Konu Başlığı: Sonuç Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 18 Mart 2011, 18:43:40 f. Sonuç Cuma meselesinin sadece bîr noktası üzerinde durduğumuz bu araştırmamızda vardığımız sonucu ve tercihimizi şöyle özetleyebiliriz: 1- Cuma, kılma imkânı bulunulan her yerde mutlaka kılınması gereken "şiar" bir ibadettir. 2- Cuma kılmama fikrini yaymaya çalışanların tutundukları deliller çelişkili ve zayıftır. Bu fikri benimseyenler iyi niyetli de olsalar, başlattıkları hareket yanlış, tehlikeli, gençleri camiden koparıp kahveye alıştıran ve birlik bozucu bir harekettir. 3- Münferit hadiseler dışında cumanın tarih boyunca kılınmadığı hiç olmamıştır. 4- Resûlullah'ın hadisleriyle kendilerine cumanın farz olmadığı bildirilen zümreler içerisinde, sultanı bulunmayan diye bir zümre yoktur. 5- Cuma kılmayanları acı azap ve cezalarla tekdîr eden hadisi şerifler mutlaktır. 6- Aksi fikirde olanların tutundukları hadis, hem kendi içinde, hem de bu fikirle çelişki halindedir. Senedi dolayısıyla zayıftır. Ayrıca "ibaresi" ile cumanın "imamı" yokken kılınmayacağı değil, terkedilmesinin tehlikesini anlatmaktadır. 7- Cumayı emreden âyet "ibaresi" ile cumanın mutlak anlamda kılınmasına çağırmakta, sözkonusu hadiste ise "işaretiyle" imamdan sözedilmektedir. "İbare" ile 'işaret"in tearuzunda "ibare"nin dediğine itibar edileceği, bilinen önemli bir usûl kaidesidir. 8- Türkiye'den başka hiçbir ülkede böyle bir fikir ortaya atılmamış ve böyle bir yönteme başvurulmamıştır. 9- Bu konuda söyleneceklerin tamamına yakın bir çoğunluğu, onlarca sahih nassın karşısındaki zayıf bir nassa dayanan içtihatlar üzerinde, nas gibi görülerek yapılmış spekülasyonlardır. 10- Cumanın özellikleri konusunda müstakil kitap yazan ve cumanın özelliğinden sözeden Suyûtî, böyle bir özellikten bahsetmemiştir. 11- Dolayısı ile cumanın farziyeti, mükelleflerin üzerinden hiçbir zaman kalkmaz. Bu konuda sultanı şart koşmayanların görüşü ile amel etmek gerekir. Sonra madem ki, cuma bir devlet namazıdır, devletin ezhebi olmayacağına göre, bu mezhepte ısrar etmenin anlamı yoktur. 12- Sözkonusu hadiste "İmâmı olmayan cuma kılmasın" denliyor. Bu şart ifadenin mefhumu muhalifinden çıkarılıyor. Halbuki Hanefi'ler "mefhum-u muhalife" itibar etmemektedir. 13- Hanefîler bu hükme illet olarak, hep cuma ve bayram namazlarının kalabalık olacağını, sultanın bulunmaması halinde münazaa çıkabileceğini göstermişlerdir. İlletin bulunmayacağı yerde malûlün dahi olmayacağı, dolayası ile münazaa ihtimalinin herhangi bir yolla ortadan kaldırılması halinde, sultana da ihtiyaç kalmayacağı açıktır. [289] [289] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 122-12. |