Konu Başlığı: 56.Bölüm Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Temmuz 2011, 16:45:11 56. BÖLÜM Ekmeleddin dedi ki: Mevlânâ'ya âşığım; yalnız onun yüzünü görmek istiyorum; ahret hiç aklıma gelmiyor zâti. Bu düşünceler, bu kuruntular olmaksızın yalnız Mevlânâ ile uzlaşmışım, onun cemâliyle huzura kavuşuyorum; onu görünce, yahut hayâlini düşününce tatlar buluyorum. (Mevlânâ) buyurdu ki: Ahret, Tanrı aklına gelmiyor amma bütün bunlar, bu sevgide gizli,bu sevginin içinde. Halîfenin tapısında güzel bir oyuncu kız çalpara çalıyor, oynuyordu. Halîfe, sanatın ellerinde dedi. Kız, ayaklarımda ey Tann Elçisinin halîfesi dedi; ellerimdeki güzellikte ayaklarımın güzelliği de gizli; onun için ellerim güzel. Mürit, ahreti etraflıca hatırlamaz amma şeyhi görmekle ahret tadını, şeyhten ayrılmakla ahret'korkusunu duyar; bütün ahret ahvali bunda gizlidir. Nitekim birisi oğlunu, kardeşini okşar-sever; oğulluk, kardeşlik, vefa umusu, acımak, esirgemek, yakınlara sevgi, işin sonu, yakınların yakınlardan umdukları başka faydalar var ya; bunların hiçbiri aklına bile gelmez amma bütün bunlar, o sevip okşamada gizlidir hep o sevip okşamanın içindedir. Hani yel de sopada tahtada gizlidir ya; sopada, tahtada yel olmasaydı ateş onu yakamazdı; çünkü yel, ateşin otudur, ateşin yaşayışıdır: Görmez misin, üfürmekle ateş dirilir. Sopa, tahta, suda, toprakta bile olsa yel, gizlidir onda. Gizli olmasaydı suyun yüzüne çıkamazdı. Söz söylüyorsun ya; akıl, beyin, dudak, damak, dil; bedenin başlan sayılan bütün parça-buçuk-lar... Unsurlar, tabiatlar, gökler... Daha da yüz binlerce sebepler ki âlem, bunlarla durmada... Tâ sıfatlar âlemine var, sonra da zâta... Söz için gerekli bu kadar çok şeyler var amma bununla beraber gene de bu anlamlar sözle görünmezler, meydana çıkmazlar; fakat önceden de söylediğimiz gibi bütün bunlar, sözde gizlidir. İnsana her gün beş-altı kere isteksizlik, zahmet, gelir-çatar. İnsanın elinde değildir ki bunu gidersin. Kesin olarak insandan değildir, bir başkasın-dandır bu. İnsan, onun buyruğu altındadır. O başkası, insanı görür gözetir. Çünkü kötü bir iş işledikten sonra insana bir sıkıntı vermede. Görüp gözeten olmasaydı nasıl olur da o kötü işe uygun bir sıkıntı verirdi insana? Bütün bu isteksizliğe, can sıkıntısına karşılık gene de insanın içi, ben böyle bir kişinin buyruğu altındayım demez. «Tanrı insanı, kendi sureti üzerine yarattı.» Tanrı, kulluk sıfatının zıddı olan Tanrılık sıfatını eğreti olarak vermiştir insana. Başına bunca vurur da insan gene baş çekmeden vazgeçmez, o sıkıntıları, o eline geçmeyen şeyleri çabucak unutur-gider. Fakat fayda vermez bu unutuş insana; o eğreti sıfatı ona mülk etmedikçe silleden kurtulamaz insan. |