๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fetvalarla Çağdaş Hayat => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Mart 2011, 15:27:27



Konu Başlığı: Unutkanlık
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Mart 2011, 15:27:27
3- Unutkanlık
 
 



Soru: Talebeyim, dersimi anlamakta güçlük çekiyorum. Anladığım dersi de çabuk unutuyorum, ne yapmalıyım?

Ceyap: İnsanlardaki anlayış ve kavrayış kapasitesi büyük öl­çüde doğuştandır ve farklıdır. Bu bir nimet ve Allah (cc) vergisi olduğuna göre kimse kendisine daha az verildiği için şikayetçi olamaz. Kendisine verilen kadarına şükretmesi gerekir ve ondan sorumlu olur. Ancak biz, bu işin insanı ilgilendiren hem maddi, hem de manevi yönlerinin bulunduğuna da inanıyoruz. Öncelikle gıda rejiminin anlamada ve unutmada etkili olduğunu bilmeliyiz. Hem yeterli ve düzgün gıda alınmalı, hem de mideye zararlı ve fazla yığınak yaparak, özellikle ekmeği fazla kaçırarak maddî ve manevî letâifi (alıcıları) köreltmemelidir. Allah Rasulü Efendimiz (sav) bu konuya çok dikkat çekmiş ve, "İnsanoğlunun doldurdu­ğu kapların en kötüsü midedir" [1015] buyurmuştur. Çalışma siste­mindeki dağınıklık, plansızlık, çaltşma sırasındaki zihni konsant­rasyon bozukluğu, birçok şeyi birden düşünme ve bir anda bir­çok şeyi halledeceğini sanma, karışık bîr odada, karışık bir masa­da, gürültülü bir yerde, müzik eşliğinde çalışma... Aşırı üzüntü ve yorgunluk, sıkıntılı bir hayat.. Hep anlamayı ve anlaşılanın kalıcı olmasını kötü yönde etkileyen unsurlardır. Bunlar işin hep mad­dî ve fiziksel yönüdür. Bizler işin bir da manevî tarafının olduğu­na inanıyoruz. Bütün bütün olmasa bile, bellemenin, belleneni kafada tutmanın takvadan, ya da aksiyle, günahlardan etkilendiği­ni kabul ediyoruz. Allah (cc) Kur'ân-ı Kerim'de:

"Allah (cc)'a karşı takvalı olun, Allah (cc) size öğretir" [1016] buyurur. Rasulüllah Efendimiz (sav) de:

"Bildiği ile amel edene Allah (cc) bil­mediklerini öğretir" [1017] der. İmam Şafiî hafıza bozukluğundan ho­casına dert yanmasını ve onun cevabını şu beyitleriyle anlatır:

"Şekevtü ilâ Vekî'in sû'e hıfzî feevsânî ilâ terki'l-me'âsî ve hıfzu'l-ilmi fadlun min ilahin ve fadlullahı lâ-yü'tâ liûsî." Bu beyitleri Taşköprüzâde'nin oğlu yine vezinli olarak devrinin Türkçesine aktarmış ve şöyle demiştir:

"Varup Vekî'a ittüm nisyandan şikayet,

Bana vasiyyet itti kim işleme me'âsî

Hıfzeyiemek ulûmi fazl-i azîm-i Haktır,

Fazl-ı Hûda'ya irmez, her kim ki, ola âsî". [1018]

Ayrıca, Allah (cc)'ın "... Yok mu şunu isteyen, yok mu bunu isteyen..." diye seslendiği teheccüd saatlerinde ısrarla tekrarla­nan duaların bir gün mutlaka şifreye denk gelip lütuf hazinesini açacağına inanmak gerekir. Bu noktada benzer şikayetlerde bu­lunan Ali Efendimize Rasulüllah (sav)'ın öğrettiği dua ve namazı da hatırlatmak faydalı olabilir. (Bunun için bk., Tirmizî, da'avât, 115, c. V, s. 563-565) [1019]



[1015] Tirmizi, Zühd, 47; İbn Mâce, Afime, 50; Müsned, lV/132.

[1016] Bakara: 2/282

[1017] Ebu Nu'aym, Hîlye, X/15 (Bu sözü Ali el-Kâri hadis olarak alırken, bk., el-Esrâru'l-Merfu'a, 3 I 3, Elbanî mevzuu olduğunu söylüyor, bk., Silsiletü'l-Ehadisi'd-Daife, 1/423 No: 422)

[1018] Taşköprüzâde, Mevzuatü'l-Ulüm, 1/715.

[1019] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 390-392.