Konu Başlığı: 19.Bölüm Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 25 Temmuz 2011, 19:27:05 19. BÖLÜM Tâceddin Kabaî'ye, şu mollalar aramıza giriyorlar, halkı, din yoluyla inançsız bırakıyorlar dediler buyurdu. (Sonra da) dedi ki: Hayır, onlar bizim aramıza girip bizi inançsız edemezler. Hâşâ, bizden değildir onlar. Hani bir köpeğe altın tasma takarlar ya. Takarlar amma bu yüzden o köpeğe av köpeği demezler ki. Avlanmak, av köpeğindeki bir huydur, bir hünerdir; ister altın tasma tak, ister yün. Bilginlik de cübbeyle, sarıkla değildir bilginlik, bilgin kişinin özündeki bir hünerdir; bilgin, ister ağır kumaştan yapılmış kaftan giysin, ister abayakebeye bürünsün, farketmez. Nitekim Peygamberin zamanında da münâfıklar, din yolunu kesmek istediler; mukallidi din yolunda gevşetmek için namaz elbisesi giyindiler. Çünkü kendilerini Müslümanlardan göstermeselerdi bunu başaramazlardı. Yoksa bir Firenk, yahut Musevî, dini kınasa sözünü dinlerler mi hiç? "Vay o namaz kılanlara ki namazlarının şartlarını unuturlar önem vermezler, gösteriş için kılarlar, en değersiz şeyi bile vermezler." Sözün tümü şu: O ışık sende de var, fakat insanlık yok; insanlık iste; maksat budur; bundan ötesi boş söz ancak. Söz fazla bezenince maksat unutulur. Bir bakkal, bir kadını seviyordu. Kadının cariyeciliğiyle, şu halde, bu haldeyim, seviyorum, yanıyorum, kararım yok, sitemlere uğramışım, cefâler çekmedeyim, dün şöyleydim, dün akşamım şu halde geçti diye haberler yolladı; uzun-uzadıya masallar okudu. Cariyecik, kadının yanına varınca dedi ki: Bakkalın selâmı var; gel de diyor, seni şöyle böyle edivereyim. Kadın, bu kadar soğuk mu söyledi dedi. Cariye, o uzun-uzun söyledi-durdu amma maksadı bu, temel olan da maksattır, ötesi başağrısı dedi. |