Konu Başlığı: Alimlere göre Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 19 Mart 2011, 21:33:27 cb- Alimlere Göre Bu konu üzerinde enine boyuna duranlardan birisi de Allâme İmâm Birgivî merhumdur. Bu konuda çeşitti eserlerinde malûmatlar vermiş, İstanbul'da devrin uleması ile münazaralarda bulunmuş ve "Seyf-i Sârim" adında müstakil bir de risale yazmıştır. [169] Onun söylediklerini şu cümlelerle özetlemek mümkündür: "Müddeamıza Kitap'tan (Kur’ân-ı Kerîm'den), sünnet'ten, icmadan ve kıyastan delillerimiz vardır: Kitaptan delilimiz: "Ayetlerimizi az bir paha karşılığı yemeyin." [170] (K.K. 11/41) Sünnetten delilimiz: "Kur'ân'ı okuyun, onu dünyevî menfaatları yeme aracı kılmayın." "Onlardan her kim ahiret işini dünyalık için yaparsa, artık âhirette onun hiçbir payı yoktur." Binaenaleyh, böyle bir okuyuşun sevabı olmadığına göre gerçekte sevabın satışı olan bu icâre nasıl caiz olabilir? Ma'dumun satışı ise caiz değildir. Var olduğu kabul edilse bile, teslimi mümkün değildir. [171] İcmadan delilimiz: Bu ümmet, "Ameller ancak niyetlere göredir ve herkes için, neye niyyet etmişse o (nun karşılığı) vardır" meşhur hadîs-i şerifine binaen, niyetsiz amelin olmayacağında ittifak etmiştir ki, niyyet amele bâis olan ve kastetme ve azmetme tabir edilen şeydir ve bahsini ettiğimiz meselede de bu yoktur. Sonra okuyanın, ben sadece Allah rızası için okuyorum, ücret verenin de, ben sadece Allah için veriyorum demelerine de itibar edilmez. Zira riyanın (olduğundan başka türlü görünmenin) haramlığında da ittifak etmişlerdir. Bunların böyle demeleri de riyadan başka birşey değildir. Binaenaleyh, bir masıyet karşılığında ücret almak nasıl caiz olabilir? Kıyastan delilimiz: 1- Kur'ân-ı Kerîm okumak da, bedenî bir ibadet olma bakımından, namaz ve oruç gibidir. Binaenaleyh, nasıl namaz ve oruca ücret almak caiz değilse, Kur'ân-ı Kerîm okumaya ücret almak da caiz değildir. 2- Bu, gerçekte bir sevap satma ameliyesidir ki, insanın geçmiş zamanlarda yaptığı amellerinin sevabını satışa çıkarmasına benzer. Bunun da caiz olamayacağı nasıl ihtilafsız bir gerçekse, berikinin caiz olmadığı da aynıdır. el-İhtiyâr'da: "Şayet kabrini sıva ile yapmasını ve üzerine bir kubbe yerleştirmesini ve kabri başında Kur'ân okutup, okuyana birşeyler vermesini vasiyyet etse, böyle bir vasiyyet batıldır' zira muhkemleştirmek için kabirlerin üzerine bina yapmak helâl değildir denilmektedir.[172] İbn Abidin, aynı konuda haram oluşun aklî delili olarak şu açıklamayı da ilâve eder: "...Sevabın varlığı malûm değildir. Birisi sevabını kendinin, ya da ölmüş bir yakınının ruhuna bağışlamak üzere birisine hatim okutup ücret verse, bu okuyuştan bir sevabın husulü belli değildir ki, ücret vermesi gereksin. Hasıl olsa bile, okuyan için hasıl olmuş olur ve ücret karşılığı satılması yine caiz olmaz. Ya belli olmadığı zaman nasıl sahîh olacaktır? Kaldı ki, böyle bir okuyuştan sevabın hasıl olmayacağı açıktır. Zira sevabın bulunmasından amelin hâlis Allah için olma şartı vardır. Ücretle okuyan ise, dünyalık için okumuştur, Allah rızası için okumamıştır. Bunu şuradan da anlayabiliriz: Okutanın kendisine birşey vermeyeceğini bilse -bilhassa bu işi meslek haline getirenler- bir harf bile okumaz."[173] İbn Abidin'in nakline göre İmâm Nevevî "Kitâbu't-tıbyân fi âdâp-ı hameleti'l-Kur'ân" adlı eserinde, müstakil bir bölüm altında şunları söyler: "Son derece kaçınılması emredilecek şeylerin en önemlilerinden birisi de, Kur'ân'ın bir kazanç aracı haline getirilmesidir." [174] Tâcü'ş-Şerîa: "Ücretle Kur'ân okumanın, ne okuyana, ne de ölüye sevabı dokunur." Ayni: "Dünyalık için Kur'ân okuyan, okumaktan alıkonulur. Bu durumda alan da veren de günahkârdır." [175] Şeyhu'l-İslâm Ankaravî Mehmed Efendi: "Kıraat ya tâattır, ya ma'sıyettir, ya da mubahtır. Bir dördüncü şık düşünülemez. Eğer Kur'ân-ı Kerîm okumak, hadîs-i şerîf okumak gibi bir tâatsa, bunların karşılığında ücret almak, tâata ücret almak olur ki, tâat üzerine icâre akdi yapmak sahîh değildir. Eğer şarkı, türkü gibi bir ma'sıyyetse, o zaman bu, ma'sıyete ücret almak olur. Bu ise bâtıldır. Yok eğer edebiyat vs., kitapları okumak gibi bir mubah okumaksa, o zaman da ücretle tutanın ücret vermeden bile sahip olduğu bir şeyi, ücretle yaptırması olur ki, bu da mün'akid olmaz." [176] El-İhtiyar ve Mecmau'l-Fetâvâ'da: "Kur'ân için herhangi bir şey almak caiz değildir. Zira bu ücret gibidir" denmektedir. Ücrete benzeyen caiz olmazsa, ya ücret olarak alınan nasıl caiz olacaktır? el-Hulâsa'da: "Kur'ân okumasını bilen birisine kabri başında Kur'ân'dan birşeyler okumasını vasiyyet etse, bu vasiyyet bâtıldır. Aynı şey Tatarhâniyye'de de mevcuttur. Orada ayrıca: Sahîh olan caiz olmamasıdır. Velev ki okuyan muayyen bile olsa, denilmektedir" [177] denir. İbnü Kayyım el-Cevziyye: "Ölüye gönderilecek en güzel hediye, köle azadı, sadaka, onun için istiğfar etmek ve onun için hac yapmaktır. Nafile olarak Kur'ân okuyup sevabını ona bağışlamaya gelince, eğer ücretsiz olursa, bu da diğerleri gibi ulaşır." Şeyhu'l-İslâm Takıyyü'd-Din (İbn Teymiyye): "Kıraata ücret ve sevabını ölüye gönderme sahih değildir. Çünkü bu hususta hiçbir imamımızdan menkul bir izin yoktur. Hattâ ulemâ, okuyan, bir mal karşılığı okursa, bunun bir sevabı yoktur demişlerdir. Peki ölüye gidecek olan nedir? Ölüye ancak amel-i sâlîh gidebilir. Kur'ân okuma karşılığı ücret alınamayacağında imamlarımız ittifak halindedirler. İhtilâf, öğretmeye verilecek ücret konusundadır." [178] İmâm Birgivî: "Bunun için vasıyyette bulunmak bâtıldır. Alınan alana haramdır... Bu yolla Kur'ân okuyan da, onu dünyanın bayağı metaına âlet ettiği için âsîdir." [179] "Allah'tan da utanmazlar, bu Kur'ân-ı Azimü'ş-Şânı birkaç değersiz dirhem için, hayır, bilakis, talibi köpekler olan kazurat ve leşler için okurlar. Bu yolla insanları aldatabilirler ama, gaybın ve görünenlerin âlimi olan Allah'ı nasıl aldatacaklardır?!" [180] Abdurrahman el-Cezîri: "...Bütün bunların hülâsası şudur: Hanefî mezhebi, tâatlar üzerine ücreti men esasına dayanır. Bu yüzdendir ki, başkası yerine yapılan haccın, ücret yoluyla değil, inabet yoluyla olduğunda ittifak vardır. Binaenaleyh, başkası yerine hac yapan, bu farzı yerine getirmede, onun naibi olarak iş görmekte ve onun malından kendisine ihtiyaç miktarı harcayabilmektedir. Eğer artan birşey olursa, onu da olduğu gibi naibi bulunduğu zâta iade etmektedir. Eğer bu ücret akdi olsaydı, artanı iade etmeyecekti." [181] İbrahim en-Neha’i: "Mushaf varislere değil, kurralar için terkedilir, ya da murisin ehl-i beytinden kurra olanlara kalır. Mushafın yazılmasına, okunmasına ve arzına ücret şartı da caiz olmaz." [182] Son olarak, kıraata ücret alanların her nasılsa mesned gösterdikleri Ebu's-Su'ûd Efendi'den, aksine bir fetva nakletmek istiyorum: "Zeyd-i cüz-hân (Kur'ân okuyan herhangi birisi) tilâvet-i Kur'ân-ı Azîm'i mücerred ücret içün eylese (sırf ücret almak için okusa) aldığı akçe şer'an helâl olur mu? el-Cevap: Olmaz. Sahibine (okutana) istirdâd (geri verme) lâzımdır. (Ebu's Su'ûd). Bu surette Zeyd, sevap mülahazası ile olmayup, Kelâmullah'ı dünyaya vesile ittihaz eylemekle, mezbûra (adı edilene) ne lâzım olur? el-Cevap: İstihfâf-ı Kelâmullah'tır (Allah'ın Kelâmını hafife almaktır); Küfür lâzım olur. (Ebu's Su'ûd) Diğer cevap: Küfür lâzım olmaz; havf-i küfür (Küfür olma endişesi) vardır. Zira istihfaf sarih (açık) değildir, zımnîdir (dolayısıyladır). Mushaf-ı Şerîfi kazurata ilka (pisliğe atma) değildir. (Harrarahü Muhammed Birgivî)[183] Aslında Ebu's-Su'ûd Efendi, kendi görüşü olarak "küfür lâzım olur" dedikten sonra, İmâm Birgivî'nin, "küfür değil, havf-i küfür lâzım olur" şeklinde ifade edilen görüşünü, sadece değişik görüşlerin de bulunduğunu nakil için değil, itibar edilmeyecek mercûh bir görüş olduğunu hatırlatmak için zikretmiş olmalıdır. Bu iki yaştaş âlimin birbirleriyle pek anlaşamadıkları, hattâ Kâtip Çelebi'nin anlattıklarına bakılırsa birbirleriyle dargın olarak vefat ettikleri gözönünde bulundurulduğunda, bu fikrin doğru olması ihtimal çerçevesine alınır. [184] [169] Bkz., Kâtip Çelebî, Mîzânü'l-Hak fihiyâri'l-ehak, (Terc. 1001 T.E.) [170] "Az bir paha" - Semen-i Kalîl'in ne olduğunu daha önce açıkladık [171] İmam Birgiv’nin söylediklerini aynen nakleden İbn Abidîn bu noktada şunları ilâve eder "Tesliminin de mümkün olduğu kabul edilse bile bu, menfaatin birşey karşılığı temlik edilmesidir. Buradaki menfaat ise sevaptır, kıraat değildir. Zira ücret veren sevabın hasıl olmadığını bilse, mücerred okuma karşılığı bir kuruş bile vermez. Binaenaleyh sevap teslim edilmeden ücrete hak kazanılamaz. Verdiğinin kıraat şartına bağtı olmayan bir "Sıla" olması, okuyanın da sırf Allah için okumuş bulunması mümkün değildir. Çünkü veren verdiğini, ancak muradına göre okunması için verdiğindendir ki, okunup okunmadığını izlemektedir. Okuyan da birşey verilmemesi halinde okumayacaktır."(İbn Abidîn, Şifâ'ul-'alîl, s. I 82). [172] Birgivî Muhammed Efendi, Şerh'u hadîs-i erba'în, s. 75; İbn Abidîn, Şifâu'l-'alîl, s. 182; Dürrüm-muhtar, VI/55. [173] İbn Abidîn, el-Ukûdü'd-dürriye, 11/1 I 5. [174] Nevevî, et-Tıbyân, 42; İbn Abidîn, Şifâu'l-'alîl, s. I 75. [175] İbn Abidîn, Şifâu'l-'alîl, s. 180: Raddü'l-muhtar, Vl/56 [176] Şeyhu'l-İslâm Muhammed Emîn el-Ankaravî, Fetâvây-i Ankaravî, İst. 1281, ll/293 (Muhît-i Burhâniden naklen). [177] İbn Abidîn, Şifâu'l-'alîl, s 179. [178] İbn Abidîn, Şifâu'l-'alîl, s. 75. (Kitâbu'r-Ruhtan naklen) [179] İbn Abidîn, Şif âu'l-'alîl, s. 174; Raddü'l-muhtâr, VI/57, (el-Cezîrî de bunu İmâm Birgividen aynen nakletmektedir, bkz., el-Fıkhu 'alelnmezâhi-bi'l-erba'a, 111/127.) [180] İmâm Birgivî, Şerhu-hadîs-i erba'în, s. 74. [181] el-Cezîrî, age., 111/127. [182] Muhammed Ravvâs el-Kal'ad, Mevsû'atü İbrahim en-Naha'î, 11/562. [183] Fetâvây-i Ebi's-Su'ûd, Meşihat Kütüphanesi, (Yazma) v. I 68. [184] Bunların yanında özellikle "Sonraki" Hanefi fıkıhçılannın yazdığı kitaplarda, Kur'ân'ı Kerîm tilâvetine ücret almanın caiz olmayacağı açıkça belirtilmiştir. (Bu konuda İmam Birgivinin sözünü ettiğimiz risalesinden başka İbn Abidîn'in yine adı gecen risalesi, Raddü'l-muhtar ve el-'Ukûdüd'dürriye adlı eserleri yanında bkz., Fetâvây-ı Kâdîhân, lll/426; Bezzâziyye; VI/354; Hindiyye, V/316, 349). Bütün bunlar Hanefî mezhebindeki durumdur. Bu konuda Hanbelîter de Hanefîler gibi düşünürler. İmâm Mâlik, Şafiî ve İbn Hazm'a göre ise bazı şartlarla Kur'ân-ı Kerîm tilâvetine ücret almak caizdir, (bkz., Haseneyn Muhammed Mahlûf, Fetevâ Şeriyye ve Buhûs İslâmiyye, Mısır, 1385 (1965) 1/60 vd.) Ancak, bilebildiğimiz kadarıyla, konuyu müstakil bir mesele olarak enine boyuna inceleyen İmâm Birgivî ve İbn Abidîn'dir ve her ikisi de Kur'ân-ı Kerîm tilâvetine ücret almanın çok çirkin bir haram olduğu kanaatına varmışlardır. Diğer mezheplerde olup caiz gören imamlar, konuya sadece dolayısı ile değinmişler ve meseleyi bütün yönleri ve delilleriyle ele almamışlardır. Bu yüzden, bu konuda özellikle Hanefîlerin söyledikleri kaynak teşkil eder ve tercihe şayan görülür. Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 76-83. |