüya tabiri,Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi mekke canlı, Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi kabe canlı yayın, Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi Üç boyutlu kuran oku Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi kuran ı kerim, Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi peygamber kıssaları,Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi ilitam ders soruları, Davud Ez-Zahiri ve Mezhebi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes