> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Fetvalarla Çağdaş Hayat > Bidat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bidat  (Okunma Sayısı 1246 defa)
11 Mart 2011, 21:44:18
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Mart 2011, 21:44:18 »



11- BAZI KAVRAMLAR
 

1- Bid'at





Sünnetin karşıtı olarak; şariîn (din koyucunun) açıkça ya da dolayısıyla sözlü ya da fiilî izni olmaksızın, dinde sahabeden son­ra ortaya çıkan eksiltme ya da fazlalaştırmalar.

Sözlük anlamıyla "bid'at"; "ibda" masdarından türetilmiş bir İsim olup, sanat ifade eden birşeyi, geçmiş bir örneği esas almak­sızın ilk olarak yapma ve icad etme anlamına gelir. Bu anlamda Allah Kur'ân-ı Kerîm'de kendisini:

"Bedi'u's-semavâti ve'l-ard" yani, "gökleri ve yeri itkicad eden ve yaratan" diye vasıflar.

Bid'atın terim anlamında, konu edildiği ilmi çeşidine ve orta­ma göre farklılıklar gözetildiği de olur. Meselâ inanca ilişkin ko­nularda bid'at deyince; Allah'ın sıfatları, ahiret, imamet ve saha­be gibi meselelerde "ehli sünnet ve'l-cemaat" gibi inanmayan hariciler, şia, kaderiyye, mutezile vb. "batıl" fırkaların inanış biçimleri akla gelir. Kayıtlamaksızın "bid'at", "bid'atçı (mübtedi)'\ "neva" ve "heva ehli" deyince ilk akla gelen de bu itikattaki bid'attır. Bu tür bid'atın bir kısmı "küfür"le eş anlamlıdır. Geri kalan küfür değlise de kati ve zina gibi büyük günahlardan daha büyük günahtır.

Fıkıhta bid'at; sözlü, fiili ve takriri olarak anlatılan sünnete sa­habe fiili ve sözüne karşıt olan anlamında kullanılır. Hadiste ise bid'at İslâm'ın ruhuna zıt olan şey ve buna inatla değil de bir nevi şüphe ve te'vil ile inanmayı anlatır.

Bu tanımlamalardan da anlaşılacağı gibi, dini bir terim olarak bid'at; aklın ve adetlerin yani günlük yaşayışı sağlayan davranışla­rın dışında ve sırf Allah'a yaklaşmak için yani, ibadet maksadıyla yapılan eylemler ve kabulleniş biçimleriyle ilgilidir. Yoksa sözlük anlamıyla sonradan ortaya çıkan herşey demek değildir. Allah Resûlü'nün (sav):

"Siz, benim ve raşit halifelerimin sünnetine sımsıkı sarılın",

"Dünya işlerinizi siz iyi bilirsiniz" hadisi diyenler çoğunluktadır ve görüşleri diğerlerine oranla ağırlıklıdır. Örnek vemek gerekirse; ezanda hoparlör kullanmak sonradan ortaya çıkan birşey olmakla birlikte bid'at kavramına girmez. Çünkü ho­parlör "dinin tamamlayıcı olan ve kullanılmaması halinde, örne­ğin ezanda bir eksiklik oluşturan" bir unsur olarak değil, dîni bir emrin faydasını daha yaygın hale getirmek için uygulanan bir tek­nik olarak kullanılır. Dolayısı ile ezanın hoparlörsüz olmayacağını söylemek de bid'at olur. Akıl (ictihad) ve adet sahası dışında olup, ne emredilen ne de yasaklanan, fakat asılları itibariyle dîni olan ve dinde benzeri bulunan motifler de dîni bir gerek ya da herhangi bir ibadetin tamamlayıcısı olarak sanılmadıkça ve öyle görülmedikçe bid'at olmazlarsa da, böyle sanılır ve görülüp hal alınca terkedilmeleri vacip olan birer bid'at oluverirler. Farz na­mazlardan önce camide, müezzinin seslice üç İhlas okumasını buna örnek verebiliriz. İhlas okumak dîni bir davranıştır. Ancak farzlardan önce okunması, ya da okunmaması konusunda birşey yoktur. Konu, günlük hayatın işleyişiyle ilgili ve akılla bilinen bir konu da değildir.

Öyleyse cemaate bunun, gerekli olduğu ve onsuz namazın tam mükemmel olmadığı intibaını verecek şekilde okunması bid'attır ve mesela önemli bir Hanefî ftkıhçısı olan İbn Abidin'e (1250) göre bu gibilerin terkedilmesi vaciptir.

Bid'atı dar anlamda sünnetin, geniş anlamda dinin karşıtı ola­rak belirledikten sonra dinde yerilen ve yok edilmesi için sava­şım istenen birşey olduğu kendiliğinden ortaya çıkar:

"İşte be­nim dosdoğru olarak yolum budur, ona uyun, diğer yollara uy­mayın ki bu sizi onun yolundan ayırmasın" [1306] âyetinde ge­çen "diğer yollar" bid'atler diye açıklanmıştır. Allah Resulü (sav) "Bu yolumuzda onda olmayan birşey ihdas eden olursa bu red­dedilir", "Kim, yolumuza uymayan bir iş yaparsa o makbul değil­dir",

"Sözlerin en iyisi Allah'ın kitabı, yolların en iyisi Muhammed'in yolu, işlerin en kötüsü de (dinde) sonradan ortaya çıkarı­lanlardır ve her bid'at sapıklıktır", "Allah, her bidatçıya, bid'atım terkedinceye dek tevbe kapısını kapatmıştır" buyurur. Sahabe­den Abdullah bin Mes'ud "sünnete orta hallilik, bîd'atte yorul­maktan iyidir" demiştir.

İyi (hasene) ve kötü (kabiha) bid'atın olup olmayacağı konu­su, bid'atı karmaşık hale getiren meselelerin başında gelir. Dînî ve adete ilişkin diye ayırmaksızın Resûlullah'tan (sav) sonra orta­ya çıkan herşeyi bid'at olarak tanımlayanlar böyle olan herşeyi terketmenin imkânsız olduğunu görünce bid'atı "hasene" ve "kabiha" diye ikiye ayırmak zorunda kalmış gibidirler. Halife Ömer'in, cemaatle kıldırdığı teravih namazı için "bu ne güzel bi'dattır" demesi, Halife Osman'ın cuma günü ikinci bir ezan okutması, "Kim İslâmda güzel bir yol (sünnet) oluşturursa hem onu yaptığının sevabını hem de ondan sonra diğer yapanların se­vabını alır, onların sevabından da hiçbirşey eksilmez..." hadis-i şerifi de bu görüşte olanları destekler gibi görünen delillerdir.

Bu yüzden hatırı sayılır keyfiyet ve kemmiyette İslâm âlimi bid'atı "hasene = güzel" ve "kabiha = çirkin" diye ikiye ayıran görüşü benimsemişlerdir ki, İmam Şafii bunların başında gelir. İz f b. Abdisselam ise daha da detaya inerek bid'atı beşe ayırmış ve vacip, haram, mendup, mekruh ve mubah bid'atların olabileceği­ni söylemiştir ama aslında bu beş türü yine ikiye indirgemek de mümkündür. Sonraları birçok âlim bu taksimde İz b. Abdisselami izlemiş ve bu beşli taksimi sürdürmüştür. Meselâ İbn Abidin ve İbnü'l-Esır bunlar arasındadır. Ama ne varki, konuyu spesifik (tahsisi) olarak inceleyen âlimler tek bir çeşit bid'at olabileceğini onun da yasaklanan ve çirkin (kabiha) olan bid'at olduğunu kesin ifade ve delillerle söylemişlerdir. Özellikle İmam Şatıbî "el-İ'tiram" adlı çok değerli eserinde bu görüşün başını çeker. İmam Rabbani ve İmam Birgivî gibi önderler de aynı görüştedir. Her iki görüşü gerekçeleriyle değerlendirenler de ikinciye meyleder­ler. Çünkü; Bid'atı kötüleyen, her türünün sapıklık olduğunu ve cehenneme götürdüğünü bildiren hadisler böyte bir ayırım yap­mamışlardır. Resûlullah'tan (sav) sonra ortaya çıkan her şeyi te­rim olarak "bid'at" kavramına sokmak mümkün değildir, aksine onlar bid'atın sözlük anlamıyla sonradan-ortaya çıkan şeylerdir. Halife Ömer, cemaatle kılınan teravihi sözlük anlamıyla bid'at saymış olabileceği bir yana, sahabenin ve bir hadisi şerifte özel­likle de raşit halifelerin sünnetine de uymamızın istendiğini düşü­nürsek bid'atın ancak baştaki tanımından da anlaşılacağı üzere, sahabe dışında olabileceğini görürüz. Sonra sözkonusu olaya ba­kıldığında Resûlullah'ın teravihin cemaatle kılınmasını farz olur endişesiyle terkettiği, bu tehlikenin halife Ömer devrinde artık kalmadığından yine Resûlullah'ın (sav) arzusuna dönüldüğü söy­lenebilir. Sonra sahabe bunu bütünüyle olumlu karşılamış ve icma oluşmuştur. Halif Osman'ın ezanı için de aynı şeyler söylenebilir. Sözkonusu hadisin vurüd sebebi gözönünde bulunduruldu­ğunda, yeni bir yol (sünnet) ortaya koymak değil, kaybolan ve iş­lenmeyen bir sünneti ihyanın kastedildiği anlaşılır.

Nitekim bu açıklamayı destekler mahiyetteki bir hadisin meali şöyledir:

"Benden sonra ölüp kaybolmuş bir sünnetimi kim diriltir ve yaşatırsa onu yapanların sevabından birşey eksilmeksizin onların sevabı kadar sevap alır. Kim de Allah'ın razı olmadığı sapıklık bir bid'at ihdas ederse onu yapanların günahından birşey eksilmeksizin onların günahı kadar günah alır." [1307]

Bid'at terim anlamıyla mutlaka kötü olduğuna göre diğer masiyetlerle arasında ne fark vardır? Sorusuna şöyle cevap verilir:

Herhangi bir ma'siyeti (günahı) işleyen kişinin gayesi bir anlık ar­zu ve isteklerdir. Bunu, Allah'ı sevdiği ve afvını umduğu halde bi­le yapabilir ve yaptığının dinen yasak olduğunu itiraf eder ve onu dinin gereği saymaz. Halbuki bid'atçı bunun tam aksi olmakla da­ha kötü durumdadır. Bu yüzden, bid'atı küfrü gerektiren bid'atçı tevbe etmiş olsa bile kabul edilmeyip öldürülür. Bid'atı küfrü ge­rektirmeyen bid'atçılar bid'atlarının tahrip derecesine göre hapis ve sopa gibi çeşitli tazir cezalarıya cezalandırılırlar. Bir grup oluş­turuyor ve tehlike arzediyorlarsa ya da bid'atlarını propaganda edip yayıyorlarsa bunların da başı siyaseten öldürülebilir. İtikadî anlamda bid'atçının imamlık yapması mekruhtur. Buradan, bid'atın kötülüğünün de derecesi olduğu anlaşılır. Dinin zaruri esaslarından birine zarar veren bid'at büyük (kebire), vermeyen ise küçük (sağira). Bunun yanında bid'at şeriatın bütün öğretile­rini kapsaması ya da kapsamaması açısından da "küllî" ve "cüzi olarak ikiye ayrılır.

Bütünüyle kötü kabul edilmekle beraber bid'at bir başka açı­dan da şu çeşitlere ayrılabilir:

Dinde aslen meşru olmayan birşeyî ihdas etme, Recep ayında Regaip namazı, Aşure Gecesi nama­zı gibi, aslen meşru olan birşeye ilave şeklindeki bid'at, Şiilerini ezanda "Eşhedu enne Aliyyen veliyyullah" eklemesi gibi. Eksiltme şeklinde bid'at, Arefe gecesi Mina'da gecelemeyi kaldırma gibi. Meşru birşeyin yerini değiştirme şeklindeki bid'at. Bayram hut­besini namazından öne alma gibi. Mubah ve Mezun bir şeyi terketme şeklindeki bid'at. Helâl hanımına yaklaşmayı, yemeyi, içmeyi vs. terketme gibi.

Bu arada bid'atlere ve bid'atçiliğe götüren sebeplerden de söz etmek gerekir:

Bunları; uydurma ve zayıf hadislere tutunma, aklın sahasını aşan konularda akla güvenme, Kur'ân ilimlerini bilmediği halde Kur'ân'ı tahminlere göre yorumlama, kesin nassları bırakıp müteşabihlere meyletme, nefsi arzularına meşruluk kılıfı bulmayı isteme vs., şeklinde özetleyebiliriz.

Namazda ta'dili erkanı terketme, imamı geçme, safları dü­zeltmeme, şarkı-türkü okuma ve dinleme, Kur'ân okunurken ve zikir yapılırken lahn (sesi dalgalandırma) yapma, sallanma v...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bidat
« Posted on: 24 Nisan 2024, 16:25:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bidat rüya tabiri,Bidat mekke canlı, Bidat kabe canlı yayın, Bidat Üç boyutlu kuran oku Bidat kuran ı kerim, Bidat peygamber kıssaları,Bidat ilitam ders soruları, Bidatönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes