Konu Başlığı: Saat çanı Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Mart 2011, 15:57:30 38- Saat Çanı Soru: Evlerimizdeki duvar saatlarının saat başlarında çıkardıkları sesin kilise çanına benzediği, bu yüzden mahzurlu olduğu söyleniyor, doğru mudur? Cevap: Saatinin sesini dahi başkalarına has seslere benzetmek istemeyen ve yeni ifadesi ile özgün olmasını isteyen bir sisteme ancak temenna çekilir ve saygı duyulur. İşin bir yönü budur. Diğer yönden Rasulüllah Efendimiz (sav)'in zil (ceras) hakkında şunları söylediği sahih hadis kitaplarında sabittir: "Melekler, aralarında köpek ve çan bulunan yolcularla arkadaşlık etmezler". [889] "Çan şeytanın düdükleridir". [890] "Her çan ile beraber bir şeytan vardır". [891] "Çan (zil, ceras) bulunan eve melekler girmez" [892] Buharî zilin (çanın) mahzurunu anlatmak üzere açtığı başlık altında Rasulüllah Efendimiz (sav)'in, develerin boynuna gerdanlık (zille beraber olam kastediyor olmalıdır) asılmasını yasaklamasını zikreder. [893] Bundan hareketle zilin hoş görülmeyişindeki sebebi (illeti) bazılar, hayvanın boynunda ses çıkararak düşmanın yer tesbiti yapmasına imkân vermesi [894] bazılar da göz değmesini önlemede tesirin ondan görülmesi şeklindeki batıl inanç olarak anlamışlardır. [895] Bazılar da zilin kilise çanına benzediği için sesinin çirkin olması yüzünden meleklerin ondan nefret etmesini illet saymışlardır. [896] Zil (çan) olan eve meleğin girmeyeceğini bildiren hadis-i şerifi göz önünde bulundurursak, birinci sebebin, nazarlık olarak sadece zilin takılmadığını düşünerek de ikinci sebebin illet (hükmün sebebi) olmaktan uzak olduğunu söyleyebiliriz. O takdirde bu hükmün illeti olarak önümüzde sadece zillerin kilise çanına benzemeleri kalır. Öyleyse evlerde ve camilerdeki duvar saatlerinin saat başlarında ya da yarım saatlerde kilise çanını andıracak biçimde sesler çıkarması mahzurludur diyebiliriz. Çünkü kilise çanı duymuş olanlar, ikisi arasındaki son derece benzerliği hemen farkedeceklerdir. Yoksa zilin yani ceras'ın kök anlamındaki "ses çıkarma" [897] ma'nâsına bakarak "zil" denen her şeyin yasak olduğunu sanmamak gerekir. O durumda kapı zili, telefon zili, bizi uyandırmak için kurduğumuz saatin zili vb. de mahzurlu zannedilir. Oysa biz Harun er-Redişid'in çalar saat kullandığını, hatta Alman Kralına hediye olarak gönderdiğini biliyoruz. Ezanın ilk okunuşunda, çan çalınması teklifinin reddedilmiş olması da bize, bundaki illetin hıristiyanlara benzemek olduğunu gösterir. Ne var ki, böyle çana benzeyen zillerin kullanılmasındaki mahzur tenzihen mekruh olma düzeyindedir, büyük haram değildir. Şam'ın eski ulemasından bir cemaat büyük çanın mekruh olduğunu, küçüğünün mekruh sayılmadığını söylemişlerdir. [898] Ama büyüğü ile küçüğüne bir sınır çizilmediğine göre biz çan sesini andıran bütün saat zillerini mekruh kabul edebiliriz. (Allah'u a'lem) [899] [889] Müslim, Libas, 103; Buharî, Cihad, 46; Tirmizî, Cihad, 25; Darimî, İstîzân, 44; Müsned, 111/263 [890] Müslim, Libas, 104; Ebu Davûd. Cihad, 46, Hâtem, 6. [891] el-Câmi'us-Sağîr (Feyzu'l-Ka'dîr), Vl/392. [892] Ebu Davûd, Hâtem, 6; Nesâî, Zinet, 54; Müsned, ll/366, 372, VI/242 [893] bk, Buharî, Cihad, 139. [894] Azîmabâdî, Avnü'l-Ma'büd, XI/292. [895] Münavî, Feyzu'l-Kadîr, VI/392. [896] Davudoglu, Müslim Şerhi, IX/496. [897] bk, İbnu’I-Esîr, en-Nihaye, 1/260 [898] Davudoğlu, agek. [899] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 339-340. |