> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Fetvalarla Çağdaş Hayat > Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme  (Okunma Sayısı 733 defa)
13 Mart 2011, 15:35:02
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Mart 2011, 15:35:02 »



6- Uyanıklık Halinde Rasûlüllahı Görme




Soru: Bir araştırma dergisinde bir hadis profesörünün, Rasûlüllah (sav)'ın cesediyle alâkalı, alışmadığımız üslûpta şeyler söylediğini, uyanıklık halinde Rasûlüllah (sav)'ı gör­düğünü söyleyen ulemayı alaylı ifadelerle tenkit ettiğini okuduk. Mes'ele gerçekten onun dediği gibi midir? Meselâ günümüzdeki insanların uyanıkken Rasûlüllah (sav)fı gör­meleri mümkün değil midir?

Cevap: Sözünü ettiğiniz yazıyı derginin ilk çıktığında bende­niz de okumuştum. Sizin mektubunuz üzerine tekrar okudum. Adıgeçen yazıda ilmî cevabı gerektirecek şâz mütalaalar var de­nebilir. Zaten muhterem müellifin bir mesaî arkadaşından öğ­rendiğime göre, makaleye ilk koydukları başlık oldukça ağır keli­meler ihtiva ediyor imiş, başlığı haklı ikazlar üzerine değiştirivermişler. Bu ve aynı yazıda yapıcı tenkitler beklediğini söylemeleri hem hakşinas olduklarını, hem de bu söylediklerinde tartışmasız isabetli olduklarını iddia etmediklerini gösterir. Fakat bizim bu kısa ve acele yazımızda yapabileceğimiz, mes'eleninin sadece bir yönüne temas edebilmek ve şu anda Rasûlüllah (sav)'ın görülüp-görülemeyeceğini anlatmaya çalışmaktan ibaret olacaktır. Ancak bir kardeşiniz olarak şu ikazımı da hoş karşılayacağınızı umarım:

Dinin aslını oluşturmayan böyle teferruat mes'elelerde farklı dü­şünebilmek mezmum değildir ve ulemanın şiarındandır. Binaenaleyh, nice on yıllarda yetişen öyle üstatlarımızı -ki biz onların talebesi nesliyiz- öyle ağır dille, itham etmemiz yakışıksız olur.

İmdi: Mes'elenin önce amelî (içtihada mecal) ve itikad esasla­rıyla ilgili bir konu olmadığını söylemekle başlayalım. Yani Rasulüllah Efendimiz (sav)'in "yakaza" halinde görülebileceğine ya da görülemeyeceğine inanmak ya da inanmamak mecburiyetinde değiliz. İman esaslarımız arasında böyle bir şey yok. Bunlardan herhangi bir yönü herkes için "yakîn ilim" ifade edecek biçimde bildiren şer'i deliller de yok. Binaenaleyh, mes'ete sadece genel olarak ilgilenen insan için "işaret" ve "delâletlerden istinbat edilen bir "zann-ı galip" ve "itmi'nan,", bizzat yaşayan insanlar için ise başkalarını ilzam etmeyen, ilgilendirmeyen bir nevî "ya­kîn" ifade edebilir. Öncelikle bunu böylece tespit etmemiz gere­kir.

İkinci olarak, varlık alemini beş duyumuzun algı alanıyla sınır­lamak ve olmuş ve olacak olan her olayı bu alemde geçerli "tabi­at kanunlarıyla" bağımlı görmek, akla aykırı olduğu gibi Allah için de bir "ta'til" ve O'nu, kendi yarattığı kanunların haricinde hare­ket edememekle ta'ciz ve tenkis olur.

Çeşitli İslâm alimlerinin, Allah (cc)'ın dışındaki varlıkları bîr takım kategorilere ayırdıkları bilinmektedir. Meselâ İmam Rab­bani (ks) şöyle bir ayırım yapar:

"Mümkün (yani varlığı başkası­nın var etmesine bağlı) alem üçe ayrılır:

1. Alem-i ervah (ruhlar afemt)

2. Alem-i misâl (ma'nâların temessül etmesi görünüm ka­zanması alemi)

3. Alem-i escâd (bedenler, maddî varlıklar alemi). Alimlerin dediğine göre "âlem-i misâl", ruhlar alemi ile bedenler alemi arasında bir ara alemdir ve bu iki alemin ma'nâları ve haki­katleri için ayna durumundadır. Ruhlar ve bedenler alemlerinin ma'nâları "alem-i misâl'de latif (kesif ve elle tutulur olmayan) imajlarla (suret) tezahür eder. Yani her ma'nânın ve her hakika­tin (gerçek varlığın) orada bir sureti ve heyeti vardır... Kısaca "alemi misâl" sadece müşahade ve görüntü içindir. Orada oluş yoktur. İşaret edildiği gibi orası diğer iki aleme aynalık eder..." [989] Ruh bedenle ilişkiye geçmeden önce de geçtikten sonra da misâl aleminin aynasında tecelli edebilir. Hatta Hz. Adem'den önce varlıklarından söz edilen Ademler, beden ale­minde var olan zatlar değil Hz. Adem'in ruhunun temessülünden ibarettirler. [990] Cinlerin ve meleklerin lâtif görüntüler olarak "temessül" ettikleri bir vakıadır. Cinler temessül edebilirken kâ­mil insanların ve daha da ilerisi peygamberlerin ruhlarının "misâl alemi" aynasında görülebilmesinin şaşılacak ne yönü vardır? [991] Yani görülen onların kendileri (alem-i ebdan) olmadığı gibi, ruhları da (alem-i ervah) değildir, belki onun "misâli" (dublesi, perisprisi)'dir. Bu anlamda olmak üzere Rasulüllah (sav)'ın yakaza (uyanıklık) halinde görülebileceğini söyleyen bir çok alim ve böy­le bir çok vaka vardır. [992]

Büyük alim Şah Veliyyullah Dehlevî, değerli eseri "Huccetu'llahi'l-bâliğa"da "Alem-i misâl" diye bir bölüm açmış ve Kur'an-ı Kerim sureleri, rahm, namaz oruç gibi ameller, maruf ve münker, günler ve benzeri manâların nasıl temessül ettikleri­ni, hatta ölümün dahi bir koç suretinde temessül edeceğini ha­disle anlatır ve "bir çok hadisin delâlet ettiği üzere, varlık içeri­sinde maddî (unsurî) olmayan bir alem vardır ve ma'nâlar orada kendilerine uygun imajlarla temessül ederler..." der. [993] Ve"Biz Meryem'e ruhumuzu (Cebrail'i) göndermiştik te O, kendisine yaratılışı tam bir beşer şeklinde görünmüştü" [994] ayetine işaret eder. [995] Sonra da der ki:

"Bu hadislere bakanlar, ya bunları za­hirleri (kelime anlamları) ile kabul edip, sözünü ettiğimiz biçimde bir alemin varlığını itiraf zorunda kalırlar ki, hadis ehlinin kuralı da bunu gerektirir, Suyutî buna dikkat çekmiştir. Ben de aynı gö­rüş ve kanaatteyim.." [996]

Görüldüğü gibi mes'ele varlık alemini beş duyu ile sınırlı gö­rüp görmeme, Allah (cc)'ı yine kendi yarattığı kanunlarla "mec­bur" bilip bilmeme mes'elesi olduğu kadar hayatı ve onun safha­larını tanıma mes'elesidir de. Bu noktada Bediüzzaman'ın hayatın tabakaları ile ilgili açıklamaları ilginç ve ikna edicidir. Özetle:

Birinci Tabaka: Bizim hayatımızdır ve (yeme, içme gibi) birçok kayıtlara bağlıdır.

İkinci Tabaka: Hz. Hızır ve İlyas (as)'ın hayatlarıdır ve bir dereceye kadar serbesttir. Yani bir anda pek çok yerde buluna­bilirler.

Üçüncü Tabaka: Hz. idris ve isa (as)'ın hayatlarıdır ki, beşe­riyetin ihtiyaçlarından sıyrılmış, melek hayatı gibi bir hayata dö­nüşerek nurani bir letafet kesbetmiştir.

Dördüncü Tabaka: Şehidlerin hayatıdır. Kendilerinin öldük­lerini bilmezler, belki daha iyi bir aleme geçtiklerini sanırlar. Hz. Hamza'nın, çok vakalarda kendisine sığınan adamları koruması, bununla izah edilir.

Beşinci Tabaka: Kabir ehlinin ruh hayatlarıdır. Ölüm tebdif-i mekândır, ruhun salıverilmesidir, görevden terhistir. Yokluk ve fena değildir. Sayısız vakalarla evliyanın ruhlarının temessül et­meleri ve keşif ehlinde bizlerle münasebetleri ve gerçeğe uygun olarak bizlere haberler uçurmaları gibi pek çok delil bu hayat ta­bakasını aydınlatır ve isbat eder..." [997]

Buhari, Müslim, Ebu Davud ve daha başkalarının rivayet et­tikleri bir hadis-i şerif de anlatmaya çalıştığımız şeyi destekler:

"Beni rüyasında gören bir süre sonra uyanıkken de görecektir. Çünkü şeytan benimle temessül edemez." [998] Gerçi bu hadisin ma'nâsi beş-altı ihtimali akla getirebilir. Hadis Sarihleri de hadisi bu ihtimallere göre anlamaya çalışmışlardır, ama, dünyada iken ve "yakaza" halinde görülebilmesi de bu ihtimallerden biri­dir. [999]

Durum böyle olunca, sözünü ettiğiniz sayın müellifin ifadesi ile "yazdığı eserleri taşıyabilmek için araba tahsisi gereken" Suyuti gibi bir alimin sözünü yine sayın müellif naklediyor:

"Ey kar­deşim bilesin ki şu ana kadar ben Rasulullah'la yetmişbeş defa uyanıkken konuşmada bulundum..." Şâzelî:

"Eğer bir an göreme­yecek olsam kendimi müslüman saymam", diyor. [1000] İbn Abbas'ın Rasulullah'ın vefatından sonra ona ait olan aynaya baktı­ğında kendisini değil onu gördüğü rivayet ediliyor. [1001] İbn Hacer'in, İmam Rabbaninin, Said Nursi'nin anlattıklarına göre nice salih kişilerden "Rasulüllah (sav)'ı uyanık iken gördükleri onunla konuştukları, korktukları bazı şeyleri ona arzedip ondan tavsiye aldıkları" duyulmuş ve nakledilmiştir. [1002] Hem İslâm hukukunda hem de İslâm ahlakında Suyutî ve benzerlerinin değil, sıradan in­sanların dahi doğruya hamledilebilecek sözlerine hakikat olarak bakılır (yalan olması ihtimaline binaen hüküm verilmez). Bir an­lam ifade eden sözler mutlaka bir işlem görür. "Kelamın i'mali ihmalinden evladır." Buna göre Suyutî ve benzerlerinin bu ifade­lerini başka yoruma tabi tutmadan, hem de alaylı bir ifade ile reddetmek, onları yalancılıkla itham etmek demektir. Ehli hadis bunu yapmaz. Öyleyse şöyle diyebiliriz:

Bu salih kişiler hiçbir şey görmeden gördük diyemezler. Mutlaka bir şey görmüşlerdir. Ama bu elbette Rasulüllah (sav)'ın canı ve bedeni ile olan görün­tüsü değildir. Çünkü o da herkes gibi ölümlüdür. [1003] Ebubekr Efendimizin ilanı ile, "Kim Muhammed (sav) ölmedi sanıyorsa, bilsin ki o ölmüştür." Rasulüllah (sav)'ı o şekilde gördüğünü id­dia eden de yoktur. Suyutî de "canlı" olarak gördüğünü değil "yakaza" halinde gördüğünü söylemektedir. Öyleyse "Hz. Pey­gamberi, asırlar sonra canlı olarak gördüğüne, onunla konuştu­ğuna inanan bahtiyarlar arasında işbu Suyutîmiz de bulunmakta­dır" gibi bir ifade hem onun sözünü saptırmak (ya da anlamamak) hem de istihza etmek olur. En zayıf ihtimalle o insanlar bir hayal görmüşlerdir. Ama hayal de bir şeydir. Keşke böyle bir ha­yali sayın müellifle beraber bizler de görebilseydik. Ama bunun için herhalde bu konuda Goldziher'den çok Buhari ile, Müslim ile hatta Rasulüllah (sav)'la rabıtalı ve onların imajlarına konsant­re olmak gerekir. Rasulüllah Efendimiz (sav) bir hadislerinde:

"Beni gören hakikat görmüştür" [1004] buyurduklarına ve bunu konu ile ilgili diğer hadislerinde olduğu gibi "menâm" (rüya) ile kayıtlamadıklarına göre, onların gördüklerine hayal dememiz de mümkün değildir. Belki onlar Rasulüllah (sav)'ın ruhunun "alem-i misal"deki temessülünü görmüşlerdir. Bu ruh ve cesetten olu­şan bir "abd" olarak Rasulü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:51:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme rüya tabiri,Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme mekke canlı, Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme kabe canlı yayın, Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme Üç boyutlu kuran oku Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme kuran ı kerim, Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme peygamber kıssaları,Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görme ilitam ders soruları, Uyanıklık halinde Rasûlüllahı görmeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes