๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fetvalarla Çağdaş Hayat => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 17 Mart 2011, 18:00:02



Konu Başlığı: Oruç
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 17 Mart 2011, 18:00:02
D- ORUÇ
 

1- Farziyeti, Hikmeti Ve Faydaları
 
a- Farz Oluşu




İnsanların ve cinlerin niçin yaratıldıklarını bizzat yaratıcı bildi­rir:

"O'na ibadet etsinler, yani O'nu tanısınlar diye." [327]

An­cak sınırlı bir akılla sınırsız bir varlığın tanınması zor, hattâ hak­kıyla tanınması imkânsız olduğundan nasıl tanıyacağımızı ve nasıl kulluk edeceğimizi de bize yine O öğretmiş ve kullukla ilgili bazı fiilleri zorunlu (farz) kılmıştır.

Yani Allah'ı (cc) tanımanın ve O'na kulluğun asgarî şartı bu zorunlu ibadetlerdir. Oruç da bu ibadetlerden biridir. Allah Re­sulü (sav), bir mübarek sözlerinde, bu temel ibadetleri bir arada anar ve buyurur ki:

"İslâm beş şey üzere kuruludur: Allah'ı birle­mek (tevhid), namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak ve hac yapmak." [328]

Tek başına bu hadis bile, orucun farz olduğunu bildirmeye yeter. Ancak bundan önce Kur'ân-ı Kerîm de orucun inananlar için bir farz olduğunu vur­gulu bir ifade ile bildirmiştir:

"Ey mü'minler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılınmıştır ki, sakınasınız.” [329]

Daha önceki semavî dinlerde de oruç bulunduğu için, Allah Resulü Efendimiz orucu biliyordu ve Medine-i Münevvere'ye hicret etmezden önce, Aşure orucuna da devam ediyordu. Hic­retten sonra, ikinci yıl Muharrem'in onunda, çocuklara varıncaya kadar bütün müslümanlara oruç tutturmuş ve aynı yıl Ramazan orucu farz kılınınca: "Aşure günü dileyen oruç tutsun, dileyen terketsin" buyurmuşlardır. Yani Ramazan orucu ilk defa Hicretin ikinci yılı içerisinde farz kılınmıştır. Farz kılınışı büyük Bedir Har­binden bir ay ve birkaç gün önceye rastlar. Bedir Harbi ise, aynı yıl Rarnazan'ın onyedinci Cuma günü vuku bulmuştur. Buna göre Ramazan orucunun farz kılınışı, Şaban ayı içerisinde olmuş olur. [330] Allah Resulü dokuz sene Ramazan ayı orucunu tuttuk­tan sonra vefat etmiştir. [331] Bu, farz olan Ramazan orucudur. Bu­nun dışında vacip, sünnet, müstehap, nafile, mekruh ve haram olan oruçlar da vardır. [332]

Farz olduğu, kitap ve sünnetin kesin delilleriyle sabit olduğu için, orucu inkâr küfürdür, insanı dinden çıkarır. Hafife ve alaya almanın da aynı olduğunu söylemişlerdir. Hatta, inanmakla bera­ber, ibadetleri yapmamak insanı dinden çıkarmasa bile, herkesin göreceği yerlerde açıkça oruç yemenin, orucu hafife alma anla­mına geleceğinden, küfür olduğunu söyleyenler de vardır.

Özürsüz olarak bozulan bir günlük Ramazan orucunun kaçırı­lan sevabı, bütün zaman sürecini oruçla geçirmekle dahi karşılanamaz. [333]

Diğer yönden, tutulması halinde, "Orucun sevabı, Allah'tan başka kimsenin takdir edemeyeceği kadar büyüktür.."

"Her iyili­ğin karşılığı on ilâ yediyüz katıyla verileceği halde, orucun karşılı­ğını ancak Allah bilir.",

"Oruçlunun acıkmaktan doğan ağız koku­su, Allah için miskten daha güzeldir.",

"Oruç, ateşten koruyan bir kalkandır, tutana Kıyamet günü şefaatçidir.",

"Oruçlu, duası geri çevrilmeyen üç gruptan biridir.",

"Ramazan orucunu dünya ile ilgili faydalardan ötürü değil de, sadece Allah için tutanın geç­miş günahları bağışlanır",

"Ramazanda yapılan nafile bir ibadet, sevap bakımından diğer günlerdeki farzlara denktir. Farz ise, di­ğer günlerdeki yetmiş farza denktir." [334]



[327] Zariyat: 51/56

[328] Müslim, İmân, 5

[329] Bakara: 2/l83

[330] Tâhir'ül-Mevlevî, Müslümanlıkta İbadet Tarihi, 105-106; Taberî, 132; Suyûti, ed-Dürrü'l-Mensûr, 1/176; Sabûnî, Ravâyi, 1/93

[331] İbn Kayyim, Zâdü'l-mead, 152 (en-Nedvî. Dört Rükün, 205).

[332] bkz, Tâhirü'I-Mevlevi, age., I 12

[333] Zehebî, Kitâbu'l-kebâir, 40-41; el-Heytemî, ez-Zevâcir, 1/195.

[334] Bu ve benzeri hadisler için bkz., el-Heytemî, age., 1/196-198. Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 139-141.