Konu Başlığı: Sarık Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Mart 2011, 22:11:25 c- Sarık Soru: Sarıkla İslâm'ın ilgisi nedir? Cevap: Sarığın İslâm'ın bir şiarı (görüldüğünde İslâm'ı hatırlatan bir işaret) olduğunu İslâm alimleri tescil etmişlerdir. Rasulüllah Efendimiz (sav)'in sarık sardığı ve sarıkla namaz kıldırdığı sabittir. Ama sarık, namazın değil, İslâm'ın şiarıdır. Yani sadece namaza has bir kıyafet değildir. Namaz da saranlar, başka yerlerde saramadıklarından, hiç olmazsa bu şiarı namazda gösterebilme düşüncelerinden ötürü bunu yapıyor olmalıdırlar. Gerçi sarığın, namazın bir sünneti olduğunu söyleyenler de vardır. [1219] Fakat sarıkla kılınan namazın faziletinden sözeden hadisler, ya mevzudur (uydurma), ya da asılları yoktur. Diğer yönden, bazan hadis olarak, bazan da Hz. Ali'ye nisbeten söylenen, "sarık Arap'ın tacıdır" anlamındaki, sarığı kavmi bir şiar olarak gösteren haber ve benzerleri, mevzuat kitaplarında yer alır ve hepsinin zayıf olduğu söylenir. [1220] Ebu Davud'un ve daha başkalarının rivayet ettikleri: "Müşriklerle bizim aramızdaki fark, kalensüveler üzerindeki sarıklardır", hadisi her ne kadar şahinlik derecesine ulaşmış değilse de birçok rivayetlerle desteklendiği için zayıf da sayılmamıştır. Meselâ İmam Suyutî, "sarık sarın, sizden önceki milletlere muhalefet edin" hadisi ile, "size sarık yaraşır, çünkü o, meleklerin simasıdır" hadisini buna şahid olarak zikreder. [1221] İbn Asâkir Tarih'inde İmam Malik'in "sarığın terki uygun olmaz. Ben daha yüzümde tüy bitmemişken sarık sardım" [1222] dediğini nakleder. Suyutî, sadece siyah renkle alakalı bir sadette ve tek bir yerde Rasulüllah (sav)'ın ve sahabenin sarık giydiklerine dair elliye yakın rivayet verir. [1223] Yine Cebrail'in sarıklı olarak indiği, meleklerin sarıklı olarak yardıma geldikleri hakkındaki rivayetler de sarığın bir şiar olduğunu gösterir. Rasûlüllah (sav)'ın kendisini temsîlen gönderdiği kimselere, bizzat kendi eliyle sarık sarması şeklen de temsil etmenin istendiğine bir delildir. Münavi; "sarık peygamberlerin sünneti, nebilerin ve sâdâtın adetidir" der. İbnü'l Arabî de, sarığın başın sünneti, peygamberlerin ve sadâtın âdeti olduğunu söyler. Sarığın vazgeçilmez bir şiar olduğundandır ki, Yahudiler ve Hıristiyanların da sarık giymeleri halinde, onlara sarığı terk etmekle değil de rengini değişik tutmakla muhalefet edilmesinin söylenmesidir. Allâme M. Bahît bu konuda yazdığı müstakil bir risalede sarık hakkındaki haber ve uygulamaları naklettikten ve İbn Ömer'in, "sarık sünnet midir?" sorusuna "evet" cevabını verdiğini aktardıktan sonra, "bütün bunlardan anlaşılmış oldu ki, sarık giymek bir sünnettir, sarık müslümanların şiarıdır, müslüman başkalarından onunla ayrılır" hükmünü verir. Ancak sünneti sünnet olarak görmek ve farza ya da vacibe engel olduğu yerde farzı ya da vacibi tercih etmek gerektiğini de "nasların tearuzu" çerçevesinde iyi bilmek gerekir. [1224] [1219] Ramlî, Fetâvâ, (Heytemî ile beraber), 28, I 17. [1220] Örnek olarak bk, Adûni, Keşfu'l-hafa, 11/94. [1221] Suyutî, el-Leâli'l-masnu'a, ll/260. [1222] Münâvî, Feyz, IV/225 [1223] Suyutî, el-Havî, 1/1 10-121 [1224] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 470-471. |